GALATASARAY 2 FATİH TERİM 2

0
212

Öncelikle belirtmek isterim ki, bugün kaybettiğimiz iki puan Fatih hoca ve teknik ekibine yazar. 

Haftaya rakiplerimizden Beşiktaş’ın puan kaybıyla başlamışken bugün bütün umutlar, Rizespor karşısında üç puan alarak devre arasına sayılı haftalar kala yukarıdan kopmamak adınaydı…

Sahaya alışılagelmişin dışında değişik bir 11’le çıktık. Maça Ahmet gibi uzun süredir oynamayan bir oyuncu ve genç Ozan’la gerideki tandemi oluşturarak başlarken ikinci bölgeye de fizik olarak eksikleri olan Selçuk – Feghouli ikilisini koyduk.

Burada ki amaç, ayakları iyi olan Feghouli ve Selçuk’la, sağa sola deplase olmayı seven Muğdat, Onyekuru, Garry üçlüsünü ayağa oynatmak, geriden bindirmeye gelen kanat bekleri Nagatomo – Mariano’yla da hücümü çoğaltarak sonucu getirmekti. 

Bunun meyvesini de, Feghouli – Selçuk ikilisinin 60 dakikalık performansıyla gelen iki golle almış olduk.

İlk yarı Onyekuru’nun bomboş pozisyonlarda yok hükmündeki Muğdat’a pas vermeyip bencil oynaması, yine Onyekuru’nun ikinci yarı maç 2-0 ken üçe iki yakaladığımız bir pozisyonda elli metre geriden Garry’e bomboş pası saçma sapan bir yere atması, pozisyondan beş dakika sonra Eren’in ceza sahası içinde Garry’e verdiği pasın kısa kalması sonucunda pozisyonlar öldü ve  skorun açılması maalesef imkansız hale geldi. 

Orta sahamızda oynayan  oyuncuların fizik eksikliğini bilen ve ikinci yarı bu bölgede düşeceğimizi ön gören teknik heyet, bu duruma çare olarak 46. dakikada Muğdat’ı kenar alıp yerine Linnes’i sağ beke koyarak Mariano’yu ön liberoya çekmekte buldu.

Hatalar serisi de burada başladı. Mariano’nun da Selçuk ve Feghouli’den farkı yoktu maalesef. O da dili dışarı çıkan oyuncuların başında geliyordu. Hal böyle olunca diri Rizespor geriye dönemeyen takımımızı organize ataklarla dağıttı ve biraz da şansın yardımıyla iki gol atarak sahadan beraberlikle ayrıldı.

Daha önce futbol hayatı boyunca Mariano ön libero oynadı mı bilmiyorum ama sürekli alternatif olarak düşünülen ve bana göre takımın şu an ki en istikrarlı futbolcularının başında gelen Linnes’in eski takımında ve Milli takımında orta saha oynamışlığı fazlasıyla var. Elinizde böyle bir alternatif varken neden Mariano ön libero oynar ki? Kadroya genç almak önemli değil, önemli olan onlara en kritik yerde bile olsa şans vermek. Mariano ön libero oynayacağına Celil sahada yer alsın, Abdüssamed girsin. Yahu en kötü skoru tutacaksak Maicon’u geriye alıp defansı üçleyelim.

İki maçtır sol açığa Ömer Bayram giriyor örneğin. Ayağına gelen toplarda dizleri titriyor adamın. Üzerine gelen bomboş topu ısrarla dağa taşa vurmasına rağmen, Yunus ve Ali Yavuz kenarda oturuyor sol açık Ömer Bayram oynuyor. Bu neyin korkusu sevgili Fatih hocam. Biz sizi böyle tanımadık ki… Ozan nasıl şans bulup bu şansı iyi değerlendirdiyse diğerleri de en sorumluluk alınacak yerde o şansı fazlasıyla hak ediyor. 

Muğdat neden yok sayılıyor bu kadro içinde? Çocuk ilk yarı 6.10 km koşmuş. Emin olun ki, bunun 5 km si boş göstermekten yapılmıştır. Onyekuru denen sorumsuz oyuncu, Muğdat’ı bomboş gördüğü halde pas vermiyor. Geldiğinden bu yana yazıyoruz, söylüyoruz, Muğdat forvet OY NA MAZ. Muğdat 10 numara OY NA MAZ. Muğdat topu alıp sağa sola servis yapabilen, kafaya çıkabilen, ince işler ortaya çıkaracak bir oyuncu değil ki. Neden ısrarla Muğdat’dan Sasa İliç ve Adrian İlie yaratılmaya çalışılıyor ki? Orjin yeri kanat bu çocuğun. Bakın Beşiktaş maçında sağ kanada koydunuz iki tane %100 gol pası verdi. Biri Ömer Bayram’a, diğeri Feghouli’ye. 

Muğdat kötü oynayabilir ama asla kötü koşmaz. İkinci yarı yürüyecek hali kalmayan Eren, Onyekuru, Feghouli, Selçuk, Garry’den de fazla koşar, mücadele ederdi bu çocuk. Madem elinde ki gençleri yetersiz görüyorsun o zaman kötü koşmayacak adamı kenara almayın arkadaş. Hiç değilse önde bassın, adam kovalasın, rakibi çıkartmasın. Muğdat için ilk on birin değişilmez adamı olur demiyoruz. Lakin; mevcut kadro can çekişiyorsa sahada ruh gibi dolaşan oyunculardan fazla mücadele eder diyoruz…

Sizden rica ediyorum, bunu Porto maçından buyana söylüyorum. Onyekuru denen sorumsuz ve bütün işi eksik kaldığı maç kondüsyonunu Galatasaray da tamamlamak olan kanat oyuncusunu ivedilikle eski takımına yollayın. Porto maçında kaleciyle karşı karşıya kaldığı pozisyonda topa ayağını soksa, iyi oynadığımız maçta hem rakibi on kişi bırakacaktık hem de şu an Cl için çok daha farklı konuşuyor olacaktık. Aynı arkadaş, Konya maçında durum 1-0 ken yine karşı karşıya kaldığı pozisyonda ikinci golü bulsa puan olarak +2 hanemizde kalacaktı. Bugünkü Muğdat’a vermediği, Garry’e saçma sapan attığı pası falan yukarıda yazdım zaten. Kırılma anlarında bu sorumsuz ve arma aşkından uzak oynayan oyuncunun büyük payı var.

Bütün Galatasaraylı dostlar gibi canım çok sıkkın. Demirören federasyonuyla, eksikliklerle, sakatlıklarla boğuşurken bir de üstüne kafa olarak ne yaptığını kendi bile anlamayan bir teknik heyet sorunumuz çıktı.

Fatih hocam; hangi maçtan sonra söylediniz hatırlamıyorum ama takımın eksikliklerinden daha çok sorunun birbirini için oynayan oyuncuların bir araya gelmemesinden kaynaklı olduğunu belirtmiştiniz. Galatasaray takımı sahaya 11 kişi çıkıyor ve bu durum bahane kaldırmaz, sahaya çıkan o 11 kişi savaşmalı, takım adına hareket etmeli demiştiniz. Hocam; sorunun ya kendini göremiyorsunuz ya da takıma medya önünde gaz veriyorsunuz. Gerçekten ben bu durumu çözemedim. Dışarıdan net olarak gördüğüm ve sene başından bu yana gerek blok sayfamda gerek sitemizde değindiğim en büyük eksik takımın fizik olarak yerde sürünmesi. Bugün rakip takımın iki koşan kanadı Samudio ve Aminu bile yaptıkları koşularla birinci bölgemizi yıprattılar, sağa sola yatırdılar. Sizden rica ediyorum, devre arasında bu durumu çözün. Eyvallah, takım eksik, takım sakat, bütün rakipler üstümüze oynuyor ama bu takım kötü oynuyor, bu takım kötü koşuyor hocam, fizik yerde sürünüyor. Transfer transfer diyoruz, bu takıma yapılacak en büyük transfer yeni bir kondisyon ekibidir…

Bakın ne güzel söylediniz, birbiri için oynayan oyuncular topluluğu… Birbiri için oynayan oyuncular topluluğu armaya inanan, seven, taraftarın hırsını sahaya yansıtan oyuncularla olur. Eren gibi, Onyekuru gibi rakibin arkasına saklanan, kendim icraat yapayım diye çırpınan Garry’le, yürümeye hali olmayan Mariano’yla olmaz… Bu adamlar oynayacağına gençler oynasın, varsın gençlerle puan kaybedelim. Bugün yaptığı pozisyon hatasıyla gol yedirten Ozan’a en ufak laf söyleyebilir mi biri? Neden söyleyemez? Çünkü çocuk forma aşkına saldırıyor, terinin son damlasına kadar mücadele ediyor…

Günün sonunda altın değerinde bir üç puan kaptırdık. Yarın Başakşehir ne yapar bilmiyorum ama bu gidişle ilk yarının sonuna kadar aradaki makas iyice açılacak.

O kadar kötü oynadık ki, son dakika Linnes’in %100 penaltısını bile es geçen Ali Palabıyık’la, ” yok” odasını konuşmaya gücümüz kalmadı.

Allah sonumuzu hayır etsin. Gidişat iyi değil…

Twitter: https://twitter.com/emana312

Ana hesabımızı takip etmeyi unutmayın: https://twitter.com/3numaraliuyecom

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız