Sezonun genel değerlendirmesini yapmadan önce geleneği bozmadan kısa da olsa maçı değerlendirelim. Sezonun son maçında hem çift forvet hem de 10 numara pozisyondaki Halil ile sahaya çıkınca Taylan’ı sağ kanat Berkan’ı da sol kanat gibi gördük. Cicaldau oyuna girdiğinde bile merkezde değil sağ tarafta oynadı. Bu sezon Galatasaray adına izlediğimiz en ilginç diziliş oldu. Bu diziliş ile zaman zaman Berkan ve Taylan içeriye doğru hareketlenerek bek oyuncularına alan bıraktılar. İlk yarı tehlikeli olduğumuz anlar olsa da, topa ve oyuna genel anlamda sahip olunsa da pek fazla yaratıcı olduğumuzu söyleyemeyiz. İkinci yarı ise Kerem girene kadar maçın pozisyon bulmak anlamında çok kısır geçtiğini söyleyebiliriz. Kerem’in de yine skora katkı vererek tamamlaması sevindirici.
SEZON DEĞERLENDİRMESİ
Her şeyden önce eski oyuncumuz Ahmet Çalık’ı rahmetle anıyorum. Galatasaray, bu sezona geleceğe yatırım yaparak başladı. Yapılan transferler ile orta sahanın eksikliğini maçlar oynandıkça yenilen gollerle görmüş olduk. Özellikle Taylan’a yapılan baskıyla kaptırılan top ve yediğimiz gol senaryosu artık tüm rakiplere sunduğumuz taktik oldu. İçeride 2-0 kazanılan Antep maçından, sezonun ilk yarısının sonunda yine içeride 2-0 kazanılan Antalya maçına kadar 7 maçlık galibiyet hasretimiz Fatih Hoca’ya karşı çıkan sesleri iyiden iyiye yükseltti. Üzerine bir de Fatih Terim ceza aldı ve takımdan uzak kalınca puan kayıpları gelmeye başladı.
Bu süreçte 6. sıradan 10. sıraya kadar düştük ki Antep maçına kadar aldığımız 5 galibiyetin 4’üne de dikkatinizi çekmek istiyorum; Son dakikada Luyindama’nın kafasıyla aldığımız Hatay galibiyeti, kaleci İrfancan’ın yediği hatalı gol ile yendiğimiz Göztepe maçı, son saniyede attığımız gol ile gelen Rize galibiyeti, 2. dakikada Mostafa’nın golüyle öne geçtikten sonra topa sahip olamadan geçirdiğimiz Konya maçı… Yani kazanılan maçların bile zar zor olduğu inişli çıkışlı bir dönem. Giresun maçında aldığımız mağlubiyet ile de 12. sıraya düştük. Giresun maçından sonra Torrent geldi ve ilk 5 maç da Torrent ile galibiyet göremedik. Bu süreci Torrent’in takımı tanımaya başladığı maçlar olarak değerlendirebiliriz.
****
Ancak hocanın maç sonu yaptığı “İlk 7 maçı saymıyorum” sözünü doğru bulmuyorum. Torrent ile de inişli çıkışlı bir grafik sergiledik. İç sahada galibiyet serisi yakalanmış olsa da gençleşme projesi ile yola çıkılıp sonra Fatih Terim’in yerine getirilen bir hocanın bu projeye uygun hareket etmediğini gördük. O hâlde sormak lazım; Neden Torrent tercih edildi? Torrent’in oyuncu tercihlerine bir şey diyemem çünkü bir teknik direktör en uygun oyuncuyu tercih etmek ister ama proje bu muydu? Amaç Galatasaray’ın geleceği değil miydi? Mağlup olduktan sonra Burak Elmas, “Bu oyuncular birlikte oynayacak ve ileride çok iyi olacak” demedi mi? Bu sözünde kastettiği oyuncular tercih edilmedi. O zaman Torrent hangi karara göre geldi?
