Aldatmasın
Bu sezon Galatasaray’ın zorluk derecesi yüksek maçların dışında iç saha maçlarında üç puan kazanma konusunda sorun yaşayacağını hiç düşünmemiştim. Üstüne bir de bu hafta iki önemli oyuncusundan yoksun yakalanmış Alanyaspor’a puan kaptırma ihtimalini az görüyordum; ama bu sonuç kimseyi aldatmasın. Mesele sadece puan kaybetmemek değil, evet bazı oyuncuların coşkusu çok iyi, bazıları çok yetenekli ama eksik olan bir şey var. Sanki takım sahaya “tamam ya, bu kadro zaten iyi, yeter bize bu kadar” dercesine çıkarılıyor. Takım birçok yönüyle gerçekten iyi ama sadece anlık performansa göre skor üretilebiliyor. Planlı, çalışılmış atak organizasyonuna dair bir emare göremedim. Sezonun ilk haftalarında çalışılmış pres organizasyonlarını görünce gelecek de hücum organizasyon eksiklikleri giderilir diye düşündüm ama ne yazık ki öyle olmadı. Bugün yine oyun ve çalışılmış atak yerine bireysel oyuncu performanslarına bakınca maç uzun süre 1-0 gibi riskli bir skorda kaldı. Galatasaray klasik bir duran top golü yese Alanyaspor eksik kadrosuyla bile puan alabilirdi.
Kronik Sorun
Sezon başından beri sol bek eksikliğine taktım, bazı okuyucularım da zaman zaman bana göndermelerde bulunuyorlar. Evet Latovlevici ve Linnes bu takımın sol bekleri değil (Linnes her ne kadar, daha çok oynamayı haketse de). “Her şerde vardır bir hayır” derler ya tam o misal Tolga’nın sakatlığı sonucu hücum açısından tehdit eden gerçek bir kanat oyuncusu katkısıyla sol bek yol geçen hanı olmadı. Eğer bir bölgeyi defansif olarak savunamıyorsanız, o zaman hücumla savunmalısınız. Tudor bilinçli şekilde olmasa da Yasin tercihiyle doğru bir karar almış oldu. İşler istediğiniz gibi gitmezse yapmanız gereken futbolun doğrularını yapmak. Tolga sezon başı sürprizi olarak yeterince katkı verdi. Ama o sürpriz tekrara düştüğü için kabak tadı verdi. Alternatiflere başvurmanın sakıncası olmadığını bugün bir kez daha görmüş olduk.
Selçuk İnan
Selçuk İnan nispeten kolay geçen bir maç için Fernando’nun yokluğunu çok aratmadı ama bu da kimseyi aldatmasın. Evet Selçuk özellikle ilk yarıda istekliydi. Uzun süre sonra ilk 11’de sahaya çıktığı bir maçta katkı vermek Selçuk İnan’a da moral olmuştur. Ancak zorluk derecesi yüksek maçlarda Fernando’yu bir daha kaybetmemek gerek, çünkü bu takımda Fernando’nun yerini tam anlamıyla doldurabilecek kimse olduğunu düşünmüyorum.
Hezimet Sonrası
Galatasaray geçen hafta kimsenin hatırlamak istemediği bir hezimetle karşılaştı. Ve bunun sonucunda Tudor tekrar yoğun bir şekilde tartışılmaya başlandı. Birçok Galatasaray taraftarı gibi ben de Tudor’u beğenmiyorum. Ama sezon ortası yapılan değişiklikler beni her zaman ürkütmüştür. Hatırlarsanız Drogba’lı, Sneijder’li kadro, Mancini dönemi hoca-takım uyumunu sağlayana kadar son iki maçta zorla ikinci olmuştu. Evet Tudor düşük profilli bir hoca ama benim Galatasaray tarihinde gördüğüm bir şey var; Galatasaray düşük profilli hocalarla da şampiyon olabiliyor. Bazı hocalar başka yerlerde aynı başarıyı tekrarlayamasa da, Galatasaray camiasının gücü ve final serilerini kazanmaya alışık olması sayesinde şampiyonluğu tattılar. Kim bu hocalar derseniz Holman derim, kariyeri Holman’dan çok daha iyi olsa da Gerets derim. O yüzden Galatasaray camiasını sakinliğe davet ediyorum. Fenerbahçe ve Beşiktaş bu kadar geride kalmışken bu şampiyonluk mücadelesini Başakşehir’e bırakmak istemiyorlarsa tabi.
Kısa Kısa
- Öncelikle taraftarın oyuncu yuhalama işine bir kez daha değinmek isterim. Bazı oyuncuları beğenmeyebilirsiniz ancak bu kadar bireysel odaklı bir şekilde oyuncu yuhalamak takıma bence daha çok zarar veriyor. Özellikle bu maçta yaşanacak sürpriz bir sonuç takımı tamamen alt üst edecekken bu maçta Latovlevici’ye, geçmişte Sinan’a, Selçuk’a, Yasin’e yapılan protestolar kısmen haklılık payı taşısa da şampiyonluk mücadelesi açısından hiç yapıcı değil. Belki de Galatasaray’ın kenardan oyun ve oyuncu katkısı alamamasında bu protestoların etkisi var. Ben Galatasaray taraftarını biraz daha sükunete davet ediyorum.
- Birçok Galatasaray taraftarı Serdar Aziz’e çok ısınmasa da bence eldeki kadroda Maicon’un yanına en iyi alternatif. Maicon’la beraber oyuna kattıkları sertlik takıma iyi bir katkı sağlıyor. Devre arası yapılacak olası bir stoper transferinde Serdar Aziz’in vereceği forma mücadelesiyle de takıma katkı vereceğini düşünüyorum.
- Bu maçla birlikte hatırlanacak bir şey de bence Tolga ve Selçuk’un aynı anda sahaya sürülmemesi gerektiğinin bir kez daha ortaya konması. İkisinin birlikte olduğu maçlarda oyun aklı ve temponun olumsuz etkilendiğini düşünüyorum.
- Bence Belhanda, Ndiaye, Rodrigues ve Yasin’in hep birlikte final pas zamanlaması, şut-pas tercihi konusunda ayrıca çalıştırılması gerekir. Sezonun kalan bölümünde maçları erken koparmak, rakiplerin direncini kırmak açısından bunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.
- Rodrigues mevzusuna ayrıca değinmek gerekir. Mariano ile çok iyi uyumu ve takımı ileriye taşımasıyla ilk 11 oyuncusu olmayı hakediyor. Tıpkı Serdar Aziz’de olduğu gibi şu an elde olanların en verimlisiyse eksiklerine rağmen ondan faydalanılmalı. Hamza Hamzaoğlu zamanının şampiyonluğunda sessiz sedasız katkı veren Bruma’dan daha etkili olduğunu düşünüyorum (Bruma’nın şampiyonluk yaşadığı sene için söylüyorum)
- Yasin Öztekin bencil oyunu ve fazla iddialı demeçleriyle taraftardan çok tepki alsa da bugünkü maçı hem oyuna hem de skora katkıda bulunarak bitirdi. Tekrara düşeceğim belki ama şampiyonluk yolunda tüm daha oyunculardan daha fazla katkı alınmalı. Taraftarın geçmişe takılmadan tüm oyuncuları desteklemesi gerektiğini düşünüyorum.
- Gomis’i Galatasaray’a gelmeden önce uzun soluklu izlemedim. Çok iyi bir golcü ve daha önceki yazımda belirttiğim gibi Galatasaray’a çok yakışıyor. Ama sanki sadece golle soluyabiliyor. Gole o kadar odaklı ki bazen basit bir pasla da takıma gol kazandırabileceğini unutuyor sanki. Bu durumlarda pozisyona girip pas alamayanların morallerinin bozulduğunu ve maçların kopma anlarının bazen böyle kaçtığını düşünüyorum.
Sonsöz
Bu maç kimseyi aldatmasın ama sezonun şifresinin iç saha maçlarından mümkün olduğunca çok puan almaktan geçtiğini de kimse unutmasın. Özellikle bu sezon iç saha maçlarında namağlup bir seri de rakipleri olumsuz etkiler. Galatasaray taraftarı yönetimden ve Tudor’dan yana haklı olarak dertli. Hatta bazen mağlup olsak da gitseler diyeni bile gördüm. Ama inanın Galatasaray’ın kaybedecek bir senesi daha yok. “Şampiyon yönetim, şampiyon hoca gitmez” diye bir şey yok. Bu konu kongrede ve kongre sonrasında mutlaka gündeme gelmelidir. Umarım kongre Dursun Özbek yönetimine gereken cevabı verir. Devamında da Tudor tartışılır. Çünkü şampiyon olsak bile Tudor’un Galatasaray’ı Avrupa’da temsili konusunda da çok iyimser değilim. Ama kimsenin bir sezonun daha başı önde gitmesine tahammülü yok. Ezeli rakiplerinin bu kadar geride kaldığı bir sezonda Galatasaray’ın tek rakibi Galatasaray. Artık sezonu uzun vadeli düşünüp sakin olma vakti gelmedi mi?
Sezonun tüm yazılarında aşağıdaki linki eklememe rağmen hala “Neden 3 Numaralı Üye” soruları geliyor. Cevabı aşağıdaki linkte. Okumayanlara mutlaka tavsiye ederim 🙂
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/