Sezon başından beri puan ortalaması çok yüksek bir takıma sahiptik. Savunmamız iyi, hücumda bireysel yeteneklerimizle sorun çözüyorduk. Rakibimiz bazı maçlara misafir edilirken, penaltı kontenjanları sağlıyorken, biz hakem engellemelerini asıl oyunumuzu bulmak isteğiyle geçiyorduk.
Tüm bu süreçte asıl oyunumuzu henüz bulamadığımızı, sakat olan oyuncu oynatmak, eldeki oyuncuların isimlerine göre kadro kurmaya çalışmak gibi bize bağlı sorunlarla uğraşarak geçtik. Yani tüm “dizayn” çalışmalarına rağmen en büyük rakibimiz yine kendimizdik.
İcardi’ni yokluğundan belki de İcardi’nin ilk sakatlığından beri neredeyse hiç santrfor golü izleyemedik. İlk evreyi iğne ile atlatan İcardi sıkı bir mücadele içine girdi ama sağlıklı anlarında ona çerez gibi gelen hareketleri sakatlığından dolayı gerçekleştiremedi. Sonrasında iki sakatlığı birleşince dinlendirilme kararı aldı.
Yokluğunda Bakambu Afrika Kupası’nda olduğu için fırsat Halil Dervişoğlu’na geldi. Halil varken bir maç harici kazanmaya devam etsek de sadece yumuşak bileklerle olmayacağını bir kez daha gördük. İlk geldiği an belki bir şampiyonluğa mal olmuş, ikinci kez alındığında Fatih Hoca’nın ısrarı küme düşme hattımıza mal olmuş, bu sene belki bir şampiyonluğa daha mal olacaktı. Neyse ki Okan Buruk bu hatadan döndü. Belki bu ısrar iki puana mal oldu ama bu kritik virajda ezberini bozması çok kıymetli bir hamleydi.
Bir futbolcunun bilekleri harika olabilir ama başka yerleri hiç yoksa üst seviyeden fayda sağlayamaz. Halil ile büyük oyun oynayamazsınız. Halil ile küçük oyun oynayabilirsiniz ama o da kaybettiğiniz de üzülmeyeceğiniz yarım-sıfırlık oyunlar olur. Galatasaray ve Okan Buruk derbilerde daha az topla oynamayı kabullenen görece –küçük- ama kazanma oyunları oynuyor.
Ve Okan Buruk önderliğinde bunu çok iyi başarıyor. Bunu en önden başlayarak herkesin oyunun içinde olduğu, özellikle santrfor oynayanın taktiksel olarak kilit olduğu şekillerle başardı. Bu oyunu mızmız bir santrforla oynayama ve kazanamazsınız. Öncelikle fiziksel olarak rakip stoperlere üstünlük kuracak, sonra bitiricilik ya da asistleriyle katkı verecek… Tam Halil’de olmayan özellikleri tarif ediyorum yani…
Kadro Tercihi
Maçın heyecanıyla biraz bodoslama girdim yazıya… Ben Galatasaray maç kadrosu hayal ettiğimde rüzgâra karşı güvenle salınan bir ağaç hayal ediyorum. Ağacın dallarını çizerken doğru bir perspektif ortaya koyarsanız ağaç da estetik ve güven içinde resimdeki görevini yerine getirir. Bizde fırçayı tutan Okan Buruk her ışıkta ince, kalın istediği tüm dallar sahada yer alsın istiyordu. Oysa bazı dallar diğer dalların güneşini, büyümesini kesiyor ağacın serpilmesine de engel oluyordu.
Ağacın kökleri sağlam bir toprakta, fırçayı tutan da iyi bir ressam olduğu için belki ağaç ölmüyordu ama doğru bir budama ağaca da iyi gelecekti.
Bugün Okan hoca nihayet o budamayı, dalları doğru yerleştirmeyi tercih etti. Verimli on bir dal maçın istediğimiz gibi gitmesine yardımcı oldu. Kadroda an itibariyle tekrar form tutmuş Nelsson ve Abdülkerim tandemi elimizdeydi. Sağ bek Boey banko, sol bekteki krizi Barış ile çözüyorduk. Ancak Okan Buruk bugün harika bir tercih yaparak Kaan Ayhan ile başladı. Böylece Trabzonspor’un en tehlikeli ismi Visca’ya Nagatomo’nun zamanında yaptığı gibi kelepçe vuracaktı.
Ön liberoda Torreira’ya her zamanki görevinde yer alırken çıkışta isim Kerem Demirbay ona eşlik ediyordu.
Sol önde Kerem Aktürkoğlu asıl yerinde, “dallarını güvenle güneşe uzatıyor” sağ önde ise Barış Alper maçın kilit isimlerinden oluyordu. Mertens on numarada şeflik yapıyor. Zaha ise geldiğinden beri ilk kez on bire santrfor olarak çıkıyordu.
Böylece eldeki malzemenin en verimli haliyle bir şeyler yapmak için sahaya çıkmış oluyorduk. Nasılsa bir şeyler yaparız değil…
Bitiricilik Sorunu Nasıl Bitti?
Mecburi isimler dışında herkesin orijinal yerinde oynaması, sağ kanatta asıl ayağı çizgiye basan bir oyuncu kullanmamız daha kontrollü pozisyonlar bulmamızı sağladı. Bu da gol vuruşlarında daha rahat hareket etmemizi ve olumlu ezbere dönmemizi sağladı. Barış’ın yerine Tete geçtikten sonraki sürece bakarsanız ne demek istediğimi daha iyi anlayabilirsiniz. Evet, o periyotta da gol bulduk ama maç 0-0 olduğunda işler ne yazık ki öyle olmuyor.
Bugünü Başakşehir’e 7 attığımız Maç Gibi Görüyorum
Barış’ın sağ öndeki varlığı Rashica’nın verdiği katkıya çok benziyordu. Kaan Ayhan’ın katkısı ise Dubois’in katkısına benziyordu. Kerem’in iki golle moral buluşu İcardi ile o maçta gösterdiği uyum sürecine benziyordu. Zaha’nın önceki haftalardan çok farklı bir profille maça damga vurması da İcardi’nin Başakşehir maçındaki katkısına benziyor.
Bundan sonra kartlar yeniden dağıtılıyor. Şampiyonluk gemisine bugün Zaha da bindi. Artık o da asıl oyunculardan birisi. Güverteye geri dönmüş Davinson ve İcardi ile “ustalara saygı kuşağı” devam edecek. Berkan gibi bir askerin de dönmesiyle birlikte ilk devreye göre daha iyi durumdayız. Henüz Ziyech ve Bakambu yokken bunları söyleyebilmek ne güzel… Atletik bir sol bek transferi ile başla bir kimliğe bürünebiliriz.
Zaha
Gol asist katkısı üzerinden bakarsak bu maça kadar performansı kötü gözükmeyebilir. Ama Kerem’i yerinden etmek için alınmış bir profilin takım oyununa katkı vermemesini gol de atsa takıma doğru katkı veremediğini büyük Galatasaray taraftarı görüyordu. Bugün geldiğinden beri ilk kez takım için ve taktiksel disiplin içinde oynadı. O oyunla verdiği skor katkısı inanılmaz… Bugün bence bir dönüm noktası olacak. Zaha hangi pozisyonda olursa olsun, isimden önce takımını ve arkadaşlarını düşünecek. İsmi otomatik olarak büyüyecek. Galatasaray forması giyip, mücadele eden bir ismin büyümemesi zaten imkansız!
Gemiden İnmesi Gerekenler
Şampiyonluk yolunda ilerlerken bazı eksiklerimiz de var. Bu eksikleri çabuk kabullenip elimizdeki her oyuncu dakikasını verimli kullanmamız gerekiyor. Bugün maç 3-0 olduktan sonra yapılan değişiklikleri görünce çok korktum. Golü de çok çabuk yedik ve belki de hiç olmadık bir kriz ufukta gözüktü. Allahtan Kerem gole hemen cevap verdi de olası bir 3-2’nin yaratacağı adrenalinle karşı karşıya kalmadık.
Değişikliklerden sonra oyuna giren Ndombele’nin kaptırdığı top, sonra gelen korner ve ardında gelen golden bahsediyorum. Belki Ndombele sezon sonuna kadar düzelecektir. Belki Okan Buruk onu da kazanmak istiyor. Fakat bu oyuncu zorunlu opsiyonda olduğumuz bir oyuncu değil. Devrenin sonunda doğru diyelim ki harika işler çıkardı neyine güvenerek opsiyonun kullanacağız. Diyelim ki form tuttu. Bu bizden çok Tottenham’a yaramaz mı?
Aynı şekilde Tete’nin de mümkünse kendini bulacağı bir takıma kiralanması gerektiğini düşünüyorum. Neredeyse kimse kalmamışken formayı alamayan bir oyuncu Barış, Zaha formdayken üzerine Ziyech de dönecekken nasıl formayı alacak? Daha bir de Bakambu var…
Derbi kazanan hoca büyüktür!
Bu kadar büyük puan ortalaması, Şampiyonlar ligi içinde büyük oyunlar oynayan Okan Buruk için “Galatasaray’ın hocası değil” diye yazan arkadaşlarım oluyor. Derbi kazanan hoca büyük hocadır. Kim ne derse desin! Futbol gibi milyonlarca ihtimalin hayatın her köşesinde masaya yatırıldığı bir ortamda en iyi sonuçlara uzanmak, şampiyonluklara uzanmak bunu içeride dışarıda hakemlere rağmen yapabilmek başarı değil midir? Herkese göre eksikler olabilir. Bu da her zaman tartışılabilir bir şey… Ama Okan Buruk’un fazlaları eksiklerinden kesinlikle fazla bu tartışma götürmez.
Hakemler
Bazen kazandığımızda galibiyetin keyfi kaçmasın diye hakemleri yazmak istemiyorum. Ancak bugün yazmamak olmaz. Maç 1-0 devam ediyorken alakasız pozisyonlarda ofsayt kaldıran, ofsayt şüphesinde devam edip beklemesi gereken yerde beklemeyen bir yan hakem vardı. Trabzonsporlu oyuncuların yüze darbelerini, ayağa basmalarını es geçen, tersi durumda çok rahat faul çalan bir hakem vardı.
Zaha’nın ilk yarıda girdiği ikili mücadelelerde stoperler kendini her yere attığında faul çalan bir hakem vardı. Zaha’nın attığı üçüncü golden önce Barış’ın temiz top alışını faulmüş gibi çağıran VAR hakemleri vardı. Bu faulle alakası olmayan pozisyonda maçın içinde on katı sertlikte müdahalelere kart vermemiş, olan hakemin üstüne bir de haksız bir kart verişi vardı. Rakip oyun olarak yıkılmış. Bileğimizin hakkıyla farka gidiyoruz. Beş ya da altı gol önemli değil. Futbolcunun emeği goldür. Golü çalmak da emek hırsızlığıdır!
Sonsöz
Fenerbahçe’nin gündüz aldığı beraberlik sonrası böyle bir galibiyet almak onlara yumruk atmaktan farksız… Çünkü onlar da biliyorlar ki ligin bu evresinde artık soft rakip sayısı gittikçe azalacak. Biz ise tam aksi duruma hazırız. Çünkü sezon başından beri bize karşı son maçlarıymış gibi oynayan, adeta ikinci yarıdan anlar gösteren takımlarla oynadık. Yani bize çalıştığımız, size ise çalışmadığınız yerden sorular gelecek Fenerbahçe…
Emekli yaşları gelmiş oyuncularla, ikinci sınıf antrenörle mücadelede olsam ben de üzülürdüm… Avrupa’da göstereceğimiz performansa göre ama Nisan ama Mayıs ayında, her zaman olduğu gibi Şampiyon Galatasaray yazacağız!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/