Torrent’e de şunu sormak istiyorum; Madem bu oyuncular oynatmak istediğin oyunu oynayacak tipte oyuncular değil, bir teknik direktör olarak neden bu oyunculara uygun oyunu üretmedin? Sonuçta sezon ortasında takımı devralmışsın, kendi istediğin oyun için önümüzdeki sezonu beklemen gerekir, transferleri beklemen gerekir. Neden beklemedin? Beklemeyince de işte kendi sonunu getirdin. Yüksek ihtimalle önümüzdeki sezon olmayacaksın. O yüzden şimdiden güle güle Torrent. Bu sezonun tek tesellisi Avrupa oldu. Elendiğimiz Barcelona’yı eleyen E. Frankfurt’un kupayı aldığını düşününce acaba Fatih Terim takımın başında olsaydı o kupa tekrar gelir miydi sorusunu sormamak elde değil. Şimdi madde madde hem oyuncuları hem de yaşanan gelişmeleri değerlendirelim;
- 2-0’dan 2-2’ye gelen arka arkaya Trabzon ve Kasımpaşa maçları takımın özgüvenini düşürdü.
- Son saniyede gelen ve uzun süre tartışılan 4-3’lük Çaykur Rize galibiyeti, kaleci İrfan Can’ın yediği hatalı gol sonrası 2-1 kazanılan Göztepe maçı, son dakikada Luyindama’nın kafa golü ile alınan 3 puan, zar zor kazanılan maçlar olarak akıllarda kaldı.
- Kadro mühendisliği anlamında orta saha yeteri kadar mücadeleci ve yaratıcı oyuncu transfer edilmedi. O yüzden Gedson bu kadar yüksek sesle söylendi.
- Yunus’un kiralık verilip Moruțan’ın alınmasını eleştirenleri haklı görmüyorum. 2 oyuncunun da halen büyük bir gelişim alanı var. Yunus, gol ve asist sayılarıyla sezonun öne çıkan oyuncu olsa da büyük takım forması sırtındayken aynı oyunu oynamak kolay değil. Bir hata yapıldığında büyük takımda alacağın tepkiyle Anadolu kulübünde alacağın tepki aynı değil. Büyük tepkilerin altından kalkmak da kolay değil. Bu yüzden 1 sezon önce hayranlıkla izlediğimiz Taylan’ı bu sezon eleştiriyoruz.
- Taylan’ın düşük performansının sebebi de önünde oynayan oyuncular oldu. Feghouli gibi Gedson gibi bağlantı oyuncusu olmayınca defolar ortaya çıktı.
- Sürekli değişen hücum hattı kadro istikrarsızlığına sebep olunca oyun ezberleri de uygulanamadı. Her şeye rağmen maçların çok küçük bölümlerinde çalışılmış hücum etkinlikleri görmek sevindiriciydi.
- Sivas’ta hem 3 puan hem Muslera’yı kaybettik ve Pena gelene kadar kaleci sorunu yaşadık.
- 1 önceki sezon pozisyona girmekte zorlanan Galatasaray vardı bu sezon pozisyona girip atamayan Galatasaray ortaya çıktı. Biraz sabredilse, Ata Demirer’in dediği gibi bir Gomis bir Fernando bulunsa bütün sorun çözülecekti.
- Farioli’nin yardımcı hoca olarak geleceği konuşuldu, hatta tribünden maç izledi. Bunlar Fatih Hocayla görüşülerek yapılan işler olsaydı ve Farioli gelseydi geriden daha iyi oyun kurabilirdik.
- Fatih Terim gibi bir isimden sonra Mancini gibi başarı elde etmiş ve isim yapmış biri gelmesi gerekirken hiçbir başarı elde edememiş, kendini kanıtlayamamış bir hoca getirildi. Uzun vadede iyi işler yapma potansiyeli olsa da Türkiye gibi bir yerde hele de büyük takımda böyle bir riske girmek anlamsızdı.
- Torrent takımı tanıyana kadar maalesef seri mağlubiyetler alındı ve düşme hattına yaklaşıldı.
