Keşke Hep Trabzonspor’la Oynasak (*)
Başlığı sanırım herkes anlamıştır. İlk yarıda Trabzon’da oynanan maçtan sonra Galatasaray alt yapısından yetişmiş Trabzonspor’lu futbolcunun “Keşke her maç Galatasaray’la oynasak” dediği basın demecini hatırlatmak için yazdım. Ahlaklı bir oyuncu sahada maçı nasıl kazandığını bilir ve açıklamalarında buna göre hareket eder. Hakem katliamı ile kazanılmış bir maçtan sonra suratına “Volkan Demirel’e has” olduğunu düşündüğüm bir ifadeyle verdiği maç sonu açıklaması O’nun çapını ortaya koymuştu. Bugün hem tribünler hem saha içindeki oyuncular Uğur Demirok’a gereken dersi vermiştir sanırım. Uğur Demirok’un 17 yaşındayken A takımda forma giydiğinde anlayamadığı şeyi bugün bir kez daha anlatalım; Galatasaray son 30 yıldır, şampiyonluk potasında girdiği her maçta gereken sonuçları almıştır. Tabii ki Uğur Demirok orta sıra takımlarında oynaya oynaya bu “büyüklüğü” unutmuş. O’na centilmen bir sporcu olmadığı için “güzel inişler” dilerim.
Maça Dönersek
Galatasaray Konya maçında maç başında yediği golden beri müthiş bir konsantrasyonla mücadele ediyor. Şampiyonluk yolunda olması gereken de zaten bu. Daha önce belirttiğim gibi; Fatih Terim, Donk ve Selçuk gibi “kadro içi” transferlerle harika bir dokunuş yapmıştı. Ancak bence sezonun ikinci yarısının en önemli hamlesi Nagatomo. Eğer bu transfer olmasaydı ya da tutmasaydı diğer oyuncuların iyi olmasının çok anlamlı olmadığı bir sezonu yaşayabilirdik. Malum ilk devrenin sonuna doğru maden olduğu keşfedilen sol bek pozisyonundaki negatiflik bütün takımı olumsuz etkiliyordu. Ben bu transfer dokunuşunu yıllar da geçse unutacağımı düşünmüyorum.
Bugün futbolcuları tek tek analiz etmeyeceğim. Galatasaray takım halinde çok iyiydi. Bunun üzerine ufak tefek eksiklikleri olan Serdar Aziz ve Maicon bugün çok dikkatlilerdi. Burak Yılmaz’ı çok iyi çalışmışlar. Mariano ikinci devredeki en iyi oyununu oynadı ve “acabalara” gidişin önüne geçti. Kadıköy’ün yokları oynayan oyuncusu Feghouli bugün çok istekliydi; milli ara O’na kesinlikle yaramış. Sadece son dakikada yaptığı faulde topun önünde durmayarak Muslera’nın oldukça moral bozucu bir gol yemesine sebep oldu. Selçuk İnan da bugün çok etkiliydi, kondisyonu 80 dakikalara çıkmış ve bu oyuna da olumlu etki etti. Rodrigues’in tutukluğunu aşırı konsantrasyona bağlıyorum. Ve tüm Galatasaraylı oyuncuları tebrik ediyorum.
Fatih Terim
Galatasaray’ın bu sene en büyük şanslarından biri Fatih Terim’le tekrar buluşması oldu. Bu kadar gergin kongrelerin ve maddi sıkıntıların olduğu bir senede böyle gerginliklerin sahaya yansımamasının yegâne faktörü Fatih Terim’dir. Futbolcuların ufak tefek hatalarında homurtuların ve yuhalamaların kesilmesinin sebebi Fatih Terim’dir. Kenara atılmış futbolcuları kazanan yine Fatih Terim’dir. Ve şu çok açık; Fatih Terim bu yaşından sonra bile öğrenmeye devam ediyor, açıklamalarındaki duruşundan O’nun kendisinden de gelişmiş bir haliyle karşımızda olduğunu gösteriyor.
Fırat Aydınus
Özellikle Galatasaray’ı deplasmanda yakaladığında nasıl harcadığını birçok defa gösteren Fırat Aydınus bugün eline geçen Belhanda’ya sarı kart fırsatını değerlendiremedi. Pereira’nın Selçuk İnan’a yaptığı hareket anında da “paralel evrene” kısa bir yolculuk yaptığı için göremedi, hoş görmek lazım. Şaka bir yana Pereira’nın hareketini görmezden gelmek Fırat Aydınus’a bile yakışmadı. Yine şakaya kaçacak ama bu hareket “eyyam’a” uygun değildi.
Maç İçin Sonsöz
Bugün Galatasaray sahada istediğini aldı. Haftaya bence bu sene çok defa karşılaştığımız “kırılma” maçlarının en önemlisiyle karşılaşacak. Hem pazartesi hem de deplasman maçı olması itibariyle zor geçme ihtimali olan Gençlerbirliği maçı da kazanılırsa Galatasaray’ın şampiyonluk yolu iyice açılır. Maç için yazım burada bitti, aşağıda kongreye yönelik ikinci bölümü okuyabilirsiniz.
İnan Edin İbra Etmeyin!
“İnan edin ibra etmeyin” diye çok çalıştık ama olmadı. Dün genel kurulun bir kısmını izledim, bir kısım açıklamaları da sonradan okudum. Şunları söylemek isterim; bir sürü grafik izledim ama İlker Canalp’in hazırladığı sunum gibi etkili olanını görmedim. Çok etkili ve profesyonelce hazırlanmış ve bir o kadar da samimi bir sunumdu. Galatasaray’ın tarihini, ekonomik durumunu, yapılan hataları ve yapılmaması gerekenleri, kısacası her şeyi anlatmış. Diğer sunumları geçtim, sadece bu sunum bile Dursun Özbek yönetiminin ve bu şekilde eksiler veren diğer yönetimlerin neden “ibra” edilmemesi gerektiğini 10 dakikada özetledi. Ve sonunda ibra edilmeme durumunda geleneklerin, hukuki durumların, şehir efsanesi düşüncelerin asılsız olduğunu, yolsuzluk, usulsüzlük olmasa da tamamen iyi niyetli çabalarla yapılsa da oluşan tablonun ibra için yeterli ve gerekli olduğunu gayet güzel açıkladı. Ki otelden transferlere, Riva ve Florya’dan, sportif başarısızlığa kadar ibra edilmemek için bir sürü neden vardı. Bunlara rağmen genel kurula katılan üyeler Dursun Özbek yönetimini hem mali hem idari yönden ibra etti. Sonrasında da işler tehlikedeyken devamlı barış çağrısı yapan Dursun Özbek’in sanki Kadıköy’de derbi kazanmış gibi çocuksu bir şekilde sevindiğine şahit olduk. Adeta “yaramazlığı örf bas” edilmiş bir çocuk gibi tezahürat yapmaya başladı. Kim bilir belki yapabilseydi “üçlü” bile çekebilirdi. Kongreden sonra bazı üyelere “Seninle görüşeceğiz!” diye seslendiği videoyu gördüğümde “çok sevgili eski başkanımızın, bir üyemizi çok özlediğini, ne zamandır göremediğini ve kahveye davet ettiğini” düşünmek istedim. Ne yazık ki olanı hepimiz biliyoruz. Galatasaray’da görmek istemediğimiz hareketler bunlar!
Kongreden aklımda kalanlar:
Ali Fatinoğlu: Mayıs ayında başkan adayı olacağını açıklayan iş adamı Ali Fatinoğlu güzel grafiklerle süslediği konuşmasının başında sarf ettiği “Galatasaray’ın gerçek sahipleri, kongre üyeleri” sözüyle kendi geleceğini temlik altına aldı. Ben şahsım adına Galatasaray taraftarını yok sayan bir başkana tahammül edemem. Bana göre düşük bir ihtimal ama olur da seçilirse bu kulübün “müşterisi” olmam. Buyursun 6000 kişiyle Galatasaray ekonomisini ayağa kaldırsın!
İbrahim Özdemir: Ali Sami Yen Bey gibi beyefendilerin kurduğu Galatasaray’ın kongre salonunda bir üyenin Galatasaray üyelerin tehditvari hareketlerle “ibra edeceksiniz, zorundasınız” gibi söylemlerde bulunması hangi etik anlayışına, hangi özgürlük anlayışına sığar. Devamında kendini protesto eden üyelere yine aşağılayıcı “Siz kimsiniz?, Ben istesem Galatasaray’a başkan olurum!” sözleri beni inanın çileden çıkardı. Hiç kimse Galatasaray’ın başkanı olmayı bu kadar kolay göremez, görmemeli. Galatasaray’da başkanlık makamı “ben istersem başkan olurum” denilebilecek bir makam değildir!
Bazı ismi lazım değil üyeler: Sosyal medyada bizlerin demokratik tepkilerini türlü yollarla kongrede ve yine sosyal medyada kirletmek isteyen bazı üyeler vardı hem kongre öncesinde hem kongrede. Galatasaray’a dayısıyla, halasıyla üye olanlardan değil, aşkla bağlı olan “gönülden üye” kişileriz. Hiç kimse ile hatta birbirimizle bile organik bağımız yok, insanları tanıyabildiğimiz kadar severiz. Aramızdaki tek bağ “Galatasaray aşkı, Galatasaray sevgisi.”
Bugün kendi adıma Dursun Özbek yönetiminin Galatasaray’a zarar verdiğini düşünerek özgür düşüncemle hareket ettim. Yarın aynı zararı Mustafa Cengiz yapsa aynı ruhla hareket ederim. Bu rahatlığı bana kim veriyor; tabi ki özgür iradem. İrademi birilerine, ranta, vaatlere göre değil de kendi duygu ve mantığıma teslim ettiğimden, vicdanım rahat bir biçimde Galatasaray’ın iyiliği için kendi inandığım değerlerin mücadelesini verebiliyorum. Tabii ki kendini birilerinin vaatlerine bırakan ya da birilerine yamanmaya çalışanların bu davranışı anlayamayacağını biliyorum. O yüzden onları isimleriyle muhatap almıyorum. Alınıp bulaşanlar olursa gereken cevabı her zaman ki “özgür irademle” veririm.
Mustafa Cengiz
Zor bir zamanda taşın altına elinizi koyduğunuzun farkındayım. Şu an için bir taraftar olarak sizi samimi buluyorum. Ancak karşınızda nasıl insanlar olduğunu dün gördünüz. Aceleyle oluşturduğunuz ekibinizde bazı eksikler olduğunu biliyorsunuzdur. Mayıs ayındaki seçimde Galatasaray’ı gerçekten destekleyen insanlardan destek alarak yarışa girmelisiniz. Ocak ayında emanet verilmiş oyları bir şekilde kalıcı hale getirecek bir ekiple güzel başladığınız işinizin sonunu getirmelisiniz. Galatasaray’ı düşündüğünüze inandığımız sürece taraftar olarak desteğimizi alacaksınız. Mayıs ayında şampiyon olmayı ve seçimi kazanmanızı yürekten isterim.
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/