Uzun bir aradan sonra herkese merhaba… Galatasaray güle oynaya şampiyon olacağı bir sezonda bir yandan hata yapmamaya çalışıyor diğer yandan da rakiplerinin puan kaybetme ihtimali olan haftalarda kollanmamasını bekliyor. Bugün kendi maçımıza odaklanırken diğer maçta henüz dördüncü dakikada verilen penaltıyı görünce insan gerçekten çileden çıkıyor. Çifte standartlı kararları geçtik artık kafalarına göre kararlar veriyorlar. Bakalım bize verilen haklı kararlara bile isyan eden Kayserispor yöneticileri bugün nasıl açıklamalar yapacak.
Maça Gelirsek…
Bugün kadroyu görünce açıkçası içime bir huzursuzluk çöktü. Şener, Etebo, Ömer ve Emre Akbaba’nın beraber oynadığı çoğu maçtaki gibi kesik kesik futbol, bir kaza golü ve sonrasında dört tane santrforla maç çevirmeye çalışacağımız bir günün yaşanmasından çok korktum. Ancak belki Antalyaspor’un da oyun anlayışının katkısıyla bu oyuncuların zaafları ortaya çıkmadı. Aksine bu oyuncuların da önemli katkı sunduğu mücadele odaklı bir anlayış tercih edildi. Takım halinde her top için mücadele eden ve finalde en azından şuta odaklanan bir takım vardı. Bu genelde geri dönüşlerde zorlanan takımımızın terste yakalanıp bireysel zaaflara düşmesinin önüne geçti. Antalyaspor’un beraberlik odaklı oyunu hızlandırmaması da takım savunmasının oturmasına fırsat verdi. Tüm bu olumlu rüzgara rağmen gol gecikti, geciktikçe takımda, Hoca’da ve bizde bir “yine mi?” duygusu uyandı. İşte bu aşamada Podolski atıldı, üst üste pozisyon bulan ama net vuruş golcüleri sahada olmayan Galatasaray, Mostafa Mohammed’i oyuna sürdü. Kalecinin ve direklerin geçilemediği bu evrede Şener’in pasını gole çeviren Mostafa Mohammed’in golüyle öne geçti. Golden sonra bir şok pozisyon dışında pozisyon vermeden ama ikinci gole de ulaşamadan maçı 3 puanla bitirdi.
Kısa Kısa
- Bugün şunu gördük sahaya çıkan on bir kötü tercihlerden de oluşsa topyekûn mücadele eden bir takım olunca takım kendini gösteriyor, zaafları olan oyuncuların zaafları da gizlenebiliyor. Fatih Hoca’yı tercihleri konusunda çok eleştirsek de mücadele edip etmemek oyuncuların tercihi oluyor. Mücadele eden sayısı arttıkça takımın performansı artıyor.
- Üst üste ikinci kez Galatasaray maçına verilme şerefine ulaşan Mete Kalkavan değişik bir hakemlik yaptı. Bazı pozisyonları ustaca görmezden geldi. Halil’in ceza sahasında rakipten kurtulmasına ise alelacele bir faulle müdahale ederek tehlikeyi savuşturdu!? Ceza sahası dışındaki faullerde Galatasaray’ı alışılmışın dışında bir şekilde ezdirmedi. Penaltı pozisyonunu ve dolayısıyla ikinci sarı kartını es geçtiği Podolski’yi ikinci sarıdan attığı pozisyonda bir hakaret yoksa ikinci sarı çok ağır oldu. Varsa da direkt kırmızı kart olması gerekirdi. Emre Akbaba’nın Podolski tarafından ceza sahasında itilmesine VAR da müdahale etmedi.
- Bugün en çok şaşırdığım olaylardan birisi de Şener’in performansı oldu. Podolski’nin sürekli tahrik etmeye çalıştığı mücadelelerden genelde istediğini alan taraf olarak çıktı. Buradan aldığı özgüveni de bir asistle sonuçlandırdı.
- Bir başka şaşırdığım mevzu da duran toplarda ilk kez bu kadar etkili oluşumuzdu. Her ne kadar sonuca ulaşamasak da kontra yediğimiz duran toplardan baskı oluşturduğumuz duran toplara dönmek güzel.
- Devre arası transferlerden Halil’in transferini satın alma opsiyonu olmadığı için gereksiz bulmuştum. Elimizde Ali Yavuz vardı ve bana göre o da gelecek vadediyordu. Ancak Halil beklediğimden çok önde çıktı. Keşke ondan daha fazla yararlanma olanağı bulsaymışız. Mohammed’in golle dönüşü ve net golcüye ihtiyacın da çok açık olması sonucu Mohammed’in önümüzdeki maçta tercih edileceğini düşünüyorum. Ancak hareketli oyunu ve sırtı dönük oyunda başarılı olan forvet oyunculara göre bile çok ekstra hamleler yapma potansiyeliyle Halil’e de yer bulunması gerektiğini düşünüyorum. Emre Kılınç’ın Emre Akbaba’nın yerine çekilmesiyle birlikte bir opsiyon oluşabilir. Hem de Kerem ve Halil arasında gelişmeye başlayan uyumdan daha fazla yararlanabiliriz. Etebo yerine Taylan oynadığında takım savunmasında yaşanacak zaafı pas kalitesiyle çözeceğini hatta avantaja çevireceğini düşünüyorum.
Galatasaray’ın Geleceği
Uzun süredir yazamamamın bir sebebi aşırı iş yoğunluğumdu. Diğer yandan da ciddi bir motivasyon kaybı yaşadım. Yoksa benzeri yoğunlukta evreleri en fazla bir maç molayla atlatabiliyordum. Özellikle Gedson’un stoper oynadığı haftayla birlikte Hoca’ya içten içe ciddi tepkim oldu. Ancak sonrasında Mustafa Cengiz yaptığı açıklamalarla motivasyonumu daha da bozdu. Takımımız iyi ya da kötü oynar. Futbolcuların, Hoca’nın eksikleri olabilir. Ancak Galatasaray başkanının görevi takımın hakkını yedirmemektir. Haksız puanlar alarak yoluna devam eden takımlar mağdur edebiyatıyla federasyonu ve hakemleri baskı altına alıyorlarken, sadece bize özel yapılan haksızlıklarla bizi şampiyonluk yarışından kopartmaya çalıştılar. Bir iki suni isyan dışında ses çıkaran yönetici görmedim.
Siyah Beyaz Dönemde Değiliz!
Artık radyo dönemlerinde ya da siyah beyaz 3 dakikalık görüntü döneminde değiliz. Üstüne üstlük VAR gibi iyiye kullanıldığında haksız kararların önüne geçecek bir uygulama var. Bu süreçte yaşanan “adilikleri” diğer takımlara farklı kararlar verilen emsalleriyle birlikte uluslararası alana taşımalıydık. Eğer orası da 3 Maymun’u oynarsa Avrupa Süper Ligi oluşumuyla dirsek temasına geçmeliydik. Ancak ne yazık ki Galatasaray yönetimi dişlerini sadece Galatasaraylılara gösteriyor. Dışarıya ise adeta bir kuzu… “Nihat Abi’miz, herkes kardeşimiz, o alınmasın, bu gücenmesin, beyaz sayfa” derken geldiğimiz şartlara bakın. Başkanın sağlık durumuna çok üzüldüğüm için bir ayağım hep frendeydi ama başkan o sağlık durumuyla stresin içinde kalıp biz Galatasaraylıları üzüyor.
Diğer yandan Galatasaray başkan adaylarının birbirlerinin 23 Nisan mesajlarını paylaşması açıkçası beni çok mutlu etti. Umarım sportmence bir yarış sonunda her aday ulaştığı olanakları kazanan ekibin kullanımına sunar ve Galatasaray kendine yakışan bir sürece tekrar döner. Bu zor dönemlerden ancak birlik beraberlikle çıkabiliriz.
Fatih Terim’in İstifası
Galatasaray’ın Fatih Terim’le farklı bir ilişkisi var. Fatih Terim yetemediğini, bırakırsa daha faydalı olacağını düşündüğü zaman bırakmasını bilecektir. Ancak şu an böyle bir değişikliğin Galatasaray’a yararı değil zararı olur. Gelecek yönetim Fatih Hoca ile çalışmak ister ve projelerde uyum sağlanabileceğine inanırsa devam ederler, anlaşamazlarsa yollar sulh içinde Galatasaray’a ve Galatasaraylılara yakışır biçimde ayrılır. Galatasaray takımına yapılanlar ortadayken, Fatih Hoca’ya özel verilen tarihi cezalar ortadayken, yönetimin eksikleri ortadayken istifa isteyenlerin geçmişteki “evet” meselesinin rövanşına eşlik ettiğini düşünüyorum.
Sonsöz
Galatasaray maç sayısı azalsa da şampiyonluktan çok uzakta değil. Uzakta olan saha içinden saha dışına yansıyan enerjinin şampiyonluk kokusu yaymaması. Bu sezonu baştan sona gözden geçirdiğimizde gençlerin yoğunlukta olduğu periyotlarda daha istekli ve daha mücadeleciydik. Fatih Hoca’dan bir dileğim var. Son dönemde gençlerden vazgeçmesin. Tecrübeli oyuncuların öngörülebilirliğinin karşısında, gençlerin potansiyellerini yoklama ve başarıya açlık içeren tutkuları var. Gençlerle kazanırsak beraberinde geleceği de kazanırız. Gençlerle kaybedersek bu tecrübelenme sürecinden gelecekte faydalanırız. Yaşlılarla kaybedersek onlar emekli olurken kaybeden Galatasaray olur.
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/