- Geliştirmeci bir teknik direktör olarak tanımlayabileceğimiz Torrent ile birlikte Berkan gelişim gösterse de başka hiçbir isim kötüyken iyi olmadı.
- Torrent ile birlikte Babel’in süresi arttı. Burada bir art niyet aramıyorum çünkü kendini anlayabilecek, anladıklarını çok daha hızlı uygulayabilecek oyuncu Babel’den başkası olamazdı. Bir teknik direktörün de verdiği taktikleri uygulayan bir oyuncuyu tercih etmesinden daha doğal bir durum olamaz. Burada “O zaman neden gençleşme projesi söylendi?” diyebilirsiniz. E onu da yönetim açıklamalı.
- Torrent’e gençleşme projesiyle gidildiğini ve Fatih Terim’in yerine tercih edilmesinin sebebinin bu proje olduğunu hiç sanmıyorum. Eğer öyle olsaydı ya ilk başta Torrent tercih edilirdi, ya da ilk günlerde Burak Elmas’ın sosyal medya hesaplarında söylediği gibi günlük başarılar peşinde koşmayıp hocanın arkasında durulurdu.
- Söyledikleriyle yaptıkları çelişen bir yönetimin mantıksız kararlar vermesini de normal karşılamak gerek. Zaten yönetimin bu kadar çok istifaya davet edilmesi, ibra edilmemesinin en büyük sebeplerinden biri de bu tutarsızlıkları olmuştur.
- O kadar hesapsız kitapsız hareket edildi ki, sadece şuradan bile bunu anlayabiliriz; Fatih Terim kalmış olsa başarısızlığın tek sebebi Fatih Terim görülecekti, ki hoca da sorumluluğu üzerine alırdı. Fatih Terim’i gönderdiler, tüm başarısızlık üstlerine kaldı.
Sonuç olarak 14 galibiyet 14 mağlubiyet ve 10 beraberlik ile 52 puan toplayarak kabus sezonu geride bıraktık.
Sevgili Galatasaraylılar
Fatih Terim’in gitmesini istemenizi normal karşılamakla birlikte sadece şunları sormak istiyorum; 4 galibiyet daha almış olsa Avrupa potasına girmiş olacak bir Galatasaray var karşımızda. Fatih Terim olsa bu 4 galibiyet hatta belki daha fazlası alınamaz mıydı? Çok eleştirilen Babel yerine genç oyuncularımız daha çok süre almaz mıydı? Gedson alınıp orta saha sorunu en azından bir miktar giderilmez miydi? Sezonun ilk yarısında en çok gol beklentisi yaratan takımdık, iyi bir golcü bulup gol sayımız ve galibiyetlerimiz artamaz mıydı? Torrent’in gelişinden sonra galip geldiğimizde “taktik bilen hoca” deyip mağlup olduğumuzda “Fatih Terim’in kurduğu çöp takım” yorumları yaptınız.
Elinizi vicdanınıza koyup düşünün, sizdeki Galatasaray sevgisi mi Fatih Terim düşmanlığı mı? Avrupa’da yenince “İmparator” deyip ligde mağlup olunca hakaretler ettiniz. Sizce hocaya karşı duygularınızda ne kadar samimiydiniz? Hafta sonunda bu sorulara cevap aramanızı rica ediyorum. Daha önceki yazılarımda söyledim; ne Terimsporluyum ne de Anti-Terimci. Ama en azından bu sezon sabretmek gerekiyordu. Ferguson’dan sonra Manchester United’ın geldiği hâle bakın. Bu sezona kadar Arsenal’ın yaşadıklarına bakın. Hoca göndermek veya değiştirmek çözüm olsaydı bu büyük kulüpler bu süreçleri yaşar mıydı? Umarım Galatasarayımızın kaderi de bu takımlar gibi olmaz. Maddi sorunların üstesinden gelindiği, takım, teknik direktör ve yönetim anlamında istikrar ve başarıların yaşandığı yıllar diliyorum. Saygılarımla.
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!