İki hafta aradan sonra herkese merhaba. Futbol günden güne değişiyor, gelişiyor. Fakat Avrupa futbolu hem fiziksel hem taktiksel açıdan gelişimini sürdürürken, Türkiye futboluna ancak fiziksel gelişimi deneyimlemek düşüyor. Demem o ki Fatih Terim’in Milli Takımlar Futbol Direktörlüğü görevi yaparken getirdiği yeni yabancı sınırlamasını daha iyi değerlendiren Anadolu takımları taktiksel olarak çok fazla gelişme gösteremese de fiziksel olarak büyük ilerleme kaydettiler. Bu sebepten artık bu takımlarla maça çıkarken takımdaki tüm oyuncuların fizik gücünün toplamı büyük önem arz ediyor. Belki bir gol atar, belki bir pas verir diye oyuna aldığınız her oyuncu takım üzerinde negatif bir yüke sebep oluyor. İşte Fatih Hoca bu noktada hem bize hem kendine acı çektiriyor. İlk haftalarda Arda ile başlayan süreç bugün Emre Akbaba ile devam etti. Uzun süreli sakatlıklardan gelen Emre Akbaba ilk yarıda neredeyse hiç varlık gösteremedi. Buna Falcao ve Emre Kılınç gibi oyuncuların fiziksel eksikliklerini de ekleyince takımın tüm yükü Etebo ve Taylan’a kaldı. Buna rağmen Alanyaspor savunmasının yaptığı hatadan oluşan lehimize penaltı ile öne geçmeyi başardık. Ancak 11 kişi gibi ama “eksik” oyunumuz Alanyaspor’un lehine işledi. Baskı sonucu kazanılan frikik atışında kaleci Fatih Öztürk’ün hatasından yararlanarak beraberlik golünü buldular. Beraberlik golünden sonra panik dakikalarında bir gol daha yemeyelim derken Etebo’nun gördüğü gereksiz kırmızı kartla devreye bir kişi eksik girdik.
****
İkinci devre Alanyaspor müthiş bir baskı kurdu ama bu baskılardan gol çıkaramadı. Bu baskıdan zaman zaman çıkmayı başaran Galatasaray bunlardan Belhanda ile golü buldu ama bu gol VAR kararı ile iptal oldu. Galatasaray iptal edilen golden sonra kısa bir süre reaksiyon gösterse de tekrar pozisyon bulamadı.
****
Geçtiğimiz sezonun ilk yarısında takımımızın bazı “karın ağrıları” vardı. Selçuk İnan, Emre Mor, Jimmy Durmaz, Babel ve uyum sorunu yaşayan Nzonzi en büyük karın ağrılarıydı. Fatih Hoca ikinci devrede büyük bir değişim ortaya koydu ve bu değişimin ana fikri bu oyunculardan arınmaktı. Bu sene sezon başladı, satış ya da kiralama açısından değerlendirmek için bazı oyuncuların oynamasını çok yadırgamadım. Ancak transfer tahtası kapandıktan sonra artık yeni planlarınızı devreye sokmalısınız. Babel ya da Arda Turan’ın sol kanatta oynaması geçen sezonun ilk yarısındaki sıkıntıların aynısını bize hatırlatıyor. Bunlara yanlış kanatta oynayan Emre Kılınç’ın gittikçe düşen performansını üstüne bir de sakatlıktan henüz tam olarak çıkamayan Emre Akbaba’nın performansını ekleyince maçı izlemek gerçekten çekilmez bir çile oldu. Fatih Hoca Babel’den umudu hiç kesmiyor. Bence de takımın bazı isimlerinin üstünde olabilir. Hoca antrenmanlarda bunu daha iyi görüyor olabilir. Ama maçlarda ne yazık ki sol kanatta olmuyor. Hoca Babel’i illa ki değerlendirmek istiyorsa Babel içinde olduğu bir 4-4-2 oynamayı denemeli. Yoksa biz aynı acıklı sahneleri izlemeye devam ederiz. Düşünsenize son dakikada yediğimiz gol bile geçen seneden bir enstantane gibi değil miydi?
****
Evet takımımız transfer dönemini çok verimli geçiremedi. Buna rağmen de sezona fırtına gibi girdi. Ancak bu üstün girişin Marcao, Taylan, Belhanda ve sakatlanana kadar Saracchi’nin çok üstün performanslarıyla geldiğini de sonraki süreçte anlıyoruz. Taylan ve Marcao’nun normalleşen oyunu, Belhanda’nın performansının gittikçe düşmesi ve Saracchi’nin sakatlığı takımın tüm defolarını ortaya çıkardı. Eğer Fatih Hoca kısa sürede doğru dokunuşları yapamaz ve aynı uygulamalardan farklı sonuçlar beklerse maalesef tünelin ucu karanlık gözüküyor.
Ne Yapmalı?
- Fatih Hoca’nın bence ilk yapacağı şey başlıktaki gibi “on bir sağlam adam” seçerek maça başlamak olmalı. Oyununun durumuna göre fizik gücü düşük oyunculardan rakip yorgunken faydalanmalı.
- Bu sezonun en önemli transferi Emre Kılınç’ı kaybetmek istemiyorsa asıl pozisyonu olan sol öne alıp, Saracchi ile birlikte uyum sağlamaları için çalışmalı. Buradan çıkacak bir uyum takımın seviyesini birden değiştirebilir.
- Hücumdaki duran toplar konusunda belki de ligin en kötü 3 takımdan birisiyizdir. Bir takım verimli korner atmayı, serbest vuruş kullanmayı 3 senedir geliştiremez mi? Elimizde Luyindama, Marcao, Donk gibi oyuncular varken duran toplarda varlık gösteremiyoruz. Adamlar Gökhan Gönül’le 15 senedir pozisyon buluyor. Maçlar her zaman iyi oynayarak kazanılmaz sezonda en az 5 tane maçı da duran topla kazanırsınız. Yok ben duran topa ihtiyaç duymam diyorsanız şiir gibi futbol oynamanız gerekir.
- Baskın bir oyun ortaya koyana kadar Diagne ya da Falcao’yu Babel ile ikileyerek çift santrforla oynamalı. Solda Emre Kılınç sağda Feghouli ya da Belhanda ile verimli sonuçlar alabiliriz. Ancak Diagne ve Falcao’nun birlikte oynayabileceklerini çok düşünmüyorum. Bunu Babel dışında ancak Oğulcan ya da Ali Yavuz ile yapabiliriz.
Sonsöz
Bugün kazansak da berabere kalsak da aynı şeyleri yazacaktım. Belki de yenilmemiz bazı şeyleri daha sert gözden geçirmek açısından faydalı bile olmuş olabilir. Fatih Hoca bundan sonra en diri, en adaletli ve rakipler için öngörülemez kadro tercihleri yapmalı. Bunda da bir süreklilik kovalamalı. Belli bir standart yakaladıktan sonra hayal ettiği oyunu yavaş yavaş örmeli. Bunları “yumurta sıkışmadan,” “topu transfere atmadan” yapmalı. Devre arası transfer hakkını eksik gidermekten çok takımı bir üst seviyeye ve geleceğe taşıyacak isimler için kullanmalı. Galatasaray bir yandan 3 puanlar kazanmaya çalışırken bir yandan da gençleri ekleyerek geleceği kazanmalı. Artık günü kurtarmanın anlamı yok, çünkü gelecek olmadan bugün de yok!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/