Haftalardır süregelen maç kazanamama durumu sarı kırmızılı formaya gönül vermiş milyonlarca taraftarı hayli üzdü. Kimimiz küme düşme korkusunu derinden hissederken kimimiz buna ihtimal dahi vermedi. Gerilim filmi tadında geçen 5-6 haftalık süreç zor bela kazanılan bir galibiyetle son buldu. Umarım bu galibiyet cendereden çıkışın ilk basamağı olur.
Kadro Tercihi
Maç öncesinde kadrolar açıklandığında yine çeşitli sürprizlerle karşılaştık. Forvet bölgesinde Halil ile Mostafa’ya şans veren Torrent, orta sahayı Pulgar ve Taylan’a emanet etti. Sol bekte ise Ömer Bayram vardı. Omar çok uzun bir aranın ardından ilk kez kadrodaydı. Yaşlı kurt Babel tercihi tartışmaları beraberinde getirdi.
Ev Sahibi Oyuna Hükmetti
Maçın başlamasıyla beraber taraftarının coşkusuna ayak uyduran bir Göztepe vardı sahada. Buna rağmen üçüncü dakikada kazandığımız faulle golü bulduk. Dikkatimi çeken şey şuydu. Faul pozisyonu neredeyse orta saha bölgesindeydi. Normalde paslaşarak kullanılabilecek bir yerdi. Ancak bunu duran top şansı olarak gördük ki orta yaparak değerlendirdik ve golü de böyle attık. Belki de ilk yarının tek akıllıca yanı buydu. Öne geçtik geçmesine ama tamamen rakibe mahkûm bir futbol ortaya koyduk. Oyunu kontrol eden, pozisyonlara giren ve sürekli atak kovalayan Göztepe’ydi. Özellikle Halil Akbunar ve Berkan’la sol kanadı etkili kullandılar. Pulgar ve Taylan’ın orta sahadaki acziyeti bariz şekilde görünüyordu.
Art arda dört pas yapamaz hâldeydik. Rakibe çok net fırsatlar vermedik ama baskıyı ensemizde epeyce hissettik. Mostafa ve Babel hava topları dışında opsiyon olamadı. Halil’in savrukluğu yine üzerindeydi. Pulgar beklenen ivmeyi yakalayamamış gibi görünse de önceki takımlarında gösterdiği başarılı performansa ulaşacağına inanıyorum. İlk yarının en başarılı ismi tabii ki Nelsson’du. Hem karakteri hem de yürekten mücadelesiyle alkış aldı. Golle tanışması takımımız adına sevindirici gelişmelerden biriydi. İlk yarının sonlarında Ömer’in topla fazla oynayıp ayağından çıkaramaması sebebiyle kaybedilen top geldi ve Taylan’ın eline çarptı. Durup dururken penaltı oldu. Maçı izlerken hepimizin öfkesi yerli oyuncularımız Taylan ve Ömer’de birleşti haklı olarak. Zira önceki maçlarda da bu ikilinin basit hataları yüzünden goller yemiştik.
İkinci Yarı
İkinci yarıya da iyi başlayan taraf ev sahibiydi. Torrent’in oyuncu değiştirmeden ikinci yarıya çıkması akıl tutulmasından başka bir şeyle izah edilemez. Rakip, kalemizi ablukaya almışken hangi mantaliteye dayanarak değişiklik yapmadı gerçekten anlam veremiyorum. İlk değişiklikleri 60’ıncı dakikada yaptı. Pulgar ve Halil’i çıkarıp Cicaldau ile Berkan’ı oyuna aldı. Değişiklikten önce Halil’in boş kaleye atması gereken topu ofsayttaki arkadaşına atmaya çalışması sanırım nasıl bir sınav içinde olduğumuzu gösteriyor. Değişiklerden sonra oyunu dengelemeye çalıştık ve bunu kısmen de olsa başardık. Orta sahadaki sayısal artışın belirtileri az çok görüldü. Göztepe’nin baskısını kırdık ama pozisyon anlamında verimli değildik. 67’nci dakikada yine bir elle oynama sonucu penaltı kazandı Göztepe.
Ndiaye, takımı adına golü attığında ekran başındaki Galatasaraylılar sinir krizleri geçiriyordu. Galatasaray’ı bu kadar vasat bir futbolcu topluluğuna mahkûm eden herkes taraftarımızın ağzından nasibini aldı. Golden sonra Torrent’ten iki hamle daha geldi. Babel ve Mohamed çıkarken neden ilk on birde başlamadığını bilmediğimiz Emre ile Göztepe hatıraları hayli güzel olan Gomis girdi. Geride olmanın verdiği refleksle topa daha çok hükmetmeye başladık. Cicaldau ve Emre’yle pozisyonlar bulduk. 87’nci dakikada penaltı kazandık ve Gomis’le eşitliği sağladık. 2-2’den sonra da birkaç pozisyonumuz vardı. Uzatmaların sonlarına doğru yine Emre’nin içinde yer aldığı pozisyonda bir kez daha penaltı kazandık ve Gomis’le galibiyet golünü bulduk. Nefes kesen bir mücadelenin ardından böylesine galip gelmek bizi inanılmaz rahatlattı.
Nefes Aldık
Oyuna bakınca ümitlenmeli miyiz emin değilim ama her şeye rağmen kazanmak çok önemliydi. Neyse ki bunu başardık ve birazcık nefes aldık. Omar’ın dönüşü günün pozitif olaylarındandı. Norveçli yıldız, maç eksiği olmasına rağmen sırıtmadı ve elinden geleni yaptı. Türkiye’nin en büyük kulübünün yaşadığı bu can sıkıcı durum hepimizi üzüyor. Adeta bir cenderedeyiz ve çırpınıp duruyoruz. Yönetimin tuhaf adımları, teknik ekibin yetersizliği ve taraftarın içindeki bölünmüşlük camia adına son derece ürkütücü bir geleceğe işaret ediyor. Umarım bir an önce toparlarız ve camia olarak güçlü duruşumuzu devam ettiririz.
Son Söz
Evet, başka Galatasaray yok. Taraftarın bilendiği bir yönetimin o koltukta ne kadar kalacağı büyük bir soru işareti. Üstelik mali anlamda da işlerin iyi gitmediği bir gerçek. Kulüp içindeki kimi üyeler Başkan Burak Elmas’a epey öfkeli. Fatih Hoca’nın gönderilmesinden bağımsız kulübün idare ediliş şekli, projelerin hayata geçmemesi, maddi gücün yetersizliği, şeffaflığın olmaması gibi konular müsebbibiyle hem taraftar hem de üyeler Elmas’a seçim çağrısı yapıyor. Burak Elmas’a düşen görev kulübü mayıs ayında seçime taşımasıdır. İsterse kendisi tekrar aday olabilir. Bu yönetimin çapı Galatasaray’ın sorunlarını çözmekten hayli uzaktır ki bunu yaşayarak gördük. Galatasaray’la kalın…
Twitter: https://twitter.com/BurhanAlsan
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!