Lige Denizlispor maçının şokuyla başlayan Galatasaray kendi evindeki hakimiyetine de güvenerek Konyaspor maçına başladı. İlk dakikalarda üst üste kornerlerle gelen Konyaspor baskısı ürkütücüydü. Sonrasında Galatasaray dengeyi kurdu ve maçtaki oyun üstünlüğünü ele geçirdi. Ancak savunma hattına “otobüs çekme” stratejisini güzel işleten Aykut Kocaman’ın takımı karşısında gerekli hücum hızını sağlayamadı. Bulduğu nadir pozisyonları da değerlendiremeyince devre arasına 0-0’lık skorla girildi. İlk devre topa sahip olma sayısı ve pas sayısını görünce Galatasaray’ın hücumda devamlı arayışta olduğunu ama sonuca ulaşamadığını gördük. İkinci yarının ilk onbeş dakikasında gol gelmezse Kocaman “otobüs taktiği” etkinliğini iyice arttırır derken en kritik altmışıncı dakikada Babel’in golü geldi.
Golden sonra üst üste anlamsız pas hataları yapan Galatasaray rakibini bu yolla kendi sahasına taşımış oldu. Konyaspor’un kuru baskısı devam ederken Seri’nin kırmızı kartı geldi. On kişi kaldıktan sonra artarak gelişen bu baskıyı kıramayan Galatasaray çareyi Konyaspor’un “otobüs” taktiğinde buldu. Kulübeden gelen oyunculardan beklenen destek gelmeyince baskı iyice arttı. Son dakikada gelen gol Konyaspor’un baskısının karşılığı Galatasaray’ın şansızlığıydı.
Maçın Kırılma Anı
Maçın kırılma anı Seri’nin kırmızı kartıydı. Pozisyona sarı kart veren Mete Kalkavan VAR uyarısıyla kırmızı kart verdi. Bu pozisyonun gelişimi, niyet ve sertlik derecesiyle sarı kart bence yeterliydi. Ancak Mete Kalkavan kırmızı kart verdi. Eğer bu tarz pozisyonlarda standart bu olacaksa kırmızı karta bir şey diyemem ama ne yazık ki bunun standart olmayacağını biliyorum. Geçtiğimiz sezonda bundan çok daha ağırlarının sarı kartla değerlendirildiğini hatta bazılarının es geçildiğini biliyoruz. Bunun dışında Mete Kalkavan’ı uzun süre sonra ilk kez başarılı buldum. Özellikle maçı durdurmak maksatlı sürekli kendini yere atan Ali Turan’a verdiği kart bence maçın sonraki anlarında oynanma süresini net bir şekilde pozitif etkiledi.
Maçın Kazanımı
Bu maçın Galatasaray adına en önemli olayı ilk maçına çıkmasına rağmen Nzonzi’nin gösterdiği performanstı. Fransız oyuncu tıpkı Melo’da olduğu gibi ilk maçında “ben buradayım ve fazlasıyla etkin olacağım” mesajını verdi. Bu transferin bu kadar uygun maliyetle gerçekleşmesinde kimin emeği varsa hepsini ayrı ayrı tebrik etmek gerekir.
Kısa Kısa
- Geçen maçta eleştirdiğim Nagatomo bugün özellikle ilk yarıda fazlasıyla istekliydi. Ama orta başarı oranı düşük olunca sonuca olumlu katkıda bulunamadı. Normalde paslaşacak oyuncu bulamadığında bile orta tercihini çok kullanmayan Nagatomo bugün ilk yarıda özellikle Seri ile gireceği paslaşmaları gözden kaçırdı.
- Mariano, Feghouli’nin gelmesiyle savunma açısından pozitif etkilenmiş gözüktü ancak Konyaspor hücum oyuncuları arasında O’nun zayıf yönü olan “süratli oyuncu” rakipte yoktu. Hücumda ise ne yazık ki etkinlik gösteremedi. Takım on kişi kaldıktan sonra sorumluluk alabilenlerden olsaydı güzel olurdu ancak O’da takıma uydu.
- Luyindama ve Donk maç boyu hatasıza yakın oynadılar. Golde Donk’un şanssızlığı vardı. Ancak golü bir kez daha izleyince Donk’un o şuta yatması gerektiğini düşündüm. Ayakta kalmak o pozisyon için fazla rahat. Çünkü eğer kötü vuruş yapan oyuncu düzgün vuruş yapabilseydi, top aynı rahatlıkla kaleyi bulabilirdi.
- Emre Mor’un daha etkin olacağını düşünmüştüm çünkü daha iyisini yapacağına inanıyorum. İlk onbirde başlamasını maçtan önce de destekledim ama keşke 1-0’dan sonra elimizde Emre olsaydı demekten de kendimi alamadım.
- İlk haftaları ön liberoda geçiren Seri ilk kez sevdiği ve istediği pozisyonda oynadı. Biraz fazla pas hatası yaptı. Tek top oynama isteği O’nun kalitesinden geliyor ancak takımla henüz bir uyumu olmadığı için bugün olumsuz sonuçlar doğurdu. Kırmızı kart görmesiyle birlikte bu uyum biraz daha gecikmiş olacak. Ama eğer sürece dahil olup “ben de varım” derse Nzonzi transferi sonrası takımın kaderini belirleyecek oyuncu olacaktır.
- Babel hazırlık maçlarındaki saha içi lideri görünümünden biraz uzaktı. Ancak gole yakınlığıyla maç içinde skor beklediğim bir oyuncuydu. Maçın bütün kritik pozisyonları O’na geldi. Golünü de attı, ancak yetmedi. Babel’in katkısı gelecekte artacaktır. Özellikle Feghouli ile oynadığı maçlarda arka direk etkinliğinin en önemli oyuncusu olur bence.
- Diagne için söylenecek çok şey var. Geçen sene ikinci yarıya hazırlık kampsız girmişti. Bizler de “Fatih Hoca’nın kampını görürse” diye beklemiştik. Ancak Afrika Kupası’nda Senegal ile final oynayıp geç de gelince bu fırsat kaçtı. Biraz daha etkinliğini arttırmaz ve beklenen transferi de gerçekleştiremezsek geçen sezonun ilk yarısındaki krize geri döneriz.
- Geçen sezonun şampiyonluğunun en büyük mimarı Feghouli’nin dönüşü gerçekten önemliydi. Kampa geç katılmış olmasına rağmen takımın en etkin isimlerindendi. Bugünkü maça bakınca ofansif etkinlik bakımından takımın en önemli oyuncusu olduğunu bir kez daha görmüş olduk. Hâlâ şaşırırım; o gamsız görüntüden takım liderine nasıl da büründü. Eğer bu isteğini sürdürür özellikle Şampiyonlar Ligi müsabakalarında maç getirirse burada efsane olarak anılan oyuncular arasına girer.
- Bu takımın en önemli sorunlarından birisi Fatih Hoca’nın Selçuk İnan’dan beklentisi. Geçen hafta takım on kişi ve maç berabereyken oyunda tutulması, bu hafta da oyunu ve skoru tutması için oyuna alınması artık Selçuk İnan için çok fazla. Selçuk İnan çok saygı duyduğum bir isim ama futbol hayatının başarılı olduğu tüm dönemler boyunca her zaman “sazı eline alan oyuncuydu.” Fizik gücü değişmeye başlayınca kendine yeni bir yan rol bulamadı. Sanırım bu da artık olmayacak. Fatih Hoca’m ne olursun bu defteri artık kapatın. Selçuk İnan’ın çok iyi bir Galatasaraylı olduğunu biliyoruz. Taraftarla arası daha fazla bozulmadan O’nu hepimizin eksik bulduğu teknik kadroya hazırlayın lütfen. Futbol biraz da sinerji işidir. Kenardan Atalay girse herkes heyecanlanır ama Selçuk İnan ne yazık ki herkeste bir mutsuzluk doğuruyor. Bu durumu gözleyen genç oyuncuların motivasyonu da düşmez mi sizce?
- Bir mevzu da duran toplar konusu. Duran toplar konusunda geçen seneden ileride değiliz. Belhanda varken bile sıkıntılı olan duran toplar, O yokken daha da sıkıntılı oluyor. Frikik kazansak Eren Derdiyok kadar bile heyecanlandıracak bir ismimiz yok. Kornerleri hala baskı unsuru olarak kullanamıyoruz. Nzonzi ve Luyindama, kornerler için özel olarak taktik çalışmasına alınmalı. Bu ikiliden yıl sonuna kadar en az beş korner golü çıkarmak hedeflenmeli.
Aykut Kocaman
Eleştirince kızıyor, “dikine futbol” diye bir şey çıkardılar diyor Aykut Kocaman. O’na bir soru sormak istiyorum: Konyaspor’u yönettiği maçlardan unutulmaz üç tane maçı var mıdır, çevirip çevirip izlememizi tavsiye edeceği, “İşte benim asıl istediğim budur” diyebileceği. Bir hocanın eldeki malzemeye göre takım kurgulamasına bir şey diyemem ancak eldeki malzemeyi o kuruyorsa bu O’nun tercihidir. Kusura bakmayın Aykut Kocaman’ın oyun tarzı futbolun katilidir bana göre. Bu tarz çirkin savunma 80’lerde kaldı. En fazla eleme usulü maçlarda tutar, o da bir yere kadar. Bir yerde öyle bir küme düşme noktasına gelirsiniz ki istifa sonrası gelen teknik adam “nasıl takım kurmuş arkadaş” diye arkanızdan bol bol konuşur.
Sonsöz
Tüm kamuoyunun beklediği bir tane transfer var. Oysa takımın özellikle stoper, orta saha ve santrfor rotasyonları hâlâ sıkıntılı. Beklerin performansı için ise karmaşık duygular içindeyim. Umalım ki çok üst düzey performans göstersinler ve beni yanıltsınlar. Ve yine umalım ki beklenmedik iki tane de nokta takviye gelsin ki biz de maçları biraz daha rahat izleyelim.
Evet, iki haftada beş puan kaybı var. Ligin başında geçen sene başında yanımızda olan şans bu sene yanımızda değildi. Ancak tabii ki biz enseyi karartmayacağız. Gereken dersleri alıp haftaya beklenenleri yapacak ve tekrar ayak titretmeye başlayacağız. Siz başka bir şey mi bekliyordunuz?