Tüm olumsuzluklara, hakkımızda gizlice verilen “idam kararlarına” rağmen bu hafta hepimiz umut doluyduk. Bugün alacağımız bir 3 puan fazla mucize içerse de şampiyonluk ibresinin yönünün diğer iki takımla birlikte bize doğru dönmesine neden olacaktı. Takımın tüm santrforlarının olmadığı bir ortamda bir golle de olsa bir galibiyet hayal ettik. Çok azımızın hayal ettiği (içinde ben de varım) Emre Akbaba bugün santrfor olarak oynadı, golünü de attı. Ancak bu gol galibiyete yetmedi.
****
Aslında Galatasaray maça çok kötü başladı. Sonrasında Fatih Hoca’nın yerinde müdahalesi geldi. Hoca tıpkı Kadıköy derbisinde olduğu tüm atakların Seri ile başlamasını istedi. Bu dakikadan sonra ilk devrenin oyun ve pozisyon üstünlüğünü Galatasaray ele geçirdi. Devre sonuna doğru golü de bulabilirdi ama umutlar iyi oyunun peşinde, ikinci devreye kaldı.
İkinci devre bu sefer Okan Buruk’tan bir dokunuş geldi. Maç eksiği olan Linnes karşısında yeterli etkinlik gösteremeyen Robinho yerine giren Demba Ba birden maçın seyrini değiştirdi. Bu etki sayesinde ilk yarının başındaki baskı tekrar geldi. Fakat Başakşehir takımı ilk yarının aksine bu sefer golle buluştu. Sonrasında Lemina’nın sakatlığı ve genç Emin Bayram’ın onun yerine girdikten sonra takımda hiç sırıtmaması sonucu Galatasaray’ın paniği kısa sürdü. Galatasaray tekrar ilk devredeki oyununu yakaladı, golü de buldu ama ikinciyi bir türlü atamadı… Maç Başakşehir’in istediği gibi sonuçlanmış oldu.
Ali Palabıyık
Ali Palabıyık kafasında üç hedefle maça çıkmış göründü gözüme: Birincisi Galatasaray’ı maçın başından itibaren dağıtmak; ikincisi Trabzonspor’un da kollandığı bir yönetim şeklini kafasında devamlı oynamak; üçüncüsü maçı berabere bitirmek. Olur da galibiyet çıkacak gibi olursa Galatasaray’ın kazanmasına da fazla engellememek. Ligin sonuna geldikçe ligin kollanan iki takımı Trabzon ve Başakşehir’in “masa başı savaşları” şiddetini arttırmış. Dikkat ederseniz sarı ve kırmızı kartlık bir sürü pozisyon oldu. Ama Ali Palabıyık’ın en cömert olduğu anlar haftaya sarı kart cezaları alacak oyunculardı. Yine dikkat edersiniz Crivelli üç kez sarı göreceği maçı tek sarı kartla bitirdi. Belhanda’ya maçın başında yapılan harekete değil kart faul bile verilmedi. Kısacası arka planda lige Trabzonspor ve Başakşehir lehine müdahale edenlerin yaşadığı ikilemden bugün sıyrılabilirdi takımımız. Ne yazık ki olmadı…
****
Galatasaray bugün ikinci yarıda uzun galibiyet serisi yakaladığı oyun anlayışını tekrar yakaladı. Pandemi arasından sonra sakatlıklar ve cezalıların yüksek sayısı bu oyunu bir daha yakalayamayacağımızı düşündürmüştü. Aslında Çaykur Rizepor maçı yerine daha soft bir maçla başlasaydık kaldığımız yerden devam edebilirdik. O maçta Rizespor’un kasıtlı sertliklerine hakemin de yol vermesi bizim için belki de şampiyonluğa mal oldu.
Kısa Kısa
- Bugün takımı genel olarak beğendim. Sadece Linnes ve Okan Koçuk’un maç eksikleri nedeniyle yapabilecekleri beni biraz tedirgin etti. Bunun dışında vurulan ya da vurulmayan şut tercihleri maçı etkiledi. Özellikle Belhanda’nın şut pozisyonlarında hep paslarıyla, Ömer Bayram ve Saracchi’nin vuruş anında kahraman olmayı hayal ettiği şutlar yer değiştirmeliydi bence.
- Donk ve Lemina gole kadar neredeyse hiç hata yapmadılar. Ancak Demba Ba’nın etkisinin gol olmasını engelleyemediler.
- Saracchi gereksiz gördüğü kart ve gereksiz şut tercihleri dışında pandemi arası sonrası ilk kez ben de varım dedi. Emre Akbaba’ya da golün asistini yaparak katkısını yapmış oldu.
- Ömer Bayram pandemi süreci öncesinin sürpriz yıldızıydı. Özellikle duran top ve kontra atakların başlangıçlarına verdiği katkı, takımın mücadele gücünü arttırması Galatasaray’ı zirvede tutan etkenlerdendi. Saracchi ile bir uyum yakalayıp etkili pas alış verişleri yapabilselerdi belki de Caiçara’nın poposuna ve sırtına o kadar çok top çarptırmazdı.
- Onyekuru bugün istediği topları alamadı. Ona rağmen o kanadı çok tedirgin ederek Galatasaray’ın baskısına katkı verdi. Kalecinin kafasına çarpan top hem O’nun hem de bizim adımıza büyük şanssızlıktı.
- Feghouli’den bugün beklentim büyüktü açıkçası. Özellikle geçen sene oynanan Başakşehir maçının dönmesindeki katkısının motivasyonunu arttıracağını düşünüyordum. Ne yazık ki o da olmadı.
- Emre Akbaba’nın santrfor oynaması meselesini bazı arkadaşlarımızla tartışmıştık. Ceza sahasındaki bitiriciliği, tekniği ve zekâsıyla bu konuda öne çıktığını düşünmüştük. Özellikle ikinci yarıda çok başarılı hamleler yaptı. Sadece gol değil Henry’e attığı pas ve sağ kanatta çalım atarak ceza sahasına girerken düşürüldüğü pozisyonlar Emre’nin çok daha fazlasını da yapabileceğini gösterdi.
Seri
Bana göre bugün maçın adamı Seri’ydi. Bugün Kadıköy derbisindeki maçına yakın bir oyun oynadı. O maçta Falcao’nun defansı çok fazla oyalaması Seri’nin Onyekuru’yu da parlatmasına neden olmuştu. Bugün o fırsatı bulamadı.
Bu sezon özellikle sezonun ilk yarısında rakip oyuncuların “kamikaze” mücadelelerini görmezden gelen hakemlere rağmen kazanmak ancak hızlı oyun, hızlı düşünceyle olabilirdi. Önce Lemina, sonra Seri Galatasaray’a bu gücü verdiği için Galatasaray uzun bir galibiyet serisi yakalamıştı. Bu açıdan Seri gelecek sene de kalmalı diye düşünüyorum.
Emin Bayram
Sezon ortasında ligde kriz yaşarken gençlerin, özellikle Emin Bayram’ın sahaya sürülmesi konusunda çok ısrar ettim. Kriz dönemleri her zaman fırsattır. Verimli kiralama organizasyonunuz yoksa futbolcuların alt yapıdan çıkmalarında başka seçenek yok. Yıllarca idare eden en zor zamanlarda Ozan’dan hatta sonrasında Semih Kaya’dan bile forma alamayan Ahmet Çalık yerine bir gencin futbol arenasına çıkmasını hangi Galatasaraylı tercih etmez. Geçen hafta hakeme çok kızdık ama orta sahadan bozma iki stoperle takımın iyice kısalmasını seyretmek de Fatih Hoca adına büyük bir hataydı. Bugün Fatih Hoca Emin Bayram’ın hava toplarındaki başarısından bahsederken geçen haftayı içinden geçirdiğinden yüzde yüz eminim… Fatih Hocam Galatasaray taraftarı alt yapıdan çıkan oyuncuların aşığıdır. Gençlere sizin sağlayacağınız krediyi hiç bir teknik adam sağlayamaz. Sizin kendiniz için yarattığınız krediye de kimse ulaşamaz… Bize vasatı değil gelecek ihtimalini verin…
Okan Buruk
Başakşehir son yılların en “pozitif ayrıma” uğrayan takımı. Bu konuda sanırım çoğumuz hem fikirdir. Abdullah Avcı bu takımın başındayken son haftalarda yönetemediği gerginlik, başarısız olmasına rağmen yüksek egosu sürekli finalleri kaybetmelerine neden oldu. Okan Buruk bu konuda daha rahat, fakat bu sefer Trabzonspor da kayrılıyor. Buna rağmen Okan Buruk Abdullah Avcı’dan çok daha fazla şampiyonluğa yaklaşmış oldu. Son düzlükte ipi göğüsleyecek gibi gözüküyor…
Sonsöz
Her sene şampiyon olamayız ama her sene sonuna kadar mücadele etmeliyiz. Bu saatten sonra şampiyonluk çok zor ama ikincilik de şampiyonluk kadar değerli olabilir. Şampiyonlar Ligi iddiasının peşini bırakmamak ve şimdiden gelecek sezonun planlamasını yapmak lazım. Bu sene hayat savaş dönemlerinde bile görülemeyecek şekilde ilginç bir şekilde hata verdi. Gelecek sene de bu etkiler sürebilir. Gelecek sezon daha ucuz, gelecek vaat eden oyuncu sayısı fazla ve daha geniş bir kadroyla yeni ufuklara yelken açmalıyız. Her ne olursa olsun; yaşasın Galatasaray!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/