Çok zorlu bir virajı kanımızın son damlasına kadar mücadele ederek, savaşarak, puandan taviz vermeyerek dönüyoruz. Sezon sonunda şampiyon olursak (inşallah) bu maçın da ayrı bir yeri olacak. 25. maçımızı yaptık ama bu kadar topa az sahip olduğumuz başka bir maç yapmamıştık. Kalemizde çok fazla pozisyon gördük, son düdük gelene kadar öldük öldük dirildik ama hem mücadelemiz hem de Muslera’mız 3 puanı kazandırdı. Maçın teknik analizini elbette yapacağız. Galatasaray’a yakışan bir oyun izlemedik ama şunu söylemek istiyorum şampiyonluğa giden yolda bazen böyle oyunlar mübah.
3 GÜN ÖNCEDEN 3 PUAN
Bu maçın şampiyonluk yolunda çok ayrı yeri olduğunu söyledim. Bu cümlenin altında sadece savunmaya çekilerek oynamak değil 3 gün önceden Antalya’ya gitmiş olmanın anlamı da var.
Sadece iklim şartlarıyla değil maça taktik açıdan hazırlanmak anlamında da çok önemli ve doğru olduğu ortaya çıkan bir karar verilmiş. Oyuncular kampa girdiği zaman maçı kafalarında oynamaya başlar. Hele de daha yeni kupa maçı oynadığımız bir takıma karşı sahada olabileceklerin çoğunu tahmin ettiklerini düşünüyorum. O yüzden futbolcularının bütün konsantrasyonlarını maça verdiklerini, 3 gün önceden kazanılan 3 puan olduğunu söyleyebiliriz.
TEKNİK AÇIDAN
Hemen hemen tüm maçlara hızlı başlıyoruz. Golü erken bulmak istiyoruz. Ki genelde de ilk 15 dakikada başarılı oluyoruz. Golü erken bulmadığımız maçlarda sorun yaşıyoruz. Hele de Feghouli yoksa… Bu maçta da yine hızlı başladık ilk 10 dakikada biri direkten dönen top olmak üzere 2 tane net gol pozisyonumuz var. Ancak bu maça özel bir taktik anlayışı vardı ki o da finale daha çabuk gitme isteği…
Galatasaray geçen sezonun ikinci yarısından beri çok fazla pas yapan topu hızlı çeviren bir kimliğe büründü. Bu maçta ise orta saha istasyonunu atlayarak direk Mostafa’ya atılan top, sonrasında bir-iki tek top ve direk ileriye atılan uzun topları gördük. Mostafa zaten pas oyununa daha fazla katkı yapacağının sinyallerini ilk maçtan beri veriyordu bu maçta kanıtlamış oldu. Mostafa’nın bıraktığı boşluğa da Onyekuru’nun girmesi hücumda etkili olmamızı sağladı. Daha önce Babel ile bunu yapmak istediğimizde bu kadar direk oyun oynayamıyorduk çünkü Onyekuru yoktu. Onyekuru’nun forvet gibi olduğunu canlı canlı görmek istiyorsanız özeti açıp golümüzü izlemeniz yeterli. Emre’ye top atılırken orta sahada olan Mostafa, forvette Emre Kılınç’ın yanında olan Onyekuru göreceksiniz.
****
Golden sonra oyunun kontrolü yavaş yavaş Alanya’ya geçmiş olsa da ilk yarı biterken 2’yi bulmamız içten bile değildi. Eğer golü bulmuş olsaydık ikinci yarı bu kadar sorun yaşamazdık.
İkinci yarı ise rakibin puan isteği ve Mostafa’nın markajda kalmasıyla hem ileride top tutamadık hem de deyim yerindeyse “Allah’ını seven defansa gelsin” taktiğiyle oynadık. Orada da fizik gücü yüksek oyuncuların ve Muslera’nın sayesinde 3 puanı almayı başardık. Savunma yaparken alanları çok iyi kapattığımızı düşünüyorum. Rakibi kenarlara ittik uzaktan şut atmalarına izin vermedik. Cepheden geldikleri iki tane pozisyon hatırlıyorum ikisinde de sol bek ile Marcao arasına top atıldı. Üstelik de ceza sahası içinde… Alanya zaten bir çok maçta orayı iyi kullanıyor, aynı pasları yapıyorlar. 3 gündür maçın yaşandığı bir ortamda rakibe etkili olduğu bir alanda fırsat tanımak bana açıklanabilir gelmedi. O pozisyonları saymazsak savunma oyununu da fena oynamadık. Zaten kalede biri var ki bir kişiden daha fazlası. İyi ki Muslera var Yine bize puan kazandırdı.
HER ŞEYE RAĞMEN
4. yıldızı taktığımız sezon Hamza Hamzaoğlu ile her maçta güzel oyun oynamamıştık. Maça göre taktiklerle güzel oyunu değil doğru oyunu tercih etmiştik. Rakibin topa sahip olduğu maçlarda puan kaybettiğini, daha yeni oynadığımız kupa maçındaki gibi topa yine sahip olmamıza rağmen kaybettiğimizi düşünürsek bu maçta geriye bu kadar yaslanmayı kabul edebilirim. Sonuçta her şeye rağmen 3 puan alındı. Önemli olan da bu…
Ejder Dilber
Twitter: https://twitter.com/ejderdilber
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!