Ozan’ın Rüyası

0
720
Ozan Kabak
Ozan'ın Rüyası

Takımlarımız uluslararası turnuvalara çıkınca diğer rakiplere göre ortaya çıkan en büyük fark futbolcuların yaptıkları bireysel hata sayıları arasındaki farklar. Galatasaray’ın rakibi Schalke 04 zor günler geçiriyor: Kendi liglerindeki durumları çok sıkıntılı, formsuz oyuncuları var. Buna rağmen tek bireysel hataları ofsayttı. Başka da böyle hata yapmadılar. Bu gece Almanya ikinci liginden bir takım da oynasa yenilse bile defansif açıdan bireysel hata oranı aşağı yukarı bu standartları tuttururdu bence. Galatasaray’a bakınca uluslararası oyuncular dahil tüm oyuncuların yaptığı bariz bireysel hatalar çift haneli rakamlara ulaştı. Eksik olabilirsiniz, kadronuz dar olabilir ama bu sağınıza, solunuza vereceğiniz pasları etkilememeli.

Kabus Gibi Bir İkinci Yarı

Açıkçası ikinci yarı bitene kadar geçen sürenin büyük kısmı benim için kabustu. Eğer bugün hakem çok iyi niyetli olmasa, Fatih Hoca üçlüye dönmese maç sanırım 15. dakikada biterdi. Galatasaray çok eksikti, kabul. Form açısından çıkışta oyuncu sayısı az; o da kabul. Bu koşullarda elde Rodrigues, Ndiaye ve Belhanda’nın sazı eline alıp skor üretmesi ya da duran toptan gol atmayı başarmak gerekiyordu. Evet Galatasaray açısından olumlu hiçbir şey yoktu. Schalke 04 bunu gördü, çok fazla kontrollü davranmadı ve maçı bir deplasman takımından beklenmeyecek şekilde istedi ve çok fazla da pozisyon buldu. Ozan, Muslera’nın iyi hamleleri, Schalke 04’ün son vuruşlarda beceri noksanlığı ve hakemin iyi niyeti olmasa bu gece hiç hatırlamak istemeyeceğimiz bir sonuçla bitebilirdi.

Eren ve Sinan

Galatasaray çoğunlukla ilk yarıyı idare ederek geçiriyor; adeta yok sayıyor. O zaman boşa geçen ilk yarılarda geleceğe dönük arayışlar yapabileceği gibi maçın ikinci yarısında kulübeye bakabilecek durumda olmak gerekmiyor mu? Demem o ki; Eren ve Sinan’dan artık kulübede faydalanarak, ilk yarılara Muğdat, olmadı Ali Yavuz gibi denemelerle çıkılamaz mı? Sonuçta oyuna katkısı takımın en iyi halinde bile yarım olan iki oyuncudan bahsediyoruz. Ve bu kısıtlı kadroda bile sürekli ilk onbirde oynayacak bir fark yarattıklarını düşünmüyorum. Şöyle açıklarsam; Fatih Hoca nasıl ki Ahmet Çalık’tan istediğini alamayacağını anladığında O’ndan vazgeçip nasıl ki Ozan’a sarıldıysa aynı bakış açısı Eren ve Sinan tercihleri açısından da geçerlidir. Bu öneri iki oyuncuyu hedef göstermek değildir, takım oyununda, topa sahip olmada, sahaya yayılışta fayda sıkıntısı yaşayan iki oyuncu, kulübeden geldiklerinde illa ki fark yaratacaklardır. Bu herkes için daha kazançlı bir seçenek olur bence.

Ozan Kabak

Maça tedirgin başladı. Schalke 04 takımı özellikle maçın ilk devrenin ilk 15 dakikasında Nagatomo’ya hemen baskı yaparak Ozan’ın pas bağlantısı kesip O’nu zor duruma düşürmeye çalıştı ve bunda kısmen de etkili oldu. Defans arkasına sarkan toplarda üst üste verilen pozisyonlar neticesinde Fatih Hoca üçlü defansa döndü. Bu dakikadan itibaren Ozan çok iyi bir mücadele göstermeye başladı. Sanırım defans oynayan bir çocuk olsanız tuttuğunuz takımın Şampiyonlar Ligi maçına çıkıp, çizgiden top çıkarıp kahraman olmak istersiniz. Galatasaray taraftarlarına kabus olan bu gece Ozan’ın rüyasıydı belki de…

Ozan Kabak hayallerini gerçekleştirmeye bir bir devam ediyor!

Kısa Kısa

  • Oyuncu performanslarını tek tek analiz etmenin anlamı yok. Bugün Ozan ve Muslera’dan başka doksan dakika ayakta kalan yoktu. Sadece ilk yarıda oyun denge halinde sürerken Belhanda ve defansif dengeyi bir nebze arttıran Donk bu ikiliye eklenebilir.
  • Bu sene Fernando’nun performansını çoğu zaman yeterli bulmadım; Porto maçı hariç. Porto maçında takımı dizayn eden, rahatlatan Fernando’ydu. Bu maçta ortalama performans gösterecek bir Fernando bile bu maçın kaderini değiştirirdi, bugün Serdar Aziz’le birlikte eksikliği çok hissedildi.
  • Fatih Hoca’nın çaresizliğini görmek iç yaralayıcı gerçekten. Düşünsenize bu sezon takıma ısındırmayı hedeflediğiniz genç oyuncunuz kurtarıcınız olmuş, tecrübeli stoperinizin zaaflarını örtmek için bir sağda, bir solda oynatıyorsunuz ki rakip takım hep aynı şeyi deneyip sonunda başarıya ulaşmasın. Bugün Konoplyanka ikinci yarıda gol atamadıysa en büyük sebebi bence buydu.
  • Bu maçın en önemli opsiyonlarında birisi de duran toplarla etkili olmaktı. Elde Eren, Maicon, Donk gibi oyuncular varken bir tane bile duran topu etkili kullanmamak gecenin hayal kırıklıklarından birisiydi.
  • Galatasaray yönetimi arka planda güzel işler yaptığı gibi zor koşullarda giden transfer dönemini iyi organize edemeyişinin maliyetini son iki maçta görmüş oldu. Transferin son gününde Gomis giderken bir taraftan Modeste, Welbeck gibi sınıf atlatacak isimler konuşuluyordu. Bu arada sohbet ettiğimiz arkadaşlardan “sonunda Love, Rodallega, Seleznyov gibi oyunculara kalmayalım” diyenler olmuştu. Transfer süresinin bitiminde elde bu düzeyde bile oyuncu görmemek tam bir hayal kırıklığıydı. Son iki Şampiyonlar Ligi maçını görünce hepimizin hayal kırıklığı bir kat daha arttı. Tarihimizin en şanslı kurasını çekmişiz ve kendi sahamızda bir puana sevinir duruma gelmişiz. Ne güzel değil mi?
  • Hakeme de değinmeden geçemeyeceğim; bugün bu maç ulusal bir maç olsaydı ve hakem Fırat Aydınus, Halis Özkahya veya Cüneyt Çakır olsaydı maç ilk 15 dakikada kopar giderdi. Yakaladığı anda “çiçeklendirecek” ve ezeli rakipler tarafından iyice baskı altına alınmış hakemler varken böyle fırsatlar kesinlikle verilmemeli.
  • Sevgili Burak Özdemir maçtan önce güzel bir analiz yazmıştı sitemizde ⇒ https://www.3numaraliuye.com/2018/10/22/galatasaray-schalke-04-taktik-analizi/. Bence çok başarılı bir analizdi. Bu analizde dikkatimi çeken en önemli şey “sıfıra inilip yerden ceza sahasına çevrilen toplarda savunmaları büyük hatalar yapıyor. Savunma arasına yerden atılan toplarda kademeye girmede zorlanıyorlar.” bölümüydü. Ancak bunun olması için ters ayaklı kanatlar değil de düz ayaklara dönmek lazımdı; en azından zaman zaman. Nitekim maç içinde Rodrigues bir kez sıfıra indi ve tıpkı bu tarife uygun, Galatasaray adına maçın en net pozisyonu gelişmiş oldu. Umarım ikinci maçta bu opsiyon akıllarda olur.
  • Son zamanlarda Reşit Ömer Kükner Bey’in sıkça dile getirdiği “akan oyunda gol yememe serisi” bu maçta bozuluyordu neredeyse. Bunu yeni bir başlangıç olarak alıp yeni bir seri sayabiliriz bence.

Peki Gelecek Ne Getirir?

Galatasaray ne yapıp, edip ligde ilk yarıyı lider ya da lider seviyesinde bitirmeli. Şampiyonlar Ligi’nde ise deplasmanda Schalke 04’e yine yenilmemeli, Porto ve Lokomotif Moskova maçından alacağı dört puanla da ligi ikinci sırada bitirmeli. Ben Porto’nun her iki maçta da Lokomotif Moskova’yı yenmesinden çok memnunum. Çünkü UEFA biletinin cepte olduğu koşullar Galatasaray’ın Şampiyonlar Ligi’nde ikinci sıra için risk alma opsiyonunu hep açık tutar.

Bu verilerin yanında ben bugünkü oyunun bir daha tekrarlanmayacağına inanıyorum. Galatasaray Schalke 04 ile deplasmanda oynadığında bu kadar çok pozisyon verip, bu kadar kötü oynamayacaktır. Bunu deplasmanda oynanan Porto maçındaki performansa ve Galatasaray’ın işler sıkıya gelince başarma geleneğine bakarak söylüyorum.

Sonsöz

Bursaspor maçı için “Bu Maçı Unutalım” diye başlık atmıştım. O şartlarda bir puan iyiydi ve neticede de ne kadar kıymetli olduğunu ezeli rakipler puan kaybedince aynı hafta içinde görmüş olduk. Bu gece alınan bir puan o maçtan da kıymetli ama “bu maçı unutmayalım”. Çünkü ben bir Galatasaraylı olarak sadece Kopenhag’daki gibi bir ortamda direniş görmek isterim. Bunun dışındaki direnişler Galatasaray’a yakışmaz.

Haydi Galatasaray; ayağa kalk!

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yeni açtığımız ana hesabı takip ederseniz seviniriz: https://twitter.com/3numaraliuyecom

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız