Avrupa Zaferlerinin Sosyokültürel ve Siyasal Etkileri

0
673

Avrupa Zaferlerinin Sosyokültürel ve Siyasal Etkileri

Galatasaray’ın Avrupa Zaferlerinin Sosyal, Kültürel, Siyasal ve Ekonomik Etkileri

Merhaba sevgili Galatasaraylılar, bu haftaki yazım gündem dışı olacak. Bazen başka şeyler düşünmek iyidir… Haydi hep beraber gündemden birazcık uzaklaşalım, geçmişi hatırlayıp, önümüze bakalım.. Ve en önemlisi hep beraber bunlardan çıkarım yapalım.

Keyifli okumalar.

Galatasaray ülkemizin en büyük marka değerlerinden biri. Kuruluş felsefesi ve o felsefenin gerektirdiklerini layıkıyla yapmış bir kulüp. Aynı zamanda bir çok başarının lokomotifi konumunda. Ali Sami Bey’in “Türk olmayan takımları yenmek” düsturu kulübün temel taşı. Galatasaray bu düstura göre çokça Avrupa başarısı göstermiştir ve bu başarıların çok yönlü olumlu etkileri olmuştur. Bunlara değinmeye, bu vesileyle araştırmalar yapmaya ihtiyaç duydum. Bunları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Başarı herkesin, her kurumun, her oluşumun, her siyasi, iktisadi, ticari, sosyal,  sendika, cemiyet kuruluşunu, yani insanın olduğu her yerde istenen, istenecek bir hedeftir. Başarıya giden yolda her çile kutsal ve değerli.

Galatasaray bu yolda çokça çile çekmiş ve meyvelerini toplamıştır, bundan sonra da toplayacaktır.

Sosyal alan büyük bir üst başlık. İçinde çokça kılcal barındırıyor. Peki ne oldu bu başarılar neticesinde?

Ülkemizin tarihi boyunca içinde bulunduğu zorluklar ve bunların neticeleri sonucu dünyanın ileri gelen ülkelerine göre gelişim noktasında yavaşlık göstermiştir. Bu ağırlık her alanda kendini hissettirmiştir. Spor bu alanlardan biridir. Aslında en zor şartlarda bile sportif bir çok faaliyetin olduğunu görmekteyiz o sıkıntılı dönemlerde. Köken olarak o zamanın şartları ile adı “spor” olmayan çokça faaliyeti genetiklerimizde taşıyoruz. Ve bu süreç katlanıp büyüyerek günümüze kadar gelmiş durumda ve elbet devam edecek.

Gücünü Tarihten Alan Takım Galatasaray!

Galatasaray’ın misyonu çok evvelden başlıyor aslında. İstanbul işgal altında iken İngilizler tarafından “İstanbul Ligi” kuruluyor. Ligin kurulma amaçlarından biri de işgal kuvvetlerinin keyfini ve konsantrasyonunu arttırmak. Anavatanda yabancı işgali altında, işgalcilerin kurduğu bu lige Galatasaray katılıyor, Türk Askeri ve Milleti’nin moralini yükseltiyor. İngilizlerin bizi çok eski tanımasının nedenlerinden birisi de budur. (futbol bazında)

O zamandan bu zamana süre gelen yüzlerce başarı hikayesi mevcut. Sosyal olarak halkın eğlenebildiği, gururlandığı, keyif aldığı bir iş çıkıyor ortaya. Bu başarıların tek ödülü teneke veya herhangi bir madenden yapılan kupalar veya madalyalar değil, çok çok daha fazlası.

Bir kere en başta “Mâlik olma” melekesini geliştiriyor toplumun. Bir olaya layıkı ile sarınıldığı zaman neler olabileceğinin en gerçekçi örneğini veriyor bize. En büyük mesajı ise aynı ruhla, aynı hedef uğruna, topyekûn bir mücadelede imkansızlıkların olmayacağının göstergesi olması. Aslında bu sosyolojik bir konu aynı zamanda.

Bu başarılar türlü sebeplerden sadece yerelde başarılar hedefleyen ve hedeflerinden kaynaklı sığ bir yerde sıkışıp kalan Türk takımlarına da en büyük öncü ve örnek olmuştur. Türk futbolu perspektif kazanmıştır.

Süreç devam ederken hiç olamadığımız, bundan dolayı ‘eziklik ve tükenme’ psikolojilerine kapıldığımız Avrupa maceraları başlıyor.

Aslında bize hep hayal gelen ‘oralar’ gidilebilecek yerler olmaya başlıyor. Bu tarz başarılara sadece sportif gözle bakmak en büyük ahmaklıklardan birisi.

Toplumun mutluluk seviyesi yükseldikçe, başarılar, ilerlermeler, medeniyet hep yükselmiştir. Bu bir silsiledir. Rahmetli Naim Süleymanoğlu’nun kırdığı rekor sonrası, ülkede günlerce şenlikler yapılması bunun reel örneklerinden birisi…

Toplumun mutluluk kaynaklarından büyük pay ise uzunca seneler Galatasaray olmuştur. Şampiyon Kulüpler Kupası’ndaki yarı finalden sonra ise, önlenemez yükseliş devam etmiştir. Sosyal olarak inanılmaz bir etki meydana gelmiştir.

Bu ülkenin fertleri duygusal yoğunluk yaşayan kimselerdir. ‘Milli’ hisler ve hassasiyet her zaman üst noktada olmuştur. Bir İspanyol takımı ile bir Türk takımının eşit başarıları, kendi vatandaşlarına eşit ölçüde tesir etmez.

Bir döneme damga vuran isimlerin o jenerasyonda doğan çocuklara isimlerinin verilmesi bunun en büyük ispatıdır. ‘Metin, Cüneyt, Tanju, Feyyaz’ gibi..

Avrupa’da ve Rusya Federasyonu’nda yaşayan Türkler’le yapılan mülakatlarda, Galatasaray’ın başarılarından sonra özgüven kazandıkları, hayatlarını ve kendilerini daha rahat ifade ve idame ettikleri sonucu çıkmıştır.

O ana kadar ezilen, horlanan, insanca muamele görmeyen gurbetçiler, o başarıların etkisiyle iş yerlerine mutlu ve gururlu gittiklerini ve artık kendileriyle daha az alay edildiğini ifade etmişler…

Bu yazıyı okuyan gurbetçi veya gurbetçi çocukları da eminim ki bunu yaşayıp görmüşlerdir.

Başarıların alındığı dönemler teknolojinin, medyanın, küreselleşmenin zirveye doğru çıkışının ilk zamanları olduğu için, bu durum etkin bir tanıtım vesilesi olmuştur.

Dünyanın dört bir yanında Galatasaray sempatizanı kimseler olmuştur.

Hep belli başlı bir kaç ülkenin tekelinde olan bu başarılar, diğer milletlere öncü ve örnek olmuştur.

Türkler dünyada artık sadece ‘kebap’ ve ‘lokum’la değil, Galatasaray’la da anılır olmuştur…

Bunun sosyolojik boyutunun karşılığı olarak herhangi bir maddi ölçütü yoktur, bu duruma maddi paha biçilemez!

Siyasi olarak genelde buhranlar yaşayan bir milletiz. Dönemin bazı siyasi karakterleri seçim propagandalarında Galatasaray’ı örnek olarak vermişlerdir…

Kulübün bir Avrupa zaferi sonrası bir askeri tabura yaptığı ziyaret ve kazandığı zaferler, eli kanlı terör örgütü mücadele de, tüm “Mehmetçiğe” moral ve motivasyon kaynaklarından biri olmuştur…

Terör örgütü elebaşısı aponun İtalya ilişkileri sırasında, Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde Juventus kulübüyle oynayacağı maçlar adeta “Milli Mücadele” haline gelmiştir. Hatta o koca Juventus kulübü İstanbul’a gelmek istememekte, maçın Avrupa’da tarafsız bir sahada oynanmasını talep etmektedir. Sonrasında Sami Yen’de Suat’ın son dakikada attığı kafa golüyle alınan puan, ülkeyi bayram yerine çevirmiş, manevi ve psikolojik olarak muazzam bir kaynak olmuştur..

Dortmund-Galatasaray maçının  Galatasaray galibiyetiyle bitmesinin ardından Alman medyası;”Dortmund hiç bu kadar aşağılanmamıştı” manşetini atmışlardır. Dortmund kombinelerini dahi Dortmundlular’dan 3-4 katı fiyatına satın alan gurbetçiler için maç sonunda İmparator Fatih Terim şunları söylemiştir; “Bu Galatasaray’ın değil, yüce Türk Milletinin istediği ve hak ettiği başarıdır. Gurbetçilerimize ve tüm Türkiye’ye hayırlı olsun.”

Şimdi kendimi oradaki bir gurbetçinin yerine koyuyorum; O hissin bir karşılığı yok… Bunun neticesinde özellikle o jenerasyonun çocuklarında büyük bir Galatasaray sevdası başlamış, içinde bulundukları olumsuzluklar birden tersine dönmüş, bir çoğu başarılı sporcular olmuşlardır. Sadece bu sebepten bile alınan bu başarılar çok kıymetli…

Futbol herşeyden önce bir ‘kültür’ olayıdır. Bu kültüre de en çok İngilizler sahiptir. UEFA Finali zaferinde yarı final ve finaldeki rakipler İngiliz. Futbolun beşiği olan bu ülkenin takımlarına karşı alınan galibiyetler, basit birer maç kazanımı değildir!

Leeds maçı sonrası yaşanan olaylar, Leeds deplasmanında yaşanılan zorluklar ve olağanüstü bir baskı…

Kadro, imkan, tesis, sporcu, gelir noktasında bizden katlarda yüksekteler…

Biz İngilizler’inde ‘yenildiğini’ bu vesileyle bir kere daha ispat etmiş olduk. Bir kere daha ispat etmiş olduk diyorum; İngilizler Mustafa Kemal Atatürk’ü de iyi tanırlar…

Bu futbol dünyasına verilmiş çok büyük bir mesajdı aynı zamanda..

Bu zaferler maneviyat kadar maddiyatı da beraberinde getirdi elbet. Galatasaray Avrupa zaferlerinden sonra marka değeri konusunda %240 büyüme gösterdi. Bu rakamın ulaşılabilirliği bir Türk takım için mucizeydi. Doğal olarak gelirler düzenli şekilde arttı. Belki günümüzdeki paralar verilmiyordu o dönemler, ama o zamana göre çok kıymetli meblağlar elde edildi. Yayın haklarından ülkemizin aldığı pay büyüme gösterdi. Hatta Türk takımları ilk kez para getiren bir ‘pasta’ ile karşılaştılar, işte bu işin önücüsü de Galatasaray’dır. Bu durum diğer kulüplerimiz içinde büyük bir getiri oldu. Marka değerlerimiz arttıkça ülke gelirine etkisi azımsanmaz hale geliyor. Hep karşısında olsam da, futbol maalesef endüstriyelleşti. Her geçen gün gelirler çok yüksek seviyelere çıkıyor. Bununla birlikte kalitenin mahiyeti tabi ki tartışma konusu, ama o şu an bizim konumuz değil… Ama bir gün bu konuyla karşınızda olacağım.

Milenyum Şampiyonu

Galatasaray’ın bu başarıları elde ettiği dönem dünyanın dört gözle beklediği, ‘Milenyum’ olarak adlandırılan döneme denk geldi. Belki biz o kadar değer vermedik ama dünya bu ‘milenyum’ olayına büyük manalar kattı. İşte tamda o dönem zirvede biz vardık. Ve bu sayede hiç unutulmadan hep hatırlanacak, tarihe çok parlak şekilde not edileceğiz.

İngilizlerin Nottingham Forest’leri belki unutulma seviyesine gelecek, ama Galatasaray dünya tarihinde hep ‘Milenyum Şampiyonu’ olarak kalacak…

Finallerin takımı Real Madrid, finallerin takımı Galatasaray’a kupayı kaybetti.

Kimi yendin de hafızalara kazındın?

-Arsenal

-Real Madrid

Yani döneminin en baba bir kaç takımından ikisi…

Öncekiler de bunlardan aşağı değillerdi ya..

Milenyum yılından dolayı maçların önem seviyesi artmış, dünya basını tarafından takip edilip, duyurulmuştur.

Galatasaray-Real Madrid Süper Kupa finali, dünyada 220 milyon insan tarafından izlenerek o dönemde alanında bir rekora imza atmıştır..

2000 Yılı UEFA Süper Kupası Galatasaray’ın!

Bu başarılar sayesinde dış basında ülke olarak yer buluşumuz da katlarca artmış, mülakat, belgesel, tanıtımlar için dünyanın dört yanından medya mensupları ülkemize gelmişlerdir. 2000’li yıllarda dünyada en çok konuşulan spor kulüplerinden birisi de Galatasaray olmuştur. Bunun akabinde reklam anlaşmaları, sponsorluklar gelişmiştir. Aslında bizler için en az bu konu kadar kıymetli olan, konuşulması ve tartışılması bir diğer konu; bunun devamı sağlanabildi mi, hayır… Bu derin yarayı bir başka yazımda enine boyuna yazacağım.

1998’de ülkeye gelen 8.878.840  turist sayısının, 2001 yılına gelindiğinde 16.302.050 kişiye çıkması harikulade bir turizm planlamasının eseri değil, Galatasaray vesilesi ile birlikte uluslararası görsel, yazılı medyada Türkiye’nin yer buluşudur.

Galatasaray her zaman öncüdür, bu görevini başarıyla sürdüreceğinden eminiz. Galatasaray sadece bir spor kulübü değildir. Galatasaray sadece futbol takımı da değildir. Gücünü tarihten alan, ileriye atılma noktasında her daim hazır, bu yolda tüm gücünü ortaya koyacak, büyük tarihinin kendisine yüklediği görevleri yerine getirecektir. Bizler, yani Galatasaraylılar, bu minvalde desteklerimizi her daim sunmaktan mutluluk ve gurur duyacağız.

Yazacak daha onlarca konu, örnek, veri mevcut. Bizden ziyade yazan yazmış yazacağını;

Gerçekleri Tarih Yazar, Tarihi de Galatasaray!

Sen çok yaşa Galatasaray!

IFFHS GALATASARAY BİRİNCİLİĞİ
Galatasaray’ın erişilemeyen mertebelerinden birisi de IFFHS sıralamasında birinci sıraya yükselmesidir.

Twitter: https://twitter.com/ilkeryaziyor

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız