Oyun Tatsız, Sonuç Acı…

0
442

Son yılların en zor dönemlerinden birisinden geçiyor Galatasaray. Bir yandan as kadrosuyla yaşadığı kötü sonuçları alternatif kadrosuyla çevirmeye çalışırken diğer yandan heybesini puanlarla ve yeni oyuncular kazanarak doldurmaya çalışıyordu. Sezon başında form durumuna göre değil de isimlere göre dağıtılmış formalar yeni dönemde öncelikle mücadele ve form durumuna göre verilmeye Gaziantepspor maçı ile başladı. Bu maçın ardından; Muslera, Luyindama, Lemina ve eğer sakatlığı ciddi değilse Andone’nin tereddütsüz kadroya yazılması gerektiğini ve gelecek maçlara bu oyuncuların öncülüğünde yürümesi gerektiğini yazmıştım. Ne yazık ki bugün bu üç oyuncudan sadece Lemina sahadaydı. O’da sanırım milli aradan yorgun sakat dönmüştü ki bugün istenileni veremedi.

Fatih Terim tüm bu sorunları aşarken faturayı kestiği oyunculara değil de mücadele gücüne güvendiği oyunculara şans verdi. 0-0’lık bölümde rakibinin kendi sahasında oyun kurmasına izin vermezken gole de çok yakın olduğu söylenemez. Ancak yine de bana “Galatasaray bir golle sonuca ulaşacak ve zor da olsa üç puanı alacak” izlenimi vermişti. Ta ki Lemina’nın kaptırdığı top sonucunda gelen gole kadar. Bu büyük kriz haftasına iyi oyun beklemeden en az 1 olursa da 3 puan alma umudu golden sonra ancak bir mucize ile değişebilirdi. Ama o mucize de ne yazık ki gerçekleşmedi.

****

Gaziantepspor maçından sonra yükselen umut dalgası bu hafta yerine ne yazık ki karamsarlığa bıraktı. Geçtiğimiz hafta Luyindama, Marcao ve Ahmet ile başlayan üçlü savunma hattının en formda ve en önemli ismi Luyindama, gösterdiği sürpriz performansıyla Ahmet Çalık ve üçlü oynamayla birlikte biraz daha form tutma ihtimali beliren Marcao Galatasaray açısından çok önemliydi. Özellikle Luyindama’nın yokluğu takımı sadece savunmada değil hücumda da etkiledi. Zaten Luyindama varken bile tam üçlüye uygun olmayan bir savunma oyuncusu grubuna sahip Galatasaray, üçlü için en uygun isim olan Luyindama’nın eksiğini çok hissedecek.

****

Fatih Hoca uzun süre Ocak ayını işaret etti ama ilk on bir tercihinde ve sistemde çoğunlukla aynı oyuncular üzerinde ısrar etti. Real Madrid hezimetinden itibaren Seri, Nzonzi ve Nagatomo’yu kenara aldı. Bugün de tüm eksiklere rağmen sadece Nagatomo’yu _o da maç sonuna doğru oyuna_ aldı. Bu duruma bakınca Fatih Hoca’nın bu oyunculardan vazgeçtiği ve ocak ayında radikal değişimler planladığı çok açık. Ancak bu kadar zorlu koşullara rağmen bir şekilde kiralık olarak transfer edilen Seri ve Nzonzi ile yolları hangi koşullarda ayırabilirsiniz çok merak ediyorum. Şampiyonlar Ligi’nde hâlâ iki maç oynayacak Galatasaray’ın hangi kadrolarla son iki maçına çıkacağını merak ediyorum. Zira iki haftadır as kadroda sahaya çıkan Ahmet Çalık ve Emre Taşdemir Şampiyonlar Ligi kadrosunda yok. Vazgeçilen oyuncular ve sakatlıklar sonrası çok bilinmeyenli bir denklemle karşı karşıyayız.

****

Galatasaray bu sene Falcao başta olmak üzere çok fazla yabancı oyuncuya ciddi maliyetlerle yatırım yaptı. Eldeki yabancı oyuncularla birlikte kağıt üstünde önemli yabancı isimlere de sahipti. Ancak geçen sezonun ikinci yarısından beri gözden kaçan bir durum vardı. Nagatomo ve Mariano ciddi bir düşüş içindeydi. Takım halinde yüksek konsantrasyon, Hoca ve camia kültürü ile gelen şampiyonluk teknik ekibi yanılttı. Bu iki oyuncu soru işaretiyken eldeki Linnes de yabancı kontenjanı nedeniyle liste dışı kaldı. Bek pozisyonları iyice güçsüz kaldı. Diğer yandan Andone, Nzonzi, Seri, Babel, Lemina dünyanın neresinde olursa olsun kabul görecek oyuncular. Bu oyunculara Jimmy Durmaz ve Emre Mor’u da ekleyince bol alternatifli bir kadroya sahipti Galatasaray. Peki bu oyuncular birbirine neden uyum sağlamadı? Bu durum geçici mi, yoksa tamamen kan uyuşmazlığı mı var? Fatih Hoca Ocak ayı ve transferleri işaret etmek dışında neleri plânlıyor. Bildiğim kadarıyla tüm sıkıntılara rağmen bu oyuncular yine de Hoca’nın istediği oyuncular. Hoca Nzonzi’den Melo gibi falan mı olmasını bekliyordu yoksa başka bir sıkıntı mı var? Eski ya da yeni yabancılardan sabotaj mı var? Sorulacak çok soru var…

Tüm bunların yanında Fatih Hoca’nın umutsuzluğunu görmek alışık olduğumuz bir durum değil. Ne lig maçlarında ne de Şampiyonlar Ligi maçlarından sonra yaptığı açıklamalar bizim Hoca’dan duymaya alışık olduğumuz cümleler içermiyor. Nerede “sekiz de kapanır onsekiz de” meydan okuması nerede bu senenin açıklamaları. Hoca sanırım transferlerin beklentinin çok altında kalması konusunun altında eziliyor. Çünkü santrforsuz bırakılma gibi yönetimsel hatalardan kaynaklı zaafları bile onlar adına göğüsleyen Hoca, bu sene eksiyi kendisine yazarken bu karanlık tünelden çıkmanın yolunu bulamıyor demek ki…

****

Bu maça dair, sezona dair yazılacak çok şey var. Sadece şunu söylemek istiyorum bugün sahaya çıkan oyuncuların bireysel anlamda azim ve istekleri bu sezonun çoğu maçının üzerindeydi. Ancak ne yazık ki bu istek ve arzuyu süsleyen aksiyonlar üç kişiyi geçemeyince istenen etkinlik sağlanamadı. Tüm bunlara rağmen bugünkü sahadaki istek eğer Fenerbahçe, Beşiktaş ve Gençlerbirliği maçlarında olsaydı o maçlardan en az 7 puan çıkarırdı Galatasaray. Ne yazık ki çok kötü üç takıma karşı ruh gibi oynana üç maç, Muslera’sız çıkılan Başakşehirspor maçından daha iyi değildi.

****

Çoğumuz düşünüyor görüyorum ve biliyorum. Her sene şampiyon olmak zorunda değiliz. Ben de böyle düşünüyorum. Ancak son yıllarda her galibiyetin, sıralamadaki her pozisyonun ekonomik değeri var. Bu değerleri yüksek maliyetlerle başarısız geçirmek maliyetin çok daha şiddetli hissedilmesine neden oluyor. Galatasaray ne zaman “şampiyon olmasak da olur” der biliyor musunuz? Gençlere yatırım yapar, geleceğin organizasyonu yapar, işte o zaman takıma açık bir kredi alır. Ama maliyetlerin bu kadar yükseldiği bir zamanda “bu sene şampiyon olmasak da olur” demek biraz fazla romantizm olur bence. Ancak Fatih Hoca devre arasında derse ki: “Bu transferleri yaptık ama beklentilerimizi karşılamadı. Olan oldu hâlâ şampiyonluk şansımız var ama biz artık gençleştireceğiz ve Galatasaray geleneklerine uygun, coşkun bir takım oluşturacağız. Sizden şampiyon olsak da olmasak da sadece ama sadece destek istiyoruz.” O zaman yürekten beklerim. Varsın o zaman şampiyon olmasın Galatasaray. Ama aynı transfer stratejisi ile yarım sezon daha geçirip şampiyonluğa oynuyormuş gibi yapıp, üzerine şampiyon olamamak benim kabul edeceğim bir şey değil…

****

Maç öncesi dolaşıma girmiş bir fotoğraf karesi var. Arda Turan, Fatih Hoca’nın elini öpüp barışıyor. İki insanın kişisel olarak barışmasına karışacak değilim. Ancak bu barışma tüm yaptıklarından sonra Arda Turan’a Galatasaray kapısı açılmaya kalkarsa bunun tamamen karşısında dururum. Arda Turan yaptıklarından sonra bir daha Galatasaray’ı temsil etmemeli. Galatasaray’ı çok seviyorsa taraftarı olsun, ama parçalıdan uzak dursun. Galatasaray taraftarı bu konuya yeterince kafa yordu. Ve artık ruhen ve bedenen bitmiş bir Arda Turan’ı istemiyor. Aman gözünüzü seveyim yeterince krizimiz var bir de Arda Turan krizimiz olmasın!

Arda Turan ve Fatih Terim’in barışma anı…

Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye

Yeni açtığımız ana hesabı takip edin ve gücümüze güç katın: https://twitter.com/3numaraliuyecom

Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/

İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/

Yorum bırak

Lütfen yorumunuzu yazınız
Lütfen buraya adınızı yazınız