Bilge Fatih Terim
Tekrar Merhaba.
Geçtiğimiz hafta sonu Galatasaray açısından muazzam bir derbiyi geride bıraktık.
Taktiksel açıdan rakibini çözen, tehlikeli isimlerine kilit vuran, oyunu domine eden ve dilediği anda tempoyu düşürebilen takımımız ligin ofansif alanda en çok pas yapan takımını zorlama paslar ve driplinglere zorladı.
Galatasaray’dan en büyük beklentim erken gol bulup önde baskıya devam ederek rakip yarı alana oyunu yıkması ve oyunun boyunu kısaltması idi. Fatih Terim yine muazzam bir iş başardı. Sıkça ağırlığı ve pozisyonunu kaybetmesi ile eleştirdiğimiz Maicon ve sol stoperde her daim maçın kaderine tesir eden hataları mevcut Denayer ile savunma hattını orta çizgiye kadar çıkardı.
Bu hamle bir anlamda ciddi risk demekti. Maicon’un arkasına atılan toplar ve yine Maicon ile Mariano arasında oluşacak boşluklar bu alanları etkili kullanan iyi Babel ve o bölgelere yaptığı koşular ile savunma dengesini bozabilecek Negredo tehlikesi Talisca’nın orta ve kısa mesafeli şutları ve kafa vuruşları alınan riske dahildi. Fakat Maicon’un Babel’i kaçırdığı pozisyon haricinde gayet iyi geri dönüş aldık bu sistemden.
Bireysel hatalardan ve bireysel performanslardan bağımsız tam bir Fatih Terim takımı vardı sahada.
Maç yazılarında ve tv programlarında Beşiktaşlı yorumcu ve yazarların yaptıkları muazzam tespitler oldukça keyifli idi. Takımlarının iyi performans gösterememesini hiçbir şeye bağlayamadılar. Galatasaray’ın oyun stratejisi ve burada aldığı doğru riskler, doğru hücum pres ve akıllı oyununu övmemek adına. Bunu da maç sonrası tedbirler olarak düşünelim.
Galatasaray taraftarının diğer gruplardan en önemli farkı, kendi takımları liderlik durumunda iken daha rahat olmaları ve bunu hayatın olağan akışı gibi kabul etmeleridir. Liderlik süresi ligde en uzun olan takım yine Galatasaray’dır.
Kazanan takım kimliği tam olarak budur. Bunu da Türkiye’nin taktiksel ve motivasyon anlamında en iyisi olan “Bilge Fatih Terim” ile tekrar geri kazanmıştır.
Galatasaray dışına çıkmak gibi bir alışkanlığım olmamasına rağmen dikkatini çeken bir hususa daha parmak basmak isterim.
Hemen derbinin ardından Tudor-Terim kıyası yapıldı. Malum herkes okumuştur isim vermeye gerek yok. Bu tür kıyasların neden ilk yarıda oynanan derbiden sonra yapılmadığını sizlere sormak isterim. Bir takım adına görev alıp yorum yapma karşılığı hayatını idame ettiren insanların (oraya çıkacak yetkinlik sahibi ve kendi takımlarına ciddi anlamda hakim olduklarını düşünerek) Galatasaray ile ilgili ilginç kıyasları, matematik ile açıklanamayan ancak psikoloji bilimi ile izah edilecek tespitleri tüm Galatasaray camiasına ciddi anlamda enerji ve keyif depolamaktadır. Buradan her birine ayrı ayrı teşekkür etmemiz gerek.
Taktiksel ve psikolojik faktörleri 3 numaralı üye ailemizin diğer fertleri mükemmele yakın yorumlamış ve yazmışlar.
Ben daha çok kafamda soru işareti oluşturan, ciddi anlamda güldüren, keyiflendiren bu detayları sizlerle paylaşmak istedim.
Geçtiğimiz hafta itibariyle Galatasaray’ın deplasman fobisi iç sahada kazanılan derbi ile bitmiştir.
Galatasaray, kendisini merkeze yerleştirip sağlı sollu ataklarla yıpratılmak istendiğinde tam anlamıyla kenetlenip bundan başarı çıkaran ülkenin tek kulübüdür.
Özellikle televizyon camiasında kulübümüze karşı uygulanan yıpratma politikası, laboratuvarda üretilmiş özel polemik ve manipülasyonlar, sadece Galatasaray’a operasyon çekmeyi meslek edinenler ile sistematik bir algı operasyonları yönetilmektedir.
Galatasaray taraftarı bu konuda uyanık olmalıdır. Kulübünün adı geçiyor ama saha içinden bahsedilmiyor ise, kulübümüze operasyonları ile meşhur kanallarında tahrik ve tahrip içerikli yayınlar yapılıyor ise taraftarları kışkırtma amaçlı tartışmalar var ise yapılması gereken açıktır. İçeceğinizi alıp adı geçen özelliklere haiz kanalları kapatıp sizce vukuatlı olmayan isimlerin yazılarını okumak, sohbetlerine katılmak ya da maçı tekrar izleyebilecek bir platforma sahipseniz tekrar açıp stabil adrenalin seviyesi ile maçı tekrar izlemek.
Unutmayın, tüm operasyoncu medya mensupları size ve etkileşiminize muhtaç oldukları için hedef seçiyorlar. Bırakın kendileri çalıp kendileri oynasın. Keyfinize bakın dostlar.
Son üç haftaya girildiğinde kulübümüzün sahip olduğu “winner” etiketine haddinden fazla güvenmek rehavete, bu rehavet kulübümüze çekilecek olan operasyonlarda kolaylığa yol açacak, diğer desteği meçhul kulüplere özgüven aşılayacaktır.
Her maçı son maç gibi oynayıp, her maçı ilk maçımız gibi izlemeye devam edeceğiz. Ve umuyorum ki komplo teorilerine rahmet okutacak kadar çok sayıda garip karara, operasyona maruz bırakılan en büyük şampiyonluğumuz bu sene olacak.
Belki sizlerden kimileri bu seneyi anlatan kitaplar yazacak. Bizlerden birileri bu sene mevcut fecaatleri sosyal medya platformlarında zincirler halinde yayınlayacak.
Unutma Galatasaraylı, sen yoksan bir eksiğiz.
Önemli not: Şayet kulüpte etkin rol oynayan kişilerden de bizi okuyanlar mevcut ise onlardan Galatasaray taraftarı adına önemli bir talebimiz var. Lütfen bilet devirlerinde uygulanan karaborsa yöntemlerini çözebilecek bir sistem üzerine yoğunlaşın. Galatasaray taraftarı ailedir. Birbirini soyamaz. Durumdan istifade edip can kardeşinin cüzdanına göz koyamaz. Bu sene icra edilecek kadar uzun bir zaman kalmadı ama seneye Galatasaray yönetiminde kim olacak ise onlardan ricam bilet devirlerinde yaşanan sorunları ortadan kaldırabilecek bir çözüm üzerinde çalışmaları.
Herkese pazar gecesi mutluluğu kadar keyifli bir hafta diliyorum.
Saha içinden çıkmadığımız sürece Türkiye’nin medarı iftiharı Galatasaray’dır.
Görüşmek dileğiyle.