Şampiyonlar Ligi soslu grubumuzda deplasman beraberliğinden sonra bir de deplasman galibiyeti çıkarmanın ve liderliği sürdürmenin gururunu yaşıyoruz. Avrupa’da kendimizi bulduğumuz her dakikada önceki yıllarda gündemimize giren “çıtanın” aslında organizasyon eksikliği ve psikolojik sebeplerden kaynaklı bir duvara dönüştüğünü, bunu aşmanın da kendi elimizde olduğunu bu gece bir kez daha görmüş olduk. Galatasaray kuruluş ruhuna uygun oynadığı her maçı kazanmaya taliptir. Kadronun pahalı veya ucuz olması, yıldızlı ya da yıldızsız olması fark etmez.
Maça Dönersek
Fatih Hoca, Sacha Boey haricinde ideal savunma dörtlüsü ile başlayabildiği için bu bölgede kafası rahattı. Lig maçında cezalı olan Berkan’ı tekrar Taylan ve Cicaldau ile buluşturarak mevcut koşulların en ideal orta saha üçlüsünü de sahaya sürdü. Formda Mohammed santrfor pozisyonundaki yerini alırken, Kerem’in yerine Babel, Morutan’ın yerine Barış Alper şans buldu. Rotasyonun bu kadar dengeli olması, değişikliklerin çok doğru zamanda gelmesi önce pozisyon zenginliğini sonra da maçı getirdi.
Maçın ilk devresinde savunma disiplininin öne çıktığı aynı zamanda da rakibin zaaflarının kollandığı bir görüntü vardı. Babel ve Mostafa Mohammed dahil herkesin önceliği bir bütün halinde, bloklar arası kopukluklar yaşamadan savunmaya yardımcı olmaktı. Karşımızda soluk almaya ihtiyacı yaşayan bir Anadolu takımı olmayınca, takım zaten maçı kilitlemek isteyince, ligde dezavantaj olan Babel bugün avantaj olarak takımına katkı sağladı. Diğer kanatta genç Barış Alper tecrübesizliğine rağmen sırıtmadı. Takımın doğal görüntüsü gereği o da savunmaya öncelik verdi.
Kırılma Anı
Barış’ın yorduğu Lokomotif Moskova savunması hata potansiyeli barındırmaya başladığı anda, Barış’tan daha tecrübeli Kerem oyuna girdi. Bu değişiklikten 5 dakika sonrasında da Diagne ile Morutan’ın girmesiyle hücum hattı ideal ve taze bir üçlüden oluştu. Galibiyete bizden daha çok ihtiyaç duyan Lokomotif Moskova takımı açıklar vermeye başlayınca Morutan ve Kerem bu açıkları kollamaya başladılar. Kerem bu pozisyonlardan birisini gole çevirdi. Daha fazlasını da atabilirdi ama bir gol 3 puan için yeterli oldu.
Kısa Kısa
- Hakemlerin güdümlü maç yönetmek yerine maçı gerçekten yönetmeye çalıştığı maçlarda maç içi dengesizlikler yaşamıyoruz. Çünkü oyuncuların duygularına oynayan, ritimlerini bozmaya çalışan, stratejik kartlarla oyundan düşürmeye çalışan ve bu yaptıkları sıfatlarına yansıyan ligimiz hakemleri Avrupa’da karşımıza çıkmıyor. Takdir edersiniz ki 3 tane denge içeren Avrupa maçında da 3 ihtimali içeren dakikalar olmuştur. Ancak Galatasaray objektif koşulların olduğu, Galatasaray’dan intikam alma yemini olan bir federasyon başkanının olmadığı ligde gol yemeden her türlü istatistikte lider. Takdiri şampiyon takımın seremonisine katılmaktan utanmayan Serdar Tatlı’ya değil size bırakıyorum.
- Ligde uğraştığımız psikolojik savaş Avrupa arenasında da bizleri etkiliyordu. Oysa hep yazdım; bu kirli ortamda saygıyı ve özsaygıyı Avrupa başarısı ile kazanabiliriz diye. Özellikle grup maçlarında rakip analizi, takım savunması, ortak ruh hepsi gelişmeye başladı. Demek ki daha fazla çalışmak lazımmış.
- Amerikalı Tarık Çamdal olmasından korktuğumuz Yedlin, özellikle Avrupa maçlarında oldukça iyi savunma yapıyor. Artı bir oyuncu daha kazanmış olmak çok sevindirici.
- Marcao ve Nelsson’un ligde de buluşacak olması hafta sonu yaşayacağımız eziyetin ortadan kalkacağı anlamını taşıyor. aman Marcao, bir daha böyle bir hata yapma! Marcao maçın en iyilerinden olmakla kalmadı, Nelsson, Yedlin ve Van Anhoolt’u da yukarıya çekti. Yokluğu kayıp, varlığı büyük avantaj…
- Marcao’nun savunmada, Taylan ve Berkan’ın orta sahada olduğu takımın hatları arasındaki denge savunma açısından en iyi olduğumuz hâl. Ve bunu Taylan’ın en formsuz olduğu dönemde başarabiliyoruz. Taylan’ın kendini bulduğu ya da devre arasında iyi bir alternatifin daha kadroya sokulduğu anda bir aşama daha üste çıkabileceğimizi düşünüyorum.
- Berkan’ın enerjisine bayılıyorum. Rakip ceza sahasında da diri kalıp son doğruyu yaptığı anda asıl potansiyeline yolculuk yapacak.
- Duran toplardan yine gol bulamadık ama bugün ilk kez rakipten daha tehlikeliydik. Sanırım Cicaldau’da ısrar sonuç verecek.
- Dengesiz rotasyonlarla takıma daha çok efor sarf ettirmek yerine dengeli bir rotasyonla kazanmış olmak bu gecenin en önemli artısı. Fatih Hoca geçmişte rotasyonu böyle yapar ve ne biz ne de takım bu durumu hissetmezdik. Böyle bir dönüş sevindirici. Yıpranmamış ve moralli Kerem ile Morutan, Beşiktaş maçında takımın en büyük silahları olacak.
- Morutan’ı izlemek büyük keyif. Takım ona, o kendine güvendikçe bambaşka bir oyuncu izleyeceğiz. Ribery’den beri içim hiç bu kadar kıpırdamamıştı.
- Kerem’in oyuna ve skora uzun süredir katkı yapamama sorunu vardı. Bu maçta ve Çaykur Rizespor maçında sonradan oyuna girdiğinde ciddi katkı sağladı. Bazen on bir, bazen yedekte olmayı sıkıntı yaratmadan değerlendirirse Terim’in yeni Arif Erdem’i olur.
- Takımın bütünlüğünün ve oyun farkındalığının artmasının, birbirlerini dinlemelerinin üst düzeyde olduğu bir maçı yaşadık. Yedlin’in son dakikalarda rakibe gitmekte olan tacı geri alması, sert faullere takım halinde reaksiyonlar tam olması gerektiği gibiydi.
Son Söz
Ait olduğumuz platformda kendimizi bularak ilerliyoruz. Gelişim aşamasında bir takım olarak kaybetmemeyi, kazanmayı, lider olmayı ve lider kalmayı öğreniyoruz. Bu süreçte duran top sorununu ve saha içi liderlik sorununu da takım içinden çözersek değmeyin keyfimize. Doğum gününde galibiyet golünü atan Kerem’i, müthiş mücadelesinden ötürü takıma ve maça çok iyi çalışan Fatih hoca ve ekibini tebrik ederim. Her gecemiz böyle olsun. Yaşasın Galatasaray!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/