Sezona başlarken “2020-2021: İblisin Yolu” diye yazmıştım. Geldiğimiz noktada gördüm ki hatalı bir başlık değilmiş… Bizi hiç şaşırtmayan, her gün biraz daha üstüne koyan, kötülükte arsızlıkta hak çalmada zirveleri de aşmışları görüyoruz. Bunlardan utanmadıkları gibi, artık alenen yapıyorlar. Çünkü yalan dünyanın geçici haram düzeni ellerinde…
Neler olmuştu?
- Yeni MHK göreve başlamış, yeni MHK ve dizaynın tamamen Rıdvan’a ait olduğu günlerce konuşulmuştu.
- Geçtiğimiz sezon limit konusunda net ve keskin kararlar verileceğini, cezaların kesinlikle kesileceğini her defasında bas bas bağıran ihale zengini, fb eski ikinci başkanı, biricik kulübünün cezasız şekilde yeni sezona başlamasını sağlamıştı.
Günümüze etkileri nasıl oldu?
- MHK, iblisin yolundan zerre sapmadan, tam da sipariş üzere istisnasız her maç imdada yetişiyor. Emsal pozisyonlarda kırmızıların havada uçuştuğu ortamda, fb maçlarında güreş, karate, kafes dövüşü pozisyonlarına kart çıkmıyor.
- Bırakın cezaları, adeta ödüllendiriliyorlar. Her geçen gün başka bir skandala uyanıyoruz. Bunun son örneği olarak yabancı sayısının artması ve Alman futbolcu Mesut’un transferi için türlü düzenlerin basın sözcülüğüne soyunmuş bir federasyon başkanı…
****
Öyle bir düzen ki, her türlü gayrımeşruluğu hak sayıyor. İblis, futbol hayatının nasıl bittiğini unutarak, utanmadan Onyekuru’nun durdurulma formülünü kıvrımlarında şeytanilik dolaşan küçük beyninin ürünü olan kusmuğu dışarı çıkarıyor. Bana bak iblis; saçında siyahtan çok beyaz var, azıcık yaşının adamı ol! Onun bunun adamı olmaktan iyidir! Aklını da başına devşir! O pis zihnini ve zehirli fikirlerini takımımdan uzak tut. Kantar günü gelince seni de tartar…
Her etkeni ve etkisiyle 2010-11 sezonundan daha kara, daha kirli, daha kötü bir sezon izliyoruz. Sebep olanlara verecek cevaplarımız elbette var, her anlamda ve alanda…
Geçtiğimiz sezonlarda yüzlerce şey yaşadık, fakat gelinen nokta hepsine rahmet okutuyor. Bu kadar taraflı, yüzsüz, ahlaksız ve korkağın içinde Galatasarayca duruşun önemi bir kere daha ortaya çıkmış oluyor. Galatasaray Başkanlık makamı, bu ülkedeki çoğu üst düzey bürokrat koltuğundan, STK koltuklarından, siyasi hareket koltuklarından çok daha büyük ve güçlüdür. Bunun farkına varılmadığı ve geçmiş dönemlerden dersler çıkarılmadığını görmek bizleri daha da üzüyor…
Hele ki Galatasaray’ın yaşayan efsanesi Fatih Terim’in adeta çaresiz bırakılması ise tahammül edemediğimiz bir başka konu… Bunu başka bir zaman yazmak üzere şimdilik kapatıyorum.
****
Geldiğimiz noktada bizim takım olarak bazen çok iyi, bazen ise tanımakta güçlük çektiğimiz çalkantılı performanslarımız hepimizi fazlasıyla üzdü. Oysa ki çok güzel başlamıştık. Gelinen noktada bunca kayırma yapılanlarla aramızdaki puan farkının çok açık olmaması ve her hafta biraz daha yaklaşıyor olmamız, alıştığımız Galatasaray reflekslerini göreceğimizin müjdecisi gibi. Biz, bir kere daha kendimizi hatırlamak ve her şeye rağmen kendimizin farkında olmak zorundayız. Sezonun yarısında geride kalan sürece baktığımızda defalarca şanssız ve art niyetli hareketlere bağlı olmak üzere çektiğimiz sıkıntıları görüyoruz. Taraflı ve yüzsüz federasyonun yine taraflı ve yüzsüz kurulları yakamızdan düşmedi. Rakip takımdan kimseleri saha içinde kovalayanlara, maçın hakemine gidip “kabadayı mısın?” çıkışı yapan çakma mafyatiklere cezanın c’sini veremeyen bu taraflı organize kötüler, buldukları her fırsatta hakkımızı gasptan geri durmadılar… Bu kirli ligde bileğe basıp kırmızı gören tek topçu da bizdendi mesela… Tedavülden çoktan kalkmış ve hiç uygulanmamış kuralların yıllar sonra uygulanmasını izledik mesela… Basın toplantısında maçın hakemine “şerefsiz” diyenlerin ceza almadığını ama hocamız haklı bir isyanda bulununca verilen cezaları gördük mesela…
****
Bu sezon başka şeyler de görüyoruz; sadece bizim transfer limitimizi takip eden medya maymunlarını mesela… Sadece Galatasaraylı sporcuların sözleşme detaylarını araştıran gazeteci görünümlü şarlatan tetikçileri görüyoruz mesela… Oğulcan’a ceza veren kurulda fb yk üyesinin olabildiğini görüyoruz mesela… Federasyonun başındaki ihale zengininin, fb nin en büyük hissedarlarından biri olduğunu görüyoruz mesela…
Yahu kendine gazeteci diyenler hiç mi kendilerini sorgulamıyor, hiç mi düşünmüyor, kafalarını yastığa koyduklarında nasıl rahat uyuyabiliyorlar?
Bir ülke düşünün; futbolun en başındaki şahıs, o ligdeki bir takımın en büyük hissedarlarından! Bu ne menem leş çukurudur! Hiç mi ahlakınız, çizginiz, değerleriniz, duruşunuz yok? Yahu örnek olmanız gereken evlatlarınız, başlarını yere eğmemeniz gereken bir ailenizde mi yok?! Bu kadar mı düşkünsünüz para denen güç denen şeylere?
Şu durumun başka bir ülkede olduğunu düşünsenize!..
****
Tüm bu kahpeliklere, bizans oyunlarına ve türlü melanete karşı dimdik duracağız. Hocamıza ve takımımıza olan güvencimiz sonsuz. Onlar Alman topçuyu konuşa ve şişire dursun, biz aslanlar gibi yolumuza bakacak, genç aslan parçalarının kükreyişlerine tanıklık etmenin keyfini yaşayacağız…
Bırakın oyunun farkında olmadan gerçekten iyi olduklarını sansınlar. Bırakın semt takımı sadece iyi futbolundan ötürü puan kazandığını düşünsün. Bırakın bu haram düzenin tadını azıcık daha çıkarsınlar; Galatasaray elbette hepsine derslerini bir kere daha verecek, defalarca yaşattığımız travmalara yenilerini ekleyerek birinin “şikeci”, diğerinin “şerefli üçüncü” olarak yazıldıkları tarihe yeni başarılarını yine altın harflerle yazdıracaktır.
Hocama ve takımıma güveniyorum. Dualarım, temennilerim, iyi dileklerim; bu kara düzende dimdik duran Galatasaray takımı için…
Cimbom başı dik yürür!
twitter: http://twitter.com/ilkeryaziyor
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!