Futbolda başarılı olmak istiyorsanız hangi kademede olursanız olun önce bir saygı kazanmanız gerekiyor. Saygı gören oyuncu pas alır, saygı gören oyuncu inisiyatif alırken daha rahat hareket eder, saygı gören hoca oyuncular tarafından ciddiye alınır. Bu ciddiyet de sahaya yansır. Tribünler saygı gösterdiği oyuncuya sabreder, saygı duymadığı oyuncuya homurdanır. Bu saygıyı herkes hisseder ve “anlar” oyuna hükmeder.
Teknik adamların da rahat çalışabilmeleri için saygı kazanmaları gerekir. Bu anlamda çok zor bir zamanda geldi Torrent. Fatih Terim gibi bir figürün isteği dışında takımdan ayrılmasından sonra ancak çok güçlü bir profil herkesin dikkatini dağıtabilirdi. Önemli mevkilerde eksik kadro, özgüvenleri kaybolmuş çoğunluğu genç isimlerden oluşan oyuncular, Terim’in gönderilmesi ile ilgili suların durulmaması, transfer tercihleri gibi birçok unsur Torrent’in işini zorlaştırıyordu. Önce takıma çok para harcatmadan dokunmak lazımdı. Bu konuda önemli, ikisi katkı veren 3 hamle yapıldı. Sonra küme düşme baskısını kıracak galibiyetler almak gerekirdi. Bu da gerçekleşti. Peşinden moral durumları dipte oyuncuları kazanmak gerekti bu da gerçekleşti. Ama o güven kolay kazanılmıyor çabuk kaybediliyordu. Konyaspor maçı bu anlamda Torrent’i en çok riske atan maçtı. Etkisiz oyun ve mağlubiyet sonrası kayıp, Barcelona maçı öncesi riskleri arttırmıştı. Ancak Barcelona deplasmanına giden takım bambaşka bir hazırlık geçirmişti. Bir Torrent transferi Pena maçın yıldız olurken takım savunma yapma konusunda resital sunuyordu. İşte bu resital sonucu Torrent’in saygı kazanma yolunda attığı en büyük adım olmuştu.
Ertelenme Tartışmalar Gölgesinde Derbi
Ertelenme tartışmaları gölgesinde İspanya’da başlayan çalışmalar İzmir’de devam ediyordu. Torrent fikstürden şikayet etmeden maç maç düşünmeleri gerektiği açıklamalarına sadık bir şekilde takımı hazırlamıştı. Hafta sonunda yağan karlara rağmen bozulmayan zeminde birbirine kollayan, hem hücumda hem savunma konusunda agresif bir takım bugün Ali Sami Yen’de bizleri karşılıyordu. (Saha ile ilgilenen her görevliye yürekten sevgiler…)
Maçın başında Galatasaray istediği baskıyı kurabileceğini gösterdi. Ancak Beşiktaş bu baskıyı kazandığı kornerlerde bulduğu pozisyonlarla karşıladı. Öne de geçebilirlerdi; özellikle Omar’ın çizgiden çıkardığı top bir kader anıydı. Sonrasında maçın istekli adamı Mohammed’in asistlerinde diğer istekli oyuncumuz Kerem’in iki golü geldi.
Beşiktaş’ın Oyuncu Değişiklikleri
İkinci golden sonra Beşiktaş iki oyuncu değişikliği birden yaparak devreye gitmeden bir gol sıkıştırma niyetini gösterdi. Galatasaray buna fırsat vermedi ve uzun süre sonra bir derbide güvenle devre arasına girdik.
Değişen Bir Şeyler Var
Galatasaray’ın kadrosunun bazı eksikleri var ama özellikle lig maçlarında oyuncuların negatif yönleri ortaya çıktığı için zorluklar yaşadık. O yüzden ki Marcao ve Nelsson gibi stoperlere sahip olmamıza rağmen eksi averajlardan kurtulamadık. İsmail Çipe, Taylan, Ömer Bayram, Berkan gibi oyuncuların bazı öne çıkan zaafları takımımızı zor durumlara düşürüyordu. Oysa İsmail Çipe hariç diğer oyuncular iyi yönleri öne çıktığında takıma katkı verebilirlerdi. Bu anlamda önceki süreçte takım hazırlığını eksik buluyorum. Taylan ve Berkan’ın sırtı dönük oyunda zaafları, çevre kontrolünde zaafları açıktı. Ama biz de bu eksikleri kapatmak yerine üstüne gidiyorduk. Özellikle Barcelona maçıyla birlikte gözlemlediğim şey yüzü rakip kaleye dönük oyuncularımız diğer oyuncuya pas atarken onlar adına çevre kontrolü yapıyorlar. Eğer oyuncu risk altındaysa farklı bir oyuncuya dönüyor veya santrfora ya da ofans kanatlara uzun top atıyorlar. Özellikle Pena, Marcao ve Nellson bu konuda çok istikrarlı. Bu sayede sadece Berkan ve Taylan rahatlamadı. Bek oyuncularımız da rahatladı. Boey, Omar ve Anhoolt’un son haftalarda çıkış yapmalarında bu tercihlerin de katkısı var.
Torrent’in Galatasaray’ı
Yabancı bir teknik adamın hazırlık süreci yaşamadan, kötü bir sürecin tam ortasından Türkiye’ye gelmesi, kendini kabullendirmesi ve kazanma alışkanlığı edinmesi kolay değil. Hele ki bu takım yukarıda bahsettiğimiz sıkıntıları yaşıyorsa. Ancak sıkı bir ekiple geldiği açık. Bu ekip duran toplar konusunda takıma dokunmalı ve fiziksel olarak bir yükseliş göstermeliydi. Torrent sonrası hücum duran topları konusunda pozitif bir fark ortaya çıksa da Barcelona maçı hariç savunma duran topları konusunda geriye düştük ve gol yeme sayımız arttı. Ancak fiziksel olarak gösterdiğimiz yükselişe Gomis gibi liderlik eden oyuncular da eklenince maçların sonlarında da oyuna tutunmayı başardık.
Torrent önce tecrübeli oyunculara tutundu. Bu konuda tepkili olsam da tecrübeli oyuncuların bu süreçteki katkıları yadsınamaz. Gençleri ise yavaş yavaş kazanıyor. Biletini kesmesinden korktuğum Boey’in Barcelona performansı bu anlamda beni umutlandırdı. Ligde rahatlamaya başladıkça Morutan ve Barış’ı da kazanırsa çok sevinirim.
Özellikle Feghouli’nin sahadaki liderliği gittikçe göze çarpıyor. Covid sonrası müthiş bir düşüş yaşayan Cicaldau’nun formsuzluğunda böyle bir katkı gerçekten çok önemliydi.
****
Bugün 2-0’ın verdiği rahatlıkla Barcelona maçını düşünmeye başladık. Feghouli’nin ikinci yarının hemen başında çıkması, pozisyonlar bulan Mohammed’in çıkması tamamen bir sonraki maça yönelikti. Ancak Pena’nın hatasında yediğimiz golden sonra bir süre stres yaşadık. İlk yarı zaman zaman yanımızda olan şans, maç biterken Beşiktaş’ın yanında olabilir ya da Yaşar Kemal Uğurlu VAR’dan “element” uydurabilirdi. Maçın başında Ghezzal’in yaptığı sarı kartlık hareketin es geçilmesi, Atiba’nın bilerek oynadığı elle ikinci sarı kartı almaması gibi kararlar vardı. İkinci golümüzde Mohammed, Umut mücadelesinde alışkın olmadığımız doğru VAR kararı çıktı. Maçın sonlarına doğru Marcao ve Larin mücadelesinde Yaşar Kemal Uğurlu’yu düşünerek “eyvah” dedim. Neyse ki böyle ucuz bir karar çıkmadı. Ancak maçın sonunda Ersin’in Gomis’e yaptığı hareket faul, ikinci sarı ve kırmızı olmalıyken hakem devam dedi. Gerçekten çok ilginç bir karardı. Maç bitince yayıncı kuruluşun tekrar vermemesi, yazıyı yazdığım sıralarda pozisyon değerlendirmelerinde bu pozisyona yer vermemesi ise alışkın olduğumuz bir şeydi.
Mohammed’in Hakkı
Galatasaray pozitif süreç yaşadığı son süreçte toparlanan oyunculardan birisi de Mısır golcümüzdü. Ancak skor katkısı az olunca çok da fazla göze çarpmıyordu. Özellikle Çaykur Rizespor maçında arkadaşlarına yaptığı net gollük pasları arkadaşları değerlendirememişti. Gol atamayınca, asist de yapamayınca haliyle göze girememiş oluyorsunuz. Ancak bugün Kerem, Mohammed’in ikramlarını boşa çıkarmayınca Mohammed de gecenin kazananlarından oldu. Pozisyonlar bulduğu dakikalarda değişiklik için beklenseydi belki de maçı golle bitirebilirdi. Darısı Barcelona maçına olsun diyelim.
Nazar Değmesin
Bu sene hem Avrupa’da hem de ligde ayakta kalmamızda yardımcı olan Kerem’e büyük saygı duyuyorum. Hata da yapsa denemekten ve mücadeleden vazgeçmiyor. Umarım Barcelona’yı eleyen takımın yıldızı olur ve değerine değer katar.
Sonsöz
Galatasaray tarafları hep bilir ki Galatasaray zoru sever. O yüzden ki bu zorlu fikstürde umutsuz olmak yerine tribünleri doldurmaya başladılar ve takımlarına desteği arttırdılar. Türkiye’de kaç takım ligin sonlarına demir atmışken bu kadar taraftarı tribüne çekebilir sizce? İşte bu inançla Barcelona’yı konuk edeceğiz. Umuyorum ki Manchester United maç benzerliği perşembe gecesi de sürecek ve günün sonunda turu geçen takım olacağız. Yıllar önce eski Ali Sami Yen’de 22000 taraftarla Manchester United takımına cehennem yaşatan taraftarımızın yeni stadımızda, 52000 kişiyle destansı bir akşam yaşamasını dilerim. Welcome to the hell Barcelona… Burada sarı, kırmızının ateşi var!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/