Büyük Takım

2
277
Büyük Takım
Büyük Takım

Büyük Takım

Büyük takım dediğin kötü oynarken de kazanmasını bilmeli. Hiç kimse ligin 34 maçının 34’ünde iyi oynayamaz ama ayağına gelmiş fırsatları tepersen de gelecekte bunları ararsın. Kötü zemin, sıcak, milli ara Galatasaray’a yaramadı. Mutlaka kötü oyunda zemin de etkili oldu ama zemin dışında takım oyununda da eksikler vardı. Sahada Galatasaray’ın büyük takım olduğunu unutanlar vardı.

Büyük takım kötü oynarken de kazanmasını bilmeli
Büyük takım kötü oynarken de kazanmasını bilmeli

Uzun yıllardır Galatasaray’ı takip eden birisi olarak en sevmediğim şey maçları seriye bağlamışken devre arası ya da milli maç aralarının gelmesi. Bir de özellikle Demirören federasyonu döneminde yaşanan çalkantılar yüzünden milli maçlardan yeterince zevk alamadığımızı da düşünürsek, milli aralar iyice tatsız bir hal alabiliyor. Ben yine de her şeye rağmen saha ve hava şartlarını hesaba katmayarak, kaldığımız yerden devam ettireceğimizi umuyordum. İşler beklediğim gibi gitmedi.

Deplasman Takımı

Deplasman takımı olgusu nasıl Real Madrid’e, Barcelona’ya geçerli değilse üç büyük takım içinde geçerli değil. Büyük takım hocaları ne zaman deplasman maçlarından korkmaz ve galibiyet oranlarını yüksek tutarlarsa o zaman şampiyon olurlar. Benim geçen sene Tudor’da gördüğüm Galatasaray’ı deplasmanda oynatırken aşırı temkinli ve korkak oynatmasıydı. Bu sene ilk deplasmandaki aşırı hırslı, galibiyet istekli takımı görünce; ‘Tudor sonunda Galatasaray’ın büyüklüğünü anlamış’ diye düşünmüştüm ama ne yazık ki bu maçta bunu göremedim. Aslında bu takım, ilk üç maçtaki yapısı ile Tudor’u dinlemez parçalar diye beklerken zemin ve sıcak hava devreye girdi. Her şeye rağmen maç Galatasaray’a geldi ama yanlış oyuncu tercihleri takımı geçen seneki haline döndürdü. Artık herkes biliyor ki Tolga ve Selçuk’un merkezde beraber oynadığı oyun ikinci lig ekiplerine bile sökmüyor. Ndiaye’yi çıkarmak yerine Belhanda ile Feghouli değişikliği maçı elde tutabilirdi ama Tudor ne yazık ki bunu yapmadı.

Kısa Kısa

Genel olarak takım: İlk üç maçta sahaya yayılmada Gomis’le başlayan şok presler bu maçta yapılmadı. Bu da Antalyaspor’un oyuna ortak olmasına sebep oldu.

Rodriguez: Maçın olumlu ve olumsuz kırılma anlarında hemen tüm maçlarda Rodriguez var. Attırdığı gol dışında doğru kullanamadığı toplarda oyunun kaderini belirleyen isimdi.

Linnes ve Serdar: Daha önce de söylediğim gibi; işler iyi giderken çok anlaşılmaz, ortada olan maçlarda bu ikili yetersiz kalıyor. Umarım son transferler Denayer ve Latovlevici daha yüksek katkı verir. Yoksa bu sene zayıf karnımız sol tarafımız olur.

Tudor: Hafta içi takım sinerjisi bozulmuş Antalyaspor’a karşı moral üstünlüğünü değerlendiremedi. Takımla bozuşmuş Eto oynuyor, sakatlık yaşayan ve Rıza Çalımbay’la sorun yaşayan Nasri yok, yeni transfer Vanqueir oynamıyor. Yani; Antalyaspor geçen seneden daha kötü durumdayken Tudor bu fırsatı değerlendiremedi. Bu maçtan çok ders çıkarmalı. Bu takımın değişiklikte akla ilk gelecek oyuncusu Selçuk olmamalı, hadi oyuna aldın Tolga ile beraber orta sahada buluşturulmamalı.

Selçuk İnan: Tudor senin için kariyerini riske atıyor ama sen en basit yan toplarda bile hata yapıyorsun. Sakatlandığın pozisyon doksan artılar sen hala saha içinde tedaviyi uzatıyorsun. Yine 90+5 te frikik pozisyonu gelmiş, Tudor yandan senin vurman için yırtınıyor, vurdun olmadı diğer frikik tam Maicon’un yeriyken ısrarla Maicon’u gönderiyorsun. Taraftar bu tarz pozisyonlarda sana çok daha fazla tepki veriyor. Yeni transferler geldiğinde videolarına bakmıyor musunuz ya da bu adamlar hazırlık maçlarında, antrenmanlarında yeteneklerini sergilerken gözlerinizi mi kapatıyorsunuz? Her şeyi geçtim takım sinerjisi adına bile takım arkadaşına bırakırsın topu arada. Anlaşılan fiziksel iniş yanında mental inişi de getirmiş. Bu sene senden takıma yarar gelmeyecek. Bazen ayrılıklar gerekir. Bu takıma çok zaferler kazandırdın ancak bu taraftar da kulüp de sana bunun karşılığını fazlasıyla verdi. Keşke Semih Kaya’nın yolundan ilerleme yolunu seçseydin.

Federasyon: ‘Çok sevgili’ federasyon yetkilileri, milli takımın enerjisini yabancı sınırlaması gündemi ile bozacağınıza, azıcık saha zeminlerine de el atsanız ne güzel olur.

Taraftara

Lig uzun bir maraton, bazen böyle kayıplar olur. 4 maçta 10 puan ise hiç kötü değil. Bu kayıplardan sonra takımın en önemli itici gücü biziz. Fenerbahçe’nin bu kadar kötü başladığı, Beşiktaş’ın Avrupa’da en az altı üst düzey maç yapacağı sezonda ipler bizim elimizde. Tudor’un eksikleri ve tecrübesizliği, yeni bir takım olma gibi faktörler özellikle kendi sahamızda rakiplerin ayaklarını titretmekten geçer. Taraftar varsa şampiyonluk var. Önümüzdeki maçta coşkulu bir maç yazısı yazma dileğiyle. Galatasaray’la kalın, haftaya görüşmek üzere…

1962-1963 Puan Cetveli
1962-1963 Puan Cetveli

 Not:

Son zamanlarda bazı haber siteleri ve Başkan Dursun Özbek’in dile getirdiği ligimizin en çok gol atılan sezonu ile ilgili bir farkındalık oluştu. Ligimizin gol rekoru 103 gollü Fenerbahçe’nin şampiyon olduğu 1988-89 sezonu olarak biliniyor. Oysa ligimizin en yüksek gol rekoru 1962-63 sezonunda Galatasaray’a ait. Bu belge TFF’nin sitesinde de mevcut. Fotoğrafını da ben yükledim. İki aşamalı bir grup olduğu için bizim rekorumuzu görmezden geliyorlar ama öyle bir ayrım olması çok saçma. O sezon iki tane gol kralı mı seçtiniz ki ligi  ikiye bölüyorsunuz?

Dikkatimi bu konuya yönelten Mustafa Çayır’a teşekkür ederim. Dikkatli bir Galatasaraylısın, umarım hep güzel başarılara tanık olursun…

 

 

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

2 Yorum

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız