Tarihi Fırsat Kaçıyor Mu?
Tüm Galatasaraylıların biraz tedirgin olduğu ama oyun başladığında Yeni Malatyaspor’un aslında o kadar korkulacak bir rakip olmadığını gördüğü bir maçtı aslında bu deplasman maçı ta ki Belhanda’nın sakatlığına kadar. O dakikaya kadar son zamanlarda hasret kaldığımız tandem uyumunu Ozan ve Donk ile yakalamışken sezonun başlarındaki deplasmanların “kahramanı” Ahmet Çalık, Belhanda’nın yerine oyuna girdi. Bu dakikadan sonra Galatasaray kendi olumsuz geleneğine döndü ve defansın arkasına atılan toplar pozisyon olmaya başladı. Ofansif anlamda pek bir şey yapamıyorken defansif anlamda da zaaflı hale geldi. Aslında Belhanda oyundan çıkarken yerine Atalay, Muğdat veya Celil’den birisi girseydi en azından defans güvenliği riske atılmamış olurdu.
Galatasaray sakatlıklardan kaynaklı zor durumda elbette. (Darbeye bağlı sakatlığı olan Emre, pnömotoraks olan Nagatomo hariç diğer sakatlıklar her türlü tartışmaya açık o ayrı.) Dolayısıyla zaten rotasyonu dar olan eldeki kadroyu bu sakatlıklarla birlikte kurmak iyice zorlaştı. Bugün Fatih Hoca daha önce yapmadığı bir şeyi yaptı. Linnes ve Mariano’yu önlü-arkalı oynattı. Bu diziliş gerçek bir santrforun yokluğunda ciddi bir beklenti oluşturmadı bende ama en azından takımın Sinan sağda oynarken bozulan kompaktlığı bir nebze olsun düzelmiş oldu. Bu anlamda özellikle 0-0 oyununda bu tercih iyiydi. Ancak mağlup duruma geçince yapacakları çok şey yoktu.
Fatih Terim Ne Bekliyordu Ne Yapabilir?
Fatih Terim dengeli bir oyun kurmak istiyordu bence. Bu denge içinde Rodrigues’in kişisel becerilerini, Sinan Gümüş’ün de son vuruşlarını ortaya koymasını, bunlar olmazsa bir duran top golü beklediğini düşünüyorum. Ancak yukarıda değindiğim gibi Donk orta sahaya geçtikten sonra bozulan denge, ardından yenilen gol, sonrasında hem 1-0 hem de 2-0 giden oyunda Rodrigues ve Sinan’ın kaçırdığı gollerle birlikte yapacak çok şey kalmadı.
Fatih Terim’in işi gerçekten zor. Elinde oyun vizyonu olup da ayakta kalan tek oyuncusu Donk, defansif kahraman adayı 18 yaşındaki Ozan Kabak ve mücadeleyi bırakmayan Muslera. Bu kadar sıkıntının içinde sezonun en önemli maç serisine başlamış, ligde ve Şampiyonlar Ligi’nde kendi sahasında ikişer puan bırakmış, deplasmanda da üç puanı bırakmış bir takım Galatasaray. Ve şimdi ezeli rakibiyle mücadelesinin peşi sıra Almanya deplasmanına gidecek. Bu şartlar altında neler olacağını göreceğiz. Ama bir şeylerin daha değişik olması için en azından sahada öylesine bulunan oyuncu sayısını sıfıra indirmesi lazım. Santrfor, orta saha veyahut da stoper olsun oyun içinde “fasulye” misali oynayan, top gelmediğinde takımın dizilişine eşlik etmeyen, rakip takımı tedirgin etmeyen oyuncularla oynamaması lazım.
Kısa Kısa
- Bugün Ozan Kabak yine gündem olacaktır. 18 yaşında bir gencin bir kaç maç içinde defansın lideri olmak zorunda olduğu bir ortamdan bahsediyoruz. Eğer yanında etkin bekler, etkin bir stoper kalmazsa O’da çok defa riskli hamleleri denemek zorunda kalacaktır. Tecrübesi eksik olduğundan da bazen bu müdahaleler bugün ve önceki maçlarda olduğu gibi penaltı olacaktır. Aslında Ozan için kolayı var, daha pasif müdahaleler yaparak, bu tarz zamanlarda çalımı yer, sonra çoğunun yaptığı gibi ellerini iki yana açarak “ben ne yapabilirim?” der. Tabi ki ben savaşan, sorumluluk alan Ozan’ı tercih ediyorum. Mücadelesi, müdahalelerinde yüksek başarı, zor zamanda sorumluluk alması büyük bir desteği hak ediyor. Gönül isterdi ki tecrübeli bir stoperin yanında pişsin ama Serdar Aziz gelene kadar zor şartlarda pişmeye devam edecek gibi gözüküyor.
- Rodrigues çok formsuz, formsuzluk zincirini gol atarak kırmak istiyor. Bu da üzerindeki baskıyı arttırıyor. Böyle zamanlarda önce takım oyunu oynarsınız, sorumlulukları paylaşır ve daha paslı oyunları denersiniz. Bunları yaparsanız gerisi kendiliğinden gelecektir.
- Bu maç bize gösterdi ki Maicon devre arasına kadar kolay kolay forma giyemeyecek. Oysa sezon başında O’na çok güvenmiş ve Arabistan’a gidemediği için sevinmiştim. Bu kadar para yatırdığınız bir oyuncunun defosunun ortaya çıkması gerçekten kötü oldu. Oysa defosu gizliyken gayet güzel katkı veriyordu.
- Bu maçla birlikte yönetimin transferdeki zaafının bize nelere mal olabileceği ciddi şekilde ortaya çıktı. Hepimiz bir şekilde uyuduk; “Fatih Hoca halleder.”, “Eren idare eder.”, “Rodrigues ve Henry bu takımı taşır.”, “Ndiaye ve Emre geldi, en geniş orta saha rotasyonu bizde, buradan santrforsuz da sonuç alırız.” gibi cümleleri ben dahil çoğu kişi kullandı. Ancak bu her şeyin olumlu gittiği anlar için geçerliydi. Evet şimdi bu transfer sezonu beceriksizliğinin ardından Fatih Terim dışında birisi freni patlamış kamyonu durdursun!
- Galatasaray tökezlediğinde hakemler ince müdahalelere başlıyorlar. Mariano’nun sarı kart gördüğü pozisyonun hesaplı, kitaplı olduğu su götürmez bir gerçek bence. Bu sarı kart dışında 70. dakikaya kadar Yeni Malatyasporluların çok rahat zaman geçirilebildiği bir maçtı, hakem bu konuyu ancak 2-0’dan sonra dert edindi. Galatasaray deplasman oyunu oynarken zaman geçirme olayı ne kadar da rahat yapılıyor. İnce hakem işlerine bu noktada artık yönetimin de sesinin çıkması gerekiyor. Evet mağlubiyeti hak ettik ama haksızken bağıranları görünce -biz fazla mı sessiziz- acaba diyorum?
Tarihi Fırsat Kaçıyor Mu?
Dursun Özbek sonrası Fatih Hoca’yla uyum sağlayıp şampiyon bir yönetim olarak taraftarın kalbine giren Mustafa Cengiz ve Abdürrahim Albayrak, transfer sezonunun sonundaki hayal kırıklığıyla birlikte tartışılmaya başlanmıştı. Yönetim işin biraz kolayına kaçtı ve tüm riskleri göze alıp Fatih Hoca’nın şapkadan tavşan çıkarmasını bekledi. Bunun ne kadar da riskli olduğunu bu haftalarda iyice görüyoruz. Takıma ortalama bir sanrtfor bile eklemeden geçen sezondan daha geride yola çıktı Galatasaray. Eğer bu eksikle sezona başlanmasaydı şimdi lig cepte olur, Şampiyonlar Ligi’nde sıralama bekliyor olurduk. Tamam değişim bir anda olmuyor ama takımın en eksik olduğu yerleri takviye etmeden hatta kayıplarla sezona başlamak gerçekten büyük bir macera isteğiydi bence. Umarım rakiplere fark atacağımız bir sezondan hüsrana dönmeyiz. Camia olarak istikrarlı yönetime ve istikrarlı başarıya ihtiyacımız var. Bu istikrar için devre arası transferi şimdiden hazır olmalı ve yönetme işi tekrar organize edilmelidir. Koca kulübü üç kişinin emeğiyle yönetmek ve başarılı olmak çok zor.
Sonsöz
Gelecek hafta Ali Sami Yen’de Galatasaray-Fenerbahçe maçı oynanacak. Kadro kurmak şu an için zor gözüküyor. Bugün tribünde maçı izleyen sakatları görünce kafamda iki ihtimal belirdi. Hoca “Kendinize bakmadınız ve takımı yalnız bıraktınız, o zaman ben de size evde yatma fırsatını vermiyorum.” dedi. Ya da biraz komplo teorisi “takım içinde bir kumpas var” ve hoca bunun öncüsünün kim olduğunu anlamaya çalışıyor. Her ne olursa olsun Fenerbahçe maçı Galatasaray’ın kazanmak zorunda olduğu bir maç. Herkesin gözü önünde ruhsuz oynayan ve sorumluluk almayanın bir daha forma giymesi gerçekten çok zor. Yazacak çok şey var; Fenerbahçe derbisi öncesi Hoca’nın tecrübesine ve Fenerbahçe’nin Galatasaray’dan da kötü durumda olmasına güveniyorum. Gelecek hafta kazanamazsak zaten olması gerekenler bizlerin yazmasına gerek kalmadan yapılacaktır!
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/
Yeni açtığımız ana hesabı takip ederseniz sevinirim: https://twitter.com/3numaraliuyecom