Meşaleleleri Yakın, Şampiyonlar Ligi Yakın!
İnanın ilk defa nereden başlayacağımı bilmiyorum. Gün içinde tüm arkadaşlarımı rahat olmaya çağıran ben, maç başladıktan sonra çok gerildim. UEFA Kupası Finalini türkü söyleyerek izleyen ben, 12 Mayıs 2012 Kadıköy Hatırasının gülümseyerek hem de Fenerbahçeli arkadaşlarımın bulunduğu bir ortamda izlemiştim. Bu maçı, Başakşehirspor maçını ve Beşiktaş maçını hayatımda olmadığı kadar gerginlikle izledim. Bu maçta Gomis’in gol atacağını hissettim, Beto’nun kurtardığı pozisyonda o inançla ayağa kalktım, gol olmadı. Gomis penaltıyı kazandığında eşime koştum “Bu nasıl kaderdir. Gomis 3 penaltıyı kaçırdı şimdi yine penaltı mı atacak?!” dedim. Bunu düşünürken hızlıca aklımdan “Gomis atmayacaksa kim atsın?” geçti; düşündüm “Selçuk sahada yok, kim atacak?”. Döndüğümde Gomis topa koşuyordu, ben de topa koşuyordum. VE GOL OLDU! Büyük şahsiyet, büyük yürek, cesur yürek; herkes yapamaz O’nun yaptığını. Demek ki o kadar istiyormuş ki çekilmedi kenara… Veee şampiyonluğu perçinleyen golü attı!
Son 3 Hafta!…
Galatasaray sezon boyunca birçok engelle karşılaştı. Kendi içindeki engeller, hakem katliamları, medya oyunları, TFF… Düşünün son 3 hafta Okan Buruk’u Galatasaray kökenli olduğu için ters motive edenler kendilerine karşı hazırlık maçına çıkmış gibi Göztepe, Malatya maçları oynadılar. Tüm Galatasaraylılar biliyor Erol Bulut ve Tamer Tuna’nın ne Fenerbahçe ne Beşiktaş ne de Başakşehir maçından önce herhangi motivasyon emaresi göstermediklerini… Bu maçlara ne kadar motive olduklarını görünce amasız ve fakatsız şekilde bu şampiyonlukla daha fazla gurur duydum. Bugün diğer maçlara bakmaması gereken takımın taraftarı olarak kendi takımımın maçını izledim. Diğer maçlar nasıl oynandı bilmiyorum ama kritik haftada kritik santrfora izin verildiği, en fazla üçüncü kalecinin oynadığı başka sezon hatırlamıyorum. En keyiflisi, en güzeli de bu; hep bunu yazdım “evet, her şeyi yapabilirler ama futbolda her şeye müdahale edemezler” sen gerekli mücadeleyi gösterdiğin zaman kazanırsın; kazanamasan da yüreklere kazınırsın! Neyse ki hem kazandı hem de yüreklere kazındı Galatasaray takımı!
Özel Sezon
Bu sezon her açıdan özel bir sezon. Galatasaray üç senedir çok kötü yönetiliyordu. İyice zayıflamış, taşınmazları adeta “kayıp bir şekilde satılmış”, zayıf bir teknik ekibe emanet edilmiş şekilde sezona başladı. Geçen seneden başlayan hatalarla sezonu Haziran ayında açmak zorunda kaldı ve sezonu daha önce açmış Östersund takımına elendi. Bu elenme milat oldu; taraftarlar pasolig yaktı, tepkilerini koydu ve somut şekilde devreye girdi. Devamında biraz pahalıya da patlasa kadro önemli oyuncularla takviye edildi. Bu kadro sezona çok iyi başlamasına rağmen dışarıdan yapılan manipülasyonlara kafa tutamayan bir hoca ve tutmayı pek düşünmeyen yönetime rağmen uzun süre zirvede kaldı. Önemli maçlarda 5 gollü mağlubiyet, farktan kurtulma gibi durumlar gelince taraftar yine tepkisini koydu. Pek yönetmeyi beceremeyen Dursun Özbek ve yönetimi Tudor’u gönderdi. Daha sonra nasıl olduğunu düşününce sadece Galatasaraylı olmasına bağlanacak şekilde Fatih Terim’i Galatasaray’ın başına getirerek bu öz güvenle baskın seçime gitti. Gerek Galatasaray üyeleri gerek Galatasaray taraftarları Dursun Özbek’in tekrar başkan olmasına izin vermedi. Aynı taraftar daha önce de Arda Turan’ı Galatasaray’a zararlı olacağı düşüncesiyle istemedi. Başakşehirspor’daki Arda Turan’ı görünce de ne kadar haklı oldukları ortaya çıktı. Bu sezon çok değişik şeyler gördüm ama taraftarın olaya bu kadar müdahil olduğu başka sezon da hatırlamıyorum. Tebrikler Galatasaray’ın Sevdalıları!
Tabii sosyal medya ile kulübe ulaşır olmak hem olumlu hem de olumsuz birçok sonucu doğuruyordu. Bu kadar kolay iletişim dilinde ilk düşünceler yazıya dökülüyor ve bazı oyuncular “çöp” ilan ediliyordu. Fatih Terim bu konuda da taraftara bir ders verdi. Galatasaray forması giyen her oyuncudan fayda sağlanabilirdi. Siz yeter ki işi ehillerine bırakın ve sabırlı olun. Buradan geleceğe mesaj şudur “Donk öncesi ve sonrası” artık çöp kavramını tarihe gömelim. Galatasaray forması giymiş her oyuncunun bir değeri var (Tarık Çamdal hariç 🙂 ) ve bu değerleri düşürmenin anlamı yok.
Şampiyonluk Sizlere Gelsin!
- Bu şampiyonluğu Emre Bol, Turgay Demir gibi algıcılara hediye ediyorum. Galatasaray taraftarı sizi ve sizin gibileri “üst üste koydu”; artık ne siz ne de O’nlar unutur.
- Yine her maçtan sonra “Küçük Emrah” diyalogları izleten, sürekli şikayet eden Aykut Kocaman’a hediye ediyorum. Aykut Kocaman, “Şampiyon olduk öyle gözüküyor!”
- İki buçuk sezondur Galatasaray’ı hocasız, yönetimsiz yakalayıp kendince “kafa yapan” türlü destekleri arkasına alan Abdullah Avcı’ya hediye ediyorum. Abdullah Avcı bugün lig bitti ve şampiyonuz, “bu kötü gününüzde taraftarınızı bir halı sahaya toplayın ve bire bir tanışın.” Bence iletişim önemli; onlara isimleriyle bile hitap edebilirsiniz! Belki arkanızdan bir ordu gibi gelirler!
- Yine bu şampiyonluğa Galatasaray maçları öncesinde motivasyon açıklamaları yapıp diğer maçlarda “sus pus olan” Erol Bulut, Tamer Tuna, Samet Aybaba, Bülent Uygun gibi teknik direktörlere hediye ediyorum!
Tudor
Evet bence zayıf ve tecrübesiz bir hoca. İletişim dilinde sıkıntı var. Arkasında zayıf bir yönetim ve yine zayıf bir teknik kadro ile sinir harplerine yenik düştü ve sağlıksız kararlar aldı. Fatih Terim gibi bir hoca dışarıda beklerken çalışmak da dünyanın en zor işlerinden olsa gerek. Bu evrede sahada defansif değil de ofansif bir meydan okuma yapsaydı belki de hayatı boyunca kazanamayacağı bir şampiyonluk kazanabilirdi ama olmadı. Ancak Tudor da bir teşekkürü hak ediyor. Haziranda sezonu açan bir takımda hiç oynamamış Donk bile fizik olarak hazır bekliyordu. Bilirsiniz ki her hoca değişikliği “bu takım çalışmamış”, “devre arasını bekliyoruz yükleme yapacağız”, “takım sezon başında yatmış o yüzden çok fazla sakatlık oluyor” gibi bir sürü hikâyeye gebedir. Bu fiziksel kaliteyi sağlayan Tudor’a teşekkürü borç bilirim. Umarım yollarımız bir daha kesişmez ama sen kendi çapında başarılı olursun 🙂
Fatih Terim
Winner takımın winner hocası… Hala süren yönetim krizlerine rağmen şampiyon olunduysa bu Fatih Terim sayesindedir. Ayrıca Fatih Hoca bu yaştan sonra saha içindeki dizilişten, maç sonu açıklamalarına kadar kendini geliştirmiş ve sahadaki hatalarında asla ısrar etmeyen bir hale bürünmüş. Ben şahsen bu formatı çok sevdim. Bu versiyon Fatih Terim’i Şampiyonlar Ligi mücadelelerinde görmek için sabırsızlanıyorum.
Sonsöz
Sezon başından beri şampiyonluk maçını yazacağım günü bekledim. O yüzden bu yazıyı içimdeki coşkuyla, adrenalin patlamasıyla elimden geldiğince yazdım. Oyuncuların performansını, seçimleri, transferi içeren asıl şampiyonluk yazımı önümüzdeki günlerde yazacağım.
Şimdi şampiyonluğu doya doya kutlayın ve bu siteyi okumaya devam edin. Bu siteden Avrupa destanları yazacağımız günlerde de görüşmek dileğiyle.
Taraftarınla, futbolcularınla, yönetiminle yek vücut oldun ve kesinlikle hak edilmiş bir şampiyonluk kazandın.
TEBRİKLER GALATASARAY!
Not 1: Vedat Naci Hocam şampiyonluk geldi totem karşılığını bulacak hazır ol!
Not 2: Yazımı yazarken bir taraftarımız bir mesaj attı. Bu mesaj küçük bir yazı görseli içeriyordu. Bu mesajı gönderen twitterdan http://@umtasln nickli arkadaşın yazı görselini ekliyorum. Buradan O’nun da şampiyonluğunu kutluyorum!
Blog’un kuruluş amacı ve isim hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/