Kadro açıklandığında Etebo’nun ilk on birde olduğunu görünce Fatih Hoca’nın orta alanda direncini artırma gayesinde olduğunu fark ettik. Ayrıca Luyindama da uzun bir aradan sonra ilk on birde başladı. Şener, geçen hafta beğenilmiş olacak ki ilk on birde kendine yer buldu.
İlk Yarıdan…
Maç her iki tarafın da hayli temkinli yaklaşımıyla başladı. Orta saha üstünlüğünü ele geçirmeye çalışmakla geçilen ilk dakikalardan sonra maçın kaderini bireysel hataların belirleyeceği az çok ortaya çıktı. İlk yarının belli bölümlerinde iki takım da basit top kayıpları yaptı ama bunlar gole çevrilemedi. Galatasaray adına ilk önemli pozisyon Diagne ile 19.dakikada geldi. Taçtan gelen topu önüne alan Senegalli forvet topu auta gönderdi. Bizim adımıza akılda kalan diğer pozisyon ise Marcao’nun şutunun çizgiden çıkartılmasıydı. Beşiktaş Ghezzal’la etkili olmaya çalıştı. 35.dakikada Marcao’nun geri pasını çok iyi süzen Larin araya girdi Okan’la karşı karşıya kaldı ama o da kaçırdı. Şener, 39.dakikada sakatlanınca yerini Linnes’e bıraktı. İlk yarıda karşılıklı hatalar ve birkaç pozisyon haricinde bir şey göremedik. Cüneyt Çakır’ın atağımızı kestiği pozisyonu da es geçmemek lazım. UEFA’nın gözde hakemi olsanız da Türkiye’deki derbilerde bu denli kepaze kararlar alabiliyorsanız varın gerisini siz düşünün.
Bence Yanlış Karar
İkinci yarıya iki takım da oyuncu değişikliği yapmadan girdi. Birince devrenin bir benzerini izliyorduk ki Diagne kırmızı kart gördü. Pozisyonu dikkatli irdelersek kırmızı kartın yanlış bir karar olduğunu görürüz. Çünkü Diagne’nin niyeti doğrudan rakibi indirmek değil. Gelen topa ayağını fazla kaldırmış olabilir ama ilk dokunan bizim oyuncumuz olduğu için sarı kartla geçiştirilmesi gerekiyordu. Cüneyt Çakır ilk yarıda önemli bir atağımızı kesti ikinci yarı da on kişi bıraktı. Maça doğrudan tesir etti. Diagne ayağını kontrolsüz bir şekilde kaldırsa da Fatih Hoca karara doğru dese de ben kırmızı kartın yanlış olduğunu söylüyorum. Burada Diagne’yi sonuna kadar eleştirebiliriz orası ayrı bir mevzu.
Kırmızı Kart Sonrası
Kırmızı karta kadar başa baş giden bir oyun vardı. Bu dakikadan sonra Beşiktaş kontrolü alır gibi oldu ama net pozisyon vermedik. Sahanın en iyilerinden olan Luyindama ilk hatasında gole sebep oldu. Zaten maçın buna yönelik bir gidişatı vardı. Konya maçında dengesiz bir hamleyle penaltıya neden olan Kongolu stoper bu sefer de ayağından kaçırdığı topla takımın geriye düşmesine yol açtı. 1-0’dan sonra tepki veremedik. Etebo ve Oğulcan’ın yerine Emre Kılınç ve Emre Akbaba oyuna dâhil edildi. Bu değişiklikler takımı ileriye taşıyamadı. Ağır bir zeminde on kişi oynamanın zorluğunu da göz önünde bulundurduğumuzda işimiz zordu. Nitekim 90.dakikada yine Luyindama’nın hatasından kaynaklanan pozisyonla jimnastik kulübü farkı ikiye çıkardı. Uzatma dakikalarında Emre Akbaba ile pozisyon bulduk ama faydalanamadık ve maçı kaybettik.
Kar yağışının etkisiyle zeminde cereyan eden ağırlık, maçın taktiksel yanını etkiledi. Pas oyununu iyi yapan ve rakibi pasla açmaya çalışan Galatasaray takımı için bu durum dezavantaj oluşturdu. Fatih Hoca’nın Etebo planı tutmadı. Kanat akınlarında da orta isabeti olmayınca etkisiz bir görüntü çizdik.
Bireysel Performanslar
Etebo kendisine verilen görevi istenilen düzeyde yerine getiremeyip özellikle hücumda takımı yalnız bıraktı. Topla ilişkisinde oldukça kararsız görünen bir yapısı var. Zamanlama hataları yapıyor. Marcao pas hatası dışında iyi mücadele etti. Belhanda oynadığı süre zarfında etkili olamadı. Arda rakip sağ bekle kıyasıya mücadelelere girdi ve elinden geldiğince faydalı olmaya çalıştı. Diagne, -bana göre yanlış bir karar olsa da- ayağını o derece kaldırmamalıydı. Onun haricinde de pek varlık gösteremedi. Akbaba geçen hafta diri gibi görünse de maça girdikten sonraki oyunuyla eleştirilmeyi hak etti. Taylan yine mücadelesiyle ön plana çıktı ve takımın eksik kalmasıyla epey yoruldu.
Hafta İçi Yaşananlar ve Transfer Mevzusu
Hafta içi bizim adımıza oldukça hareketli, heyecanlı ve bir o kadar da stresli geçti. Fatih Hoca’nın Malatya maçından sonra yaptığı açıklamalar müthiş bir yankı uyandırdı. Hocanın, ‘’Bugün derin bir yalnızlık hissetim. Ben kişilere, gruplara değil Galatasaray’a söz verdim. Zaten mayısta hem sözüm hem kontratım bitiyor. Sözümde durmaya devam edeceğim.’’ demesi içimde tarifsiz bir burukluk oluşturdu. Hayatını Galatasaray’a adamış, sayısız başarılar elde etmiş, öngörüsüyle nice genci Türk futboluna kazandırmış bir hocanın böylesi ifadeleri taraftar nezdinde yoğun bir üzüntüye sebep oldu. Sonrasında yönetimin Fatih Terim’i göndereceğine yönelik dedikodular dillendirilmeye başlandı. Taraftarlar sosyal medyada kenetlenerek ‘’Yalnız değilsin Fatih Hocam.’’ dediler. Galatasaray Başkanı Mustafa Cengiz, perşembe günü basın toplantısı düzenleyerek duymaktan bıktığımız icraatları tekrarladı. Bununla birlikte Fatih Terim’le aralarında hiçbir problem olmadığını yollarına devam ettiklerini belirten açıklamalar yaptı. Böylece taraftarın yüreğine su serpmiş oldu.
Transfer, takımın ihtiyaçları doğrultusunda teknik ekibin talep ettiği oyuncularla görüşülerek gerçekleştirilir. Elbette kulübün maddi imkânları da bu noktada devreye girer. Şayet bütçe sorunu yoksa transfer yapılır. Taraftar doğal olarak takıma transfer yapılmasını şiddetle istiyor. Kaldı ki Fatih Terim de transfer istediğini doğrudan dile getirdi. Ancak Galatasaray yönetimi maalesef ki bu mevzuda beceriksiz. Ne alırken ne de gönderirken başarılıyız.
Transferin ihtiyaç olduğu hepimiz tarafından bilinen bir gerçek. Hızlı bir kanat oyuncusu ve merkez orta saha alınması şampiyonluk yolunda elimizi güçlendirecektir. Satmadan alamıyorsak satmayı başarmalıyız ve bir şekilde hocanın isteklerini yerine getirmeliyiz. Galatasaray yönetimi bu durumu bir an önce çözmelidir. Ben her şeye ve her zorluğa rağmen Fatih Hoca’ya güveniyorum.
Burhan ALSAN
Twitter: https://twitter.com/BurhanAlsan
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!