Bu yazımızda, Galatasaray’ın başkanlık seçimleri ve önümüzdeki dönem Galatasaray’ın sorunlarına değinmek istiyoruz. Özellikle, son dönemde vurguladığımız üzere, 19 Haziran 2021 tarihinde, Galatasaray’ın yapmış olduğu seçim, önümüzdeki 20 seneyi etkileyeceğini söylemiştik.
Bildiğimiz üzere Galatasaray, futbolda son iki sene şampiyonluğu kaçırdı ya da kaçıracağı ortam oluşturuldu. Bir önceki sene, siyaset destekli bir takım şampiyon “yapıldı”. Bu sene de yine, malum destek odakları ile bir rakibimiz şampiyon yapıldı, Galatasaray şampiyonluktan “tek” bir gol ile uzaklaştırıldı. Bu son iki seneden, Galatasaray ciddi dersler çıkarmalıydı. Çünkü bu son iki sene Fatih Hoca, toplamda 17 maç (!) ceza aldı. Cezalar, şampiyonluktan özellikle bu sene uzaklaşmamızın önemli sebeplerinden biri oldu. Engellenmiş olduk. Tam ritim bulmuş, üst üste 8 maç kazanmışken engellendik. Nasıl mı?
Uydurulmuş kırmızı kartlar, futbolculara verilen hukuk dışı cezalar, benzer durumlarda başkalarına para cezası veya daha hafif cezalar verilirken, Fatih Hoca’ya çıkan hadsiz cezalar gibi. Çok fazla haksızlıklara uğradık. Resmen liderlikten indirilerek hedeften uzaklaştırıldık ki buna rağmen son hafta, puan puana gelip sadece tek bir gol ile şampiyonluğu kaçırdık. Böyle bakıldığında, Galatasaray’ın temel sorunu Fatih Hoca üzerinden, Fatih Hoca’sız bırakılması olduğunu görüyoruz. Tabii burada, Hocanın da hataları vardı. Her şeyi dört dörtlük yaptığını iddia edemeyiz. Bunu zaman zaman belirttik, yazdık ve söyledik. Özellikle kadro tercihi ve değişiklikler ile ilgili hatalarının altını çizdik.
Peki, Fatih Hoca ekseninde hataya zorlanmışsak hocayı saha kenarında tutmak, başkalarının konuşması gereken noktalarda onu konuşmaya zorlamak, konuşmak zorunda bırakmak esas problem değil miydi? Kim konuşmalı, hakkımızı kim savunmalıydı? Şüphesiz, zamanın yönetiminin göreviydi konuşmak. Yönetim konuşmadı mı? Tabii konuştu. Ama biz yaşanan haksızlıklara değinilmesini beklerken, “TFF bizim dostumuz, hakemler iyi niyetli, v.b.” ifadeler kullanıldı. Biz hocamızın desteklenmesini beklerken adeta hocamıza ceza verenler desteklendi.
İşler aslında öyle ilginç bir hal aldı ki, Hoca-Yönetim ilişkileri kopma noktasına hem de bir değil birden çok defa gelmiş iken, hep direkten döndü. Fatih Hoca taraftara vermiş olduğu sözler sebebiyle ve yönetimin ömrünün daha fazla uzamayacağını anladığı için sezonu tamamladı. İpleri koparmaktan vazgeçti. Ancak bu ortam da maalesef bir şampiyonluğun kaçmasına mal oldu.
İşte yukarıda bahsettiğimiz kaçan şampiyonluk, kralın çıplak olduğunun görülmesi ve yönetimin değişmesi ile birçok şampiyonluğa ve dolayısıyla değişen projeksiyon ile önümüzdeki 20 yıla damga vuracak bir seçime vesile oldu.
Yapılacak seçim ve sorunlar yumağı
Genel durumu böyle tarif ettikten sonra yapılan seçimle gelen yeni yönetim çok fazla sorunun üzerine geldiğini kabul etmek gerekir. Bankalar Birliği Anlaşması, Stadın isim sponsorluğu, görevi devir aldıktan tam bir ay sonra başlayacak Şampiyonlar Ligi elemeleri, Kemerburgaz tesisleri, Riva ve Florya’nın durumu, Galatasaray Adası’nın hukuki durumu, TFF ilişkileri. İlk etapta bunlar hemen akla gelenler.
Ayrıca, transferler, basketbol şubesinin durumu, altyapı sorunları. Bir de bunların dışında Pandemi süreci bahane edilmek sureti ile yapılmayan iki Mali Genel Kurul’u unutmamak gerekmekte. Bunların çok ötesinde ayrı yazı veya yazıların konusu olan Galatasaray’ın artık bir an evvel kurtulması gereken Tüzük konusu var elbette.
Aslında o kadar çok sorun var ki. Ama bu sorunların üstü son üç yıl hatta daha evvelki yıllardan örtülmüşken onlarca sorun bir yumak haline geldi ve mevcut yönetimin kucağına düştü. Doğal olarak, Galatasaray taraftarı bütün bu sorunları çözmeye muktedir bir yönetim beklentisindeydi. Bu kadar yoğun sorunların olduğu bir seçim dönemi öncesi Galatasaray, bir adayın çekilmesi ve kalan 5 adayla bir seçim süreci yaşadı. Esasen, daha evvel Genel Kurula gidilmesi gerektiği hususu, özellikle Şampiyonlar Ligi treninin kaçmaması bakımından, yeni yönetime zaman kazandırılması nedeniyle son derece önemliydi. Bundan bile kaçınıldı. Bu konu ise yine başka yazıların konusu olarak hafıza dağarcığımızda yerini aldı. Bununla birlikte, geçmiş yönetimin Galatasaray’a gelmesi olası zararlardan ve tüzüğe aykırı yaklaşımdan dolayı ihracı söz konusu şu an.
5 Adaylı Seçim
Bu 5 adaylı seçimin Liseli, lisesiz, ayrımının en önemli figürü hiç kuşkusuz bir önceki dönemin Divan Kurulu Başkanı Sayın Eşref Hamamcıoğlu oldu. Bana sorarsanız her ne kadar Başkan Burak Elmas’ın kazanmasını memnuniyetle karşılasam da aklımızda bir soru hep yer aldı. Çünkü her ne kadar bu yönetime güven duysak, her mecrada sonuna kadar destekleyecek de olsak benim ve belki birçok Galatasaraylının kafasında bir soru vardı. Adaylar ortaya çıkmadan önce veya ilerleyen aşamalarda daha toparlayıcı bir aday çıkabilir miydi sorusu birçoğumuzun kafasını kurcaladı. Benim gibi birçok Galatasaraylının sonuca sevinmesinin en büyük sebebi ise bir yılı aşkın zamandır Başkan Burak Elmas ve ekibinin ciddi hazırlık ve plan yaparak seçime girmesiydi. Kısaca taraftar olarak camiada saygınlığı yüksek karizmatik bir aday beklemekle birlikte mevcut adaylar içinde en liyakatli ekibin, Başkan Burak Elmas ve ekibi olduğu çoğunluk görüşü olarak ortaya çıktı. Bu hizmete baş koyduklarını birçok kez gösterdiler.
Seçim gerçekleşti, az bir oy farkı ile seçimi Başkan Burak Elmas kazandı ve yukarıda zikredilen sorunlar yönetimin önüne geldi.
Önümüzdeki dönem bizi neler bekliyor?
Önümüzdeki dönem, hem Burak Elmas yönetiminin hem de Galatasaray’ın ciddi bir sınavdan geçeceği aşikar. Yukarıda bahsedilen sorunların her birisi, büyük problemler grubunda. Ancak sorunlara tek tek bakılması ve çözüme kavuşturulması gerekiyor. Bugün, güncel statüde, bugünden yarına çözülmesi gereken, örneğin transferler gibi sorunlar var. Bununla beraber geleceği ve Galatasaray vizyonunu belirleyecek çözüm bekleyen sorunlar var ki bu sorunların bence en önemli ikisinden biri Tüzük ve diğeri de Kemerburgaz konusu.
Bahsettiğimiz gibi Tüzük konusuna, yazının devamında bahsedilecek de olsa, detaylı bir çalışma sonucu ayrı bir yazı olarak yakın zamanda kaleme alınacaktır. Kemerburgaz konusu ise son derece önemlidir. Galatasaray, futbol, basketbol, spor akademileri ve diğer branşlarla ilgili tesislerini bir an evvel tamamlayıp Kemerburgaz’a taşınmalıdır. Artık misyonunu tamamlayan ve çağdışı kalmaya başlayan Florya’dan çıkıp (orayı da başka gelir kaynakları oluşturmak için aktive ederek) Kemerburgaz’a geçilmelidir. Önümüzdeki 20 yıla vurulacak damganın anahtarıdır Kemerburgaz.
Nedeni, yeni bir tesisleşme hamlesi yapılarak buna bağlı olarak yeni sporcuların yetişmesi ve gelişiminin sağlanması olacaktır. Zira Kemerburgaz, Türkiye’nin dünyaya açılan penceresi ve en önemli ikinci markası olarak buradan yetiştirdiği sporcular ile sadece kendisi için değil Türkiye için gurur kaynağı olacağı Galatasaray için çok önemli bir projedir. Bu sebeple en hızlı biçimde en uygun sponsorluk anlaşmaları ile hızlıca buraya geçilmelidir. Keza, Burak Elmas yönetimi seçim öncesi Kemerburgaz ile ilgili bir proje hazırlamıştı. Mümkünse bu tesisler bir sene zarfında Galatasaray’a kazandırılmalıdır.
Yeri gelmiş iken Tüzük konusuna yine kısaca değinmek isteriz.
Her ne kadar Galatasaray’da, “sosyal medya yönetimi seçmez” dense de, sosyal medya son iki yönetimin ciddi manada seçilmesinde etken olmuş bir mecra. Bu bakımdan öyle görünüyor ki, rakiplerinin Genel Kurulu üye sayılarından az üyeye sahip olmasına ters orantılı olarak bilinç konusunda rakiplerinin çok ötesinde. 8500 civarında üye sayısı, 30 milyon taraftarlı bir kulübü temsiliyetten maalesef uzaktır. Kulüp bu temsiliyeti halka yaymalıdır. Tabii ki bilinçli ve Galatasaray değerlerini özümsemiş taraftarlar, belli kıstaslarla, rakiplerde görebileceğiniz gibi “yoldan geçenin” olacağı şekilde değil ayağı yere sağlam basan kriterler ile kulübe üye yapılmalıdır. Belli bir spor birikimine sahip, belirli bir entelektüel seviyeye erişmiş, en azından temel kriterler belirlenerek Galatasaray’ın üye sayısını 25.000-30.000 civarına çıkarılmasında fayda vardır.
Bu iki konunun dışında sponsorluklar bir başka önemli konu. Günümüz sporunda ve özellikle Pandemi döneminden zarar gören kulüpler, doğal olarak ve daha çok sponsorlarla hareket etmek zorunda. Galatasaray’ın stat isim hakkı, forma sponsorluğu gibi birçok çözüm bekleyen sorunu var. Bunlarla ilgili yeni Galatasaray yönetimi hızlıca kararlar almak durumunda. Buralardan gelecek nakit akışına fazlasıyla ihtiyaç olduğunu gözlemliyoruz.
Bankalar Birliği Anlaşması da son derece ciddi bir konu. En ince detaylara kadar incelenip Genel Kurula getirilerek, anlaşmadan, çıkılacak mı? kalınacak mı? Bir karara varılmalıdır. Riva’da devam eden inşaatlar sonucunda mevcut durum, gelir paylaşımı, elde edilecek gelirler net ve şeffaf olarak paylaşılmalı ve anlatılmalıdır. Bir yandan da yeni yönetim, yaklaşık bir buçuk ay sonra başlayacak ligde, söz konusu olacak, TFF ilişkileri, rakiplerle olan ilişkilerle alakalı önemli kararların arifesindedir.
Yazımızın başında belirttiğimiz gibi, Galatasaray’ın geçmiş iki senede, Fatih Hoca üzerinden oyunlar oynanarak kaybettirildiği şampiyonluklar nedeniyle özellikle TFF ilişkileri hayati önem arz etmektedir. Yeni yönetime, TFF’nin kararlarında adilane ve objektif olmasını sağlamak için önemli görevler düşüyor. Federasyon ile ilişkilerde domestik ve kararlı bir duruş sergilenmelidir. Bu sayede Galatasaray’ın haklarının yenilmesinin önüne geçilmesi sağlanmalıdır. Çünkü çok net ortada ki TFF, fazlasıyla sübjektif, iki kulübün haklarını koruyan bir yapıya sahip. Buradan yola çıkılarak Galatasaray ile birlikte mağdur edilen diğer kulüplerin, oluşan isyan bayrağının taşıyıcısı da Galatasaray olmalıdır. Diğer kulüpleri de bu haksızlıklar konusunda harekete geçirecek argümanlar kullanılmalıdır.
Genel olarak değerlendirmeye çalıştığımız sorunlar sıcak yaz ayları ile birlikte yeni yönetimi oldukça terletecek gibi görünüyor.
Bütün bunların toplamında baktığımız yer şudur; Galatasaray, kuruluş mottosunda yer alan, “Türk olmayan takımları yenmek” için var olmuş bir kulüp. İşte tüm çaba 20 yıllık bir yükselme döneminde bu başarıyı sağlamaya yönelik olmalıdır. Hedef olarak burası seçilmelidir. Sadece futbolda değil, basketbolda, voleybolda, su sporlarında, bünyesinde barındırdığı bütün branşlarda, sadece Türkiye’de değil uluslararası başarılar da kazanmak zorundadır. Bu yolun açılması için de mevcut yönetim bu hedefe yönelik başarısızlık risklerini göze alarak göreve geldi. Umarım Burak Elmas ve yönetimi, bu bilinçle, önümüzdeki 20 yıla damga vuracak başarı potansiyelinin hazırlıkların yapar ve Galatasaray’ı hak etmiş olduğu yere getirir.
Bizler taraftar olarak, tüm gücümüz ve benliğimiz ile yönetime önümüzdeki dönem için destek vermek durumundayız. Eleştirilerimizin yapıcı ve hedeften şaşmayacak şekilde olması sağlamalıyız. Başarılı olmak için camia tek yürek bir ve bütün olarak hedefe kilitlenmelidir. Bu potansiyel, yönetim ve camiada mevcuttur.
Birlikte çok şey başarmak için gösterilecek çaba bizler tarafından mutlaka ivmelendirilmelidir.
Güzel günler bizimdir.
Galatasaray Pusulanız Olsun.
Twitter: https://twitter.com/byymiralay
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!