Gomis
Gomis iki sene önce bedava gelmediğinde çok üzülmüştüm. Bu seneki takımı izlediğimde ‘Gomis iyi ki bu zamanda gelmiş’ diye düşünüyorum. Bu takıma o kadar yakışıyor ki olmamasını düşünemiyorum. Drogba’dan sonra böyle bir golcüyü izlemek gerçekten çok keyifli. Gomis öyle bir golcü ki futbol tarihinin her zamanında oynatabilirsiniz. Çok iyi özellikleri var. Öncelikle takım oyuncusu, takım savunmasını başlatan oyuncu. Gol vuruşları pozisyona göre değişiyor, sert gerekiyorsa sert, yumuşak gerekiyorsa yumuşak, gereken vuruş neyse Gomis o vuruşu yapıyor. Harikasın Gomis, böyle devam et.
Kaos Futbolu
Geçenlerde Fanatik yazarı Mehmet Demirkol Galatasaray’ın bugün oynadığı futbol için “Kaos Futbolu” terimini kullanmıştı. Galatasaray zemin ve hava şartları uygunsa öyle bir şekilde oynuyor ki rakip takım nasıl hücum, nasıl defans yapılacağını unutuyor. Tribünlerin çıkardığı uğultu ile birlikte rakibi adeta oyuna sağır ediyor. Sahada bir kaos var ama bu kaos rakip takımın hissettiği bir kaos.
Bu oyunun eksikleri var mı?
Bu konuda eksik kalan sonuca gitmede yaşanan zorluk. Bunun sebebini de çok yeni bir takım olmasına bağlıyorum. Müthiş hücum pres sonucunda kapılan topları değerlendirme oranı takım birlikte oynadıkça artacaktır diye düşünüyorum. Serdar’ı da yeni kabul edersek 9 futbolcunun yeni olduğu bir takımın bu yaptıkları kim ne derse desin büyük iştir.
Mehmet Demirkol Galatasaray’a UEFA Kupasını getiren oyun için de ‘Kaos Futbolu’ terimini kullanmıştı. Fatih Terim dahil birçok insan bunu olumsuz algıladığı için kabul etmemişti. Mehmet Demirkol bu konuyu son maç yazısında şöyle açmıştı: “Türk usulü ‘Kaos futbolu’ kavramını ortaya attığımda ilk itiraz edenlerden biri, bu oyununun yaratıcısı ve bundan büyük başarılar çıkaran Fatih Terim olmuştu. Belki ben ne demek istediğimi tam anlatamadım, belki hoca anlamak istemedi. Belki kaos kelimesinin, çalışmalarının karşılığını vermediğini, bir çeşit ‘tesadüf’ çağrışımı yaptığını düşündü. Aslında Radikal Futbol Dergisi’nde bunun üzerine uzun uzun yazılar da yazmıştım ya neyse… Bu tanımlamada ‘kaos’ sonsuz kademeli bir presle sahada rakibe oyun kurma şansı vermeden oynamak ama topu aldığında hızla ve ustalıkla kullanabilen bir oyuncu grubuyla rakibi kedere itmeye karşılık geliyordu.”
8 yaşından beri spor yazarı okurum. Tam üniversite yıllarıma gelen ‘Radikal Futbol Dergisi’ ise beni hem futbol okumada hem de yazmada farklı bir bakış açısıyla buluşturmuştu. Malum aradan yirmi yıl geçti, futbolda kurallara, oyuncu stillerine, taktiklere, sahalara, kameralara kadar bir sürü şey değişti, dolayısıyla o zaman Radikal Futbol’da okuyup ikna olduğum ‘Kaos Futbolu’ anlayışı da değişti. Bana göre iki dönem kaos futbolu arasında şöyle temel farklar var:
İki dönem arasındaki fark
- 1996-2001 yıllarında kısa ve çabuk oyuncuların öncü olduğu aynen Demirkol’un bahsettiği gibi “rakibe oyun kurma şansını vermeden” sonuca giden bir takım. Bu presin öncüsü Hakan Şükür. Arkasından, kadro ve zamana göre oynayan Okan, Suat, Emre, Ümit, Hasan gibi oyuncular müthiş bir pres yapıyor. Topu kapınca bu sefer Hagi önderliğinde bitirici ataklara çeviriyor. Tabii burada organizasyon işi tamamen Hagi’ye kalmıyor. Çünkü kadronun hemen hepsi ofansif ve teknik açıdan güçlü. Fatih Terim’in takımdaki oyunculara en çok kattığı şey ofans oyuncularına savunma yapmayı öğretmesi zaten. Tekrar pres sonucu top kapma meselesine dönersek eğer, o dönemde kurallar kayarak müdahaleye daha çok müsaade ediyordu. Kayarak müdahalelerde, topa dokunmak faul olmaması için yeterliydi.
- Bu dönemin farkı nedir diye soracak olursanız: Bu kadronun pres özelliği iyi fizikli ve hızlı oyunculardan kurulu olması. Pres sonu top kapmalar ikili mücadele sonucuna bakıyor. Burada iyi seçilmiş üstün fizikli oyuncular topu kapıyor ve takım aniden defans organizasyonundan ofans organizasyonuna geçiyor. Kayarak müdahale ile top kapma daha az. 1996 dönemi oyuncuları bugün aynı sistemle devam etse maçlarda çok daha fazla kart görürlerdi. Hatta geçen sene alınan De Jong’un bile kendini gösterememesinde değişen kuralların etkisi var. Çünkü bu dönem yapılan müdahalelerde kayarak yapılan müdahalelere çok daha az tolerans gösteriliyor.
Demirkol’a Katılmadığım Nokta
Demirkol’a katılmadığım nokta ise bu oyunun Başakşehir ve Beşiktaş gibi takımlarda zorlanma ihtimali. Bana göre ‘Kaos futbolu’, futbolu iyi oynamaya çalışan takımların panzehiri. 1996 döneminin maçlarına bakarsak büyük takım dediğimiz takımların Galatasaray’la karşılaşmak istemediğini görürsünüz. Hatta o dönem gemide çalışan bir arkadaşım iki grup çekilişine de tanık olmuş, gemide çalışan Milan taraftarı İtalyanların birinci grupta Galatasaray’la aynı gruba düşmemek için dua ettiğini, Beşiktaş çıkınca sevindiğini anlatmıştı. 1. Tur Grup maçlarının sonunda Beşiktaş grup sonuncusu, Milan ise lider olmuştu. 2. Tur Grup kuraları çekilirken bu sefer Milan taraftarının duası işe yaramamıştı. Neticede yine Milan ile Galatasaray aynı gruba düşmüş ve Galatasaray Milan’ın üzerinde gruptan çıkarak Milan’ı grupların dışında bırakmıştı.
Bu oyun tarzının her iki zamanda zorlanacağı şey bu sistemde oynayacak stilde oyuncuların takımda 12-13 kişiyle sınırlı kalması. Milan’ı eledikten sonra karşılaştığımız Real Madrid’e ikinci maçta sol bek eksikliğinden yenilmiştik. Sakatlık ve cezalarda bu sistem için kadro derinliği sağlanamaması aynı oyunun oynanması konusunda zorluklar getiriyor. Bir de kötü niyetli hakemlerle karşılaşıldığında fazla kart görme ve eksik kalma ihtimali bu sistemin handikaplarından…
Terim Ve Tudor
Bu konuda iki teknik direktör arasındaki fark tecrübe ve oyun okumada ortaya çıkıyor.Fatih Terim bu maç stilini özellikle lig maçlarında maçı koparana kadar oynatıp maç koptuktan sonra ciddi sayıda pasla rakibi kontrol altında tutuyordu. Hatta bazı maçlarda takıma pas rekoru denemesi yaptırıyordu. Böylece takımı derbi ve Avrupa maçlarına fizik olarak yıpranmadan çıkarıyordu. Tudor bu kadroyla yeni ve biz bu konuda henüz çalışmalar göremedik. Takım oturur ve tempoyu kontrol etmeyi öğrenirse o zaman yeni bir dönemin habercisi geliyor demektir.
Tekrar Maça Dönersek
Bugün maçta neler vardı:
- Fazlaca bir şekilde gol pozisyonu öncesi atağın gole dönüştürülememesi. Önce Rodrigues daha sonra Sinan Gümüş bu pozisyonlarda başrol oynadı. Özellikle Rodrigues sola geçtiğinde Latovlevici’yi birkaç pozisyonda görmedi ve önemli ataklara engel oldu.
- Kornerler: Çok yüksek sayıda korner kullandığımız maçta kornerlerden pozisyon çıkmadı. Tüm kornerleri Belhanda kullanıyor, bazen ayak değişimi iyidir, bazen de çalışılmış korner organizasyonlarından faydalanmak lazım.
- Defansif yönden en iyi maçımızı geçirdik, neredeyse hiç pozisyon vermedik. Akabinde gol yemeden bitirdiğimiz bir maçımız daha oldu.
- Latovlevici: Geçmiş dört hafta Linnes’i izledik. Çok çalışkan, süratli ve iyi niyetli ama sol bekte özellikle defansif anlamda zaaflar gösteriyordu. Latovlevici hem mevkisinin orjinal oyuncusu hem de oyun disiplini yüksek bir oyuncu. Son dakika transferi olarak ne kadar isabetli bir transfer olduğunu bu maçta gösterdi. Bugün az pozisyon verilmesinde onun takıma katılmasının etkisi büyük.
- Mariano: “Bu yaşta bu bonservis verilir mi, Corchia neden alınmadı” derken bana bütün eleştirilerimi yedirdi.
- Feghouli: Bir kanat oyuncusunun oyun görüşünün bu kadar geniş olması Galatasaray için büyük bir şans. Bir an önce ilk on bir oyuncusu olmasını sabırsızlıkla bekliyorum.
- Tudor’un bence Serdar’la başlaması doğru karardı. Serdar her ne kadar bazı problemler yaşasa da sol bek Latovlevici’nin gelmesi ve Maicon’un desteğiyle birlikte en olumlu oyunlarından birini oynadı. Gomis’e yaptığı asist çok zordu ama başardı. Stoper golleri de atacaktır.
- Cüneyt Çakır’la ilgili herkesin kaygıları vardı. Seyirci artık o kadar maçın içinde, takım maçı o kadar istiyor ki hakemin olumsuz bir şey yapmasına imkan olmadı. Takım bu kadar mücadele ederse ve seyirci de bu kadar destek verirse geçmiş iki senede maruz kalınan hakem katliamı ihtimalleri iyice azalır.
Not:
Yazının uzunluğundan değinmediğim bir konu var ama arkadaşlarımdan gelen talebi haklı buluyorum. Artık transfer sezonu bitti ve eldeki oyuncular en azından devre arasına kadar bir yere gitmeyecekler. Eldeki tüm oyuncular bizim kontratlı oyuncumuz. Öncelikle takım sinerjisini bozmama adına diğer yandan gerektiğinde takıma faydalı olma ihtimallerini yok etmemek için protesto işlerine bir süre ara vermek gerekir. Bu saatten sonra protestoların yarardan çok zararı var.
Önümüzdeki Hafta
Gelecek maçta Bursaspor’la deplasmanda karşılaşacağız. Le Guen gibi tecrübeli hocaları var, lige iyi başladılar ve kendi sahalarında oynuyorlar. Le Guen muhtemelen Gomis’i iyi tanıyordur ve ona şu anda alınandan daha fazla önlem alınacaktır. Umarım Tudor maça iyi hazırlanır ve Bursaspor deplasmanında ‘beraberlik iyidir’ diye maça çıkmaz. Ve yine umarım geçen haftaki maçtaki deplasman takımı tutumu saha ve hava şartlarındandır.
Not: Geçen hafta hatırlarsanız lig tarihinin en fazla gol atılan sezon rekoru hakkında bir bilgilendirmede bulunmuştum. Geçen yazımdaki gibi yine twitter aracılığıyla tanıştığım Galatasaray Divan Kurulu Üyesi Alpaslan Aktuğ daha önce kendisinin yazdığı bir yazıyı bana gönderdi. Yazı benimkinden çok daha iyi olduğu için Alpaslan Bey’in izniyle yayınlıyorum. Aşağıda “Doğru-Yanlış” başlıklı yazı Alpaslan Aktuğ’a aittir. Alpaslan Aktuğ’a çok teşekkür ediyorum, bundan sonraki yazılarımda da desteğe ihtiyacım olduğunu düşündüğünde bana desteğini esirgemezse çok mutlu olurum.
Doğru-Yanlış
YANLIŞ
Fenerbahçe, 103 golle Lig tarihinin, “Bir sezonda en fazla gol atan takım rekoru” na sahiptir.
DOĞRU
Galatasaray, 105 golle Lig tarihinin, “Bir sezonda en fazla gol atan takım rekoru” na sahiptir.
AÇIKLAMA
1962-1963 Sezonunda takımlar, 11’ er takımdan Beyaz Grup ve Kırmızı Grup şeklinde ikiye ayrıldılar. 20 maç oynayarak grup maçlarını ilk 6 sırada tamamlayan takımlar 12 takımla play-off oynadı. Burada da oynanan 22 maç sonunda Galatasaray şampiyon oldu. Grup maçlarında 51, play-off maçlarında 54 gol atan Galatasaray toplam 105 gol attı. Bu 105 golün futbolcular arasında dağılımı şu şekildedir.
Metin Oktay 38 Gol ( Kırmızı Grupta 16, Play-off’ da 22 Gol )
Tarık Kutver 17 Gol
Uğur Köken 8 Gol
Ayhan Elmastaşoğlu 8 Gol
Kadri Aytaç 8 Gol
İbrahim Ünal 6 Gol
Talat Özkarslı 4 Gol
Suat Mamat 3 Gol
Mustafa Yürür 3 Gol
Bahri Altıntabak 2 Gol
Ahmet Berman 2 Gol
Turan Doğangün 1 Gol
Erdoğan Gökçen 1 Gol
Nuri Asan 1 Gol
Mikail (Şekerhilal) kk 1 Gol
Hakkı (Ankara Demir Sp.) kk. 1 Gol
Selahattin (Karagümrük) kk 1 Gol
Metin Oktay’ın 38 gollük bu rekoru 25 yıl sonra, 1987-1988 sezonunda Tanju Çolak tarafından 39 golle kırılmıştır. Görüldüğü gibi Futbolcunun Gol sayısını hesaplarken grup ve play-off grubu maçlarında attığı golleri topluyoruz. Peki takımların !… Cem Atabeyoğlu, Ahmet Çakır gibi futbol tarihçilerimiz yayımlarında bu yanlışı yapmamalarına rağmen, spor çevrelerinde bu yanlış ısrarla fark edilmemektedir.
1962-1963 SEZONU KLASMAN GRUBU PUAN DURUMLARI
BEYAZ GRUP
TAKIMLAR 0 G B M A Y P
- Beşiktaş 20 15 4 1 47 15 34
- Fenerbahçe 20 13 6 1 40 9 32
- İstanbulspor 20 6 9 5 24 26 21
- İzmirspor 20 8 4 8 19 21 20
- Kasımpaşa 20 6 8 6 15 24 20
- Hacettepe 20 6 6 8 24 22 18
- Ankaragücü 20 5 8 7 24 24 18
- Altınordu 20 6 6 8 17 18 18
- PTT 20 5 6 9 16 22 16
- Vefa 20 3 7 10 22 37 13
- Yeşildirek 20 3 4 13 11 41 10
KIRMIZI GRUP
TAKIMLAR 0 G B M A Y P
- Galatasaray 20 14 4 2 51 21 32
- Gençlerbirliği 20 12 2 6 34 22 26
- Karşıyaka 20 10 4 6 22 19 24
- Demirspor 20 9 5 6 37 26 23
- Beykoz 20 8 5 7 18 22 21
- Altay 20 8 4 8 25 24 20
- Göztepe 20 8 3 9 27 25 19
- Beyoğluspor 20 8 3 9 23 32 19
- Feriköy 20 6 2 12 19 22 14
- Karagümrük 20 4 4 12 20 32 12
- Şekerhilal 20 2 6 12 25 56 10
FİNAL GRUBU ( PLAY OFF )
TAKIMLAR 0 G B M A Y P
- 1 Galatasaray 22 14 7 1 54 14 35
- 2 Beşiktaş 22 14 6 2 45 12 34
- 3 Fenerbahçe 22 10 6 6 31 19 26
- 4 Altay 22 8 8 6 23 25 24
- 5 İstanbulspor 22 7 9 6 29 27 23
- 6 Gençlerbirliği 22 5 11 6 31 29 21
- 7 İzmirspor 22 7 6 9 27 38 20
- 8 Hacettepe 22 8 4 10 34 41 20
- 9 Beykoz 22 5 8 9 25 28 18
- 10 Ank.Demirspor 22 6 6 10 34 41 18
- 11 Karşıyaka 22 4 7 11 27 56 15
- 12 Kasımpaşa 22 2 6 14 17 47 10
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/