Ligin 41. haftası bir mucizeye gebe oldu ve birden Galatasaray’ımızın önüne bir şans geldi. Şans derken bir galibiyete şampiyon falan olmuyoruz. Rakibimiz deplasmanda rakibini 1-0 yenip galip gelse, bizim en az dört gol atıp; üstüne bir de gol yemememiz gerekiyor. Ancak bu zor duruma rağmen Beşiktaş camiası o kadar korkuyor ki her türlü çirkin yollara başvuruyor. Bir yandan bizim oynamayacağımız takım Malatyaspor’un eski Galatasaraylı oyuncularına gönderme yapıyorlar. Diğer yandan kendi oynayacağı rakipleri olur da Karagümrükspor gibi dirençli çıkarsa teşvik algısı yapıyorlar ki rakip direnmesin, teslim olsun!
Bu sürece nasıl geldik?
Normal şartlarda bu kadar kötü Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor varken bizim çoktan şampiyon olmamız gerekiyordu. Rakiplerin boyunlarını çoktan bükmemiz lazımdı. Ancak biz de onlardan çok iyi değildik. Buna rağmen sıralamada yukarı tutunduk. Yeni transferlerin rüzgarıyla fikstür avantajını elde ettik ve lider olduk. Ancak hakemler ve tahkimin en “özel” muamelelerine tabii olarak lige havlu atacak noktaya getirildik. Belki daha iyi bir süreçte olsak hakemlerle de baş edebilirdik ama daha iyi olamadık. Haksız hakem hatalarına rağmen hatalıyız. Biz olaya çoğunlukla böyle bakıyoruz.
Peki Beşiktaş Kanadında Ne Oldu?
Daha zayıf bir kadroyla mücadele ediyordu Beşiktaş, saygı duyuyorum. Bize yapılanları da bir kenara koyarak söylüyorum. Zor fikstürde santrforsuz da kaldılar ama kazanmaya devam ettiler. Peki biz Galatasaray camiası olarak aptal mıydık, görmüyor muyduk olanları?
- Görmedik mi Kayserispor maçında daha dördüncü dakikada Gökhan Töre’ye çalınan penaltıyı?
- Görmedik mi küme düşme yolunda oradan alacağı bir puanla belki de lige tutunacak Kayseripor başkanının sessizliğini?
- Görmedik mi Hatayspor maçında averaj yapılırken Billong’un sarhoş taklidi yaptığını?
Örnekleri çoğaltabilirim, gerek yok. Sadece şunu biliyorum, Kayserispor maçındaki penaltının yarısı değerinde bir pozisyonla öne geçsek ve 3 puan alsak, Beşiktaş camiası 30 sene kara çalardı galibiyete! Ya da bizim farklı galibiyetimizde, rakip takımın stoperi kadro dışı kalsa 30 sene çenelerinden kurtulamazdık.
Neredeyse Şampiyon Beşiktaş!
Bu iklimde Beşiktaş 6 puan farkla, seyircisiz tribünlere bile bizden çok taraftar sokarak stadımıza misafir oldu. Başkanı, teknik direktörü rahata o kadar alışmış, bizim yediğimiz dayaklardan ayağa kalkamayacağımızdan o kadar emindiler ki; en çirkin yüzlerini gösterdiler. Benzeri bir pozisyonda biz olsak rakibi rencide etmeden, ligin finalini matematiksel olarak kesinleştirmeden konuşmazdık ve ne gerekiyorsa onu almak için elimizden geleni yapardık. Beşiktaş’a Ali Sami Yen stadında 1 puan yetiyordu. Ancak rahata alışanlar, savaşanlar karşısında dumura uğradılar. Cüneyt Çakır’ın bize asla çalmayacağı bir penaltıyla beraberliği yakaladılar. Buna rağmen ayakta kalamadılar. Kendi taraftarının eleştirdiği takımın evine gelip ikili averaj avantajını bıraktılar. Şöyle topun oyunda kalmasını sağlayan bir hakem olsaydı, belki de iki farkla kurtulamayacaklardı. 9 puan fark, olmadı 3 puan artı 1 puan sayılacak averaj avantajı ile çıkacakları yerden, Hatayspor maçında yaptıkları averaj sigortasına kadar geldiler. Halı sahada bile atamayacakları gollerin moraliyle Ali Sami Yen’de duvara çarpan Beşiktaş, Karagümrük karşısında da tutunamadı. Ev sahibi büyüklüğü gösterdiler. “Yemeden” göndermem dediler ve Karagümrükspor oyuncularını “bizi nasıl yenersiniz” diye dövdüler. Dolaylı çekilmiş videodan Arda Turan’a iki maç ceza veren akıllar, soyunma odası skandalını sezonu kapatmış sakat oyuncular üzerinden akladılar ve Cenk Tosun ile Aboubakar’ı tedbirli olarak disiplin kuruluna sevk ettiler.
Dayak attılar yetmedi, teşvik algısı yaptılar. Ligin üçüncüsü olarak Fenerbahçe’nin şampiyon olmasını o kadar istiyorduk ki teşvik verdik Karagümrük’e… Koskoca Beşiktaş trol akıllılara kalınca böyle oluyor tabii!
Yetti mi, tabii ki yetmedi?!
Biz diğer tarafta küme düşmüş takımın genç kalecisine gol atmaya çalışıyor ama yeterince muvaffak olamıyorduk. Hakemler ilk golümüzü büyük bir şevkle adeta altın bulmuşçasına iptal ettiler. VAR çok şaşırtıcı bir şekilde duruma müdahale etti. Sonrasında gözlerinin önündeki iki penaltıyı vermediler. Yine VAR devreye girdi. Bu sezon ilk kez doğru VAR muamelesi görmesek belki de Denizlispor’un direnci iyice artacaktı. Sahi Denizlipor küme düşmüştü? Neden bu kadar mücadele ediyorlardı. Adama sormazlar mı; “bu mücadeleyi önceki haftalarda gösterip de neden kümede kalmadınız” diye? Biz sormadık! Çünkü karşımızda bir tane Billong görmek bizi mutsuz ederdi. Küfür etmek yerine Denizlipor’un genç kalecisini tebrik ettik. “Sakat oyuncularımız” da soyunma odasında Denizliporlu oyunculardan kimseyi dövmedi!
Diğer yandan Malatyaspor takımı ve oyuncularını zan altında bırakmak için dört koldan saldırıya geçtiler. Herkesi kendileri gibi bildikleri için Semih Kaya, Adem Büyük üzerinden algı yapmaya çalışıyorlar. Oysa ki biz bir maç önce kendi kiralık oyuncumuz Ali Yavuz Kol’a karşı mücadele ettik. Yediğimiz golden önce sol kanadımızı çok fazla zorladı. Yaptığı ortaya bir dokunuş gelse belki de asist yapacak ve belki de şampiyonluğun önüne taş koyacaktı. Ancak o mücadeleyi verirken şunu biliyordu. “Ben burada gol ya da asist katkısı yapsam Galatasaray camiası bana “neden?” demez. Ekmeğine ihanet etmemiş birisi olarak kulübüme dönerim.” Adem de aynısı yapacaktır, Semih de… Bakalım bizim oyuncularımız onlardan daha iyi olacak mı? Bizim asıl soracağımız soru budur. Peki soruyorum; siz hiç Atınç Beşiktaş altyapısından çıktı, O’na güvenmiyoruz algısı yapan Galatasaraylı gördünüz mü?
Hem Korkak Hem de Kibirlisiniz!
- Hem başkanınız “Tabii ki alkışlayacak. Fatih hoca yapılması gerekeni söylemiş, eklenecek bir şey yok” şeklinde kibirli bir demeç verecek hem de olası olumsuz sonuçlarıyla baş edemeyeceksiniz.
- Hem “Hiç kimse heveslenmesin, şampiyon Beşiktaş olacak. Diğerleri anca ikinciliğe aday olur.” diyecek kadar kendinizden emin olacaksınız hem de “lig bitince gerekenleri konuşacağım, Türk futbolu böyle ileri gidemez” diyeceksiniz. Bilong sarhoş sarhoş dolanırken, Cüneyt Çakır poposuna yer arayan Gökhan Töre’ye penaltı çalarken Türk futbolu kalkınıyordu ya, şimdi ne değişti?
Geldik Ligin Finaline
- “Gerçekçi bir taraftar olarak yarın beş atarız, Beşiktaş da bir gol atar ve şampiyon oluruz” diyemem. İpler Beşiktaş’ın elinde, makul bir Beşiktaş galibiyetine yapabileceğimiz bir şey yok maalesef.
- Ancak yine gerçekçi bir taraftar olarak Beşiktaş’ın içine düştüğü psikolojik süreci ve kısıtlı olanaklarının yarın da onları zorlayacağını düşünüyorum. Beşiktaş galip gelirse belki de averajla ikinci oluruz. Ama ben Beşiktaş’ın kazanmama ihtimalini bizim az farkla kazanma ihtimalimizden daha yüksek buluyorum.
- Biz bu sürecin sonuna bize karşı yapılan üvey evlat muamelesine rağmen geldik. Buna rağmen kendimizi eleştirdik. Bir kısmımız umudu kesmişken lig maratonunun en tecrübelisi, en winner karakteri Fatih Terim pes etmedi. Bizi finalin son ayağına kadar taşıdı.
Yarın sonuç ne olursa olsun Hoca’mızla ve oyuncularımızla gurur duyacağız. Yapılan kötülükleri görüp maç seyretmeyi bile sorgulayacak duruma gelmiştik neredeyse. Bu iklimde maçlara çıktılar. Kollanan takımın elinden avantajı alıp, korkuyu yüreklerine bıraktılar. Bizi finale taşıyan bu ekiple gurur duyuyorum. Yarın şampiyon olsak da olmasak da dimdik ayaktaki takımımızı onurlandıracağız. Kazansak da kaybetsek de hep birlikte geleceğe bakacağız.
Korkun!
- Şampiyon olmasa bile gururla ayakta kalmış bir takım ensenizde! Korkun!
- Sizinle oynayan rakipleri motive etmek için türlü namussuzlukları yapıp, rakiplerinizi baskı altına almaya çalışmadığımız için korkun!
- Kendi göbeğinizi doğru zamanda kesememiş olmanın camianızda kaç sene travma yaratacağından korkun!
- Fenerbahçe camiasının alışkın olduğu “yine mi?” sorusunun kulağınıza tarafımızdan küpe yapılmasından korkun!
- Yıkıldık sandığınız anda bir daha ayağa kalkmamızdan korkun!
- Eskisi gibi Avrupa Fatihi olmamızdan korkun!
- Kendimize olan güvenimizden korkun!
Sonsöz
Galatasaray anların takımıdır: Karanlığın içinde bir kıvılcım çakar, biz o ışığa tutunur aydınlığa ulaşırız.
Galatasaray his takımıdır: Liseli çocukların hayallerini süsleyen bir gelecekte, aynı çocuk ruhuyla, aynı hayalcilikle, aynı gerçekçilikle, aynı vizyonla yaşıyoruz. Bir takım kurmuşlar, hadi biz de kuralım diye kurulmadık!
Galatasaray her zaman kazanır: “Bugün olmadı, çünkü böyle eksiklerimiz vardı.” diyecebiliriz!
Galatasaray vazgeçmez: Çünkü “kaybettiğinde değil, vazgeçtiğinde yenilirsin!”
Galatasaray dik başlı bir takımdır: O yüzden “Cimbom Başı Dik Yürür’ü” hep bir ağızdan bağırırız!
Yaşasın Galatasaray!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/