İlk Yarı “Neşeli Günler”, İkinci Yarı “Elm Sokağı Kâbusu”
Maça başlamadan önce Galatasaray’ın içinde olduğu duruma değinmek isterim. Birçok sonuca gebe bir seçim haftasından en az gerginlikle ve taraftarın istediği biçimde çıktı. Bu konudaki ayrıntılı görüşlerimi “Fikri Hür, Vicdanı Hür Galatasaray” adlı yazımdan okuyabilirsiniz.→ https://www.3numaraliuye.com/2018/01/21/fikri-hur-vicdani-hur-galatasaray/Seçime ek olarak bir takımı ciddi şekilde etkileyecek oyuncu değişiklikleri yaşandı ve Galatasaray üç lider oyuncusundan Maicon, Fernando ve son anda sakatlanan Gomis’ten yoksun bir şekilde Kayseri deplasmanına geldi. Bunların dışında yeni yönetim, hocanın ve takımın konsantrasyonunu bozmaya çalışan basının bir kesimini de sorunlara ekleyebiliriz. Neymiş efendim “Gomis, parasını almadığı için idmanlara çıkmamış ve kadro dışı kalmış.” Eğer böyle bir haber yapıyorsanız, haberin altına imza atmalısınız, gerçi Galatasaray taraftarı zaten sizin amacınızı biliyor.
Her ne kadar basınımız ısrarla “küme düşme adayı” gösterse de Kayserispor ligin etkili ve büyükleri zorlayan yapıya sahip takımlarından. Buna bahsettiğim şartlarda eklenince çok zor bir deplasmana çıkılmış oldu. Bu deplasmana, bu seçim atmosferinde çıkan takımın başında Fatih Terim gibi biri olmasa bu hafta birçok takıma kayıp yazardı; ama Terim ve ekibi Kayseri deplasmanından alnının akıyla çıkmayı başardı. Kadroya yeni bir transfer yok, eksikler var ve deplasman maçı; Tudor olsaydı puan kaybı olması için birçok bahane ile karşınıza daha maçın öncesinde çıkardı. Bunda Fatih Terim’in hakkını ayrıca teslim etmek lazım.
Maça Dönersek
Maça eksiklere ve bahanelere sığınmadan ofansif ve topa sahip olmayı hedefleyen bir bakış açısıyla çıktı Galatasaray. İlk yarıda Kayseripor’a hem top vermemeyi hem de oyun kurdurmamayı hedeflemiş. Bunda kısa sürede muvaffak oldu, sonucunda da iki farklı öne geçti. Üstüne birkaç net pozisyon daha kazanan Galatasaray “neşeli günler” edasında geçen ve öyle devam edebilecek maçı koparamadı. Üç fark olmamasına rağmen, her şey yolunda diye düşünüyorken Denayer’in anlamsız hatasına hakemin de eşlik etmesi neticesinde maç oldukça gerildi. Bu gerginlikler sonucu Kayserispor ilk yarının sonunda baskı kurmaya başladı. Zaten gerginliklerin Galatasaray’a yaradığı Melo’nun Emre Belözoğlu’nu attırdığı maç dışında pek maç hatırlamıyorum. İkinci yarıda her iki takım da pozisyonlar buluyor derken Umut Bulut’un golü geldi. Bu golü Denayer’in markajı kaçırmasına bağlamak herhalde hatalı bir yorum olmaz. Golden sonra maç “Elm Sokağı Kâbusları” kısmına geçti. Kayserispor o kadar çok net pozisyon kaçırdı ki bu sene hiç bu kadar heyecanlanmadım. Bunun yanında Galatasaray bir türlü maçı koparacak golü atamadı. Daha sonra Fatih Terim’in hamleleri geldi. Fatih Terim’den çok nadir göreceğimiz defansif hamlelerdi bunlar. Maç içinde acaba Donk-Selçuk değişikliği ilk değişiklik olarak yapılsaydı da Feghouli bir on dakika daha oynasaydı, durum nasıl olurdu diye düşünmedim değil. Bu değişikliklerden sonra gerilim filmi bitmese durum biraz dengelendi. Galatasaray pozisyon bulmada ve kaçırmada Kayseripor’u yakaladı. Maçın son on dakikasında bence Deniz Türüç’ün yorulması da biraz Galatasaray’a nefes aldırdı. Sonucunda hem çok bal yapan hem de yaptığı balları yerlere döken maçın en iyilerinden Rodrigues skoru belirledi ve Galatasaray’ı rahatlattı.
Kısa Kısa
- Eren Derdiyok: Gomis’in sürpriz sakatlığı neticesinde şans buldu ve bunu iki golle süsledi. Bir santrfor’da olması gereken bir çok özellik Eren’de var ama Eren’in oyuna katkı ile ilgili bir sıkıntısı var. İlk goldeki şık pasında yaptığı neleri yapmadığını, yapınca da ne kadar fark ortaya çıkardığını net bir şekilde ortaya çıkarıyor. Eren’in çok santrfor oyunu izlemesi gerektiğini düşünüyorum.
- Latovlevici: Bu sene Galatasaray taraftarının en çok tepki gösterdiği oyunculardan Fatih Terim’in gelmesinin rahatlığıyla yeniden şans buldu. Ondan olumlu beklentim yeni bir sol bek gelene kadar ortalama bir performans göstermesi. Eğer şu el kol olaylarına dikkat ederse bunu sağlayabilir. Bu maçta da Başakşehir maçını hatırlatan birkaç faule sebebiyet verdi. Bazen faul olmasa bile yine o maçtaki gibi haksız faul ve haksız gollere sebebiyet verebilir, daha dikkatli olmalı diye düşünüyorum.
- Denayer: 2-0’dan sonra takımın zayıf ayağı olan genç stoper, 2-1’den sonra konsantrasyonunu müthiş arttırdı skoru koruma da katkı verenlerden. Ben yine de golden önce ve eski maçlarında olduğu gibi temassız oyununu ve hava toplarında eksiğini görmeden Denayer’i izleyemiyorum. Bu sene rotasyonda değerlendirilse de, seneye almak için çok zorlanmamalı diye düşünüyorum.
- Muslera: Taffarel’le bir antrenman bile psikolojisin etkilemiş. “Haksız rekabet” geri dönüyor sevinebilirsiniz diye düşünüyorum.
- Feghouli: Oyunda kaldığı sürede bence etkiliydi. Forvet arkasında çok tercih edimesini istemesem de Rodrigues’e yer açılması ve Belhanda ile rekabete sokulmasının her iki oyuncuyu da diri tutacak bir Terim taktiği olduğunu düşünüyorum.
- Fatih Terim farkı: Öncelikle rakip takım kesinlikle incelenmiş, maça ona göre başlanmış. Bunu skor 2-0 olana kadar net biçimde gördük. Diğer bir unsur kayıp oyuncular diye adlandıracağımız, taraftarın hedefine girmiş Latovlevici, Selçuk biraz da Eren ve Yasin’in ilk onbir oyuncusu olabilmeleri ve geleceğe umutla bakabilmeleri kesinlikle Fatih Terim’in varlığıyla ilgili. Hatta bu oyunculara Donk ve Sinan Gümüş’ü de ekleyebiliriz. Eğer Terim değil herhangi bir hoca olsaydı hem tepkiler dinmez hem de oyuncuların eli ayağına dolaşmaya ve dolayısıyla takımı olumsuz etkilemeye başlardı. Bu kenarda bir “Hoca’nın” olmasını ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor.
Beinsports
Ulusal liglerde maç yayınlıyorsanız maç yorumlarında iki tip yorumcuyu yayın felsefesi olarak tercih edersiniz. Birincisi; bütün tartışmalı pozisyonları maç içinde yorumlarsınız. Yorumcu biraz daha özgürdür, tarzına tavrına göre olumlu ya da olumsuz tepki alır. İkincisi; tartışmalı pozisyonları maç sonu programına bırakıp objektiflik adı altında yeni bir program konusu fırsatı doğurursunuz. Beinsport’sun genel anlayışı ikinci seçenekte yer alıyor. Ancak her ne hikmetse yorumcular Galatasaray maçlarında, Galatasaray’ın lehine sayılabilecek pozisyonu üstüne basa basa tekrar söylüyor; bu arada tekrarda gelen Eren Derdiyok’un topuklarına basıldığı pozisyonu ise görmezden gelebiliyor. Lütfen Galatasaray taraftarını saf yerine koymayın Galatasaray taraftarı her şeyi görüyor. Ya herkese aynı yorum tarzını uygulayın ya da yayın politikanıza her maçta uyun lütfen!
Sonsöz
Bu kadar risklerle dolu bir haftada biraz iteleme ile de olsa 3 puan almış ezeli rakiplerin arkasında pazartesi ve deplasman maçı almak o kadar kolay bir şey değil. Eğer önümüzdeki hafta Osmanlıspor maçında bir kaza olmaz ve en azından bir solbek transferi yapılırsa Galatasaray asıl şimdi avantajlı bir sürece girer. Fikstür Fenerbahçe maçına kadar seri yapmaya ve şampiyonluk yoluna odaklanmaya müsait. Haydi Galatasaray, yolun açık olsun!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/