Maç Yazıları

Delilik!

21 Aralık 2019 Cumartesi

1021

Maçın kadrosunu görüp maçı izlediğim süre boyunca beynimde sürekli Einstein’in sözü dönüyordu; _aynı şeyleri tekrar tekrar yapıp farklı sonuçlar beklemek_… Bu Einstein’in delilik tanımı olduğu için biraz dikkatli kullanacağım zira Fatih Hoca’yı kırmak istemem ama bu söz sadece Göztepe maçının değil sezonun ilk yarısının da özeti olacak nitelikte bizler için. Sezona Selçuk İnan ile başlayıp tek olumlu ışık görmediğimiz daha sonra ilk onbirde gördüğümüz diğer iki maç ve sonradan oyuna girdiği nice maçı gözünüzün önünde getirin…

Oysa futbol fena halde hayata benzer. Selçuk İnan’ın “takım kimyasına” veremediklerini yeni bir “genç element” verebilir. Böylece bir “element” futbol evrenini terk ederken başka bir “element” evrende tutunmak için bir başlangıç noktası oluşturur. Önce bocalar doğadaki her başlangıç gibi ama sonra diğer “elementlerle” kurduğu bağlar neticesinde doğada fark yaratmaya başlar.

Bir genç “elementin” hayata atılması önce deney kabına atılması ile başlar. Bu bana Donk’un Ozan Kabak’ın futbol evrenine resmi olarak atılması için dışarıya attığı topu hatırlatıyor. Orada başlayan hikâye bugün dünyanın sayılı savunma oyuncularından birisi olabileceği iddiasını da heybesine alarak Almanya’da devam ediyor. Bugün bir başka Ozan neden olmasın? Gençlerde bu ihtimal sıfıra yakınsa o organizasyonları yönetenler kendilerini sorgulasın, yok eğer hazır potansiyeller varsa Fatih Hoca’m bu kriz zamanı değil de ne zaman? İşler iyi giderken genç oynatmaktan daha kolay ve daha az riskli değil mi?

****

Geçen sezonun ilk yarısından beri sürekli duyduğumuz şey “Ocak” transfer dönemini bekleyin, “Temmuz’u” bekleyin, yine “Ocak” ayını bekleyin. Transferi en çok taraftar bekler, teknik ekiplerse eldeki potansiyelleri ortaya koyar ve yapılacak transfer sayısını azaltır…

****

Maçın son 15 dakikasına giriyoruz sahada 3 tane bek, bir tane de bekten evrilme orta sahamız var. Sanırım bu eldeki “güçle” baskıyı kurup en az 2 gol atacağımıza inanan var Fatih Hoca ile birlikte kulübede. Kelime anlamı geri olan bek pozisyonundan dört oyuncuyla futbol beklemek bana Prandelli’nin dört merkez orta saha oyuncusuyla devamlı “dörtlendiğimiz” günlerini hatırlatıyor. Sakatlık, hakemler, cezalar, organize işler tamam da bunu bize yapma Hoca’m…

****

İkinci devrenin ilk beş dakikası, maç berabere gidiyor Selçuk İnan iki tane top kaybı yapıyor. Oyun bir müdahaleyle yeni bir şekle bürünebilir. Donk’un yerine bir stoper at, Donk’u da ön liberoya… Eskiden Hoca bunları değil ikinci yarıda ilk yarıda görürdü, şimdi defalarca aynı şey tekrar ediyor görmüyor… Çağın futbolu artık sahada idare edecek birisini görmezden gelmiyor. Hele ki 30 yaş üstü oyuncularla dolu bir takımsanız…

Ben Selçuk İnan adına da üzülüyorum. Bana göre Galatasaray’a gelmesi Türk futbolundaki dönüm noktalarından birisidir. Ve bir Galatasaray efsanesidir. Ancak futbol artık onu bırakmış, kadroya aldıkça onunla ilgili pozitif hatıralar bıçak darbeleri alıyor. Ben Selçuk İnan’a kendine bir sakatlık uydurmasını tavsiye ederim. Yoksa bu süreç hem Hoca’nın hem de Selçuk İnan’ın mirasını yiyip bitirecek!

Sonsöz

Maçı zor şartlarda izledim, zor şartlar altında da yazıyorum. Fatih Hoca ne demeç verdi bakmadım, bakamadım. Ama O’na seslenmek istiyorum: Hoca’m #NeredeKalmıştık ile tam da bu gece Galatasaraylılara kış ortasında baharı yaşatmıştınız. Şimdi tüm geçmişi geride bırakarak yeni bir kariyere başlıyor gibi iştah duyun başarıya. Biz Galatasaraylılar olarak Galatasaray’a bir aşık gibi bakıyoruz. Nazım’ın şirindeki gibi;

Sende; ben, kutba giden bir geminin sergüzeştini,
Sende; ben, kumarbaz macerasını keşiflerin,
Sende uzaklığı,
Sende; ben, imkansızlığı seviyorum.

Güneşli bir ormana dalar gibi dalmak gözlerine
Ve kan ter içinde, aç ve öfkeli,
Ve bir avcı iştahıyla etini dişlemek senin.

Sende, ben, imkansızlığı seviyorum,
Fakat asla ümitsizliği değil...

Biz iştahlı bir Galatasaray istiyoruz, biz Galatasaraylı oyuncuların gözünde geleceği görmek istiyoruz. Sizin gözlerinizde “sekiz de kapanır onsekiz de” dediğinizdeki ışığı görmek istiyoruz…