Sanırsın Kasabada Cinayet Olmuş
Uzun bir aradan sonra merhaba. Bu sene transfer ve kulüp haberleri açısından ortalık aşırı sakin. Bu sakinlikte kulüplerin içinde bulunduğu ekonomik çıkmaz, UEFA ve Finansal Fair Play, dövizin aşırı yükselmesi, ülkenin içinde bulunduğu siyasi ve ekonomik konjonktürün etkisi bence büyük. Peki bu şartlarda Galatasaray ezeli rakiplerine göre ne konumda. Üst üste 2 şampiyonluktan sonra dördüncü olan Beşiktaş ekonomik küçülmeye gitmek, eldeki oyuncuları parlatmaya yönelmek ve genç yerli oyuncular transfer etmeyi tercih etmek zorunda kaldı. Yüksek yıllık ücreti olup da yeterince verim alınamayan Negredo gibi oyuncularıyla ne yapacakları meçhul. Fenerbahçe’de ise bazı taraftarlarının sandığı gibi “Ali Koç gelecek her ekonomik sorun bitecek” fikri seçim sonucunda daha yakından bakılan hesaplarla birlikte sanırım iyice hayal oldu. Görünen borç 3 Milyar TL görünmeyen miktar ise Ali Koç’un sessizliğinde saklı. Aziz Yıldırım döneminde gayrı menkul yatırımları yapıldı gibi gözükse de o konu da sanırım pek pembe değil. Fenerbahçe taraftarı eski zamanların paralı başkan hikayelerini anımsayarak transfer fırtınası bekliyordu ama UEFA kuralları böyle bir ekonomi şekline izin vermiyor, zaten izin verse de kimse kimseye karşılıksız milyonlar vermez…
Galatasaray’a Gelirsek
Geçtiğimiz sezon Galatasaray açısından mayın tarlası gibi bir sezondu: Dursun Özbek’ten ve Tudor’dan kurtulmak, çok stresli bu sürecin ardından şampiyon olmayı başarmak ve bunların üstüne şampiyon olduktan sonra UEFA’dan men cezası almadan az cezayla atlatmak çok önemliydi. Bu unsurlardan birisi olmasa diğerlerinin olumlu durumlar olması anlamsız hale gelirdi bence. Sadece futbol ve Türkiye yerelinden konuşursak diğer kulüplerin aksine Galatasaray’ın sezona çok daha rahat ve avantajlı konumda giriyor. Kadrosunun eksikleri daha çok yedek kadronun eksikleri üzerine kurulmuş, oynattığı kadroyu Denayer hariç korumuş üzerine Yasin’in yerine Muğdat’ı hem de çok ekonomik koşullarda eklemiş bir Galatasaray var. Süper Kupa’ya bu kadro ile çıksa kimse şu adam eksikti diyemez. Galatasaray’ın eksikleri daha çok uzun vadeli eksikler olduğu için daha ağırdan alıp hem talip olduğu oyuncuların fiyatını düşürebilir hem de yeni fırsat transferleri yapabilir.
Aslında ben oyuncuların takıma erken katılmasını çok önemsiyorum. Fiyatlar arasında çok fazla fark yoksa çok üstünde hesap yapmadan alınacak oyuncuların da bir an önce alınması taraftarıyım ama bu seneyi bu anlamda özel tutuyorum, önümüzdeki sene hocanın ve kadronun istikrarına güveniyorum. Aynı şekilde Şampiyonlar Ligi düşünülerek de transfer bütçesinin zorlanmaması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü başında Fatih Terim’in olduğu bir Galatasaray Avrupa’da zaten iddialı olacaktır. Asıl iş maliyetleri arttırmadan Şampiyonlar Ligi başarısı elde edip gelecek sezon tekrar şampiyon olmakta. Çünkü ezeli rakiplerinin eksiye doğru döndüğü evrede zararına da olsa elden çıkmış Riva ve Florya gelirleri ile Galatasaray ciddi bir atak fırsatı yakalamış oldu. Şimdi sıra artık geleceğe yönelik kadro mühendisliği ve ekonomik planlamalar yapmakta.
Kağıt üstünde iyi bulduğum kadronun çok yönlü artı ve eksileri
- Bu kadronun en büyük sıkıntısı birkaç mevki dışında alternatifsiz oyunculardan oluşması. Bu sakatlık, ceza ve formsuzluk dönemlerinde ciddi sıkıntı oldu, çözülemezse yine olur. Carole ile birlikte 12 yabancısı olan Galatasaray bu eksiğini gidermek için başka satış olmazsa sadece 2 yabancı transferi hakkına sahip. Yerli oyuncu transferi ise yerli havuzunun kısıtlılığı ve olan oyuncular için yüksek bedeller istenmesi nedeniyle iyice zor hale gelmiş. Her şeye rağmen Anadolu kulüplerine bu sefer teslim olmamak lazım. İstanbulsporlu Zeki nasıl 1 Milyon Euro’ya Avrupa’ya transfer oluyorsa Galatasaray’da oyuncu istediği takdirde Avrupa piyasasının vereceği bedelleri esas almalıdır. Sözleşmesinin son yılındaki Emre Akbaba transferi gerçekleşirse durumu bu şartlara göre değerlendiririz. Beşiktaş’ın Cenk Tosun transferi bu konuda örnek olsun, oyuncu istiyorsa gerekirse bir yıl sonra alınır. Ne dersiniz Galatasaray UEFA sopası sayesinde yerli transferde kazıklanma geleneğine bir son verir mi?
- İkinci büyük sıkıntı geçmiş kontratların uzunluğu ve yüksek bedelleri. Bu yüksek bedeller oyuncuların başka takımlara transferinin önüne geçtiği gibi yeni kontratlara emsal teşkil ettikleri içim kulübü de zor durumda bırakıyorlar. Şu an itibariyle bu konuda yapacak bir şey yok eldeki oyuncuları mümkün olduğunca parlatıp, verim alıp bonservisinden kâr ederek ve yerine transfer edilecek oyuncunun yıllık ücretine dikkat ederek makul ortalamalara çekilecek. Ancak mevcut şartlarda kimseyi özellikle yabancı oyuncuları hukuksal olarak hak ettikleri sözleşmelerden geri adım attıramazsınız. Böyle bir talep gönüllük olmadığında daha fazla olumsuz etkiler doğurur. Sevgili Atilla Türker’in yazılarından da okuduğumuz üzere bu maaşlar üstünde hakkı olan kimseler de indirimlere engel olacaklardır! ⇒http://www.haberturk.com/yazarlar/atilla-turker/2004328-kulupler-nasil-soyuluyor Ben yüksek bedelli sözleşmeye sahip oyunculardan özellikle Feghouli’den ümitliyim antrenman fotoğraflarına bakınca fazla kilolarını da atmış gözüküyor. Sezon hazırlığı görmüş halini dört gözle bekliyorum. Bu sayede hem parasının hakkını verebilir hem de geleceğe yönelik bir değer artışı olabilir.
- Peki en eksik mevkiler nelerdir derseniz; elzem transferler Gomis’e alternatif santrfor, bir stoper transferi (mümkünse sol ayaklı bir sol stoper), yedek yerli kaleci, ve orta sahada özellikle Belhanda’yı zorlayacak bir alternatif. Ayrıca Carole’ün durumuna göre bir sol bek. Bu arada ben Fatih Terim’in Carole’den verim alabileceğini düşünüyorum. Umarım böyle bir olay gerçekleşir de yıllık ücreti makul bir iç transfer yapmış oluruz.
Küçük bir Öneri
Galatasaray’ın genç futbolcularını izlemeye ve tanımaya çok fırsatım olmadı. O yüzden oyuncu ismi vermeden bir fikir vereceğim. Bu sezon oldukça fazla genç oyuncu var kampa katılan bunlardan A takımda kalan ve gelecekte oynayabilen oyuncu sayısı konusunda umutlarım, hayallerim yüksek olsa da beklentim çok yüksek değil. Hem de gençlere fırsat verilebilecek sayı belli bir rakamı aşamaz. A takımda kalamayan ama kendini göstermiş gençlerle ilgili hem Galatasaray’a da faydalı olacak hem de onlara yeni fırsatlar doğuracak bir önerim var. Geçmişte Galatasaray birçok nesil yakaladı, bunları gelişmeleri için kiraladı. Arda Turan haricinde çıkış yapıp dönen olmadı. Ama serbest bıraktığı oyunculardan (kendisini çok sevmesem de) Uğur Demirok, Anıl Karaer, Sadık Çiftpınar, Efecan Karaca gibilerine bakınca bu tarz oyuncular kendilerine sahiplenildiğinde değerlerini arttırdıkları takımlarına bonservis ya da başarılar kazandırdıklarını gördük. Yine gündemdeki İstanbulsporlu Zeki Çelik’in Bursaspor ile ortak bonservis durumunu da bakınca oynatamadığımız gençleri düşük bonservislerle ama sonraki transferlerden pay alacak şekilde Anadolu kulüplerine yönlendirmenin çok mantıklı olduğunu düşünüyorum. Bu satışlarda satın alma önceliği gibi maddeler koyulabilirse çok daha iyi olur. O kadar emek verilmiş gençler çok kısa sürede kaybolmasın. Bu yöntem Türk futboluna da katkı verecektir. Çünkü Galatasaray’da belli elemelerden geçmeyi başarıp, sırf A takımda kalamadığı, sırf o an Galatasaray düzeyinde olmadığı için kariyerler dip yapmak zorunda değil. Bu oyuncuya sahiplenen takımlara ve oyuncunun isteğine bağlı. Neden olmasın?
Sonsöz
Eskiden yaz dönemleri gazetelerin spor sayfalarını heyecanla okurduk. Şimdi sosyal medya ile birlikte bu iş bazen çok büyük keyif bazen de eziyet oluyor. Herkesin bir fikri oluyor, genelde olumsuz fikirleri olanlar öne çıkmaya çalışıyor. Buna gazeteciler, bazı üyeler eşlik edince iş içinden çıkılmaz hale geliyor. Hele bir de duyumcular var ki sanki transfer olmazsa “kasabada cinayet olmuş” gibi davranıyorlar. Bunlar Xavi’li, İniesta’lı az transfer yapan Barcelona’yı tutsalardı ne olurdu çok merak ediyorum. Evet belki çok az transfer yapılacak, belki Mustafa Cengiz seçimler öncesi iddialı olduğu sponsorluklar meselesinde tahminlerin altında kalacak. Belki voleybol ve basketbolda sıkıntılar yaşayacağız ama bir başarı, yönetim ve iktisadi istikrar yakalanması için bir sabırlı olmak gerekiyor. Acele kararlar, acele transferlerin geçmişte yaptıkları ortada. Fatih Hoca UEFA Kupasını dördüncü senesinde aldı. Bunu Avrupa’yı önemseyip ligi de kimseye bırakmadan yaptı. Önümüzdeki senenin şampiyonluğu bu yüzden de çok önemli. Biraz sabır hepimize iyi gelecek, ne dersiniz?
Not: Bu sene genç futbolcuların saçlarına dokunulmaması çok isabetli olmuş. Genç zihinlerdeki öz güveni zedeleyecek bu uygulamanın kimseye katkısı yoktu.
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/