Bu VAR Niye VAR!

0
322

Bu VAR Niye VAR!

Fatih Terim Akhisarspor mağlubiyeti ve Şampiyonlar Ligi’ndeki Porto maçı öncesi bir taraftan takıma nereden katkı alırım diye kadroyu zorlarken bir taraftan da yorgun Nagatomo’yu dinlendirdi. Erzurumspor ligin zayıf ekiplerinden ve lige de iyi başlamadılar. Ancak hafta içi teknik direktörünün görevine son verince işin rengi biraz değişti. Bu tarz değişiklikler hoca değiştiren takımlarda farklı mücadele gücü yaratır ve ilk maç için ciddi bir motivasyon sağlar. Maçın ilk dakikalarında bu motivasyon Erzurumspor’a olumsuz yansıdı. Kadrosu önceki haftaya göre çok anlamlı değişiklikler olmamasına rağmen ilk defa oynuyormuş gibi basit savunma hataları yaptılar. Galatasaray ise yapılan bu hataları özellikle Rodrigues, Ndiaye ve Emre Akbaba ile değerlendiremedi. Maçın hemen başında Maicon’un attığı serbest vuruşun ise direkten döndüğünü hatırlatmak lazım. Sonrasında Emre Akbaba sakatlandı, yapılan Fernando-Emre değişikliği Galatasaray’ı biraz ofansif açıdan geri düşürürken özellikle ikinci yarı için Erzurumspor’a direnç kazandırdı. Emre çıktıktan sonra Feghouli ortaya geçse Onyekuru sağ ya da sol kanada geçse belki de daha ofansif bir Galatasaray izlerdik.  Ayrıca Feghouli’nin ofansif orta saha verimini görmek için de iyi bir fırsat olurdu. Ancak hoca tercihini en azından ilk devre için böyle kullanmadı.

Maçın İkinci Yarısı

İlk devrenin sonuna doğru düşen Galatasaray performansının üzerine Erzurumspor oyunu kendi açısından biraz daha dengeledi. Ve klasik bir deplasman takımı hüviyetine bürünerek ani ataklarla Galatasaray’ı tehdit etmeye çalıştı. İlerleyen dakikalarda Fatih Hoca Donk ve Henry değişikliği yaparak çoğumuzun ilk devrede beklediği dizilişe geçti. Direnci artmış olan Erzurumspor arada Galatasaray’ı tehdit etse Galatasaray savunmasını geçemedi. Galatasaray istediği baskıyı kuramazken maç içinde sıkça kazandığı korner atışlarından birinde Ömer Bayram’ın asistinde Maicon’un golüyle öne geçti. Bu golle maç 1-0 Galatasaray lehine sonuçlanmış oldu.

Galatasaray’ın Sorunu

Kendi aramızda iç saha-deplasman tartışmaları sürerken ben aslında Galatasaray’ın asıl sorununun ilk golü atma sorunu olduğunu düşünüyorum. İlk golü attığı tüm maçlarda maçta istediğini alırken gol yediği maçları Ankaragücü maçı hariç döndüremedi. Belki de Ali Sami Yen’de her hangi bir gol yese deplasman senaryosunu içeride görebilirdik. Tabii bu kırılmanın en büyük sebebinin topu ilerde yeterince tutamamaktan kaynaklandığını düşünüyorum. Bununda da Galatasaray’ın anlamlı bir santrfor oyununun olmamasından kaynaklandığını düşünüyorum. Galatasaray ofans hattı için hem ceza sahasında hem de atak olgunlaştırırken Eren Derdiyok hiçbir zaman birinci pas opsiyonu olmuyor. Özellikle Rodrigues ceza sahası içindeki pozisyonlarda kafayı eğip her zaman şut düşüyor ve Eren’i adeta yok sayıyor. Eren’se çoğu zaman pas alamadığında kendi kendini hırpalıyor. Eren topla çok az buluştuğu için rakip savunma da kanat oyuncularının atraksiyonlarına daha aktif cevaplar veriyorlar. Oysa pas opsiyonu olarak Eren belli oranda kullanılsa hem Eren daha rahat goller atabilir hem de bir sonraki pozisyonda rakip savunma için savunulacak oyuncu opsiyonları artacağı için kanat oyuncuları daha rahat şut olanakları bulabilirler. Bu maç özelinde Feghouli’nin oyun anlamında çok fark yaratmasa da topun rakip sahada kalmasına katkısı olduğunu düşünüyorum. Bu maçta ve diğer maçların önemli kısmında ilk onbir oynamasını özellikle Linnes ve Mariano için istesem de performansı yine yeterli gözükmedi. Geçen sezon kamp yapamayan Feghouli bu sezon kampın tamamında bulunmuş olmasına rağmen hala fiziksel olarak eski günlerine döneceği ışığını vermedi. Bu fizik yapısıyla eski günlerine dönme ihtimali de yok. Eski günlerini unutup kendine maçlara damga vuracak bir oyun bulması lazım.

 

Maicon ve Serdar

Herhangi bir takım yeni bir genç sahaya sürdüğünde “şu oynasaydı, bu oynasaydı” demem. O yüzden hatalarıyla sevaplarıyla Ozan Kabak’ın oynamasını destekledim ve yine desteklerim. Ancak çok hızlı kanat oyuncuları ve santrforu olan takımlar hariç Maicon’un ideal tercihte olması gerektiğini düşünüyorum. Ozan Kabak’ın ise şanslarını Ali Sami Yen’de kullanmasının taraftarın desteğiyle yükselişini daha da hızlandıracağını düşünüyorum. Tekrar Serdar Aziz ve Maicon ikilisine dönersek Serdar’la oynayan Maicon’un çok az maçta dağıldını düşünüyorum. Maicon’un dağıldığı, tüm zaaflarının ortaya çıktığı maçlarda çoğunlukla yanında Denayer ve Ahmet Çalık ile oynamak zorunda kalıyordu. Herkesin aksine ve golden bağımsız ben Maicon’un dönüşüne sevindim. Umarım Porto maçında tecrübesini ve winner karakterini ortaya koyar.

Ömer Bayram

Nagatomo çok farklı bir oyuncu; kaptığı her top ciddi bir atak başlatma ihtimali taşırken savunmada yaptığı hamleler de takımın savunma direncini arttırıyor. Çift ayak olması O’nu pas istasyonunda kullanmak isteyen her oyuncunun elini rahatlatıyor. Nagatomo’nun alternatifinin Latovlevici ya da Linnes olduğunu gördüğümüz günlerden sonra Ömer Bayram benim beklentimin çok üstünde bir performans sergiledi. Açıkçası ben bu transfere çok gönüllü değildim. Ancak A Milli Takım performansı ve bugünkü maça bakınca eski bir sol açık olan Ömer Bayram’dan Fatih Terim’in beklentisinin bir Hakan Ünsal katkısı almayı hedeflediğini düşündüm. Hatta duran top kullandırmasına bakarsak belki de bir tık üstünü bekliyor. Ömer Bayram’a “çocukluk aşkının” formasını giydiği her maçta üstün performans dilerim.

VAR ve Türk Hakemleri

VAR meselesi dünya üzerinde futbolu daha adil kılmak ve haksızlık yaşadığı duygusunu yaşayan takımların travmasını yok etmek için futbolumuzun içine girdi. Ancak ben Türk hakemlerinin, kişisel egolarını terk etmeme ısrarı ya da bu uygulamanın başarısız olması adına baltama çabası içinde olduklarını düşünüyorum. Böyle bir teknoloji varken bundan faydalanmayıp görüntüye bile bakmamanın başka bir açıklaması olamaz. Bugün Rodrigues’in çekildiği pozisyonda gidip monitöre bakmamak penaltı vermemesinden çok daha büyük kusur bence. Ben hala Cüneyt Çakır’ın Süper Kupa maçındaki vermediği karttan başlanarak tüm maçlardaki kötü niyetli VAR uygulamaların FİFA hakem komitesine iletilmesi taraftarıyım. Çünkü Türkiye koşullarında bu hataları giderecek ve gidermek isteyecek ne MHK ne de federasyon yönetiminin var olduğuna inanmıyorum.

Hakemlerin artık egolarını değil sadece futbolun yararını düşünmesi gerekir. Bu pozisyon için VAR monitörlerine gitmeyen hakemlerin iyi niyetini sorgularım. Böyle bir pozisyon Erzurumspor’a verilmese şahsen aynı tepkiyi verirdim.

Sonsöz

Porto maçının stresine bağlayarak bu maçı ölçüt almamak bence doğru olmaz. Bu yedi hafta bize gösterdi ki Galatasaray’ın devre arasına kadar gidermekte zorlanacağı sorunları var. Takım eğer Eren’i Lokomotif maçının ikinci yarısındaki gibi havadan veyahut başka şekilde oyuna sokamazsa baskın bir oyun karakterini maçın geneline yayması çok zor. Ancak son iki senede Galatasaray’ın kazandığı önemli bir şey ciddi bir kontra atak takımı hüviyetine çaktırmadan da olsa girmiş olması. Siz Türkiye’deki deplasman maçlarına bakmayın kazanmak zorunda olduğu için ve kronik sorunları Türkiye’de çok açık olduğu için sıkıntı yaşıyor. Konsantrasyon seviyesinin yüksek olduğu kazanmanın zorunluluk olmadığı Şampiyonlar Ligi deplasman maçlarında maçtan önce kendini açıkça göstermeyen galibiyetler benim için sürpriz olmaz. Porto maçı özelinde konuşursak oynarsa Maicon ve sağ bekte tercih edilecek oyuncunun performansının maçın defansif kaderini belirleyeceğini düşünüyorum. Ofansif açıdan da Rodrigues ya da Onyekuru’nun kırılma anlarındaki beceri durumlarının belirleyici olacağını düşünüyorum. Öncelikle galibiyet olmazsa mağlubiyet de olmadan dönülecek bir maç dilerim. Porto maçında mutlu bir şekilde görüşmek dileğiyle…

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

 

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız