Galatasaraylılar İçin Sabır Dönemi!

0
202

Niçin sabır dönemi? Buhranlı ve çalkantılı bir yılı geride bıraktık. Yeni yönetimle ve yeni teknik direktörle sezona giriyoruz. Yenilikler beraberinde sabrı da gerektirir. Dolayısıyla sabretmeliyiz. Doğru eleştirileri doğru zamanda doğru şekilde doğru kişilere yeri gelince zaten yaparız. Geçtiğimiz sezonu büyük bir hüsranla noktaladık. Hiçbirimiz anımsamak istemiyoruz ama ben kısaca değineyim.

Haziran 2021’de neredeyse tüm taraftarın desteğini alan Burak Elmas 41 oy farkla başkan seçildi. Elmas, Fatih Terim’le birlikte üç yıllık bir strateji geliştirdiklerini ve genç oyunculara yöneleceklerini açıkladı. O minvalde oyuncular alındı. Sezon başladı. Avrupa haricindeki performansımız iyi değildi. Fatih Hoca eleştirilerin odağındaydı. Yönetim içinde de çeşitli çatışmalar oldu ve bir yerde patlak verdi. Böylelikle epey buhranlı bir sürece girdik. Nihayetinde, zinhar tasvip edilmeyecek şekilde hoca ile yollar ayrıldı. Bundan sonraki tenkitlerin tamamı yönetimeydi. Sürece dair çok fazla ayrıntı var ama oralara girmeye gerek yok. Burak Elmas Torrent ile anlaştı. Torrent takımı ileri taşıyamadı. Mart ayındaki olağan mali genel kurulda Elmas yönetimi idari açıdan ibra edilmedi ve GS için yeni bir süreç başladı. Seçim tarihi açıklandı ama itiraz edenler oldu. Hukuki süreç başladı, seçimler 11 Haziran’a ertelendi. Metin Öztürk, daha sonra Dursun Özbek’in listesine girmeyi kabul etti. Eşref Hamamcıoğlu ve Dursun Özbek yarıştı. Her iki aday da projelerini, vaatlerini yoğun tartışmalar içinde üyelerle ve taraftarla paylaştı.

Dursun Özbek ve Erden Timur

Dursun Özbek 11 Haziran 2022’de yapılan seçimlerde 135 oy farkla Başkan oldu ve Galatasaray’da yeni bir süreç başladı. Erden Timur ismi seçim sürecinde sıklıkla duyuldu. Taraftar nezdinde son derece olumlu bir intiba oluşturdu. Kendisi, Galatasaray’a adanmış bir vizyonla hareket ettiğini tüm içtenliğiyle anlatınca camianın kahir ekseriyeti tarafından kabul gördü. Mütevazı, samimi, güvenilir ve dürüst bir imaj çizerek Dursun Özbek’in kazanmasında önemli bir etken oldu. Galatasaray Adası, Florya, Riva, Kemerburgaz ve Mecidiyeköy’deki taşınmazlarla ilgili muhtelif projeler benim epey dikkatimi çekmişti. Süreç şayet anlatıldığı gibi bir gelişirse Galatasaray’ın geleceğine ilişkin ümitlerim daima canlı kalır. İşin başında Erden Timur olunca güven katsayım hayli artıyor. Bununla beraber güçlü bir yönetim kurulu var. Tek endişem güçler odağının ego savaşına evrilip çatışmalara sebebiyet vermesi. Bu noktada Dursun Özbek’e büyük bir vazife düşüyor. Yönetimi bir arada tutup seçim öncesinde verdiği barış, birlik ve camia bütünlüğü mesajına sadık kalması gerekiyor.

Okan Buruk Dönemi

Yeni yönetim mazbatayı alır almaz çalışmalara başladı. Gerek sportif anlamda gerek idari bakımdan işe koyuldular. Teknik direktör konusunda birçok yabancı isim gündeme gelse de Galatasaray’ın altyapısından yetişerek nice kupalar ve başarılar kazanan Okan Buruk’ta karar kılındı. Okan Hoca da Galatasaray’ı çok istediğini defaatle dile getirmişti. Nitekim imza merasiminde hissettiği heyecan ve mutluluk gözlerinden okunuyordu. Kafamda ufak tefek soru işaretleri barındırsam da Okan Buruk’un doğru bir tercih olduğunu düşünüyorum. Kendisi süper ligde şampiyonluk yaşadı ve Türkiye kupasını kazandı. Oyun anlayışı itibarıyla önde baskıyı seven, hücumu birinci planda tutarken savunmaya da önem veren bir profili var. Elindeki kadroyu olabildiğince etkili kullanmayı biliyor. Kendini geliştirmeye, yenilemeye ve istişareye açık olması takım adına önemli bir avantaj. Taraftarın mutlaka sabırlı davranması gerekiyor. Sezon başladıktan sonra olası kötü sonuçlarla karşılaştığımızda hemen tepki vermek yerine itidalli davranıp doğru eleştirileri getirmeliyiz. Onun da en az bizim kadar Galatasaraylı olduğunu unutmamamız gerekiyor. Okan Hoca’ya tüm kalbimizle destek vermeliyiz ve her daim yanında yer almalıyız. Bazı şeylerin şampiyonluktan daha kıymetli olduğunu idrak etmeliyiz diye düşünüyorum.  

Sportif Başarı Şart mı?

Ülkemizdeki futbol anlayışı salt kazanmak üzerine kurulu. Taraftarlar takımlarının sürekli kazanmasını istiyor. Ancak şöyle bir gerçek var ki hiçbir takım daima kazanamıyor. Ben de önceden böyle düşünüyordum ancak son zamanlarda bakış açım değişti. Çünkü şampiyon olmak demek borcu azaltmak demek değil. Bilakis borca borç katmak demek. Üstelik Avrupa gelirleri de kısıtlı çünkü devler ligine direkt katılamıyoruz. Galatasaray, Türkiye’nin en başarılı kulübü olarak elbette şampiyonluğa oynamalı. Lakin benim nazarımda daha önemli olan sürdürebilirlik. Mali, idari ve sportif manada sürdürülebilir bir yapı kurmadan kazanılan şampiyonluklar zehirli şırınga etkisiyle kulübü zora sokuyor. Dolayısıyla mali anlamda borcu en aza indirip altyapıdaki cevherleri doğru bir stratejiyle geliştirebilirsek önümüz açılır. Bunu radikal bir reform olarak da görebiliriz. En kaliteli hocaları getirip çağa uygun antrenman modelleriyle o çocuklarımızı her açıdan yetiştirebilmeliyiz. Oraya ayrılan bütçeyi asla kısmamalıyız. Dünya standartlarına uygun bir altyapı tesisi kurup hocasından malzemecisine, futbolcusundan kondisyonerine, aşçısından psikoloğuna kadar her şeyi tastamam hazırlamalıyız. Oradaki herkese iyi ücretler verip hayat şartlarını yükseltmeliyiz. Hülasa özümüze dönüp kendimiz yetiştirmeliyiz. Tüm bunları taraftara doğru bir iletişim modeliyle anlatırsak ve sabredebilirsek geleceğimizi teminat altına almış oluruz.

Projelerin Önemi ve Mali Durum

Galatasaray dört büyükler arasında borcu en az olan kulüp. Daha da önemlisi hâlihazırdaki borçlarını ödeyebilecek imkânlara sahip tek kulüp. Elimizde çok değerli gayrimenkuller var. Özbek yönetimi seçim öncesinde bunları tek tek anlattı. Hedefleri, planları ve projeler neticesindeki kazanımları sarih bir şekilde paylaştılar. Ben, Erden Timur’un yaptığı proje sunumundan hayli etkilenmiştim. Ayakları yere basan, somut verilerle işlenmiş projelerdi bunlar. Eğer tüm bu planlamalar aksilik çıkmadan hayata geçirilirse Galatasaray ciddi anlamda rahata erer. Konuşulan rakamlardan öte Erden Timur’un özverisi, heyecanı ve içtenliği taraftarı çok etkiledi. Ben, şu anda transferden daha çok söz konusu projeleri merak ediyorum ve onların daha mühim olduğunu düşünüyorum. Mali durumu düzeltmeden elde edilen başarılar havuzda başka bir gediğe yol açıyor. O yüzden borçsuz bir Galatasaray hayal ediyorum. Umarım sadece hayalde kalmaz.

Transfer Furyası

Malumunuz üzere transfer dönemindeyiz. Taraftarın büyük bir iştiyakla beklediği, handiyse her gün saatlerce gündemi takip ettiği bir sürecin içindeyiz. Peki, bu ne derece doğru? Geçen seneyi hatırlayalım. Yığınla transfer yaptık ama çoğu hüsran oldu. O zaman da tıpkı şimdiki gibi heyecanla bekliyor ve sevinçten havalara uçuyorduk. Elbette transfer yapılır ama önce eldeki oyuncuları değerlendirmek üzere bir oyun anlayışı geliştirmek daha doğru değil mi? Transfer, ihtiyaçlar doğrultusunda kulübün mali koşullarına halel getirmeksizin yapılır. O yüzden transfer fetişisti gibi davranmak bence doğru değil. Ha şu da var ki Galatasaray mutlaka kadrosunu güçlendirmeli ve takviye yapmalı. Marcao’nun ayrılacağını varsayarsak Abdülkerim’in transfer edilmesini yerinde bir hamle olarak görebiliriz. Ayrıca Altay’dan alınan genç oyuncu Kazımcan da artık Galatasaray forması giyecek. Umarım hayalini kurduğu takımda nice başarılara imza atar. Transfer yaparken bütçeyi aşmamak ve ağır yüklerin altına girmemek kulübümüzün öncelikli hedefi olmalı. Yaşasın Galatasaray!

Burhan Alsan                                                                                                                                             

Twitter: https://twitter.com/BurhanAlsan

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız