Terim Bir Daha Gelirse

0
315
Terim Bir Daha Gelirse
Terim Bir Daha Gelirse

Terim bir daha gelirse

Terim bir daha gelirse....
Terim bir daha gelirse böyle fotoğraflar görür müyüz?

  Terim bir daha gelirse… Buradan yazılacak çok şey var. İstifa,kovulma ya da karşılıklı anlaşma nedeniyle ne derseniz deyin Fatih Terim milli takımdan ayrılınca bir anda ortalık yandı. Ben bir taraftar olarak kendimi çok garip hissettim. Bir yanda kızgınlığım, bir yanda Galatasaray’ın başarısı. Neden mi kızgınım? Çünkü bir çok şeyi oturmuş, Real’i titretmiş, rakipleri psikolojik olarak yerlerde iken ne yapıp edip Galatasaray’da kalmalıydı. Büyük potansiyeller vardı Avrupa başarısı adına. Ona oyun  oynayan Yıldırım ve Demirören’in ortak kumpasına kandı. Kimse bana Aysal eleman dedi falan demesin. Aklı başında bir Fatih Terim tabi ki Galatasaray’ın elemanıyım, başkanlar dahil herkes Galatasaray’ın başarısı için çalışan bir elemandır diyerek bu saldırıyı çok rahat çevirebilirdi. Bazı insanlar karar başka yerlerden alındı diyor. Bu konuda da eğer gitmek zorundaysa Galatasaray’a en az zarar gelecek koşullarda  gitmeyi sağlamalıydı. Aysal’la devam eden polemik, imza töreninde Galatasaray’a yapılan göndermeler, mutluluk tabloları bu  konuda pek hassasiyet içermiyordu. Terim bir daha gelme ihtimaline karşın aşağıdaki yazacaklarımı hatırlatmak isterim.

Demirören ve Galatasaray

  Yıldırım Demirören’in Galatasaray’dan pek hazzetmediği hepiniz tarafından malum. Negatif ayrımcılığına örnekler ararsak öncelikle kupa seremonilerini hatırlatırım. Rakip takımlara kupa verirken otuz iki dişini gösteren Demirören bize kupa verirken ise adeta bir  mutsuzluk abidesi. Oyuncumuzla girdiği polemik. Melo’yla girdiği polemiklerin cevabını her ne kadar Melo verdiyse de sonuçta Melo’nun Galatasaray’dan koparılması bu polemiğe bağlıdır. Ayrıca aynı Melo’ya sosyal medya paylaşımı yüzünden ceza verenler, Melo gittikten sonra o uygulamayı nedense unuttu. Melo’ya laf eden Demirören’in Emre Belözoğu’na en ufak bir eleştirini ise duymadım, duyan varsa bana yazsın.

Demirören-Galatasaray-Yabancı Kuralı

Demirören’in Galatasaray’a verdiği en büyük zararlardan biride 5+0+3 gibi ucube bir sistemi getirmesidir. Bu sistemin en büyük amacıysa Galatasaray’ı engellemekti. Şampiyonlar Ligi’nin gediklisi olmuş, kadrosuna art arda Drogba ve Sneijder’i getirmiş takım, Avrupa cezası olan takımlara rekabet edebilir seviyeye insin diye bu sistem getirildi. Aziz Yıldırım’ın geçmiş sezonlarda  ‘yabancı sınırı kalksın, bu sınırla Avrupa’yla rekabet edemiyoruz’ sözleri birden sınırlama yanlısı bir tutuma dönüştü. Bu kural yüzünden bir sürü oyuncumuzla yolları ayırmak zorunda kaldık. Bruma gibi bir yıldız adayını yavaş yavaş alıştırabilme şansı varken, birden ya ilk 11 yada ilk 18 dışı olma durumu ortaya çıktı. Neticede bu oyuncu patlamasını daha geç yaptı ve Galatasaray bu durumdan zarar etti. Bu zarar daha da büyük olabilirdi. Biz taraftarın elinde ise kala kala Bruma gibi bir yeteneğe doyamamanın hüznü  kaldı.

Neden Demirören?

Neden Demirören yazıyorsun konumuz Fatih Terim dediğinizi duyar gibi oluyorum. Demirören’i ayrıntılı biçimde  alma amacım Fatih Terim’in kimlerin tuzağına düştüğünü göstermekti. 12 Mayıs’ta kupamızı vermemeye çalışan (aynı kupayı rakip takım alsa keyif içinde verecekken, takımımız zorluklarla baş edince kupa seremonisini ertelemek isteyen), Galatasaray başarılı olunca mutsuz olduğu her halinden belli olan bir adamın kısaca resmini çizmekti.

Şimdi Terim’e gelirsek

Terim gittiği günden beri yukarıda nedenlerden kızgınım. Ayrıca milli takım Avrupa Şampiyonası başarısızlığı, yaşanan polemiklerin yine bir şekilde Galatasaray camiasına zarar vermesi (Arda,Selçuk üzerinden) kızgınlığımı bir kat daha arttırdı. Terim milli takımdan ayrılınca Tudor gibi bir adamın elinde olma refleksiyle de taraftarlardan Terim sesleri yükselmeye başladı. Ben karmaşık duygular içinde yaşarken twitter’dan takipleştiğimiz Erdem Yıldırım’ın hislerime tercüman olan  floodunu gördüm. Flooda bu linkten bakabilirsiniz https://twitter.com/erdemselevren/status/890261675881922566   oldu. Gelecek planları açısından bu flood yazımdan daha değerli bence?  Bana oldukça yardımcı oldu.

Terim Galatasaray’a gelir mi?

Evet önce şu soruyu sormak lazım: Terim bir daha gelirse (ki gelir), Özbek’ler varken gelir mi? Terim’in gelmesinde neler olur gibi… Ben bir Galatasaray taraftarı olarak kızgınlığımı bir kenara bırakabilirim. Benim gibi binler olduğunu biliyorum. Sorgusuz sualsiz gelsin diyenleri ise biraz sakin olup düşünmeye davet ediyorum. Diyelim ki Terim Galatasaray’a bir daha geldi. Ondan bazı beklentilerim var.

1- Öncelikle federasyonla yaşadığı ayrılığın zararlarını Galatasaray’a taşımamanın yollarını bulmalı (Bu ne dediği anlaşılır bir basın bildirisi olabilir).Çünkü soru-cevapta kendini kaybedebiliyor.

2- Kebapçı meselesi benim kişisel meselemdir, bu Galatasaray’ı ilgilendirmez demeli.

3- O meşhur “Terim ego”sunu azaltmalı, “ben” cümleleri yerine “biz” ve “Galatasaray”‘la başlayan cümlelere geçmeli.

4- Basın toplantılarında çok titiz olmalı, ona karşı oluşmuş anti-patiyi azaltmalı.

5- Erdem Yıldırım’ın dediği gibi gidince yıkılan değil, süreklilik sağlanacak bir sistem kurmayı amaçlamalı.

6- Özellikle ikinci gelişi gibi birden her şeyi yapmayı değil sakin bir yükselişi hedeflemeli (Canaydın dönemi). Takımın içindeki değerleri parlatmayı amaçlamalı. Altyapıdaki yıldız adaylarına gerçek zaman ayırmalı ve bunları takımın geleceğine katmalı.

7- Yıllardır yapmadığı şeyi yapmalı: O gidince takımın başına geçebilecek bir yardımcı alıp onu tıpkı Denizli-Derwall, Fatih Terim-Sepp Piontek ilişkisi gibi Galatasaray’a hediye etmeli.

Dip Not:

İçinde bulunduğumuz Tudor ve Özbek dönemi sportif başarısızlığı ihtimali bizi tahmin ettiğimizden çok geriye götürecek. Bunu sanırım taraftarımızın çoğu görüyor. Sezon başında gidilmeyen Tuchel gibi hocalara şimdi gidilmesinin çok anlamı yok. Bu saatten sonra gelmezler, gelse de sonları en iyi ihtimalle Mancini gibi olur. O yüzden önümüzdeki iki seçenek Terim ve Lucescu. Bu iki teknik adamdan da beklentim –  hemen adapte olabilecek kadar kulübü bilmeleri nedeniyle geleceğin takımını kurmaları. Lucescu psikolojik konumu itibari ile daha yararlı olabilir. Alzhemier diyenlerin milli takıma önermeleri onun başarı potansiyellerinden korkmaları. Kısacası Özbek’lerin 2018 Mayıs ayından önce gitmeyecekleri düşüncesini göz önünde bulundurarak onlara rağmen başaralı olacak iki seçenek şansı var. Tarih bize bu şansı ikinci kez getirdi. Geçmişte Lucescu’nun gidişine üzülen ben bir an önce bu iki isimden biri konusunda karar verilmesi, Tudor ile yolların ayrılması gerektiğine inanıyorum.

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: https://twitter.com/3numaraliuye

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız