“Görmeyeli Buralara Olanlar Olmuş
Evet kaç gündür gerginlikle beklenen Gomis’in Al-Hilal kulübüne transfer sonucu nihayet KAP’a düştü. Özellikle kesin anlaşma açıklanana kadar ortalıklarda gezen 6 Milyon €, 7 Milyon €, 9 Milyon €, 11 Milyon € gibi bonservis ücretleri dolaşırken, ben internet ortamını bir süreliğine terkettim, ta ki resmi sonuç açıklanana kadar da bakmadım. Gomis transferinin sonuçlanmak üzere olduğu gecenin bir saati akraba ziyaretinden gelirken arabada dinlediğim en son şarkı İlhan İrem’in “Olanlar Olmuş” parçasıydı. Eve gelir gelmez; “Google⇒ Gomis Kap” yazıp açıklanan bedele bakınca sanırım önceden duymuş olduğum 6 Milyon € ön bilgisi aşı etkisi yapmış olsa gerek hayal kırıklığına uğradım ama şoka uğramadım. Ardından hemen twittera baktım; bu sefer daha çok “Maicon da gidiyor, gitti”, yok “Kjaer geliyor”, “Modeste, Welbeck derken bir de baktım kafamda arabada dinlediğim son şarkı dönüyor; “görmeyeli buralara olanlar olmuş, olanlar olmuş.”
Feghouli ve Maicon’un transfer girişimleri ve Gomis’in transferi, bu oyuncuların “Araplara itelenmeye çalışılması mı?” yoksa “Arapların başka kulüpler tarafından transferin son günlerine doğru Galatasaray’ı karıştırıp hata yapmasını sağlamak için yönlendirilmesi mi?” bilemedim. Hepsinin birden sadece somut transfer gündemi olması bile geleceğe yönelik bazı riskler taşıyor.
Gomis’in Satışına Gelirsek
Öncelikle benim futbola bakışıma göre bir takımın Hagi’si, Prekazi’si, Totti’si değilse gerektiğinde satılmayacak oyuncu yok. Düşünün Real Madrid Raul’ü bile yolladı; yani o satışlarda sınır o kadar geniş. Hele ki günümüz tüketim futbolunda “yüz eskimesinin” nelere mal olduğunu göz önünde bulundurursak oyuncu satışına sıcak bakmamak için hiç bir neden göremiyorum. Özellikle planlamanızı iyi yaparsanız, alternatifiniz hazırsa veya bu transfer daha ekonomik, daha genç fırsatlar doğuracaksa futbolcu satışı elbette iyidir. Ancak 30 yıllık Galatasaray gözlemimde öyle zararına satışlar oluyor ki bunu anlamış değilim. Gomis’in satışı da anlayamadığım zararlı satışlar arasına eklendi.
Nedir peki anlamadığım?: Zararına satışlar listesinde benim gözlem yıllarıma sığan ve şu an aklıma gelen; Kosecki, Tugay, Jardel, Lincoln hatta Elano vardı ve son olarak Gomis eklendi. Kulüp önce kendisi futbolcuları kötülüyor. Özellikle medya yoluyla yıpratıyor. Ve bunu diğer tüm kulüpler “benim futbolcum vazgeçilmez, benim futbolcum en iyisi” ayağı çekerken yapıyor. Ardından da sanki bu oyuncuları satmak zorundaymış gibi davranarak âdeta kendi satış potansiyelini kendisi düşürüyor. Sonuç olarak da potansiyellerinin çok ama çok altında satıyor. Artık taraftar korkusundan mı yoksa yanlışlıkla oluşmuş bir gelenek mi bilemedim ama ben yıllardır bu tarz zararına transfer satışlarını anlamış değilim, anlayan varsa beri gelsin.
Evet, Gomis ya da menajeri zam istemiş olabilir, Gomis isteksiz olabilir, formsuz olabilir, hocası O’nu takımda görmek istemeyebilir ama kulüp rolünü doğru oynarsa ve ufak stratejilerle oyuncunun değerini kamuoyu gözünde düşürmezse, eldeki potansiyel ve oyuncunun marka değerine göre bir satış gerçekleştirebilir. Maalesef burada Galatasaray geleneği devam etti ve Gomis satılabilecek en düşük fiyata satıldı. (Tabii ki Arap transfer piyasalarına göre.)
Gomis’in artıları ve eksileri
Gomis’in artıları nelerdir?
- Öncelikle eğer aklı sahadaysa ve sağlığı yerindeyse bir sezonda 20 golün altına kolay kolay kolay inmez.
- Golcü özellikleri özellikle 80’lerin, 90’ların ceza sahası golcüleri gibi sezgisel ve gol vuruşu odaklıdır, Tanju gibi, Jardel gibi bu da uzun lig maratonunda ciddi bir avantaj.
- Kolay sakatlanmaz.
- Belli bir şablonu olduğu için O’na eşlik eden birisini bulursa değerini arttırır (Rodrigues)
- Genelde centilmen saha içi duruşu ve rakip takımları kışkırtmayan yapısıyla takımına fayda sağlar.
- Hakemleri kandırmaya yönelik hareketlerde bulunmadığı için hakemlerden kazandığı saygı sayesinde -her ne kadar bazen atamasa da- kritik penaltılar kazandırır.
- Fiziksel imajı, gol sevinci başlı başına bir marka değeri. Hem kadınların hem çocukların üzerinde akılda kalıcı etkisiyle yeni taraftar kazandırırken diğer takım taraftarlarının da sempatisini kazandırır.
Gomis’in eksikleri nelerdir?
- Öncelikle duygusal yapısı sahaya çok net yansıyan ve kendi duygu durumu ile takımı olumlu ya da olumsuz etkileyebilen bir oyuncu.
- Yukarıda artılara yazdığım 80’ler ve 90’ların golcülerine benzerliği olumsuz tarafa da yazıyorum. Çünkü bu özellik modern çağın özellikle büyük takımlarında oynayan stoper kaliteleriyle ne yazık ki artık daha kolay engellenebilen bir özellik. Büyük maçlarda veriminin azalması, Şampiyonlar Ligi ölçeğinde yeterli görülmemesi de bundan kaynaklı.
- Her çeşit gol atmasına rağmen belli bir hava hakimiyeti yok. Bu yüzden benzerlerine göre daha az kafa golü atıyor.
- Gomis için en potansiyelli zamanında bile 13 Milyon € bonservis ödenmiş. Bunun dışında genelde ortalama iki yılda bir kulüp değiştirmiş. Yani gördüğümüzün aksine bir aidiyet problemi var. Sosyal medyayı etkin kullanması bir aidiyeti değil kendisini iyi pazarladığını gösteriyor. (Bu kendi tercihi mi menajerinin tercihi mi ileride ki yıllarda anlarız.)
- Gomis 33 yaşında çok çalışsa da her an üst düzey futbolu kaldıramayacak hale gelebilirdi önümüzdeki yıl. Galatasaray bu verileri ne kadar inceliyor bilemem ama geçmişte Arif Erdem, Ümit Karan ve Suat Kaya’da gördüğümüz ani çözülme bu sene olabilirdi belki de. Bugünün koşullarında Galatasaray sağlık ekibi gerekli incelemeyi yapmıştır diye düşünüyorum. Benim bu tarz satışlarda aklıma hep Rivaldo gelir, Rivaldo Barcelona için hatırı sayılır bir oyuncuyken birden sözleşmesi uzatılmadı. Çünkü fiziksel iniş sağlık raporlarında kendini göstermişti.
- Son olarak bugünün koşularında yerine daha iyisi olduğu düşünülen bir golcü alınsaydı yedek kalmak için fazla lüks olur ve uzun süre yedek kalmasıysa fazlasıyla risk taşıyan bir oyuncu olurdu.
Sonuç olarak bu veriler ışığında sözleşmesinin son senesinde, bu yaşta, belli riskleri olan bir oyuncunun satılmasında bir yanlışlık göremiyorum ama alınan bonservisi yetersiz buluyorum. Ve bu bonservis yetersizliğinin nedeninin “teklife göre satış” değil de aslında bir “gönderilme” olduğunu düşünüyorum. Muhtemelen Gomis yaktığı ateşi söndüremedi. Yönetim ve Fatih Terim kanadı da bu ateşi artık söndürmek istemedi. Bu yarayı önümüzdeki seneye taşımamanın yolunu bizlere ucuz da gelse satarak buldular. Keşke basına sızan ya da sızdırılan haberler olmasaydı. Gomis buradan daha yüksek bedelle ve daha güzel uğurlanabilirdi.
Galatasaray Yönetimi ve Transfer
Galatasaray yönetimi kendilerine göre bir alış stratejisi belirlemiş, kısmen Emre Akbaba bu stratejiye uygun değil. Uygun olmamasında Alanyaspor başkanı, Fenerbahçe ve Galatasaray taraftarının da katkısı var. Bunun dışında Nagatomo, Onyekuru, Muğdat ve genç takımlara yapılan transfer stratejisi son derece başarılı. Kalan 3 yabancı oyuncu hakkı kullanılırken, kalan zaman azlığı paniğe yol açıp da panik transferlerine yol açmazsa sanırım bu işin sonunda Galatasaray’ı kağıt üstünde artı gözüken transferler bekliyor.
Satış stratejisine gelince maalesef aynı şeyi söyleyemeyeceğim. Mustafa Cengiz ve A. Albayrak “Elimiz kolumuz bağlı” edebiyatını o kadar çok yaptılar ki bu tüm dünyadaki transfer simsarlarına koz verdiler. Uzatmaya gerek yok Gomis’in 6 Milyon € gibi bir bedelle gitmesinin en büyük nedenlerinden birisi de bu. Bu açıklamalar herkese “Galatasaray’ın eli mahkum” kartını veriyor. Bu devirde kim “icraya düşebilirim” ya da “nakite acayip sıkıştım” diyen adamın mülkünü eline bol paralar sayarak alır. Evet ezeli rakibine türlü kolaylıklar sağlanıyor ve satışları karanlık işler kokuyor olabilir. Aynısını geçen sene ve daha önceki senelerde yapmadılar mı? Galatasaray özellikle bu federasyon döneminde “her şeye rağmenlerin” takımıdır. Son altı yılda alınan kupalar bunun en büyük göstergesidir. Aşağıda Fatih Terim’den bir “her şeye rağmen” vurgusu var, bence bu gayet “ince” çalışılmış bir mesajdı. Çoğu taraftarın ruhuna tercüman oldu.
Galatasaray, Medya ve Sosyal Medya
Galatasaray’ın transferleri ve diğer kulüplerin arasındaki fiyatları belirleyen bir diğer unsur da medya ayağı. Medya diğer takımların oyuncularına ısrarla yüksek bedellerle satış yazarken Galatasaray’ın oyuncularına çok düşük bedeller yazıyor. Gazetelere diğer takımlar gibi haber yaptırmak etik değil ama verilen demeçlerde biraz daha kurnaz olunabilir. Mesela “ismini veremeyeceğim oyuncuya 15 Milyon € teklif geldi, biz vermedik”, “şu fiyattan aşağı” tekliflere kapımız kapalı” gibi stratejik açıklamalarla -en azından haber olunarak- medya yönlendirilebilir. Çünkü her ne kadar biz ciddiye almasak da basında çıkan haberler piyasayı etkiliyor. Siz o Arap yöneticilerin, menajerlerin Türkiye’deki haberleri takip edip ona göre pozisyon almış olabileceklerini düşünmüyor musunuz?
Bir diğer konuda sosyal medyadaki bazı hesaplar. Bir ara kulüp içerisinden dışarı devamlı haber çıkaran birileri vardı. Abdürrahim Bey, bu haber kaynağını bulup kulübü rahatlattı. Şimdi yine sosyal medyada özellikle Gomis ve kulüp arasındaki gerginliği çok önceden yazan bir hesap söz konusu. Seçim zamanı gördüğüm bu hesabı o zaman çok ciddiye almamıştım fakat bugün içeriden dışarıya kulübe zarar veren bilgiler taşıdığına inanmaya başladım. Sevgili Galatasaray Kulübü yöneticileri, lütfen böyle kişilerin varsa kulüple ilişkilerini kesin, yoksa da bu hesapları şikayet edip kapattırın. Sonuçta yapılan dedikodulardan kulüp zarar görüyor ya da görebilir.
Gomis’e Kişisel Vedâ
Geçen sezon yarattığın enerji, attığın goller, gol krallığı ve şampiyonluğa katkın için teşekkürler Gomis. Burada yaşadığın her ne varsa olumlularını hatırla, Galatasaray camiası ve Galatasaray markası sana hayat yolculuğunun her anında eşlik edecektir. Kim bilir belki başka şartlar altında yollarımız bir daha kesişir. Ne dersin?
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/