Bir Takım Düşünün

0
314
Bir Takım Düşünün
Bir Takım Düşünün

Bir Takım Düşünün


Bir takım düşünün, havaya girdiği zaman taraftarı 3-4-5 gol beklesin; aynı takım 1 gol yesin, rakip takım 3-3 diye tezahürat yapsın. Son 4 hafta gol atamamış bir rakibe bu cesareti kim veriyor? Bu sorunun cevabını birazdan vereceğim ama önce başka bir şeylerden bahsedeyim. Sezon yapısı itibariyle çok kötü başlayan ve her ne hikmetse aynı oyunla zirveye yaklaşan bir Fenerbahçe, 2 yıl üst üste şampiyon olmuş konsantrasyonunu daha çok Şampiyonlar Ligine yönlendiren Beşiktaş’la mücadele ediyor. Galatasaray ise ezeli rakiplerine çok iyi başlayarak cevap veriyor. Bu başlangıcın ardından lig defalarca kırılma maçlarına geliyor ve Galatasaray kırılma maçlarından toplamda sadece 1 puanla ayrılıyor. Tüm bu olanlardan sonra haklı olarak tepkiler yükseliyor. Galatasaray taraftarı ikilemde kalıyor;

  • Lideriz takımı ve hocayı desteklemeliyiz.
  • Lideriz ama bu hocayla bu iş olmaz.

Hep söyledim, yine söylüyorum hoca her zaman her şey değil. Galatasaray havaya girdiği zaman istediğini alır. O yüzden aklı-selim davranmak ve sabretmek benim de genelde önerdiğim; ama artık bu işin yürümeyeceği açıkça belli oldu. Galatasaray bir an önce doğru bir hamle yapmazsa, değil şampiyon olması arkadan türlü sebeplerle desteklenen takımların arkasında kalması bile inanın şaşırtıcı olmaz.

Bir Takım Düşünün
Bir Takım Düşünün

Son 4 hafta gol atamamış bir rakibe bu cesareti kim veriyor?

Evet az önce sorduğumuz soruya cevabım net; bu işin sorumlusu Tudor’dur. Karşında ligin en zayıf ekiplerinden birine “öyle mi oynasam böyle mi oynasam?” derken, ucube bir geri üçlü sistemi ile çıkarsan; önce takımın korkar, sonra da rakibin cesaretlenir.  2-0 olduğunda oturduğun yere çökersen, oyunun akıbeti daha 0-0 devam ederken belli olduğu halde maça müdahale edemezsen ve yaptığın değişikliklerin kağıt üstünde hiç bir anlamı yoksa; kusura bakma bu işin sorumlusu sensin Tudor!

Yazıyı yazarken Tudor’u dinledim. Depresyonda bir insan nasıl davranırsa öyle davrandı. Sorunlarıyla yüzleşmek yerine sağa sola sarıyor haftalardır. Öncelikle bu psikolojide bir insandan öğretmenlik yapmasını, motivasyon arttırmasını bekleyemezsiniz. Ayrıca eleştirilere “Siz Türkler böyle böyle düşünüyorsunuz” gibi saçma bir söylem kullanması kabul edilemez. Bu açıklamalar ve bu maçtan sonra Tudor’un bir mola daha alması kadar anlamsız bir karar olamaz.

Maça Gelirsek

Akhisarspor maçından sonra 12 maçlık kolay bir fikstürden bahsetmiştim; ama iniş çıkışların bu kadar sert olması, pembe tabloyu biraz grileştirdiği gerçeğiyle bir maçta daha yüzleşmiş olduk.

Gündüz maçı, deplasman maçı, Mariano yok, Gomis var, rakip zayıf ve Galatasaray lider; ama hocası lider değil. Bu şartları masaya yatırdığında ortaya çıkan ürün buysa; hocası lider ya da değil, 3’lü ya da 4’lü oynamak önemli değil, elinizde mevcut olan kadroya göre oynamak önemli. Sahaya çıkan oyuncuları bu dizilişle bilgisayar oyununa koyup oynatsanız on maçın sekizi 2-1 biter; 2-1 bitmesinin sebebi de rakip takımın zayıflığı olur, yoksa bir Başakşehir sonucu çok da rahat yazılabilir. Galatasaray bu defans  kadrosuyla asla 3’lü oynayamaz. Eğer yine 3’lü de ısrar edecekseniz, Fernando ya da Donk’un 3’lünün ortasında olduğu bir kadro denemelisiniz. (Bence o da olmaz; ama diğerinin olmadığını da defalarca gördü Tudor.)

Maça o kadar kötü tercihler silsilesi ile başlamış ki Tudor, düzeltmek için 5 oyunucu değişikliği yetmez. Yetmediği gibi yaptığı müdahaleler evlere şenlik. Karşı da sağlam bir takımın olmaması ikinci yarı için büyük şans. Yoksa sonuç çok daha vahim olabilirdi.

Kısa Kısa

Maicon: Ya özel hayat ya sezonu Brezilya’da açması ya da kötü antrenmana maruz kalması sayesinde Maicon tanınmaz hale gelmiş. Bu durumdaki bir adamı hafta içinde yapılan antrenmanlarda görmemek mümkün mü sizce? Bu durumu çözecek, gerektiğinde hafta içi dinlendirecek, gerektiğinde oynatmayacak kişi kimdir, soruyorum?

Denayer: Defans hattında oynarken sol tarafta olduğu hiçbir versiyondan olumlu sonuç çıkmıyor. Hava toplarında ve temaslı oyunda zayıf. Ancak sağ stoper ya da sağ bek oynadığında maça göre zaafları daha az görünüyor. Biz bunları görüyorsak  Tudor neden aynı şeyleri deniyor, soruyorum?

Feghouli ve Belhanda: Dünya’nın her ırkına her coğrafyasına saygı duyan ben; bu adamları izlerken kendimi “acaba  Kuzey Afrika gamsızlığı diye bir olay mı var?” diye sormaktan kendimi alamıyorum.  Top onlarda değilken o kadar gamsız ve isteksizler ki bunun sadece maça ve Tudor’a bağlı olduğundan şüphe duyuyorum.

Ahmet Çalık: Bazı oyuncular daha düşük seviyelerde üstün performans sergilerler. Aynı oyuncu büyük takımlara geldiğinde futbolculuğu bile sorgulanabilir. Ahmet Çalık da bu oyunculardan biri. Keşke Gençlerbirliği’nin kaptanı olarak kalsaydı. Ayrıca Ahmet Çalık’ın da tıpkı Denayer gibi her türlü defans organizasyonunda sol tarafta oynayabileceğini düşünmüyorum.

Ali Palabıyık

Bir hakemin görevi öncelikle futbol izletmektir. Topun oyunda kaldığı süreyi önemsemeyen bir hakem bence hakem değildir. İlk yarı 2 tane gol olmuş Ali Palabıyık maçı 45 dakika 11 saniyede bitiriyor. Bu şuna benziyor: Bir taksiye biniyorsunuz gideceğiniz yol ve ücret konusunda anlaşmışsınız, taksici varmak istediğiniz yere varmadan geldik, inebilirsiniz diyor. O kadar paranın döndüğü, o kadar insanın izlemek, izletmek için çaba harcadığı bu şovu tam süresinde oynatmak hakemlerin işi Ali Palayık. Bir oyun süresini bile ayarlayamıyorsanız lütfen maç yönetmeyin. İnanın futbol sizin gibilerle hiçbir zaman güzelleşmez. Bu yaklaşımı gören adam öne geçtiğinde yerden kalkar mı, tacı, korneri 1 dakikadan az sürede kullanır mı? Bu cesareti oyuncuya siz veriyorsunuz. Lütfen gidin artık futbolumuzdan.

Bu yazdıklarımı maçın skorundan bağımsız yaptım. Yoksa maçın skorunu gözle görülür şekilde etkileyen bir hata yapmadı. Hata futbola bakış açısında!

Sonsöz

Yazılacak çok şey var ama fazla uzatmaya gerek yok. Benim futbol anlayışımda sürekli hoca değiştirmek yok. Sürekli hoca değiştiriyorsanız, hoca seçiciler de bir sorun vardır. Evet bu maçın son fikri “Tudor İstifa” ama asıl olması gereken yönetimin istifa etmesi. Galatasaray hem mali açıdan hem de sportif açıdan kötü yönetiliyor. Yıllarca saklanan, değerlenmesi için en doğru an beklenen Riva, bu anlamda hiç hesapta olmayan Florya yok pahasına elden gitmiş. Sadece futbol değil tüm branşlar başarısız. Hepsinde hoca seçimi hatalı. İyi anlamda elle tutulur hiçbir şey yok. Anlayacağınız Dursun Özbek yönetimi başarısız kere başarısızdır. Bu saatten sonra Tudor ile birlikte istifa etmelidir. Galatasaray’ı kısa dönemli bir ortak akıl Mayıs seçimlerine hazırlamalıdır. Kendimi ve okuyucularımı mümkün mertebe karamsarlıktan uzak tutmayı hedefledim ama ilk defa bu kadar karamsarım. Dursun Özbek İstifa, hemen şimdi!

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye

İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız