Pendikspor ile üzerimizde toprak varmışçasına oynayıp galip geldiğimiz maçtan sonra evimizde güvenli bir galibiyet almak ve Şampiyonlar Ligi maceramıza kazasız belasız hazırlanmak istiyorduk. Kronik iki sorunumuz yanında da sakatlarımız vardı. Sakatlardan Abdülkerim ilk on bire, Zaha yedek kulübesine döndü. Sol bekte yaşadığımız sıkıntıya Barış Alper Yılmaz ile pansuman yapmaya çalıştık. Sekiz numaradaki krizi Kerem Demirbay’ı tekrar deneyerek aşmaya çalıştık.
İki Takım da Ofansif, İki Takım da Eksik
İki takım da sol bek tercihlerini ofansif kanat oyuncularından yaptı. Adanademirsporlu Yusuf Erdoğan’ın bu konuda deneyimi daha fazlaydı. Barış Alper’in ise ciddi bir maçta ilk deneyimiydi. Tamamen sahasına çekilmiş Pendikspor maçı bu maç için ölçüt değildi. Barış Alper tüm tecrübesizliğine rağmen savunmada neredeyse hiç aciz duruma düşmedi. Hücuma da fazlasıyla çıktı. Kazım’a, Angelino’ya selam çaktı… Risk faktörü yüksek bir rakibe karşı yeterli bir performans göstermek kolay değil. Bravo Barış Alper Yılmaz…
Önde Baskının Adı Galatasaray!
Galatasaray artık bir klasik haline getirdiği önde baskıyı etkin kullandı. Bunda Mertens’in yönlendirmeleri ile birlikte Kerem Aktürkoğlu ve Tete’nin müthiş istekli hallerinin katkısı büyüktü. Torreira’nın baskıya desteğini artık standart olarak kabul ediyoruz.
Adanademirspor bir yandan açık kolluyor öbür yandan oyunu yavaşlatmaya çalışıyordu. Her zaman olduğu gibi ilk golü bekledik. İlk golün güveniyle ikiyi de bulduk. Artık farka gideriz ve güvenli bir galibiyet ile dudak ısırtırız derken ava giderken avlandık. Boey’in kontratağa çıkarken kaptırdığı top bize atak olarak döndü. Ve sonrasından Nelsson’un eline çarpan topla Adanademirspor penaltı kazandı. Ortalık gerildi, fark bire indi. Oyuncularımız devreye gülümseyerek değil gergin girmiş oldular.
İkinci Yarıya Baskılı Başlıyoruz
İkinci yarıya yine hızlı başladık. Tete ile inanılmaz bir gol kaçırdık. Başkalarını da bulduk yine kaçırdık. Sonrasında rakip yavaş yavaş dengeyi kurdu. Okan Buruk ilk dokunuşları yaptı. Oyunu sıkışmaya başlayan Kerem Demirbay çıktı Kaan Ayhan girdi. Yorulan Mertens çıktı Zaha girdi.
Bu değişikliklerden sonra kompakt halimizden uzaklaşmaya başladık. Bunda Zaha girdikten sonra Kerem’in yine 10 numaraya çekilmesi, Zaha’nın daha çok hücumu düşünüp sol bekin Barış olduğunu unutması, Kaan Ayhan’ında derin bir pozisyon almasının katkısı vardı. Okan Buruk bunu görür de oyuna müdahale eder diye beklerken. Bakambu ve Oliveira oyuna girdi.
Bu değişiklikte ilginç olan Torreira’nın çıkmış olmasıydı. Böylece orta saha zaafımız iyice arttı. Maçta kâbus dolu git gel dakikaları başladı. Bir yandan pozisyon buluyoruz atamıyoruz, diğer yandan pozisyon veriyoruz.
