İki konu; bir yazı

2
397
İki konu, bir yazı
İki konu; bir yazı
- Reklam -

İki konu; bir yazı

Seçim öncesi Dursun Özbek ve ekibinin aday olacakları alttan alta tehdit etmesi taraftarın en çok dikkatini çeken konuydu. (“Seçim sonrası yığınla ödeme var.”, “Dursun Özbek kulüpten alacaklı”.” gibi söylemler aracılığıyla…) Bu tehdide rağmen aday olan Mustafa Cengiz daha seçilmeden taraftarın sempatisini kazanmıştı. Akabinde seçimi kazanan Mustafa Cengiz beklediği gibi enkazla karşılaşınca taraftarlardan şöyle destek istemişti: “Destek lafla olmaz, eylem sözle olmaz. Lütfen storelara en kısa sürede gidin, ne bulabiliyorsanız onu alın. Stokları boşaltın”. Bunun üzerine taraftarımız bir kampanya başlattı. Galatasaray kongre üyesi Ali Güvenç Kiraz’ın yönetime destek çağrısına taraftarımız, aynı zamanda yazarımız olan Gökhan Bilek  #yellowfriday ismini verdi ve tarihte görülmemiş bir kampanya başladı. Taraftar bu kampanyaya büyük destek verdi. Ben kendi adıma sabredemeyip çarşambadan alışverişe gittim. Heyecanla rakamları bekledim. İki haneli rakamlara geçilmiştir derken Cuma gününün cirosu 5 Milyon TL olarak açıklandı ve twitterda da belirttiğim gibi  bu benim için ciddi bir hayal kırıklığı oldu. Aşağı yukarı ilk düşüncelerim şu oldu:

Taraftarın emeği büyük; ama demek ki elden bu kadar geliyor. 5 Milyon TL 1 334 078.99 USD Olcan Adın’a ödenen tazminat, Tarık Çamdal’a boşa ödenen yıllık ücret boş boş oynadığı kupa maçları, maç başları Donk, Pandev, Sighortsonn, Prandelli’nin tazminatı, Ontivero, Hayroviç, Salih Dursun, Grosskreut, Cavanda, De Jong, Jem Karacan transferleri, şişirilmiş yıllık ücretler, haybeye kaybedilen maç başı galibiyet ücretleri, UEFA’dan eleniş, kötü ve geç sponsorluk anlaşmaları ve daha nicelerini telafi etmek kolay deği… Yazık değil mi bu kadar taraftara, bu kadar kötü iktisadın bir yaptırımı olmayacak mı? İnsanlar devlet dairelerinde devletin tamamen yararını düşünürken işler istemediği gibi gitse, zarar kişiye rücu ediliyor. Mesela Olcan Adın’ın tazminatının sorumluluğu hukuktan faydalanmayı bilmeyenlerin değil mi? Neyse büyük Galatasaray taraftarının hevesini ve sevincini kursağında bırakmayayım; ama bir daha böyle şeylere hatadır, olur denmesini istemiyorum” (Son bahsettiğimden twitterda bahsetmiştim ama renktaşımız Serdar Alıcı “kampanyanın hâlâ devam ettiğini, taraftarını motivasyonunun bozulabileceğini” belirterek beni kibarca uyardı. Ben de bu uyarıyı dikkate aldım ve ilgili tweeti silip mevzuyu şu anda olduğu üzere bir yazıya konu etme kararı aldım.)

Yaşadığım hayal kırıklığı kampanya katılımının sebebi kampanya katılımının düşük olduğunu düşünmem değil. Bu kadar çabanın karşılığının 1 Milyon Euro bile etmemesi. Ama buradan geleceğe yönelik çıkarılacak güzel mesajlar var. Bunları camia olarak hep birlikte değerlendirmeliyiz.

Kısaca yellowfriday‘den ortaya çıkan sonuç

  • Öncelikle Galatasaray taraftarı ne kadar cefakâr olduğunu bir rekorla dünyaya gösterdi.
  • Yapılacak pahalı bir transferin forma satışı ile karşılanamayacağı gerçeği ortaya çıktı. (Yıllardır hesaplarım şu kadar forma satılırsa, forma adedi x satış adedi= eşittir cüzi bir rakam. Herhalde matematiğim zayıf diyordum; ama öyle değilmiş.)
  • Galatasaray ciddi şekilde soyulup soğana çevrilmiş. (Herkesi bildiği gerçek.)
  • Galatasaray ciddi bir taraftar sayısına sahip, dünyanın sayılı markalarından; ama bu marka iyi yönetilemediği ve içi birileri tarafından boşaltıldığı için ekonomik olarak yerlerde.

Bu veriler ışığında ne yapılabilir.

  • Bir daha böyle bir kampanya yapılırsa bu kampanyadaki satış adedi, sosyal medya ve diğer medyalarda görünürlüğü ve bilinirliği pazarlanarak kampanya adına bir sponsor alınması. Bence yapılacak kârın yarısı sadece bu sponsordan çıkarılabilirdi.
  • Yönetimden bazı isimler yapacağız dese de tekrar yazmak isterim. GS Store ürünlerinin bir bölümü gerçekten dokunulacak ürünler değil. Taraftarlar arasında harika tasarımlar yapanlar var. Bunlar bazı yarışmalarda ve kurullarda değerlendirilip satışa sunulmalı.
  • Satılan tasarımlarda günlük kullanımda daha çok kullanılabilecek tasarımlarda ayrı bir konu olarak değerlendirilmeli.Bir store ürünü illa sarı kırmızıya boğulmuş olmak zorunda değil. Günlük yaşamımızda giydiğimiz herhangi bir sweat sadece Galatasaray markası olduğu için satılamaz mı? Fiyatları çok şişirilmeden bu tarz ürünler de pazarlanabilir.
  • Galatasaray’ın üyelik sistemi artık değişmeli. Ayrıntılara girmeyeceğim bu konuyu çok araştıranlar var Alman kulüplerinin özellikle Bayern ve Dortmund’un üyelik sistemleri incelenmeli. Üyelikten ciddi bir gelir elde edilebilir.
  • Taraftarın mücadelesini görünce twitter’da yazdığım oyuncu ücretleri meselesi bir sisteme oturtulmalı. Yıllık ücretler takım içinde as, yedek, genç oyuncu beli oranlarda standarda oturmalı. Daha önce yazdığım gibi bonservisi elinde oyuncu alınırken imza parası yıllara bölünerek oynadığı sürece ödenmeli. Böylece maaşlarda yukarı doğru çıkışa bir nebze olsun bir son verilir.
  • Olcan Adın davasındaki gibi göz göre göre kaybedilen paralar hatayı yapan yönetime rücu edilmeli. Sizce Dursun Özbek kendi iş yerinde 2,9 Milyon Euro tazminat ödemeyi göze alacak bir fesih gerçekleştirir mi?
- Reklam -

Yazmakla bitmez; şu bir gerçek “karşılıksız seven taraftar” fırsat verildiğinde kulübe katkısını yapıyor. O yüzden kulübe gelen makul önerileri değerlendirip yönetime sunacak bir kurul ya da başka bir yapı oluşturulmalı, taraftarın kulübüne sadece müşteri olarak değil, zihinsel katkı da verebileceği olanaklar oluşturulmalıdır.

İki konu; bir yazı
İki konu; bir yazı

Gelelim Konyaspor-Galatasaray maçına

Galatasaray Fatih Terim geldiğinden beri iç saha ya da deplasman fark etmeden mutlaka oyunun büyük bölümünün hakimi oluyor. Bu her iki kupa için de çok iyi bir şey. Tudor’un deplasmanlardaki korkaklığını düşününce her deplasmanda potadan ve kupadan uzaklaşılacağı gerçeği su götürmez bir gerçek. Ancak bu kadar oyunun hakimiyken gol yemeyi nasıl da başarıyorlar sorusunu soran bir ben değilim, biliyorum. İşin ilginci asıl sorun hızlı oyuncular karşısındaki zaaf. Buna rağmen bu pozisyonları atlatıp kâh stoperleri birbirine vurup gol pozisyonu doğuran bir kaleci kâh şarjsız stoper mücadelesi derken iki gol yemeyi başarıyor. Neyse iki konu olunca yazı çok uzamasın direkt kısa kısa bölümümüze geçelim.

Kısa Kısa

  • Kaleden başlarsak Fatih Terim’in Carrasco’yu neden düşünmediğini bilmiyorum. Antrenmanlarda mı kötü, sakat mı yoksa Eray antrenmanlarda ondan çok daha iyi performans mı gösteriyor? Son ihtimali herkes gibi ben de zannetmiyorum. Altyapıdan oyuncu çıkmasını canıgönülden isterim; ancak Eray’ın değil Galatasaray kadrosu, Süper Lig’in herhangi bir takımı için bile yeterli olduğuna inanmıyorum. Sayın hocam artık son dönemeçtesiniz Milli Takım ve Galatasaray’da Çağlar Birinci, Salih Dursun, Tarık Çamdal gibi isimler derken kariyerinizi riske attınız. Riske girecekseniz gerçekten potansiyeli olan oyuncular da riske girin, bu taraftarın sizi sonuna kadar destekleyeceğini zaten biliyorsunuz.
  • Hakan Balta: Kadro dışı bırakılacağına veteran futbolcu olarak tecrübesinden gerektiğinde faydalanılabileceğini gösterdiğini düşünüyorum.
  • Linnes: İyi niyetli çabalarının karşılığını bu maçta aldı. Geldiğinden beri en iyi maçlarından birini çıkardı. Kendi kalesine attığı golü O’na saymıyorum.
  • Serdar Aziz: Başarılı bir maç çıkardı. Bir stoperde olması gereken “topu yere indirmeden ve rakibin kontrolüne izin vermeden ilk müdahaleyi yap” kuralını iyi uyguladı. Ben yanılmayı istemekle birlikte Denayer’in performansının aldatıcı olduğunu O’nun yerine ligde de Serdar Aziz’in oynatılması gerektiğine inanıyorum. Bu hafta Sivasspor maçında eğer oynarsa Koné, Denayer eşleşmesinin çok riskli bir eşleşme olduğunu düşünüyorum.
  • Belhanda: Bir an önce sorunu ne anlaşılmalı. Maç içinde bu kadar inişli, çıkışlı bir oyuncu uzun süredir görmedim. İlk 5 hafta gösterdiği ışığı görmesem adam bu daha fazlası olmaz diyeceğim de sonuçta belli bir potansiyeli var, bunu biliyorum. Ndiaye transferinden sonra orta saha rotasyonunda her oyuncunun katkısına ihtiyaç var. Fatih Hoca en kısa zamanda sorunu tespit edip çözmeli.
  • Latovlevici: Ekşi sözlük ağzıyla yazayım “İyi ki Nagamoto geldi dedirten oyuncu.” Başka söze gerek var mı?
  • Sinan Gümüş: Taraftarın gönlünü yine kazanmaya başladı. Şu maçtaki arzu ve isteği lig maçlarında oyuna girince de göstermesi gerektiğini düşünüyorum.
  • Gomis: Üçüncü golü atsaydı İstanbul’daki kupa maçı yine rotasyon maçı olacaktı. Gomis’in de o pozisyonu bu gece unutabileceğini düşünmüyorum.

Güle Güle Ndiaye ve Emrah Başsan

Emrah Başsan: Twitter’da şöyle bir tweet attım, daha çok kendim için; “Muhtemelen çocukluk aşkı Galatasaray’dı. Bedavayken imzaladığı kontrat Anadolu takımı seviyesindeydi çünkü. Ve yine çocukluk aşkını iyi hatırlamak için sessizce geldi, gitti, geldi, forma bekledi; ama olmadı. Ve yine sessizce gitti, yolun açık olsun.” Ancak o kadar çok beğeni aldı ki taraftarın tercümanı olduğunu düşündüğüm için buraya da ekledim. Taraftar giderayak parasını bırakmasından çok kendine olan saygısına hayran oldu. YOLUN AÇIK OLSUN EMRAH BAŞSAN!

Ndiaye: 1996-97 yılının devre arasında yine bir ekonomik kriz dönemi ve yine takımın başında Fatih Terim var. (İlk gelişi.) Bazı önemli transferler için hem para lazım hem de yabancı kontenjanında yer açmak lazım. Galatasaray’ın o zaman ki oyuncusu sağbek ve stoperde değerlendirilen Van Gobbel’i bu gerekçelerle Feyenord’a sattı. Van Gobbel bu satışa karşıydı, buna rağmen gitmeyi kabul etti; ama son maçına çıktı, maçım adamı seçildi ve maç sonu hüngür ağlayarak soyunma odasının yolunu tuttu. Bu örnek üzerinden Osmanlıspor maçına bir gün kala yarattığı krizi Ndiaye’ye yakıştıramasam da kazandırdığı bonservis geliri için tebrik ederim. Her şeye rağmen yolun açık olsun, Türkiye Ligi’nin o kadar büyük bir lig olmadığının farkındayım ama olası Şampiyonlar Ligi deneyimini taca attığın gerçeği de önemsiz bir ayrıntı sayılmaz bence.

Herkese iyi hafta sonları dilerim…

Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/  yazısını mutlaka okuyun!

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

- Reklam -

2 Yorum

  1. Bende gücümün yettiği ölçüde bir tane kızıma, bir tane de oğluma “Parçalı Metin Oktay” tişörtü aldım.
    İndirimin sadece ve sadece Metin Oktay tişörtü ile sınırlı kalması bence bu etkinliğin etkisini düşürdü. Geri kalan yüzlerce ürün o kadar pahalı ki yani insan almak istese de alamıyor. Örneğin bir Nike Eşofman Takımı’nı sordum 399 TL dedi. Atkılar 20-30 TL formalar 179 TL. Bebek ürünleri çok pahalı. Keşke tüm ürünleri kapsayacak % 30-40-50-60 şeklinde indirim yapsalardı sanırım çok daha başarılı olurlardı. Klubu yönetenlerin halkın maddi durumundan sanırım pek haberleri yok. Yine de Galatasaray taraftarını ve kulübü bir şey etrafında kısa sürede birleştirmesi acısından çok önemli, değerli buluyorum. Umarım yeni başkanımız Mustafa Cengiz başarılı olur.

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız