Dün İbrahim Büyükak’ın son antrenman görüntüleri sosyal medyada paylaşıldığında, ileride Mertens ile başlamak korkusu yaşadık çoğumuz. Oysa iyi olan bizdik, korkulacak takım bizdik. Silahlarımızı susturmak yerine maça göre silah seçmeliydik… Bu anlamda herkesi terse düşüren Okan Buruk’u tebrik ederim. İcardi hazır değildi. Gomis 27 gol attığı sezonda bile derbilerde çok etkin değildi. Okan Buruk ilk kart olarak Barış Alper Yılmaz’ı kullandı. İlk şifre dinamizm…
Dinamizm!
Jorge Jesus’un ağır ve üçlü savunmasının kucağına ağır bir santrfor verseydik Szalai sol bek gibi öne çıkacak ve Fenerbahçe başta Ferdi olmak üzere daha çeşitli oyuncularla üstümüze gelecekti. Oysa Barış 3 stoperi birden yıpratınca hiçbiri kıpırdayamadı. Bu pozisyonlardan birisinde Gustavo “gönüllü” bir kart görmek zorunda kaldı. Barış’ın rakip savunmadaki karşılığı olarak Galatasaray savunmada hep artı bir olarak kaldı. Öyle ki maçın başında etkili olma potansiyeli olan Rossi defalarca karşısında 3 defans oyuncusu buldu. Tercihlerinden ötürü Jorge Jesus’a teşekkür ederiz… Başlığa da bakarsak Anadolu takımlarının Fenerbahçe’yi üstüne bekleyerek neler kaybettiğini görüyoruz. Artık Fenerbahçe’nin önünde iki seçenek var. Ya bu üçlüye devam edip Anadolu takımlarına da üçlük olacak. Veyahut sezonun başındaki gibi birbirine yakın vasıf ya da vasıfsızlıkta oyuncularla üç ihtimalli maçlara çıkacak. Avrupa mücadelesine de devam eden Fenerbahçe’nin Süper Lig umudu bu gece itibariyle bitmiştir.
Tebrikler Okan Buruk
Öncelikle Barış Alper ve Berkan ile ilgili yönettiği süreç için tebrik ederim. Torreira ve İcardi’nin eksik antrenmanlarını düşünerek, yerlerine, Barış ve Berkan’ın ikisini birden tercih ederek hep ayağımıza dolanan yerli sorununa artı bir avantajlı bir çözüm buldu. Böylece maç içindeki tüm senaryolara hazır bir planla sahaya çıkmış oldu. Düşünün bir de Kazım ve Emre Taşdemir’den birisinin sakat olmadığını. Bambaşka bir akşam olurdu. Yazının başında büyük oranda Barış’a atfettiğim üçlü savunmayı çıkarmama başarısında Barış’ın yanı sıra Kerem, Rashica ve Mertens’in de katkısı vardı. Üçü de her an orta saha, her an kanat, her an santrfor pozisyonunda Fenerbahçe’yi zorlarken Rashica ve Kerem’in beklere de yardımını görünce Galatasaray adeta 13 kişi oluyordu. Bu da “Halil Umut Meler’i de ekleyen rakibe karşı!” bir fazla oynamamıza neden oluyordu. Bu fazlalık Fenerbahçe’nin görülmemiş sayıda top kayıplarına neden oluyor. Ve gittikçe gerilmesine neden oluyordu. Devreye bir “Halil Umut” tek farkla giriliyordu….
Maçın ilk dakikasından son dakikasına kadar maça hakim bir Okan Buruk!
Maçın ilk dakikalarında Rossi’nin öncülüğünde Dubois zor durumlara düşüyordu. Yenilecek şok bir gol planları bozabilirdi. Okan Buruk hemen Boey ile Dubois’i yer değiştirip bu sorunu çözdü. Bu andan itibaren maça ve hocaya daha da inandım. İlk golden sonra Halil Umut Meler’in direnmesinde sinirle kart gören Boey, anlamsız risk alarak kart alan Nellson ve devre arasında attırılmayan kornere itiraz eden Mertens’in sarı kartlarına rağmen maçın her anını oynadı. Fenerbahçe değişikliklerden ilk değişikliğiyle maça dokunamadı. Sonrasında üç değişiklik birden yaptı. Bu değişikliklerden sonra “araya tesadüf bir gol sıkıştırabilirler mi?” derken Okan Buruk İcardi’yi oyuna aldı. Sonrasında İcardi-Kerem işbirliği ile gelen golde “uzun araştırmalar yapan hakem grubunun golü iptal edememesi” neticesinde fark ikiye çıktı. Fark ikiye çıktıktan sonra hakem oldukları akıllarına gelen VAR hakem grubu Halil Umut Meler’i de hakemliğe davet etmek zorunda kalınca Fenerbahçe 10 kişi kaldı. Maçın sonunda İcardi’nin tavana vuruşuyla mest olduk ve galibiyetin haklı gururunu yaşadık. İkinci devrenin başında Barış’ın vuruşunda İcardi olsaydı tavana bir vuruş yapardı diye oğlumla konuşmuştum. Maçın sonundaki direkle karışık bu tavan beni iyice mutlu etti.
Cenaze Havasındaki Beinsport Ekibi Ve Güntekin Onay
Maçın devre arasında Beinssport’un yorumcuları Jorge Jesus’a üçlü oynadıkları için kızıyor ve maçı çevirme reçeteleri veriyorlardı. Maçın sonunda ise tamamen bir cenaze havası hakimdi stüdyoya. Galatasaray o kadar net bir galibiyet almıştı ki bu galibiyeti kirletecek, dikkati dağıtacak bir malzeme yoktu. Öyle bir mağlubiyetti ki Güntekin Onay’ın kızarması maç sırasında bitmiş maçın sonunda teslim bayrağını çekmişti. Üzülme Güntekin Onay… Belki bu maçtan sonra “objektifçilik” rolüne bürünürsün. Kim bilir?..
Sonsöz
Bu akşamki galibiyet bir destandı. Bu destanın yazarı hiç tartışmasız Okan Buruk’tu. Futbolcular gelince tamamen ayrımsız değerlendirmek lazım. O yüzden bu yazıda tek tek övgü ya da eleştiri göremeyeceksiniz. Tüm oyuncular terinin son damlasına kadar mücadele etti. Oyunun her anında varlardı. Her anında galibiyete yürümek istiyorlardı. Bu destansı galibiyet ligin başında kurulan deplasman tuzağının bitirilip büyük şampiyonluk yürüyüşünün başlangıcıdır. Galatasaray’ın büyük maç kazanmadan şampiyon olduğunu çok gördüm. Ancak büyük maçları kazanırken şampiyon olmadığını pek hatırlamıyorum. Galatasaray Okan Buruk önderliğinde büyük bir yürüyüşe çıktı. Erden Timur’un da vizyonu da eklenince buradan hem bir şampiyonluk hem de ekonomik bir yükseliş çıkacak. Bu çıkış bizi kuruluş vizyonumuzla tekrar buluşturacak! Yaşasın Galatasaray!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/
Her zamanki gibi harika bir yazı teşekkürler. Tebrikler
Teşekkür ederim. 🙂
Daima meselelerin özüne dokunmaya , aydinlatmaya karanlikları silmeye devam :
Çok sağ olun. 🙏