Bir zamanlar evimiz kadar rahat galibiyet aldığımız ama son birkaç senedir zorlandığımız bir deplasmandı Trabzon deplasmanı… Tabii bu maçların büyük oranda ortak noktası maçların çoğunda kırmızı kart görüp eksik kalmış olmamızdı. Değil tribünlerin, sokakların bile boş olduğu bir ortamda iç saha bazen sadece ismin öne yazılmasından ibaret. Böyle olunca Trabzon deplasmanının gerginliği bir nebze de olsa azalmış oluyordu.
Joker Oğulcan
Geçen hafta skor açısından güzel ama oyun açısından sıkıntılar yaşadığımız bir galibiyet alarak geldik Trabzon deplasmanına. Beraber yaşadığı bir yakını Covid 19 olan Diagne kafilede yer almazken, Erzurumspor maçından beri sarı kırmızı formadan uzak olan Falcao kadroda yer alıyordu. Geçen hafta beğenmediğimiz oyunda sağ kanatta oynayan Feghouli bugün tekrar sağ içte tercih edilirken, Fatih Hoca’nın da geçen o oyundan memnun olmadığı sonucuna varabiliriz. Hazır olmayan Falcao’nun yerine bu sezonun jokeri Oğulcan Çağlayan’ın en uçta tercih edilmesi de geçen haftanın bir kesik değil, rotasyon olduğunu ortaya koydu. Genç oyuncu Umut Bulut’tan sonra uzun süredir boş kalan joker kontenjanının en güçlü adayı olma yolunda ilerliyor. Oğulcan için geçen hafta şöyle yazmıştım:
“Kadrolara baktığımızda en gösterişli oyuncuları aklımıza yazıyoruz hep. Oysa ki takımların birçok özelliği üzerinde taşıyan ama ortalama oyunculara da ihtiyaçları var. Bunlar takımlara çok gösteriş katmazlar ama takımın askeri olur ve takımı ileri taşırlar. Oğulcan da bunlardan birisi… Fiziği, gücü, tekniği, hızı, topla teması hepsi ortalama düzeylerde ancak hepsini birden barındırdığı için takıma katkısı bir general oyuncudan fazla oluyor. Biz bu eksikliği çektiğimiz için çok inişli çıkışlı süreçler yaşıyoruz. Böyle bir olanak varken açığı kapatmışken değerlendirmeliyiz.” Bugün bu yazılanları haklı çıkarırcasına takımına katkı vererek golünü attı Oğulcan. Oğulcan kendine iyi baktığı sürece bazen Umut Bulut, bazen Necati Ateş bazen de Elmander olacaktır. Ben sağ kanattaki performansını oldukça beğenmiştim, santrfor pozisyonunda da gayet iyi iş çıkardı. Şimdi en çok 4-4-2’deki halini merak ediyorum. Bakalım santrforun bol, orta sahanın az olduğu bir maçta Hoca bunu deneyecek mi?
Maça Dönersek
Tekrar maça dönersek; Galatasaray’ın eldeki en sağlıklı on biri çıkarmaya çalıştığını gördük bugün. Bu deplasmanın zorluğunun farkında ve kontrollü bir oyun tercih edip rakibin hatalarını kolladı Galatasaray. İşler lehimize gidiyor derken bugün doğum günü olan Feghouli sakatlanınca biraz stres yaşamadık değil. Hele ki pek gününde gözükmeyen Belhanda’nın yanına bir de kenardan Ömer Bayram’ın eklendiğini görünce. Neyse ki Ömer Bayram el freni olmak yerine ayakta kalmayı tercih ettiği bir maç izletti bize. Hücum preslerde öncü olup ikinci golün de asistini yaptı. Bugün sadece gerçek faullerde düştü Ömer Bayram. Önceki maçların aksine faul almaya çalışmak yerine oyununa odaklanmasının ne kadar fark yarattığını umarım görmüştür. Bu uzun maratonda herkese ihtiyacımız var. İhtiyaç anında ne kadar karşılık gelirse şampiyonluğa o kadar tutunuruz.
****
Galip geldiğimiz ama rakibi de ortak edebileceğimiz bir maç izledik bu akşam. Skor 2-0 olduğunda bile anlamsız top kayıplarıyla rakibe pozisyonlar verdik. Bunlardan bir tanesi gol olsaydı Trabzon reaksiyon gösterebilir ya da biz panikleyebilirdik. Çok fazla pas yapan bir takımız, zor yerlerde bile iyi paslaşıyoruz. Ancak en olmadık yerde toplar kaybediyoruz. Mesela Belhanda 0-0 ve 2-0’ken öyle top kayıpları yaptı ki bu kayıplar dört büyük kitapta da günah sayılır. Baskıdasınızdır, seçenekleriniz azdır, kilit pas denemişsinizdir ve doğal olarak top kayıpları olabilir. Ama doğru düzgün bir baskı yokken, müsait oyuncular varken kendi sahana doğru top kaybetmek laubalilik gerçekten.
Bu top kayıpları dışında, mevkii dağılımı açısından kritik eksiklerin olduğu bir haftada galip gelmek güzeldi. Dikkatimi çeken bir şey var Fatih Hoca bu sezon skoru aldıktan sonra takımı çok zorlamıyor ve oyunu rölantiye alıyor. Bu açıdan geçen iki seneye göre ligin ilk yarısından işi sıkı tutmaya çalıştığını söyleyebiliriz. İki senedir -ilk yarıları çöpe atmayalım- diye çırpınan bir taraftar olarak bu durum beni mutlu ediyor. Bir de rölanti oyunları halı saha maçlarına çevireceğimiz günleri görürsek ne âlâ…
Kısa Kısa
- Okan Koçuk, Donk ve Marcao tandeminde oynamayı sevdi. Kritik anlardaki kurtarışları da takıma moral veriyor. Aklıma hep geliyor da iyi ki olmadı. Kalecilerimiz sırayla Covid 19 belasına bulaştı. Ve biz dönmesini beklediğimiz Muslera’dan başka iki kaleciye ve gençlere sahibiz. Acaba genç kalecimiz Kerem Yusuf’un ve diğer genç kalecilerin potansiyeli nasıl? Bu konuda bilgisi olan varsa ve yazarsa sevinirim.
- Omar, savunmada etkili hücumda da ilk kez kendini bu kadar zorladı. Hücum için kendine bazı doğrular bulmalı…
- Saracchi’yi bugün çok zorlayan oyuncu yoktu ama yine de sakatlık etkisinden çıkma emareleri gösterdi. Umarım bir daha sakatlık yüzü görmez de Emre Taşdemir ile sıkı bir rekabet yaşarlar.
- Donk ve Marcao mükemmel uyumlarını sürdürüyorlar. Ancak bu Luyindama’ya sıra gelmeyeceğini göstermez. Medyada konuşulan değersizleştirme çalışmalarına itibar etmeyelim. Unutmayalım ki Luyindama sakatlanana kadar ligin en iyi savunma istatistiklerine sahip olan oyuncusuydu. Hem de uzun süre oynamamış olmasına rağmen. Takımın şu an ki oyun formasyonu Donk’u öne çıkarıyor ancak yine yazıyorum, -lig çok uzun!”
- Taylan bugün kaptırdığı topun da etkisinde kalarak topa elle müdahale edip sarı kart gördü ve gelecek hafta cezalı duruma düştü. Bakalım Fatih Hoca, Donk’u mu oraya çekecek, yoksa bize başka bir sürpriz mi hazırlıyor? Taylan’ın bir nevi dinlendiği haftadan da galibiyetle çıkmak çok önemli.
- Emre Kılınç Galatasaray’da sağ kanat oynadığında özellikle sırtı dönük toplarda çok kayıplar yaşıyordu. Bugün ilk kez sağ kanattan oyuna katkı vermesi sevindiriciydi. İlk golün içindeydi, bir de uzaktan şut için uygun bir alan yarattı kendine ama iyi vuramadı. Sivasspor formasıyla attığı golleri izlemesini öneririm O’na. Muhtaç olduğu güç ayaklarında ama şut anında kafasını biraz daha boşaltmalı.
- Arda Turan beni şaşırtmaya devam ediyor. Covid 19 harici sakatlanmadığı gibi oyun içinde de çok saklanmıyor. Ceza sahasına arkadaşlarını sokması ve ceza sahasında +1 olmayı denemesi Galatasaray adına sevindirici. Bugün attığı önemli gol için tebrik ederim.
- Bu haftada duran toptan gol ve kafa golü atamadık. Bir çalışma emaresi seziyorum ama bir türlü oyuna yansıyamıyor. Bu çözüldüğünde elimiz çok rahatlayacak.
Nereye Kadar?
Hafta içinde yaşanan hakem garabeti, Fatih Hoca’ya verilen ceza, bu ülkedeki futbol ikliminin geldiği yeri gösterirken, adalet duygusunun artık tamamen yok olduğunu gösteriyor. Bu iklimde futbol seyircisi, tüketicisi olunmaz aslında. Tek dayanağımız futbolun kendi adaleti! O yüzden her ne olursa olsun mücadeleye devam edeceğiz. İlk haftalardan penaltı, kırmızı kart kontenjanını kullananların küme düşme mücadelesi arttıkça o kadar rahat olamayacağını biliyoruz. Sonrasını onlar düşünsün…
Sonsöz
Şampiyonluk yolunda bazen hızlanır, bazen yavaşlar bazen de zorlanırsınız. Hızlandığımız haftalarda güzel bir puan ortalaması yakaladık. Yavaşlamaya başladığımız üç haftadan da iki galibiyet çıkardık. Hem de kenarda Fatih Hoca yokken puan kaybetmeye alışkın bir takımken… Bu açıdan da ilerleme içinde olduğumuzu düşünüyorum. Yazının ortalarında da dediğim gibi Fatih Hoca’nın uzun vadede şampiyonluğa müthiş derecede odaklandığını düşünüyorum. Kırılma haftalarında aksilik yaşamazsak yeni alternatifler bula bula ilerleyeceğiz. Bu uzun maratonu en çok kupaya sahip, en tecrübeli, kazanma geleneği en yüksek seviyede takım olarak yapacağız. Diğerleri mi? Böyle giderse geçmişe, geleceğe kara çalma geleneğine devam edecekler… Herkesin geleneği kendine!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/