Fatih Hoca, geçen haftaki oyun planının devamı yönünde bir kararla aynı kadroyu sahaya sürdü. Sadece cezalı olan istasyon şefinin(Taylan) yerine Etebo ilk on birdeydi. Maça yenik başladık adeta. Amatörce yapılan bir hata sonucu golü rakibe hediye ettik. Neyse ki reaksiyon gösterip on üçüncü dakikada Yedlin’le beraberliği yakaladık.
İlerleyen dakikalarda rakip alana yerleşen ama üretkenlik noktasında zaafları bariz şekilde ortada olan bir Galatasaray vardı. Geçtiğimiz hafta da ilk yarı itibarıyla buna benzer bir oyun seyretmiştik. 1-1’den sonra baskımızı artırdık ama pozisyona giremedik. Bunda orta alan oyuncularımızın topu forvetlerimizle doğru yerlerde buluşturamaması ve beklerimizin isabetli orta açamamaları etkili oldu. İkinci bölgedeki paslaşmaları tehlikeli noktaya ulaştıramadık ve atakları bitirme hususunda eksik kaldık. Buna rağmen Emre Akbaba’nın muhteşem füzesiyle öne geçmeyi başardık.
Topun kontrolü bizde olmaya devam etti ama rakip ceza sahasının ön bölgesindeki kalabalık ya da zenginlik gol pozisyonlarına dönüşmedi. Skoru aldık almasına ama içim rahat değildi zira güven verici bir oyun yoktu sahada. Nitekim 41’de yine basit bir bireysel hata neticesinde golü kalemizde gördük ve soyunma odasına eşitlikle gittik.
İkinci Devre
İkinci yarıya aynı kadroyla çıktık. On dakikalık bölüm ilk yarının özeti gibiydi. Sonrasında gelen penaltıyla tekrar mağlup duruma düştük. Tam bu noktada kenardan gelen hamleler çok daha önem kazanmıştı ki Onyekuru ve Kerem oyuna girdi. Ben Feghouli de girer diye düşündüm. Onyekuru ve Kerem girince orta sahadaki direncimiz daha da azaldı.
Kerem orta alanı kullanmaya çalıştı ama kenar oyuncusu olduğu için yeterli olamadı. Benim naçizane kanaatime göre Fatih Hoca tercih hatası yaptı. Tek forvete dönüp orta sahanın direncini yükseltseydi maçı koparabilirdik. Kaldı ki çift forvetle oynuyorsan atakların çoğunu bitirmek zorundasın veya topu onlarla muhakkak buluşturmalısın. Bunu yapamadıktan sonra çift forvetle oynamanın hiçbir anlamı yok. Çünkü bizim oyun kurgumuzda birtakım riskler var.
İkinci bölgedeki en ufak bir yanlış pas ya da top kaybı doğrudan tehdide dönüşüyor. İşte bundan dolayı hücum organizasyonlarımız kusursuz olmalıydı. Dakikalar 72’yi gösterdiğinde Arda ve Feghouli sahaya sürüldü ve iki dakika sonra golü bulduk.
Şampiyonluk yolundasın, maçın bitimine 20 dakika kalmış ve skor 3-3. Galatasaray takımında oynuyorsan ne yapıp edip bu maçı alırsın. Maalesef öyle olmadı Yedlin kırmızı kart gördü ve on kişi kaldık. Uzatmalarda gelen gol ümitlerimizi kökünden kesip attı.
Neden Kaybettik?
- Savunmada yapılan basit hatalara bakarsak konsantrasyon eksikliği had safhada. Evet, Fatih Hoca’nın da hamle hataları oldu ama bu kadar amatör hataya o da bir şey yapamaz.
- Ligin son düzlüğünde takımın alışık olmadığı sisteme evrilmesi bocalamamıza sebebiyet verdi. Kulağa hoş gelen çift forvet, sahada eziyete dönüştü çünkü pozisyon üretmede hayli sorun yaşadık.
- İkinci bölgede kusursuz oynamamız gerekirken yapılan fuzuli paslaşmalar ve saçma sapan pas hataları kalemizde tehlike oluşturdu.
- Geriye düştüğümüz hiçbir maçı çeviremediysek hocamız doğru hamleleri yapamadı diye yorumlayabiliriz.
- Zeminin bozukluğu da takımın pas organizasyonları etkiledi ama bu hele ki Galatasaray için kesinlikle bahane olamaz.
Son Söz
Şampiyonluk adına ümitlerimizi yitirmeli miyiz bilemiyorum. Karmaşık duygular içindeyim. Rakiplerimizin oynayacağı haftada böyle bir yenilgiyi hazmetmek oldukça güç. Üstelik Rize’ye karşı mağlup olmak hüznümü derinleştiriyor. Hatalardan ders çıkarmaktan başka çaremiz yok. Önümüzdeki maçları kazanıp rakiplerin puan kaybetmesini bekleyeceğiz. Galatasaraylılar olarak Fatih Hoca’yı elbette eleştireceğiz ama art niyetli davranıp farklı havalara girenlere pabuç bırakmamalıyız. Sonuna kadar Galatasaray!
Burhan ALSAN
Twitter: https://twitter.com/BurhanAlsan
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!