Herkese Merhaba! Yoğun geçen hastane ve ameliyat süreçleri sonrası nihayet ilk yazımla karşınızdayım. Sezonu daha erken açmak isterdim ancak kısmet bugüneymiş.
****
Giresun maçında yaşanan Kerem-Marcao olayı adeta galibiyetin önüne geçmişti. Devamında Marcao’nun özür dilemesi, yönetim ve Fatih Terim’in konuyu aydınlığa kavuşturan açıklamaları bir nebze tansiyonu düşürmüş olsa da tüm gözler bu maçta Kerem’in göstereceği performansta olacaktı. Olası bir kötü performansta Marcao’ya olan tepkiler artabilirdi. Futbolun içerisinde birçok kez şahit olduğumuz futbolcu kavgalarını meydan muharebesi şeklinde lanse etmek ve bu olay üzerinden prim elde etmeye çalışmak son derece sevimsiz ve yakışıksızdı. Elbette bu tür olayların yaşanmasını desteklemiyorum ancak yorum yapan şahısların da geçmişte neler yaptığı hâlâ hafızalardaki tazeliğini koruyor. Dünyanın hemen hemen her ülkesinde olabilen iki futbolcu kavgasını sanki Norveç’te, İsviçre’de yaşıyormuşçasına yorumlayanları dürüst ve samimi olmaya davet ediyorum.
Elbette TFF ve kurulları da üstüne düşen payı almalı. Hangi gerekçelerle Marcao’ya verilen 8 maçlık cezayı maç esnasında açıklama gereği duydular? Maçın oynandığı saate kadar neden açıklanmadı da maç esnasında açıklama gereği hissedildi? Birçok kez şahit olduğumuz gibi verilen kartlarda bile tutarsızlık ortaya koyanlar ve bu kartların cezasını 1 maça kadar düşürenler bugün Marcao’yu adeta altın tepside buldular. Bu durum futbolculara ders olması gerekir ancak yönetimin de hem verilen bu cezaya hem de maçın oynandığı esnada açıklanmasına şiddetle tepki göstermesi gerek. Bu krizin doğru yönetilmesi ve doğru tepki verilmesi çok önemli.
Maça dönecek olursak
Galatasaray, yoğun maç trafiği nedeniyle bu maça rotasyonlu bir kadroyla çıktı. Oyunun ilk dakikalarında etkili olmak istese de bunda pek başarılı olamadı. Marcao’nun yokluğu geriden oyun kurma konusunda eksik kalınmasına neden oldu. Tandemde benzer profilli iki oyuncu Alpaslan ve Luyindama’nın olması bu konuda yetersiz kalınmasını açıklıyor. Yeni bir takım olmanın problemleri zaman zaman baş gösterecektir. Randers karşısında bu sezon 6. resmi maçına çıkan Galatasaray’da sahaya çıkan defans oyuncularının bu sezon ilk defa bir arada oynuyor olması, ortaya çıkan uyumsuz ve dağınık görüntüyü bir nebze açıklıyor. Ancak sezonu Haziran’da açan Galatasaray için bu durum ilerleyen haftalarda da sorun olacak gibi gözüküyor. Defansta bu görüntü mevcutken hücum hattı da benzer kaygıları izleyenlere hissettirdi.
****
Oyunun merkezini iyi değerlendiremeyen Galatasaray, topu kanatlara aktararak pozisyon üretmeye çalıştı ancak doğru set hücumları gerçekleştiremediği gibi Mohamed’i ortalarla buluşturamadı. Bu maçta Mohamed zaman zaman istasyon görevi görse de yaşadığı sakatlık sonrası formunu henüz yakalayamaması onun moralini yükseltecek golü bulmaktan uzaklaştırıyor. Kampa geç katılan Diagne dahi formu yeterli olmamasına rağmen skoru her an değiştirebiliyor Bu nedenle bu maçta ilk 11 başlaması gereken isimlerdendi. Ancak yoğun maç trafiği ve sezonun henüz başı olması nedeniyle maça kulübede başlaması bu durumu açıklıyor. Orta sahada Taylan ve Berkan dışında tempo yapacak ve oyuna dinamizm katacak oyuncu yoktu, maalesef. Emre Kılınç ve Emre Akbaba, beraber oynadıkları daha önceki maçlarda da olduğu gibi pozisyon üretme noktasında yetersiz kaldılar.
****
Fatih Terim’in tüm oyuncuları formda tutma isteği sahada uyum ve iletişim problemi olmasına yol açmış gibi gözüküyor. Rakip takım ligimizde pozisyon üretmekte ve yakaladığı fırsatları tamamlamakta sorun yaşayan Anadolu takımlarından çok farklı değildi. Galatasaray, birçok kez olduğu gibi ilk golü bulana kadar çok fazla stres yaşıyor. İlk golü bulduktan sonra ise skorun da getirdiği rahatlıkla oyun üstünlüğünü ele alıyor. Son 2 sezondur orta sahada var olan problem bu sezon aşılma yolunda. Ancak hâlâ önemli eksikleri var takımın. Bunu bu maçta da görmüş olduk. Muslera’nın performansı artık güven değil endişe yaratıyor. Yerli bir muadili transfer edilip Muslera hazır olana kadar kaleyi devralmalı. Muslera artık pas oyununa dahil olan libero kaleci yerine çizgi kalecisine dönüşme yolunda ilerliyor.
Kapalı savunma ve kontratak futbolu tercih eden takımlar için hâlâ yeterli performans ortaya koyabilir ancak Galatasaray bu tarz bir oyun anlayışını sezon içerisinde çok az tercih ediyor. Rakibe verilen birçok pozisyonda çizgi kalecisi olma yolunda emareler gösterdi. Yaptığı basit hatalar ise ciddi bir konsantrasyon kaybı yaşadığını gösteriyor. Bu da maç içerisinde özgüvenine zarar veriyor. Patrick van Aanholt ve Yedlin’in hücuma verdikleri destek olumluydu ama zayıf rakibe karşı defansta iyi bir görüntü çizmediler. İlk yarının ortalarında geliştirilen atak sonrası Kerem rakiplerini saf dışı bırakarak yakaladığı pozisyonda defansa da çarpan top kaleciyi çaresiz bıraktı. Kerem, geldiği günden bu yana sürekli üzerine koyarak ve takıma katkısını artırarak devam ediyor.
Yaşadığı bu talihsiz olaydan da güçlü bir şekilde çıkacaktır. Haklı olduğunun hepimiz farkındayız ve yanındayız. Bu gol eminim büyük bir moral olmuştur kendisine. Galatasaray, golden sonra geriye yaslanmayı tercih etti ve rakibin ataklarını bir türlü soğutamadı. Her iki takımda maç boyunca düşük tempolu bir futbol ortaya koydu. Ancak Galatasaray rakibinden farklı olarak kontratak fırsatlarını değerlendiremeyip defansta dağınık bir görüntü ortaya koydu ve görece daha zayıf olan rakibine karşı çok fazla pozisyon verdi. Rotasyondaki oyuncuların kondisyonları yeterli değildi. Serbest vuruşların iyi değerlendirilememesi skoru bulmakta zorlanılan maçlarda büyük bir sorun olarak ortaya çıkmaya aday.
****
İkinci yarıda da aynı tempoyla oynayan Galatasaray, defansta yapılan üst üste hatalar sonrası topu bir türlü uzaklaştıramayarak skorun eşitlenmesine engel olamadı. Bu gole Mohamed ile reaksiyon vermek istenildi ancak top rakip kalecide kaldı. Fatih Terim, daha önceki maçlarda da olduğu gibi bu maçta da 3 oyuncu birden değiştirdi. Emre Kılınç, Emre Akbaba ve Kerem oyundan çıkarken Babel, Arda ve Feghouli oyuna dahil oldu. Zaten düşük olan oyun temposu topu ayağına bekleyen bu 3 oyuncuyla daha da düşmüş oldu. Oyunda kaldığı süre boyunca Kerem’in hızından yeterince yararlanılamadı. Yapılan değişiklikler sonrası oyunun kontrolü tamamen rakibe geçti. Kerem’in yerine oyuna giren Babel, kanatta yer aldığı birçok maçta da yaptığı gibi topla mesafe katederken ağır kalarak rakip defansın yerleşmesine ve pozisyon almasına yol açıyor.
İlerleyen dakikalarda Mohamed’in yerine Falcao oyuna girdi ancak bu değişiklik yerine Diagne hamlesi daha doğru olabilirdi. Kalan dakikalarda Galatasaray’ın avantajlı bir skor için gol veya goller bulması gerekiyordu. Mohamed’den daha formsuz olan Falcao’nun oyuna girebilmesi için Galatasaray’ın skor üstünlüğünü eline almış olması gerekiyordu. Galatasaray, kalan dakikalarda bireysel performanslarla gol bulmaya çalıştı ama Feghouli’nin tehlikeli pozisyonu dışında fırsat yakalayamadı. Bitime çok az bir süre kala yapılan son değişiklik ise Taylan’ın yerine Aytaç’ın girmesiydi. Taylan’ın iyi bir muadilinin olmaması ve Aytaç’ın kariyeri boyunca istikrarsız bir performans ortaya koyması –ki bu cümleleri kendisi Galatasaray’a transfer olmadan önce de kuruyordum- zayıf rakibine karşı kalan dakikalarda Galatasaray için problem oluşturmadı ama sezonun geri kalanında bu durum gündeme gelecektir. Son dakikalarda rakibin de iyice savunmaya yaslanması Galatasaray’ın pozisyon bulmasını zorlaştırdı. Tüm bu parametreler ışığında Galatasaray, Randers karşısında Avrupa Ligi grupları öncesi hazırlık maçı tadında bir performans ortaya koydu.
Ve henüz hazır olmadığını da gösterdi.
Twitter: https://twitter.com/10raumdeuter
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!