Yedi Rodrigues
“Çemberin dışından bakan birisi olsanız ve sosyal medyada dönen tartışmaları takip etseniz, Galatasaray taraftarının “yabancı sevdalısı” olduğunu söyleyebilirsiniz. Kısmen doğru da olsa ben tüm resmin böyle olduğu kanısında değilim. Galatasaray taraftarı aslında alt yapıdan yetişen oyuncuların sevdalısıdır. Yeteneğinin çok önemi yok, takıma katkı versin, çalışkan olsun, mütevazi olsun ve şımarık olmasın, yeter!” “Ben bu cümleleri daha önce bir yerden hatırlıyorum” diyorsanız doğru hatırlıyorsunuz. Kariyeri yokuş aşağı giden Arda Turan’ı sarsmak, Galatasaray taraftarına bir nebze olsun tercüman olmak için yazmıştım bu cümleleri 17 Ekim 2017’de… Bugün Fatih Terim’in sahaya çıkardığı Ozan Kabak’a ve sonradan oyuna giren Yunus Akgün’e verilen desteği görünce bu cümlelerin bir taraftar manifestosu olduğunu düşünmeye başladım. (Arda ile ilgili mevzu bahis yazıma dilerseniz bu linkten ulaşabilirsiniz ⇒ https://www.3numaraliuye.com/2017/10/17/arda/)
Maça Gelmeden Ozan Diyelim
Fatih Terim son A Milli Takım macerasından beri 2000 jenerasyonu vurgusu yapıyor. Bu jenerasyonun en öne çıkan isimleri de Galatasaray altyapısında oynuyor. 2017 yılında ilk medyatik olan bu gençlerden CV’si en dikkatimi çıkan Ozan Kabak olmuştu. Fen Liseli oluşu, yetenekten çok eğitimli sporcu eksikliği çekilen günümüzde benim için çok önemliydi. Çünkü ne yazık ki ülkemizde gençlerimiz “Ya okul ya futbol” ikilemine maruz kalıyor. Okulu bırakanlar eğitimden uzak kalıyor, okula devam edenlerin içindeyse futbol bir ukde olarak kalıyor. Dolayısıyla; Galatasaray gibi bir takımda A Takım düzeyine gelmek ve Fen Lisesi gibi zorlu bir eğitime devam etmek ülkemiz şartları altında tek başına büyük başarı. Ozan’ın bu direncinin ve kişisel gelişiminin takımındaki 2000 kuşağına da etkisi olacağını düşünüyorum. İnsanı var eden çevredir, o çevrede Ozan gibi örnekler diğer gençlere güneş etkisi yapabilir.
Sahadaki Ozan’a gelince Fatih Terim geçtiğimiz sezonda Ozan’a öncelik vereceğinin sinyallerini vermişti. Genç oyuncu yaz dönemini sakat geçirince “kupa maçlarına kadar pas geçer mi?” derken hiç beklemediğimiz bir anda şans buldu. Baskın olmayan, rotasyon yapılan bir kadroda şans bulmak belki de normale göre daha zordu. Ama Ozan ilk dakikalar hariç sırıtmadı, maç sonu açıklamalarında pozitif anlamıyla “gözünün ne kadar yüksekte” olduğunu ortaya koydu. Ozan’a akıl vermeye gerek yok, futbol şansı yanında olduğu sürece doğru hoca ve doğru takımın kanatları altında. Parçalıyı yücelt, ölümsüz ol Ozan Kabak!
Maça Gelirsek
Maçtan önce sosyal medyada riskli bir kadro olduğunu eğer sonuç olumlu olursa tüm sezonu etkileyebilecek bir maç olduğunu yazdım. Yine Sinan ve Eren’in performanslarını çok önemli olduğu özellikle maçta skor olarak geriye düşülürse bazı riskler barındırdığını da yazmıştım.
Aslında maç beklediğim gibi gitti, 0-0 devam eden oyun ilk golü bekliyordu. Galatasaray atarsa coşacak, yerse büyük ihtimalle bir panik durumu yaşayacaktı. Neyse ki 55. dakikada Eren Galatasaray adına ilk golü attı da Galatasaray böylesi panik yaşamadı. Bir takım illa pozisyon verir ama verilen pozisyonlar Trabzonspor maçındaki gibi öz güven götürücü pozisyonlar olursa arkasından başka pozisyonlar gelir. Ne iyi ki bugün öyle yıpratıcı pozisyonlar vermedi Galatasaray. Bunda ilk onbire dönen Serdar Aziz’in sertliğinin önde Donk’un hem havadan hem yerden ve yine Ndiaye’nin eşsiz ön kademesinin katkısı vardı. Ayrıca Nagatomo ve Linnes’in defansif konsantrasyonlarının katkısı da büyüktü. Özellikle Nagatomo ters kademede belki hayatında almadığı kadar hava topu aldı. Gerçekten hayranıyım Nagatomo’nun özellikle defansif hamle yaparken bile hücumu düşünmesi beni benden alıyor. Galatasaray’ın UEFA’yı alan kadrosuna o kadar uygun ki deplasmanda sol beksiz kaldığımız Real Madrid maçında oynasa “acaba ne olurdu?” diye tarih bir yolculuğu yaparken buluyorum kendimi.
Rodrigues
7 Numara yeni sahibine çok yakışmış. Hiç şımarma ihtimali olmadığını bildiğim için “sonu Yasin’e benzemesin” demeyeceğim. Sakatlığı sebebiyle uzun süre ilk onbire hasret kaldı. İlk devrenin başlarında Nagatomo’yu yalnız bırakınca “acaba eski gücünde değil mi?” derken yavaş yavaş toparladı. İkinci devreye takım halinde daha motive daha hırslı girince O’da kendini buldu ve maçı koparan oyuncu oldu. Ben geçtiğimiz yıl en çok kazanç elde edilecek oyuncu olarak Rodrigues’i görmüştüm. Hem Galatasaray hem Rodrigues ayrılıkta çok istekli değildi, akıl çelecek teklifler de gelmeyince Rodrigues takımda kaldı. Eğer Rodrigues geçtiğimiz yıl gösterdiği üstün performanslarından sadece iki tanesini Şampiyonlar Ligi maçlarında gösterirse devre arası Cenk Tosun transferinin rakamlarını zorlayan transfer rakamlarıyla karşılaşılabilir.
Herkese VAR Galatasaray’a yok!
Maçın kazananını etkilemese de Ozan Kabak’ın hareketine penaltıyı kameraya bakmaya rağmen vermek gerçekten nasıl bir şey anlamış değilim. Bu pozisyona bakınca maçlarda en az üç penaltı kararı çıkmalı bence. Gencecik bir oyuncunun maç sevinci kimsenin egosuna kurban olmamalı. İyi hakem bu görüntüden sonra duygularına yenik düşmez. VAR bazı aksaklıklara da sebep olsa futbol ve hakemler için çok büyük bir şans. Bu şansı tepmeyin; “hakem verseydi, vermeseydi” tartışmaları mümkünse artık bitsin!
Kısa Kısa
- Muslera: Tekrar tekrar yazıyorum; Muslera ilk defa bir sezona bu kadar iyi başladı. Bu erken form en çok Şampiyonlar Ligi maçlarını olumlu etkileyecektir. Bugün de maçın kırılma anlarına etkisi olduğunu ve galibiyete ciddi katkısı olduğunu düşünüyorum.
- Serdar Aziz: Takıma kattığı sertliği her zaman önemsedim, mevcut kadronun en önemli stoperi. Öz güveni arttıkça daha da fazla gol atacakmış gibi duruyor.
- Nagatomo: Anlatılmaz yaşanır, rakipler tarafından kıskanılır bir futbolcu. İyi ki Türkiye’de başka takımda izlememişiz diye düşünüyorum.
- Linnes: Bir takımda Linnes gibi gel deyince formanın hakkını veren, bekle deyince sorun çıkarmayan Linnes gibi oyuncuların olması çok önemli.
- Donk: Yine Linnes gibi kadro derinliği katan Donk; inişte olan formunu terse çevirmiş gibi gözüktü gözüme.
- Ndiaye: Fatih Terim geçen sene ona doyamamıştı. Takıma yeni katılmış olmasına ve alışkın olduğu oyuncuların olmamasına rağmen ciddi defansif katkısını harika bir asistle taçlandırdı. Naçizane uyarım geçmiş maçlara da bakarak; hakeme itiraz ve itiş kakışlarda biraz daha dikkatli olması ve oyun dışı kartlar almamaya dikkat etmesidir.
- Emre Akbaba: Belhanda’nın yokluğunda sahaya daha da ağırlığını koyacağını düşünmüştüm. Yine de özellikle ilk gol öncesi çabasıyla maça tesir etti. Yine naçinaze tavsiyem ceza sahasındaki ikili mücadelelerde ayakta kalmaya çalışmasıdır. Zaten o çalım yeteneğiyle rakibi geçince ya ciddi bir pozisyon olur ya da bir sonraki pozisyonda tartışmasız bir faul alır. Galatasaray taraftarı ayakta kalan oyuncuyu daha da bir sever.
- Eren: Belki takım Eren’e, Eren de takıma uygun değil. Ancak Eren Galatasaray’ın kontratlı tek orijinal santrforu. Eren ve Fatih Hoca kafa kafaya verip Eren’in gol atmak ya da atamamaktan bağımsız oyuna daha fazla katkı vermesinin yollarını bulmalı. Şöyle düşünelim Mehmet Batdal bu takımda olsa yine çok katkı veremezdi belki ama Başakşehirspor takımında sistem içinde “istasyon” olma rolünü o kadar iyi yaptı ki Adebayor gelene kadar takımın önemli oyuncularından birisi oldu. Şimdi Eren’e de bir oyun bulmalı ve oyun içi katkısı artmalı. Eren’i yine gol vuruşundan ötürü tebrik ederim, ayak ucu dokunuş o pozisyon için en iyi tercihti.
- Sinan Gümüş: Fatih Hoca Sinan’da bu sene çok ciddi bir şekilde ısrar ediyor. Demek ki antrenmanlarda bu formayı hak ediyor. Bugün ikili mücadelelerden çoğunlukla galip çıktı. Ama O’nun da oyuna katkısı artmalı. Sinan bugün geçmiş günlerine benzer şekilde ceza sahasına yöneldi. Sinan’ı gösteren sakatlığında önce en önemli özelliklerinden biri buydu. Sinan’ın daha öz güvenle kendi özelliklerinin de üstüne gitmesi gerektiğini düşünüyorum. Sanırım antrenmanlarda olan maçlarda olmayan şey bir öz güven ve taraftar baskısından kaynaklanıyor. Bunu aşmanın yolları da dış destekten geçiyor.
Sonsöz
Fatih Hoca bu sene kumar oynamayı sevdi ve özellikle bu maçtan sonra daha da çok oynayacak gibi duruyor. Lig açısından bu haftaki kumar çok önemliydi. Eminim kadroyu gören rakipler güzelce heveslenmiştir. Maç sonunda gelen net galibiyetse kendi maçlarında onları baskı altına alacaktır. Fenerbahçe ve Beşiktaş bu hafta da puan kaybederse Fatih Terim’in özellikle deplasmanlarda daha da şaşırtıcı hamleleri olacaktır kanımca. Şampiyonlar Ligi içinse en tecrübeli kadroyu tercih edeceğini düşünüyorum. İlk maçın Ali Sami Yen’de olması, bu maçın moralinin üstüne gelmesi çok ciddi bir avantaj. Bekle bizi Şampiyonlar Ligi, kadrodan bağımsız ruhumuzla geliyoruz! Özlediğimiz, özlendiğimiz platforma özlenen hoca ile dönüyoruz.
Salı gecesi sitemizin ilk Şampiyonlar Ligi maçını galibiyetle yazmak dileğiyle sarı kırmızı bir hafta dilerim!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/