Son değişiklik hakkımızı da Halil ile kullanınca maç iyice halı maçlarının son dakikalarına döndü. Takımın yarısı ileride gol arıyor diğer yarısı savunmaya çalışıyor. Diğer yandan toplarımız direkten dönüyor. Açıkçası bir şans golü yeme ihtimalimizden çok korktum. Bakambu penaltıyı alana kadar rahat nefes alamadım. Maç bu kadar riske girmişken Torreira’nın çıkmış olması için ya sakatlanmış olması gerekir ya da her türlü riski alarak Kopenhag maçını düşünüyor olmak gerekir. Bu maçın en riskli hamlesi buydu belki de…
Günün Kazancı
Tete Sürekli gol arayan, bireysel takılan ve taraftarın güvenini kaybetmek üzere olan Tete bence bugün sahanın en iyi oyuncusuydu. Belki gol atamadı ama ilk golden önce topu getiren ve Kerem’in asist yapmasına katkı veren isimdi. Bunun dışında ilk kez asisti, takım savunmasını ve en önemlisi de Boey ile uyumu önceleyen bir görüntü ortaya koydu. Hücumda toplar kaptı, savunmada kademe yaptı. Yüzde yüz pozisyonlara girdiğinde vuruşları da kötü değildi. Bazen olmadı mı olmuyor ama taraftar çabayı ve yeteneği gördü. Takım arkadaşları tarafından da net bir kabul gördü. Böyle devam Tete!
Kerem-İcardi A.Ş
Zaha’nın yokluğunda asıl yeri olan sol kanatta oynayan Kerem Aktürkoğlu alıştığımız görüntüsüne ve İcardi ile uyumuna geri döndü. Bu dönüşü İcardi bir penaltı golü, bir asistle, Kerem bir golle sonuçlandırdı. İcardi çok zeki ve yetenekli bir oyuncu. Varlığı diğer oyuncular için de büyük fark yaratıyor. Ancak biraz form düşüklüğü yaşıyor gibi. Geçen sezonun ikinci yarısında da kısa bir dönem benzeri düşüklük yaşamıştı. Sonra önlenemez golcü kategorisine yürüyüp bizi şampiyonluğa taşıdı. Umarım o çıkışa Kopenhag maçında başlar…
Abdülkadir Bitigen
Bir hakem Ali Sami Yen gibi bir sahada tutarsız düdükleriyle nelere yol açabilir? Bugün Galatasaray puan kaybetseydi büyük bir infial olurdu. Öncelikle el, kol ve faullerde tamamen Galatasaray aleyhine bir tutum içindeydi. Tete’ye yapılan kartlık fauller vermedi. Tete sağdan rakibinden kurtulmuş ceza sahasına girerken indirildi. Oyun avantaja döndü ve gol kaçırdık. Ancak dönüp kart vermek bir kenara, uyarı bile vermedi. Nelsson’un penaltısı bence de penaltıydı. Ancak herkesin isyan ettiği nokta bu penaltıysa Samet’in eli nasıl penaltı değil noktası. Ki Samet’in eli bundan çok daha net ve görerek topla buluşuyordu.
Sonsöz
Lig aslında teferruat… Fenerbahçe’ye gösterilen ayrıcalıklar olmasa çoktan puan farkını yapmış rotamızı Şampiyonlar Ligi’ne çevirmiştik. Ancak rakibi suni olarak zirvede tuttukları için biz de iki cephede sert bir mücadeleye giriyoruz. Bir tarafta hakemler diğer tarafta teşvik almışçasına çırpınan rakipler…
Bu iklimde iki arenada tepeye oynamak kolay değil. Üstelik hakem faciaları Şampiyonlar Ligi’nde de devam ediyor. Tüm bunlara rağmen en iyi çıkış yapan, en çok keyif veren takımlardan birisi olarak son maça kadar iddialı bir biçimde geldik. Umarım eksiksiz bir biçimde Kopenhag maçına çıkacağız ve gerekli skoru alacağız. Biz Galatasaray’ız, bize yakın hedef gösterin, gereğini yaparız!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/