Gönül ister ki futbol yazalım, gönül ister ki rakibimiz iyi oynasın da yenilelim, gidelim gönül rahatlığıyla rakibimizi tebrik edelim. Ancak içinde bulunduğumuz futbol iklimi ne yazık ki buna izin vermiyor, bir süre de vermeyecek. O kadar istemiyorlar ki futbolun olağan akışının kendi normaline dönmesine bile izin vermiyorlar.
Bugün takımlardan önce hakemin konuğu olduk sıcak evlerimizde. Özellikle ilk yarıda geç çaldığı düdükler, kart tercihleri, Oğulcan’ın avantajı gibi pozisyonları öyle ince işledi ki maç tam da istediği kıvama geldi. Cüneyt Çakır, çok kurnaz bir hakem. Bir kitapçı da “eyyam” adında bir kitap görsem yazarı Cüneyt Çakır mı?” diye bakarım. Eyyamın tezi yazılsa bunu yine yazsa yazsa Cüneyt Çakır yazar diye düşünürüm. Dört tane tartışmalı karar verecekse, birini kazanmasını istemediği takıma verir, diğerlerini rakibe verir kimse bir şey anlamaz. Öyle işler yapar ki maç bittiğinde Fatih Hoca bile bir şey diyemez. Bu konuda çok yetenekli gerçekten, tebrik etmek lazım…
Maça Dönebilirsek
Fatih Hoca bugün bazı sürprizlere imza atarak derbiye ağırlığını koymak istedi. Luyindama dışında ne Şener ne de Etebo sahaya gereken ağırlığı koyamadı. Zaten Şener de sakatlanarak çıktı. Onlara eşlik eden Belhanda’yı da olumsuzluklara ekleyince on veya on bir kişiyken Beşiktaş savunmasının ortaya çıkacak zaaflarını yeterince zorlayamadık. Ancak Luyindama goller hariç uzun süre sonra en iyi oyununu ortaya koydu. İlk kez topu zora koşmadan basit oynadı ve diğer artıları ortaya çıktı. Gollerdeki hataları anlayış gösterilebilecek düzeyde ama bugünkü çıkışını beğendim.
Oyuna müdahaleler gelince Fatih Hoca’yı eleştirmek lazım. On kişi kalmış bir takım Etebo’yu ve Belhanda’yı taşımayacağı gibi yakalayabileceğimiz kontra atakları değerlendirecek Oğulcan dışında bir opsiyonumuz yoktu. Feghouli’nin sakatlığı ne durumda bilmiyorum ama ikinci yarıyla birlikte Belhanda ile değişseydi maçın seyri tamamen değişebilirdi. Olmadı, on kişi kaldığımız anda rakip savunmayı zorlayacak Kerem oyuna girmeliydi. Golü yedikten sonraki değişiklikleri yazmaya gerek bile yok.
Klasik Bir Derbi
Bugün klasik kısır bir Türkiye derbisi izledik. İki teknik adam da kontrollü bir oyunu tercih etti. Hatta öyle kontrollüydüler ki maç başlamadan beraberlik tercihi ortaya konulsa belki de olur vereceklerdi. Bu son yıllarda derbilerin bir gerçeği oldu ne yazık ki. Takımların kontrollü oyunu sonrası bir takım gol atarsa zaten genelde o kazanıyor. Karşılıklı gollerin olduğu, heyecanın son dakikalara kadar sürdüğü derbileri görmeyeli çok uzun oldu. Bu iklimde uzun süre de göremeyiz.
Duran Toplar
Neredeyse hiç verim alamadığımız duran toplarla ilgili bir önerim olacaktı unuttum. ( Gece 03:26 güncellemesi yaptım.) Madem duran topları kullanmayı beceremiyoruz. O zaman özellikle de kornerlerde 5 futbolcu yaya dizilsin -belki birisi gelişine vurur- 4 futbolcu da gitsin bizim ceza sahamızda beklesin. Zira kornerlerden dönen toplar, orta sahada kaptırılanlardan daha da tehlikeli oluyor kalemizde. Serbest vuruşlar en azından auta gidiyor da daha az tehlikeli oluyor. Gerçekten inanılmaz, koskoca Galatasaray’ın ligde hâlâ bir duran top golü olmaması, kafa golü olmaması ve bizim şampiyonluk konuşuyor olmamız inanılmaz! Yani bu meseleyi çözebilecek hamle bile beş transfere bedel olur. Kalan 22 maçta 5 maçta duran top katkısı almak bile müthiş bir atılım sayılır. Düştüğümüz duruma bakın!
Geleceğe Dönük
Şunu açıkça ortaya koymak gerekir. Hakemler geçtiğimiz iki sene işin suyunu çıkardıkları için artık çok açık değil de ince ince çalışmalar yapıyorlar. Bunu aşmak için çatır çatır futbol oynamanız, az hata yapmanız lazım. Fatih Hoca her dakikanın kıymetini bilmeli, bir oyuncu maçın olmazı olmuşsa o oyuncuda çok ısrar etmemeli. Tıpkı bugün Etebo ve Belhanda’da olduğu gibi… Bulduğu pozitifliklerin de üzerine gitmeli. Bugünden geleceğe bakarsak:
- Goldeki hatasına rağmen Luyindama’nın tekrar kazanıldığını düşünüyorum. Donk her zaman joker olarak beklerken form tutmakta zorlanan Luyindama’da bugünkü hatalara rağmen ısrar edilmesi gerekiyor. Bonservis değeri olan her oyuncu şartlar oluştuğunda öne çıkmalı. Transferdeki ekonomik kuralları doğru oynayan takımımız için bu çok önemli.
- Eğer bir kısım para iadesi gibi bir opsiyon varsa Etebo ile devre arasında yollar ayrılmalı. İyi niyetli bir oyuncu. Ancak eski formunu yakalayamadığı gibi Galatasaray’la kanı uyuşmadı. O oynadığı anda takımın tüm bağlantısı kopuyor. Kasımpaşa maçında kırmızı kart görene kadar oynadığı oyun dışında bir oyunu yok. Kalmak zorunda olacaksa da artık olumlu bir katkı beklemiyorum.
- Sezonların ilk devreleri daha net oyuncuların, ikinci devrelerinde de kontratak oyuncularının ortaya çıktığını görüyoruz dört senedir. Fatih Hoca yine Henry’nin peşinde, gelir de verim almasını bilecektir. Keşke bu süreçte Kerem daha fazla şans bulabilseydi.
- Fatih Hoca, Feghouli’nin dönüşüyle birlikte yine Belhanda’sız orta saha düzenine dönmeli, Cezayirliyi orta sahada kullanmalı. Ve sazı yine Taylan öncülüğündeki Emre Kılınç, Arda ve Feghouli üçlüsüne vermeli.
- Falcao, Emre Kılınç ve Diagne’nin kartı çoğu takımda geçiştirilebilecek kartlarken bizde fırsatlar tepilmez. Üç tane oyun içinde çok anlamı olmayan kırmızı kart gördük ve bu bize beş puana mâl oldu. Oyuncularımız artık iyice dikkatli olmali…
- Muslera ve Feghouli’nin dönüşü ile birlikte takımın resmi değişecektir. Ancak sakatlık ve cezalar için doğru ve ekonomik alternatifler şart.
Oğulcan’a Tavsiye
Bu zorlu süreçte Galatasaray’a güzel katkılar verdi. Ayaklarıyla güzel işler çıkardı. Ancak bazen kafasıyla da sonuç alacağı fırsatlar buldu, tıpkı bu maçtaki gibi. Dikkatimi çekiyor da bir kaç maçtır net fırsat geliyor ama ya vuramıyor ya da doğru vuruşu yapamıyor. Burak Yılmaz’ın sonradan kafa golü atmayı öğrendiğini hatırlarsak benzeri çalışmaları O’na da tavsiye ederim. Bu konuda çalışırsa kendisine çok büyük bir artı kazandırır.
Hoca, Yönetim ve Transfer
Hafta içinde Fatih Hoca ve yönetim arasında çıkan krizden sonra kovulma haberleri ortaya çıktı. Mustafa Cengiz Galatasaray TV’de her zaman yaptığı işi yaptı. Konuşmayı seven başkanımız, yine bol bol konuştu ama ne yazık ki bir çözüm ortaya çıkmadı. Rakiplerin transfer limitlerine laf sokmak taraftarın görevi; yönetimlerin görevi hukuk içinde gerekli adımları atmak. Başkanımız devlet geleneğinden gelen bir yönetici. Devlet kurumlarında sık kullanılan “Söz uçar, yazı kalır” diye bir söz vardır. Özerk de olsa federasyon bir kamu kuruluşu. Burayı sözle değil yazılı müraacatlar yaparak köşeye sıkıştırırsınız. Hem federasyon hem de rakipler yalan beyan, belge tahrifatı gibi yollara sapmışlar ve bu yalanlarda ısrar etseler de siz görevinizi yapmış olursunuz. Yarın öbür gün başvuru elinizde kılavuz olur. Bu düzen hep böyle gidecek değil ya!
Transfer konusuna da değinmek istiyorum. Neredeyse dört senedir transferden sorumlu yönetici Abdürrahim Albayrak… Bizim göremediğimiz ama sizin gördüğünüzü hangi özelliğiyle bu görevi sürdürüyor. Galatasaray’ın bugünkü şartlarda yabancı dil bilen, ana dilinin hakkını veren, Galatasaray’ın parasının kıymetini bilen bir transfer sorumlusuna ihtiyacı var. Transfer sadece parayla yapılmaz, bazen de işin ehliyle mucizeler yaratabilirsiniz.
Sonsöz
İlk devrenin bitmesine iki maç kala zirvedeki çekişme gelecek adına umut verici. Küme düşme ve şampiyonluk mücadelesi arttıkça her takım maçları daha da ısıracaktır. Bu süreçte Muslera’nın dönüş performansı bizim defansif olarak kaderimizi belirleyecek. Sonrası mı? Yönetimin transferin son gününde bir takımın “çürük yumurtasını” getirme dışında bir opsiyonu yoksa sonrası Fatih Hoca’ya kalıyor. İkinci yarı Taylan ve Oğulcan’dan başka bir isim daha kazanması ve Emre Kılınç’ı Sivasspor günlerine döndürmesi gerekiyor. Hep birlikte izleyeceğiz…
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/