Aklım Derbide Top Kalemizde
2016-2017 sezonu 25. Haftası lider konumunda olan Beşiktaş Antalya ile berabere kalıp 55 puanda kalırken, ensesinde küçük üfürmeler yapan Başakşehir 6 golün olduğu Karabük deplasmanında 2 puan bırakıp 53 puanda takibini sürdürmüştü. Galatasaray ise 25. hafta Trabzonspor’a 2-0 yenilip şampiyonluk umudunu kaybetmişti.
Aradan tam bir sene geçmiş; Galatasaray büyük bir oyuncu değişimi ile sezona başlamış içeride maç kaybetmemiş; 26. Hafta şampiyonluk için ligin en önemli maçına çıkmadan önce yeni hoca değiştirmiş bir Konya’ya karşı mutlak 3 puan mottosuyla sahaya çıktı. Nitekim stresli bir 90 dakikanın ardından istediğini alarak; Galatasaray taraftarının çoğunun sezon başından bu yana puan hesaplaması yaptığı kağıtlara 26. Hafta için en iyi ihtimalle 1 puan yazdığı haftaya lider girip lider çıkmayı garantiledi.
Dakika 2 Gol 1
Teknik bir aksaklık dolayısıyla karşılaşmanın ilk 5 dakikasını kaçırmak durumunda kaldım. Bu 5 dakika içinde beynimde maç oynanırken topu rakip bölgeye yığmaya başlamış belki de erken bir gol bulmuş bir Galatasaray varken; maçı açmam ile birlikte maalesef Konyaspor’un bir duran top organizasyonu ile öne geçtiğini gördüm. Galatasaray geriye düştüğü anda dengesini kaybeden bir profil çizdiği için o dakikadan itibaren stresli bir karşılaşma olacağını çoğu Galatasaraylı düşünmüştür sanırım.
Belki de maça taraftarlar da dahil oyuncu grubunun bir kısmının aklının köşesinde Fenerbahçe derbisini oynadığını söyleyebiliriz. Zira iç sahada Galatasaray’ın anadolu takımlarına puan kaybı bu sezon için mucize olurdu. Fakat erken gol belki de Galatasaray için hayırlı olarak oyuncu ve taraftar grubunu silkeleyip uyandırdı. 2.Dakikadan sonra Teknik Heyet için Fenerbahçe maçı hazırlığı ise rafa kalktı. Fatih Terim’in maç sonu açıklamaları da bu önerme ile örtüşüyor sanırım.
Oynayan Oyun Yorumlanması
Konyaspor’un golü erken bulmasıyla gerek Konya gerekse Galatasaray dengeli oyundan vazgeçmiş, Konyaspor aradığı golü bulmasının ardından ikinci ve üçüncü bölgede aksiyon vermeden sadece golü korumaya ve zaman geçirmeye yönelik bir anlayışa bürünmüşken; Galatasaray ise rakibe hızlı bir şekilde yanıt verip, dengeli oyuna dönüp rakibi reaksiyon veremeyecek duruma getirmek istedi. Nitekim erken cevap verme şansını lehimize verilen penaltıyı gole çeviremeyen Gomis, Kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda Serkan Kırıntılı’nın üzerine topu nişanlayan Feghouli, Maicon’un direkten dönen topunu kontrol etmeyip kötü bir vuruş yapan Gomis ile elimizin tersiyle itip. Stresli bir ikinci yarıya ön ayak olundu.
Fatih Terim’li genel Galatasaray oyun ve sahaya konumlanmasına baktığımızda Rodrigues’in Gomis’e yakın bir sahte forvet gibi oynadığı görüyorduk. Dün ise Konyaspor’un gol bulmasıyla mı alakalı yoksa Teknik Heyet’in Fenerbahçe maçı öncesi hazırlığı ile mi alakalı çözemediğim, Rodrigues ve Feghouli’nin daha çok çizgi oyuncusuna evrilmesi dikkatimi çeken bir nokta oldu.
Şekil 1. ve Şekil 2. yorumlamasını yaparsak Rodrigues ile Feghouli’nin genelin aksine Konya maçı özelinde daha çok çizgide olduğu ve Maicon, Mariano-Linnes- Feghouli’ye destek Belhanda’nın sağ bölgeye daha yakın oynaması Serdar- Nagatomo- Rodrigues ve bu üçü arasındaki köprü olan Selçuk İnan karşılaştırmasının farkının da okumasını yapabiliriz. Burada oyuncu rolleri ve hücum karakterleri sağ cephenin daha çok kullanılmasının ana sebebidir.
Sezon başından bu yana özellikle Tudor’u eleştirdiğim, Fatih Terim’in çözüme kavuşturduğunu düşündüğüm sağ-sol dengesi yine bu maç özelinde bozulmuştur. Tek taraflı oyun özellikle Fenerbahçe maçı öncesi önizleme yazımda değineceğim Fenerbahçe kanat varyasyonları açısından son derece sıkıntılı bir durum yaratmasının yanında, Galatasaray’ı öngörülebilir bir takım yapar. Teknik Heyet’in bu dengeyi 90 dakika boyunca koruması gerekir. Özellikle bu karşılaşmada Nagatomo yerine başka bir oyuncu olsaydı ve Sergen Yalçın Fofana’yı Galatasaray’ın solunda değerlendirseydi belki daha farklı şeyler konuşabilirdik. Bu da Sergen Yalçın’ın oyunu okuyamaması adına eksi bir dipnot olarak geçilebilir.
Sonuç Yerine
Bu tür maçları yazması özellikle istatistik ve teknik, taktik üzerinden değerlendirme yapan ben ve benim gibi yazar arkadaşlar açısından zordur. Hele ki ilgili takımın taraftarı iseniz maçın stresi bazı noktaları görmenizi de engeller. Sezon boyu çok az 90 dakika boyunca stabil bir oyun sergileyen Galatasaray’ı yazmak hele ki daha zor hale geliyor. Aynı zamanda rakiplerine karşı ya 90 dakika boyunca ya çok üstün bir oyun sergiliyoruz ya da çok sönük. Bu ortayı bulamayan oyun anlayışı ise özellikle büyük maçlarda kolay kırılmamızı sağladı(sağlayabilir). Konyaspor maçı özelinde Konyasporlu bazı oyuncuların anti-futbol tavrı, Maçın hakeminin Galatasaray lehine karar verirken ki tavrı ve aleyhine karar verirken ortaya koyduğu tavır ve vücut dile ise ayrı parantez açılması gereken bir konu. Özellikle Serdar Aziz’e verilen sarı kart pozisyonunda yan hakemin önemli bir anda aut olduğu göre göre korner vermesi sonucu itiraza sarı kart vermesi devamlı bir hatayı ve genel tavrı ortaya koyan bir örnek olarak sunulabilir.
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
Maç öncesinde kafamızda kurguladığımız şeyler benzer imiş. Hızlı girilen oyun ve erken atacağımız bir gol ile Konyaspor’un açılmak zorunda kalacağını düşünmüştüm ben de. Erken gol kısmı haricinde hepsinde yanıldım. 😀
Aklın yolu bir odağı “Kadıköy” 🙂