Sezonun en keyifli maçlarından birine, çok istememe rağmen özel sebeplerden dolayı gidemedim. Çoğunu ekrandan canlı, tamamını ise sonradan detaylı olarak izledim. Sonda yazacağımı baştan yazayım; Galatasaray şampiyon gibi oynuyor. Şampiyon da olacak.
Özellikle son birkaç ay içerisinde, üç günde bir maç yapan Galatasaray, bu periyodun genelini sağ ve sol beksiz devşirme beklerle tamamladı. Bu durum, yorgunluk ve özellikle “joker” oyunculara binen aşırı yük nedeniyle zaman zaman kötü oyun olarak sahaya yansıdı. İki yeterli bekimiz olsaydı, Avrupa’da devam edebileceğimiz konusunda herkes hemfikirdir sanırım.
Bek demişken, Köhn çok faydalı bir transfer olduğunu ve yukarıda yazdığım yeterli bek tanımına uyduğunu belirteyim. Çok iyi başladığı ve götürdüğü maçın (nazarımız mı değdi bilinmez) son dakikalarını oyun olarak biraz aksayarak tamamladı.
Ama genel olarak bakıldığında, uzun müddettir ihtiyacımız olan atletik bir bek ve daha da iyi olacak. Gol onun için çok iyi bir motivasyon kaynağı oldu.
****
Maçın her anında müthiş bir efor ortaya koyduk. Goller harikaydı. Özellikle Kerem Demirbay, haftalardır üstüne koyarak ilerliyor ve bir dönem Almanya’nın neden en pahalı transferlerden biri olduğunu herkese ispatlıyor. Müthiş bir sol ayağı var ve yaptığı hat trick ona çok yakıştı. Tabii İcardi’nin adamlığını fotoğraflar üzerinden tartışıp ceza verenler, adamlığı o fotoğraflarda değil dünkü maçta Kerem Demirbay’a penaltı kullanması için topu uzattığı görüntüde aramalılar. Bizdeki organize kötülük güruhu, insanlıktan uzak oldukları için bunu da anlamayacaktır ama neyse.
Kerem Demirbay’ın yıldızlaştığı maçta, Berkan, Mertens sonradan oyuna giren Zaha, Nelsson ve Torreira müthiş oynadılar.
Evet Torreira, Galatasaray forması altında ilk golünü atarken (Aslında Münih’te attığı ve haksızca iptal edilen bir golü vardı) sahanın her yerine ayak basarak ve adeta takımı bir orkestra şefi gibi yöneterek inanılmaz bir oyun ortaya koydu. O sahada iken herkes arkasına yaslanıp maçı rahatça izleyebiliyor. Böyle bir futbolcunun Galatasaray’a gelmesine her kim vesile olmuşsa, benim nezdimde bir sezonluk transfer yapma kredisi almıştır. Oynadığı oyun dışında sempatikliği ve takıma olan pozitif katkısı olağanüstü. Bir Galatasaray oyuncusu olsaydım onu gördüğümde mutlaka gülmeye başlardım. Umarım daha uzun yıllar bizimle birlikte olur.
Yukarıda saydığım oyuncuların dışındakiler de vasatın altına düşmedi, Kerem Aktürkoğlu hariç. Standardının altında ve fazlaca top kaybı ile oynuyor. Şampiyonluk için final haftalarına girildiğinden, bir an evvel kendini toparlaması Galatasaray taraftarının en büyük isteklerinden biri. Hiç kuşkusuz, onun formda olduğu bu haftalarda şampiyonluğa büyük katkısı olacaktır.
Galatasaray’ın maçın 9. dakikasında çok erken golü bulması, Rizespor’un da defans bloğunu erken açmasına ve istediği gibi vakit geçirip oyunu soğutamamasına neden oldu. Hakem yazmaktan biz bıktık ama onlar, ister art niyetlerinden ister kifayetsizliklerinden deyin, hatalı kararlar vermekten vazgeçmiyorlar.
Önce Kaan’ın ayağına kasıtlı basılması, sonra otuz saniye içinde rakip kalecinin ceza sahası dışında elle oynaması ve yine Torreira’nın ayağına kasıtlı basılmasının, hem hakem hem yardımcı hakem hem de VAR hakemlerinin gözlerinden kaçmasına imkân yok. En az 5 çift gözün bu pozisyonları görüp de biri dahi doğru süzemiyorsa bu meslekten kazandıkları kazancın onlara hayırlı olması pek mümkün değildir.
Futbolun kuralları, kazanırken de kaybederken de, Güney Afrika’da da Türkiye’de de aynıdır. Esnetilmeyecek kırmızıları, kartsız hatta rakibe faul çalacak kadar görmezden gelmenin izahı yoktur. Günün birinde, umarız ve dileriz ki, bugün yapılan tüm kasıtlı olma ihtimali olan hatalar için temiz eller operasyonları yapılır.
Galatasaray ikinci gole kadar zaman zaman çıkarken bazı toplar kaptırsa da, özellikle Torreira’nın golünden sonra daha güvenli oynamaya başladı. Bir anlık konsantrasyon kaybı (hafif de ofsayt hissiyatı ile) kalemize gol olarak döndü.
Yine o golden iki dakika sonra şapka çıkaracak bir golle Kerem Demirbay farkı ikiye çıkardı. Topa gelişine o vuruş tekniği, o falso gerçekten bir baş yapıttı. Beş dakika sonrasında yine bir ceza alanı dışı net vuruşu ile Kerem Demirbay ilk yarının skorunu ilan etti: 4-1
İkinci yarı değişikliler ile biraz daha topa sahip olmaya çalışan Rizespor, bir serbest vuruş sonrası Olawoyin’in ayağından ikinci golü buldu. Ama dün Galatasaray adeta, bana bir gol atarsan sana iki golle karşılık veririm dedi ve bu golden üç dakika sonra, dakika 64’te, Mertens’in akıl dolu hücumunda penaltıyı kazandı. Kerem Demirbay, bu penaltı atışı ile hat trick yaptı. Sonuçta dünkü maçın topunu evine götürme hakkını da elde etti.
Golden sonra her ne kadar oyuncu değişikleri devam etse de artık Rizespor havlu atmış ve daha çok gol yememek için mücadele eder hale gelmişti. Okan hoca da, yorgun bir fikstürden çıkan takımı dinlendirip daha diri olarak ileri haftalara taşımak amacıyla değişiklilere gitti ve nispeten maçın temposu düştü.
Maçın 85. dakikasında önce Berkan’ın -ki sol stoper olarak zayıf rakibe rağmen gayet iyi oynadı- slalom yaparak defanstan taşıdığı topu, top cambazı Ziyech harika bir pasla Icardi’ye verdi. O da tam maç esnasında, X’ten beş dakika evvel yaptığım paylaşıma uygun biçimde bize bir kez daha “Aşkın Olayım”ı dinletti; 6-2
Gol sonrası ve Okan Hoca’nın onu alkışlatmak için çıkarırken ki hırsı, stat tribünlerini ve ekran başında bizleri daha da mutlu etti.
Bu arada, Okan Buruk ile ilgili birkaç kelam yazmanın ve hakkını teslim etmenin de zamanı geldi.
Her ne kadar geldiğinde kendisini Galatarasay için yetersiz görsem de beni yanılttı. Her türlü zorluğa, baskıya ve dış etkenlere rağmen takımını çok iyi yönetiyor. Takımda bu kadar üst düzey ve kariyerli oyuncu varken iletişim ve yönetim becerisi gösterebilmek kolay değildir. Bu sene şampiyon olduğu takdirde Avrupa için yolu açık. Ancak bana sorarsanız, yeni bir Fatih Terim efsanesi için Okan Hoca uygun bir aday ve Türkiye’de kimsenin başaramadığı, üst üste 5 şampiyonluk ya da UCL finali gibi hedeflere ulaşabilecek kapasiteye sahip olduğunu ispatladı.
Bankalar Birliği Anlaşmasından çıkıp, Riva, Florya ve Kemerburgaz Projelerinden, ekonomik ve sportif bağımsızlıkları kazanmayı başarabilirsek, Okan Hoca’nın da bu anlamda eli güçlenecek ve önündeki engeller kalkacaktır.
Tarihte, rekabet, birçok keşfe ve bu keşiflerin yayılmasına neden olmuştur. Buradan çıkan sonuca göre, rekabet başarıyı getirir. Lakin rekabet ahlaklı olursa bu mümkün. Türk Futbolunda, “ben başarısızım sen de ol” ya da “bel altı çalışalım”, “Fıtratımızda olmayan şeyleri yapacağız” (sanki fıtratları çok iyi) gibi yaklaşımlarla ancak lokal başarılar kazanılır.
Gönül ister ki, herkes ahlaklı ve saygılı biçimde bir rekabet yürütsün ve Türk Futbolu buradan kazançlı çıksın. Ama görünen o ki, başarısızlığını hayal dünyası ile perdelemek isteyenlerin bu temennileri, futbolumuzun önündeki Gayya Çukurları’dır.
Biz Galatasaray olarak bu kötülüğe karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz.
Pusulanız Galatasaray olsun.
Twitter: https://twitter.com/MiralayMMAkdag
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!