Rahat bir galibiyet aldığımız Kasımpaşa deplasmanından sonra açıkçası bu maçta zorlanacağımızı düşünmemiştim. Bu zorlanmaya sebep olan iki faktör vardı:
- Bunlardan birisi iki farklı deplasman mağlubiyetinden geldiğimiz Alanyaspor kupa maçının rövanşının çok sert ve zorlu geçmesiydi. Hafta içi son dakikaya kadar turu kovalamanın yorucu etkilerini bugün gördük. Türkiye Kupası’nda ciddi efor sarf etmek yaşlı Galatasaray’ı çok zorlayacaktı ki zorladı. Ancak belki de şampiyonluk yolunda kupadan elenmek Galatasaray için en iyi seçeneklerden birisiydi. Tabii ki elenmeyi kimse istemezdi ama iki farklı galibiyetle elenmenin Galatasaray’ı bu işten psikolojik olarak etkilenmeden çıkardığını düşünüyorum.
- İkinci mesele Saracchi’nin yokluğuydu bence. Çünkü bek oyuncularının performansı takımın performansını çok etkiliyor. İlk yarıda Nzonzi, Babel, Belhanda gibi oyuncuların formsuzluğu, Luyindama’nın ve Andone’nin sakatlığı çok önemliydi belki ama bana göre bu oyuncuların geleceği bile takımın beklerinin formsuzluğundan etkilendi. Eğer Galatasaray sezonun ilk yarısında iyi ve formda beklere sahip olsaydı, gardı bu kadar çabuk düşmezdi. Sezonun ikinci yarısına iyi bir sol bek transferiyle ve beklenmedik şekilde formda bir Mariano ile başlamak Galatasaray’ın dönüm noktasıydı bence. Bugünse bekler açısından sezonun ilk yarısına benzer şartların işlediği bir maç izledik. Ömer savunmada beklediğimden iyi çıksa da Saracchi’nin verdiği hem hücum hem de savunma katkısını veremedi. Şener ise koca devreyi tam bir hayal kırıklığı içinde bitirdi. Tabii ki beklerine güvenerek oynayamayan bir takımın stoperinin, ön liberosunun sıkıntı yaşaması da kaçınılmazdı. Bugün de öyle oldu.
****
Malatyaspor maça beklenmedik şekilde istekli başladı. Galatasaraylı oyuncuların akıllarında haftaya oynanacak Kadıköy derbisinin olmasından faydalanmaya çalışarak da oyunu germeye çalıştı. Özellikle Gökhan Töre’nin hareketleri bu anlamda “tecrübe” kokuyordu. Ancak tribünlerin de katkısıyla erken zamanda “takkesi düşen” Gökhan Töre’nin on saniye içinde iki ayrı oyuncuya -ikisi sarı kartlık- üç faul yapması hakem tarafından es geçildi. Devre bitince herkes biliyordu ki Gökhan Töre ikinci yarıda sahaya çıkmayacaktı. Bu anlamda hakem Malatyaspor’a maçı onbire onbir bitirmesi açısından bir şans vermiş oldu. Belki de Gökhan Töre atılsaydı Galatasaray ikinci yarıda bu kadar zorlanmayacaktı. Bir penaltıyı vermek ya da vermemek, bir oyuncuya fazla tolerans gösterip atmamak koca maçın kaderini değiştirebilir. Hakemler bu anlamda çok dikkatli olmalı. Bugün puan anlamında zarar görmeyen Galatasaray belki de beklentinin üzerinde stres ve yıpranma yaşadı. Neyse ki arada başka maç yok. Lemina’nın sakatlığı ciddi değilse, geriye kalan yıpranma önümüzdeki hafta için çok önemli değil.
****
Galatasaray sezonun ilk yarısında bazı maçlarda iyi oynarken bile kazanmayı başaramadı. Bazen savunma hataları, bazen de hakem hataları bu duruma katkı verdi. Bu maçlara örneklerden birisi de deplasmanda berabere kaldığımız Malatyaspor maçıydı. Andone’ye son adamken, kaleye bir metreden yapılan penaltının es geçildiği maçta son dakikada Ömer’e yapılan ama Malatyaspor’a verilen faulün arkasından gelen golün neticesinde Galatasaray deplasmanda iki puan bırakmıştı. Bazı hatalar olmasaydı devreye daha rahat girebilirdik. Ama biz zoru severiz; bazılarının “ZORLU” hamlelerine rağmen kolay teslim olmayız.
****
Galatasaray sezonun ilk yarısında 7 puan aldığı beş haftadan 15, devrenin son maçıyla birlikte de art arda altı galibiyet ve 18 puan aldı. Bu periyot camianın içindeki negatif enerjiyi pozitife çevirirken rakipler her aksadıklarında panik yaşadılar. Neticede Galatasaray çok gerilerde kaldığı mücadelede üçüncü sıraya kadar çıktı. Lider Trabzonspor’un bir maçı eksik ve bu sene iyi de bir lobisi var. Sörloth’un aldığı indirimi geçmişte Selçuk İnan ve Feghouli almamış hatta lafı bile olmamıştı. Neyse ki “on yediler” bu sezon çıkar çatışmasına düştüğü için birbirlerini çok yıprattılar. Kupa maçlarını da düşününce Galatasaray’ın “bekleme konumunda” olması ciddi bir şans.
Kısa Kısa
- Bugün Muslera her zamanki gibiydi. Eğer geri kalan periyotta daha da üstüne koyarsa şampiyonlukta en çok katkısı olan oyunculardan olacak.
- Luyindama’nın sakatlığından sonra stoper transferi ya da başka bir şekilde önlem alınamamış olmasına rağmen hâlâ şampiyonluk potasındaysak; bu konuda en fazla katkıyı veren isimlerden birisi Donk’tur bence. Bugün ofsayt ile iptal edilen penaltı pozisyonuna yaptığı yanlış hamle dışında çok iyiydi. Bir de gol atabilirdi ama o gol de Kadıköy’e kalsın.
- Marcao: Gördüğü sarı kart dışında bu sezon az hatayla oynadığı maçlardan birisini oynadı. O da yavaş yavaş form tutuyor. Ki bu durum Galatasaray için çok önemli.
- Ömer Bayram: Özellikle dörtlü savunmanın solunda bek pozisyonunda oynadığı maçlarda ciddi savunma zaafları gösterirdi Ömer. Belki de orta sahada kazandığı öz güvenle birlikte bugün bu zaafları çok fazla ortaya çıkmadı. Bu anlamda azmi ve çabası takdire şayan. Ancak Sarachhi sonrası yükselen beklentimizin altında kaldı. Umarım Sarachhi ilk fırsatta sahalara döner.
- Şener : Bugün sahanın en kötüsüydü. Ne yazık ki Fatih Hoca’nın verdiği şansı kullanamadı.
- Lemina: Bugün önce çok adamla baskı yapan Malatya oyuncularına karşı diğer haftalara göre zorlandı. İyi beklerimiz olsaydı belki hem daha rahat oynar ve hem de sakatlık riskini azaltmış olurduk. Umarım Kadıköy’de sahadaki yerini alır.
- Seri: Bu sezonun kadro mühendisliğini hepimiz tartışabiliriz ancak devre arasından sonra bu konuyu bırakıp, şampiyonluk için biraz da sonuç odaklı olmak zorundayız. Seri’nin beklentimizin çok üstünde defansif zaafları var, ofansif olarak da Falcao dışında kimseyi harekete geçiremiyor. Ancak Galatasaray’ın orta saha havuzu o kadar daraldı ki Galatasaray Seri ile oynamaya mahkum adeta. Belhanda hem formsuz hem de takımın sahaya dizilişinde Seri kadar doğru yerlerde olamıyor, Taylan defansif değil ofansif olarak varlık gösterecek bir oyuncu, yine Seri yerine düşünülecek oyunculardan Ömer’in fiziki eksikleri Seri’den geri kalmazken, daha dar alanda oynaması da Seri’yi öne çıkarıyor. Sanırım şampiyon olana kadar Seri’yle ilgili pozisyonlarda duaya çıkacağız. Ruhen bitik Belhanda, sonradan orta sahaya adapte olan Ömer bu alanda ne yazık ki Seri’yi zorlayamayacak gibi gözüküyor. Keşke güvenilir bir stoperimiz olsaydı da Donk’u orta sahada kullanabilseydik.
- Emre Akbaba yine maçın kilidini açan hamleyi yaparak kaldığı yerden devam ediyor. Daha çok ceza sahasına giren bir takımda enerjisini daha efektif kullanacak, skora ve oyuna daha rahat katkı verecektir.
- Feghouli: “Ha kıpırdadı”, “ha kıpırdayacak”, “Gökhan Töre ile yaşadığı gerginlik O’nu ateşler mi?” diye diye bir maç daha bitirdik. Geçen sezon sazı eline alıp takımı şampiyon yapan Feghouli bu sezon hâlâ gerçek katkısını verebilmiş değil. Oysa Galatasaray’ın hücum etkinliği arttı; Falcao, Emre Akbaba, Adem Büyük, Henry Onyekuru derken hücumda dikkat dağıtan oyuncu sayısı arttı. Bu anlamda final toplarına bir daha odaklanması bile çok şeyi değiştirir. Çünkü hem pozisyona giriyor hem de beraber oynadığı bekler (Mariano ve Linnes olduğunda) O’nu asist yapacak pozisyonlarda topla buluşturuyor. Biraz sakin, biraz daha öz güvenli bir Feghouli bu takımı şampiyon yapar. Umarım Dirar’a geçen sezon yaptığı faulün bedelini ödeterek sahalara döner.
- Adem Büyük: Şampiyonluk yolunda verdiği beklenmedik katkı şimdiden “unutulmazlar” rafında yerini aldı. Bu hafta yine bir penaltı kullandı. Kupa maçının aksine yine kalecinin soluna attı. Ancak bu sefer çok sert bir vuruş olduğu için kalecinin doğru köşe tercihine rağmen gol oldu. Bir daha ki sefere aynı sertlikte yarım metre yukarı at da hangi tarafa atarsan at Adem 🙂
- Henry Onyekuru uzun bir aradan sonra ligde ilk onbirde yer aldı. Takımın hızlanmasına ve daha rahat pozisyona girmesine yardımcı oldu. Son vuruşlarda istediğini yapamadı. Ama daha sıtma hastalığına bile yakalanmamışken maç eksiği sıkıntı yaratır diye düşünmüyor muyduk? Tüm bunlara rağmen oldukça etkin döndü? Skor yapmaya başlarsa Feghouli’den biraz daha az şey bekleyebiliriz.
- Bir madde de duran top meselesine ayırmak lazım. Belhanda döneminden daha iyi kornerler kullandığımız bir gerçek. Ama asla yeterli değil. Özellikle Seri’nin içeri kestiği kornerler tamamen şansa bırakılmış. Evet; Fatih Hoca, Emre Akbaba’dan ceza sahasında gol bekliyor olabilir. Ancak Emre bu duran toplarda fark da yaratabilir. Bence Kadıköy’den itibaren duran top konusunda Emre Akbaba’ya insiyatif verilmeli. Her topun her pozisyonun kıymetli olduğu bir dönemde, duran toplar oluruna bırakılmamalı.
Alper Ulusoy
Bir Ali Palabıyık gibi değildi tabii ki ama maçın başında Malatyaspor’un sertliğini cesaretlendirdi. Sonrasında Gökhan Töre’nin Feghouli’ye yaptığı hareketlerde, Feghouli’nin de kart alması çok adaletsizceydi. Devre sonuna doğru yine aynı Gökhan Töre’yi ikinci sarı kartla atamaması ise maçın seyrini tamamen değiştirdi. Şansı vardı ki Galatasaray 3 puanı zorlanarak da olsa aldı.
Sonsöz
Geçen haftalarda yazdım yine yazayım. Bu seneki Galatasaray’ın yerinde hangi takım olsaydı 18. ya da 19. haftadan sonra havlu atmıştı. Ancak bu camianın gelenekleri var. Başında her zaman kazanmak isteyen bir Hoca da olunca bambaşka tablolar seyredebiliyoruz. Son üç sezondur ezeli rakiplerimiz çok kırılgan; diğer rakipler de tecrübesiz… Bu periyodu üçüncü şampiyonlukla tamamlayıp rakipler iyiyken bile şampiyonluğu koparacak bir takım oluşturarak, geleceğe dönük sakin hamleler yapmalıyız. Ancak önce Kadıköy deplasmanı var. Galibiyet ya da mağlubiyetten daha önemlisi gelecek haftaları maçları etkilemeyecek şekilde evimize dönmek. Karşımızda “biz şampiyon olamıyorsak, Galatasaray da olmasın” diye her türlü hamleyi yapacak bir takım var. Tabii herkesin tarih öğretisi ve gelenekleri farklı! Rakibimizi tanıyoruz ve bu konuda gerekli tecrübeye sahibiz. Şampiyonluk için gerekeni yapacağız. Herkese iyi haftalar diliyorum, Galatasaray’la kalın…
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/
