Maç Yazıları

Kör Göze Mobbing!

3 Mart 2021 Çarşamba

513

Ülkenin futbol iklimiyle baş edecekseniz ancak iyisi, en mücadelecisi olacaksınız. Eğer gardınız azıcık düşerse bu durumu fırsat görenler bunu avantaja çevirmek isteyecektir. Nitekim geçen hafta yazdığım yazımda “yanıltmasın” başlığı bu akşam yaşadığımız sürecin yaşanmaması içindi. Galatasaray şampiyon olacaksa en iyi yaptığı işi yapmalı ve topa sahip olan dominant karakterine dönmeli. Çünkü bu oyun karakteri hakem faktörünün maça hükmetmesi yönünde en büyük engel olarak bizi bugünlere getirdi.

Bir Galatasaraylı olarak önce kendimizi eleştirerek başlayacağım. Yazının ilerleyen bölümünde gerekenlere hakkını kendimce teslim edeceğim! Herkesin merak ettiği bir soru var; Taylan sakat olduğu için mi, yoksa taktiksel sebeplerle mi oynamıyor? Alanyaspor kupa maçının ilk ayağından beri ilk on bire hasret kalan Taylan eğer sakatsa, sakat olduğunu bilelim. Değilse oynamama sebebini bilelim. Benim bildiğim Fatih Hoca’nın kazanan kadroyu bozmama prensibi oyun kalitesine bakar. Biz Kasımpaşa maçının ilk devresi hariç hangi maçta iyi oynadık da bu ısrar sürdü, gerçekten anlamıyorum.

Şartlar Olgunlaşmıştı

Bu ülkenin mevcut futbol iklimini en iyi Fatih Terim bilir. Son haftalarda 3 puanlık odaklanmayla ilerlerken düşen oyun kalitesi kimsenin gözünden kaçmıyor ve medya ise “Galatasaray iyi oynamadan kazanıyor” vurgusunu çok ısrarlı şekilde sürdürüyordu. Önce güzel bir hakem ataması gerçekleşti. Kadıköy serisinin “bitmesine engel olmadığı için” cezalandırılan Halil Umut Meler tam 13 ay sonra kritik bir Galatasaray maçına atandı. Çoğumuz tedirgin olduk. Çünkü iyi bir hakem olduğundan şüphemiz olmayan genç hakemimizin uğradığı bir yıllık mobingin bir karşılığı olacaktı. Bugün de bu karşılığı net şekilde gördük. Penaltı, kırmızı kart herkesin gözüne batan kısım ama asıl kısım oyunun diğer kısımlarındaki hakem kararları ve Ankaragücü oyuncularının “yalan faul nidalarının” ya ödüllendirilmesi ya da cezalandırılmamasıydı. Basit gözüken bu konu maçın seyrini ve oyuncuların reaksiyonlarını oldukça etkiledi.

Futbolcu İsyanları

Maçtan sonra oyuncuların açıklamaları vardı. Arda Turan bazı açıklamalarda bulundu. Arkadaki ince işleri gayet güzel açıkladı. Ancak ben yerli oyunculardan çok yabancı oyuncuların açıklamalarını önemsiyorum. Mariano ve Saracchi’nin geçen seneki açıklamalarını hatırlıyorum. Bu akşam da Marcao’nun açıklamalarını dinledim. Bu oyuncuların açıklamalarının hepsinin ortak noktası biz bu ülkedeki kart ve faul standartsızlığını ortaya koymalarıydı. Oyuncular diyor ki; “hangi hareketle cezalandırılacağımızı, hangi hareketle rakibin cezalandırılacağını bilemiyoruz.” Galatasaray maçlarını izlerken futbolcuların bu “mobing” altında ne kadar zorlandığını görebiliyoruz. Oyuncular faul yapmadıklarını göstermek için azami çaba gösterirken futbolun temas hakkından mahrum kalıyorlar. Böyle futbol oynamak gerçekten büyük bir mobing. Pozisyon pozisyon, maç maç girmeyeceğim herkes biliyor. Fatih Hoca, Arda ve bütün oyuncular da söylediler. Asıl olay rakip oyuncuların bu konudaki farkındalığı ya da farkında olmalarının sağlanmaları. Son üç sezona dair yüzlerce örnek ve kıyas bulabiliriz hepimiz… Galatasaray’ın maçlarında rakibin hiç müdahale bile olmadan attıkları çığlıklar, aldıkları fauller, kartlar, sınırsız denemeleri ve bu denemeler karşılıksız kaldığında uyarı bile yapılmaması çok ilginç değil mi? Özellikle Ankaragücü takımının oyuncusu Geraldo’nun yaptıkları oyuncular arasında gülüşmelere neden oldu ama nedense hakem herhangi bir uyarıda bile bulunmadı.

Maç Çevirememe Sorunu

Takım yeni transferle yeni bir seri başlattığında “bu takım hep önde oynadı, mağlup durumda da görmek lazım” diye düşünüyordum. Maçtan sonra yayıncı kuruluş da Galatasaray’ın bu sezon hiç maç çeviremediğinden bahsetti. Bu maç çevirememede takım içi eksikler ve boş tribünlerin mutlaka katkısı olmuştur. Ancak bu maçların çoğunda Galatasaray’ın kuracağı baskının da bugün olduğu gibi engellendiğini görebiliriz. Sonuçta baskı işi biraz da ritm işi. Ve maçın ritmini ayarlamanın ilk unsuru da hakemler. Bugün gözünün önünde yapılan bazı faulleri görmezden gelmesi ya da daha azlarını, lehte ya da aleyhte görebilmesi maçın ritmine ince ayar vermeyle alakalıydı. Ne diyelim genç bir hakemimizi daha kirlettiler. Yarın öbür gün futbol yönetiminde objektif süreçler de gelişse bu kirlenlemeler hep futbolun peşinden gelecek.

Cüneyt Çakır Üzerinden Dizayn

Bu ligde istenenler çok açık. Ligin tüm kırılma noktalarında Cüneyt Çakır’ın olması tesadüf değil. İnönü’de Diagne’yi atan, Kadıköy’de Serdar Aziz’in yaptıklarını VAR ortaklığıyla görmezden gelen ama futbolun tanrılarının “Mısır’dan gönderdiği elçiye” takılan, Trabzon’da VAR görevinde 3 Maymun görevini yerine getiren kişinin hep Cüneyt Çakır olması tesadüf olabilir mi? Fatih Hoca da değindi; yangından mal kaçırırcasına bu maçın VAR hakemliğine atanan Cüneyt Çakır’ın bu gecede sahnelerde olması tesadüf olabilir mi? Tesadüf olmayan bir şey daha var; Cüneyt Çakır’ın penaltısını görmezden geldiği Trabzonspor’un “celalli başkanının” yalandan yaptığı açıklamalarından başka “Kuzuların Sessizliği’ni” oynamış olmaları. Evet ülkede bir dizayn var ama Galatasaray bu duruma isyan etmeyi sürdürecektir. Her sene bu kötülükle baş etmek kolay değil. Bunu geçen sene acı bir şekilde gördük. Evet; Cüneyt Çakır, Rıdvan Dilmen’e borcunu ödüyor, Cüneyt Çakır yeni bir kariyere hazırlanıyor olabilir ama bir gerçek var ki Galatasaray mücadeleyi bırakmayacak!

Sonsöz

Maç sonu Fatih Hoca’nın açıklamalarını dinledim. Maç adrenalinine rağmen bu kadar sakin ve konuya hakim konuşabilmesi gerçekten takdire şayandı. Ben sekiz maçlık sürecin onu rehavete soktuğunu gözlemlemiştim. Aynı anda aksayan bir çok faktör olmasına rağmen bu durumu değiştirmemesi bence bunu gösteriyor. Ancak bu maçın Fatih Hoca’yı da silkeleyeceğini düşünüyorum. Fatih Hoca da biliyor ki biz rakibe top göstermeden kazanmalıyız. Bu açıdan bakınca bu haftadan sonra bambaşka bir Galatasaray izleyeceğimize inancım tam! Biz mücadeleye hazırız, görelim bakalım; daha ne kadar karanlık olacaksınız!