En ruhlu beton: Ali Sami Yen

0
1211

En ruhlu beton: Ali Sami Yen

Bir çocuk, henüz çok küçük.
Kendisini ve dünyasını tanımaya çalışıyor.
O’nun için keşfedilecek onlarca şey var ki
başlıyor keşfe.
Etrafta neler olup bittiğini anlamaya çalışıyor.
Odasının duvarları iki farklı renk: Sarı ve kırmızı. Keza çarşafları da öyle…
Bir puzzle var elinde, üstünde bir takım adamlar, 12 taneler, kim olduklarını bilmiyor. Adamların arkasında ışıklar var, çok kuvvetli ışıklar…
Baktıkça gözleri kamaşıyor önce, sonra hayal dünyası…
Işıkların ortasında bir şey var, ama ne? Bilmiyor…
Sonra keşfediyor, odasının duvarında asılı olan resimdekiyle aynı şey bu. Bazen de televizyonda gördüğü ile aynı şey bu. Çocuk; öğreniyor, hissediyor…
Gün geliyor, babası elinden sımsıkı tutmuş, bir kalabalık ve yüksek sesler. Anlamaya çalışıyor, keşfediyor.
Sonra bir yerlerden geçiyorlar, bir yerlerden daha, etraftan arabalar ve insanlar geçiyor ve sonra bir yerlerden daha…
Merdivenler, ses gittikçe artıyor.
Ve nihayet; ışıklar gözüküyor!
İşte orası, işte o adamların durduğu yer, işte ışıkların arasındaki o şey!
İşte top oynadığı yerin aynısı yeşil çimler,
işte Ali Sami Yen!
Böyle keşfetti çocuk Ali Sami Yen’i, hatta çocuklar, hatta belki koca koca çocuklar…
Ali Sami Yen’i keşfettiğim gün, kendimi oraya ait hissettiğim gün!
Böyle başladı çocuğun hikayesi.
Kim bilir kaç binlerce çocuk paylaştı aynı hikayeyi…

Selâm olsun Ali Sami Yen’i keşfeden çocuklara!

Etrafımız, mahallemiz, şehrimiz, çevremiz, her yer ama her yer beton dolu. Betonların arasında bir yerlerde bir şeylerin mücadelesi içinde, mücadeleden arta kalan zamanlarda yine betondan evlerin içinde devam ediyor hayatımıza.
Ali Sami Yen betonların en güzeli, en naifi, en hislisi, en yaşayanı, en yaşatanı, en tarifsiz duyguların müsebbibi…
Bakın etrafınıza, seyredin ve kendinize şunu sorun; benim için bu yığınlar ne ifade ediyor?
Ali Sami Yen her baktığımda o yığınların arasında, dünyanın en nadide çiçeği gibi…
Karanlık ve kasvetli bir ormanın içinde, korkulardan kaçınılan, o hayali canavarların giremediği bir kaçış noktası gibiydi…
Küçüktü belki, ama gözümde her zaman dünyanın en büyük yeriydi ve size bir sır; hâlâ hayal dünyamdan daha büyük bir yer orası…
Bir baba gibi, doğulan ev gibi…
İnsan kendisini bir yerlere ‘ait’ hisseder ya hani, Ali Sami Yen “aidiyetimizin” göbeğiydi.
Ama orası bizimdi, sadece bizim!
Başkaları geldi mi en hırçın yer, hele bize düşmanlık etti miiii… of of offf…
O ne ihtişam, o ne ses, o ne heyecan, o ne tepki!
Tarihçesini falan boş verin, çünkü tarih üstü bir yerdi Ali Sami Yen!
Çocukluğumun, gençliğimin, hayatımın nadir heyecanlarından; Ali Sami Yen…
Siz herhangi bir ‘beton’a bakıp iç çektiniz mi?
İçiniz ürperdi mi mesela?
Heyecanınız zirveye çıktı mı herhangi bir beton yapıya bakarken?
Sizin hiç gözleriniz doldu mu böyle bir yer izlerken?…

Ali Sami Yen en saf hislerimizin de mabediydi!

Hani Avrupa’da unutulmaz zaferler, hani rakiplerin gelmek istemediği yer, hani cehennem, hani  sönmez ateş, hani şu rakiplerin gömüldüğü yer, hani en iyilere en güzel övgüleri yaptıran yer… İşte Ali Sami Yen’di bunları yaşamaya sebep…
İlk O gördü, biz de ilk O’nda gördük.
Her görülmesi ve içine her girilmesin de koca koca adamların bile gözlerinden sağanaklar akmasına sebep olan yerdi Ali Sami Yen!!!
Muazzam bir ruhu vardı, seni içine hapseder, sende bundan şikayet etmez, hatta hiç bırakmasın isterdin. Özgürlük bir insanın en temel ihtiyacı ya hani, Ali Sami Yen’de esir olmak belki de dünyanın en güzel duygusuydu, teslim oluştu…
Duyduğumuzda tüylerimizi diken diken eden Şampiyonlar Ligi müziği de ilk Ali Sami Yen’de işlemişti ruhumuza…
Desibel rekorları şunlar bunlar hikaye!
Siz hiç Ali Sami Yen’de maç başı üçlüsü duydunuz mu?

Tadilat ve kapasite arttırımı için, daha az aşığının içine girdiği dönemde bile, dünyanın en büyük stadyumuydu Ali Sami Yen…

Hiç küsmedi,
Boş kaldığında bile,
Sevenleri bazen kırgındı sevdiklerine,
Ama O her yeni gelişte açtı bağrını…
O, dünyanın en büyük takımları için cehennem, o büyük büyük meşhur topçular için bir dipsiz kuyu, bizler için ise adeta bir cennet…
Sahi, yenmediğimiz ‘Dünya Devi’ kaldı mı Sami Yen’de?
Kimler kimler geldi geçti, elleri boş, boyunları bükük, gururları kırık… İşte Ali Sami Yen öyle bir yerdi…
Dünyaca ünlü takımların, dünyaca ünlü topçularının Galatasaray ile eşleşmesinin istenilmemesinin sebebiydi Ali Sami Yen!
Nice insanlar geldi O’na, kimi sporcu, kimi taraftar, kimi rakip..
Hepsi hayran gitti..
Bağrında nice yetenekler, nice değerler yetişti. Adanalı Fatih’i, Galatasaraylı Fatih olarak bıraktı bizlere, mirasların en güzeli..
Ve çocuk büyüyor;
Artık daha çok şey keşfetmiş, sırtında bir forma, arkada ‘9’ numara..
Bir hayali var;
Orada, Ali Sami Yen’de, Galatasaray’ın 9 numarası olmak…
Çocuk şimdi kocaman, hayalinin imkansız olduğunu bile bile hâlâ en büyük hayali; bir gün Ali Sami Yen’de Galatasaray’ın 9 numarası olmak…
Ben ve benim gibi binlerce insanın çocukluk hayalleridir Ali Sami Yen!
Ali Sami Yen imkansızlıkların imkana dönme yeridir,
Ali Sami Yen haykırışların en büyüğü,
Ali Sami Yen tarihin en güzel sahnelerinden birisi,
Ali Sami Yen en güzel hayallerin beşiğidir!
Yapılar yıkılmaya mahkum, insanlar ölmeye…
Ali Sami Yen’in yıkılışı hâlâ içimde büyük bir yara. Ali Sami Yen’e gönlümden büyük bir parça bıraktım, o orada yaşamaya devam ediyor…
Şimdi, Ali Sami Yen’e beton demek, milyonlarca Galatasaraylıya ‘ölü’-‘ruhsuz’ demek değildir de nedir?…
Eski Sami Yen’de yakılan sonra küllenen, dünyayı yakacak çapa sahip ateşin Yeni Sami Yen’de yakılması… İlk günkü heyecanla, yolun Yeni Sami Yen’de açık olsun büyük Galatasaray…
Galatasaray’ın olduğu her yer güzel ve kutsal, ama Ali Sami Yen hâlâ tek cennet!

Ali Sami Yen Sonsuza Dek!..

Twitter: https://twitter.com/ilkeryaziyor

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız