3 Maymunlar Süper Ligi

0
475

3 Maymunlar Süper Ligi

Özellikle yayıncı kuruluş aracılığıyla “Ne kadar heyecanlı sezon”, “Yıllardır böyle sezon olmadı” gibi cümleleri herkes duymuştur. Ben bu cümlelere katılmıyorum ve bir sezonun çoğu kısmının, özellikle de son kısmının bu kadar açık planlandığını daha önce görmedim. Şöyle bir araştırma yapsak üçüncü kalecilerin bu kadar çok forma giydiği bir sezonu hatırlayan var mıdır bilmiyorum. Peki ya direkt kırmızı kartların itiraz olmadan, hakemin yorum hatası olmadığı halde cezaların indirildiği bir sezon hatırlayan? Ya da her hafta hakemleri etkilemeye çalışan hocaların disiplin kuruluna sevk edilmediği ama Galatasaray’ın hocasının ağzını ilk açtığı anda sevk edildiği bir sezon? Veyahut başka takım yöneticilerinin el kol hareketleri yaptığı fotoğraflarla belgelendiği ama hiç ceza almadığı durum karşısında Galatasaray’ın gücünü anlatmaya çalıştığı hiç bir hakaret içermeyen twitter mesajından dolayı Galatasaray yöneticisi Burak Elmas’ın ceza almasına benzer bir olay hatırlayan? İlk yarıdaki Trabzonspor maçında Feghouli’nin kırmızı kartı, dışarıda verilen penaltılar, Hasan Ali’nin eli ve son olarak piero ile algı taktiği ve daha niceleri… Daha yazacak çok şey var ama böyle devam edersem maç yazısına devam edemeyeceğim. Zira başlığı “3 Maymunlar Süper Ligi” koyma sebebim önce basından başlayan sonra da saha içlerine yansıyan ve bu duruma isyan etmeyen ligin takımlarıdır. “Federasyon mu?” o zaten tüm kurullarıyla bu durumu oluşturan ana unsur. Eğer Türk futbolu bu ekipten kurtulmazsa futbola rahmet okumaya şimdiden başlayalım.

Maça gelirsek

Bugün bu sezonun en kritik maçı oynandı. İki hücum sever takımın mücadelesi maçın şampiyonluk yolunda kritik bir öneme sahip olması ve Beşiktaş’ın Fenerbahçe maçında yaşadığı gerginliğin de katkısıyla birlikte çok da beklendiği gibi başlamadı. (Rodrigues’in pozisyonu hariç.) Sonrasında Negredo’nun kaçırdığı gol ve Galatasaray’ın hücum gücünün son haftalardaki temsilcisi Mariano’nun sakatlanması Galatasaraylılar için “Acaba bugün bir terslik mi olacak?” sorusunu sordurdu. Uzun yıllardır derbilerin bir klasiği var. İlk golü atan kazanıyor. Fernando’nun gol sonrası herkes bunu düşünmüştür ama Babel, Talisca ve Quaresma gibi etkili ayaklara sahip Beşiktaş artık gol atamaz demek de kolay bir şey değil. 1-0’dan sonra her iki takımında hop oturup hop kalktığı çok net pozisyonlar oldu ama maç kopmadı. Gomis’i düşüren Tosiç’in kırmızı kart görüp penaltıya sebep olması sonucunda herkes 2-0 olursa maç biter diye düşündü ama Gomis topu direğe nişanladı. Nihayetinde Linnes’in Marianovari hareketlerle sağdan getirdiği atağın sonunda Rodrigues maçın skorunu belirledi. Rakibi 10 kişi kalmasına rağmen ilk devredeki maçta Beşiktaş’ın yaptığı gol kaçırma ikramlarını bu sefer de Galatasaray yapınca fark büyümedi ama her şeye rağmen Galatasaray istediğini almış oldu.

Kısa Kısa

  • Muslera: Artık kendisine “yan top Muslera” diyebiliriz. Elleri olduğunu ve iyi bir kaleci olduğunu hatırladığı maçlarda aslında bunun sadece mental bir zaaf olduğunu umarım fark etmiştir. Bugünkü soğukkanlılığını önce kalan 3 haftaya sonra da Şampiyonlar Ligi’ne yayması dileğiyle.
  • Nagatomo: Tekrar yazmaya gerek var mı bilmiyorum ama O sadece bir sol bek transferi değil. Bir “yürek transferi”.  Eğer Nagatomo olmasaydı “3 Maymunlar Süper Ligi” koşullarındaki bir sezonda Galatasaray’ın ligdeki konumu ne olurdu merak ediyorum?
  • Denayer: Beni olumlu anlamda yanıltı. İlk kez sol stoper oynarken bu kadar güvenli ve hatasızdı.
  • Maicon: Evet ağır bir oyuncu, Galatasaray gibi büyük bir takımda bu ağırlığı türlü zaaflar doğuruyor ama aynı zamanda “winner” bir oyuncu. Bu “winner” ruh ve Fatih Terim’in de dediği gibi aynı anda birçok şey yapma isteği Maicon’a en çok hata yaptıran şey. Neyse ki bugün basit bir oyunla Gençlerbirliği ve Akhisarspor maçlarındaki hatalarını affettirmiş oldu.
  • Linnes: Ben de Linnes girdiğinde kaygılananlardandım. Bu maça damga vuranlardan olacağına inanın hiç ihtimal vermedim. Linnes’i gerçekten yürekten tebrik ederim. Linnes gibi maliyeti nispeten düşük, oynamadığında küsmeyen ve forma aldığında hakkını veren oyunculara ihtiyaç var. Galatasaray kulübesi seneye mutlaka Linnes örneğiyle zenginleştirilmeli.
  • Donk: Bu siteyi kurana kadar çok fazla sosyal medya takip etmiyordum. Sonra transfer sezonunda “çöp” kavramıyla tanıştım. Bence taraftar Donk üzerinden alınan verimi görerek sakinleşmeli. Tarık Çamdal haricinde herkesten verim alınabilir. Yeter ki yuhalamalarla oyuncuları perişan etmeyelim. Bence Donk ekonomikleştirilmiş bir maaş ve 1+1 süre ile Galatasaray forması giymeye devam etmeli.
  • Fernando: Fatih Terim onu daha önde oynatmaya devam etti ve sonucunu aldı. Ne diyelim hep hoca haklı çıksın.
  • Belhanda: Maçın başında gördüğü sarı kart ve atamadığı paslarla bugün takıma özellikle 1-0 olana kadar yeterli katkı veremedi. Eldeki kadro yapısı nedeniyle bu kadronun vazgeçilmezi oyuncularından biri. Kötü gözükürken bile arka planda yaptığı olumlu katkıları da biliyorum ama bu kadar rahat tahrik olan, çok fazla kart görüp takımı zor durumda bırakan, iyi ve kötü olduğu durumlarda takımı iki ileri ya da iki geri götüren bir oyuncuyla açıkçası önümüzdeki sene yola çıkılmasını istemem. Yüksek maaşı ve yüksek bonservisi göz önünde bulundurularak ya transfer teklifleri değerlendirilmeli ya da O’na alternatif ekonomik bir oyuncuyla rekabete sokulmalı. Düşünsenize bu maçta ikinci sarı kart gördüğünü; kendi emeği dahil herkesin emeğini hiç edecekti.
  • Rodrigues: Bu maça, son haftaların düşüşteki formuna bir dur demek için çıkmış. Formda olduğu dönemlerde olsa maçı tek başına alabileceği bir ortam vardı ama o beklenmedik bir anda Linnes’in pasını gole çevirerek skora katkı vermiş oldu.
  • Feghouli: Haftalardır eleştirdiğimiz Feghouli bu hafta ilk kez ve O’ndan çok da beklemeyeceğimiz şekilde harika savunma yaptı. Keşke hücuma da damga vurabilseydi.
  • Gomis: Belki kaleciyle karşı karşıya pas yerine şut tercih ettiği ve penaltı kaçırdığı bu maçta O’na kızanlar olacaktır. Ancak bence Gomis en etkili derbisini oynadı. Özellikle ilk golde topu stoperler arasından indirmesi ve iki stopere kurduğu üstünlük, kanatlarda fırsatlar doğmasına sebep oldu. Nihayetinde penaltıyı alan ve rakibi eksik bırakan da Gomis’ti. Bu maçta kaçanlar Gomis’e nazarlık olsun…

Beşiktaş

Beşiktaş için sezon önü beklentilerimin çoğu bu maçla birlikte neticelenmiş oldu. İki senenin şampiyonluğunun rehavetine, Avrupa başarısı rehaveti eklenince ilk devre de çok fazla puan kaybettiler. Cenk Tosun’un yerinin “Alanyaspor başkanının kolaylık sağlamasına rağmen” doldurulamaması ve “Negredo’nun 35 gol hedefine ulaşamaması” neticesinde ligde dördüncü sıraya gerilemiş oldu. Fenerbahçe maçlarına üçüncü kaleciler çıkmaya, Başakşehir bu kadar kollanmaya, Galatasaray “Havaya girdin mi, Galatasaray çakar sana!” çizgisine devam ederse bu sezonu dördüncü bitirmeleri sürpriz olmaz.

Fatih Terim, Galatasaray ve Derbiler…

“Galatasaray bilmem kaç zamandır derbi kazanamıyor” haberlerini son 3 yıldır çokça okumuş ve duymuşsunuzdur. Galatasaray’ın ezeli rakiplerine ve Abdullah Avcı’ya tekrar hatırlatmak isterim. Hocasız, başkansız dönemler geride kaldı. Şimdi Galatasaray’ın serisini sayabilirsiniz.

Sonsöz

Hedef 21’e kaldı 3 maç. Bu maçtan sonra “şu eksik, bu deplasman, bu hakem dönemleri” bitmiştir. Galatasaray gerekli konsantrasyonunu sağladığı zaman her türlü faktörü devre dışı bırakabildiğini cümle aleme göstermiş oldu. Gerekli hesapları tek tek görüyor. Sırada Galatasaray maçlarının hırslısı, “Başakşehir maçlarının naif adamı” Okan Buruk var. Haftaya yine sarı kırmızı bir akşamda buluşmak dileğiyle…

Not: Seyahatte olduğum için maçı bilmediğim bir mekânda izlemek zorunda kaldım. Maçta bana eşlik eden ismini Fatih Terim’den alan Fatih Bey’e çok teşekkür ederim.

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız