Yazacak takatim ve moralim yoktu ama yine de tarihe not düşelim. Son haftalardaki süreç herkesin malumu. Fatih Hoca’nın yerine gelen Torrent’le geçen hafta ilk mağlubiyetimizi almıştık. Deplasmanda ortaya konan oyun, taraftarı az da olsa umutlandırmıştı ama çok fazla pozisyon vermiştik. Hakem katliamı olmasa maçı da kazanabilirdik.

Şaşırtan Kadro

Kasımpaşa maçı gerçekten önemliydi. Kadrolar geldiğinde çoğumuz şoka uğradık. Eksiklerimiz vardı ama onların yerine ikame edilen futbolcular büyük bir soru işareti uyandırdı. Alpaslan ve Aanholt orta sahada başladı. Sağ bekte Yedlin, solda Ömer vardı. Alpaslan, Aanholt ve Cicaldau üçlüsünden nasıl bir oyun çıkabilirdi?

Sıfır Oyun

Maçın ilk on dakikalık bölümünde iki net fırsat verdik rakibe. Bir kez de biz girdik pozisyona. Öyle bir takım vardı ki sahada gol yememesi mümkün değildi. Durum tam bir felaketti. Ne defansta ne ofansta hiçbir varlık gösteremeyen sarı kırmızı formalı oyuncular grubu vardı yeşil zeminde. Oyun, organizasyon, set hücumu adına hiçbir işaret yoktu. Zaten nasıl olacaktı ki? Alpaslan ve Aanholt statik oyun anlayışıyla adeta durdular. Özellikle Alpaslan ne toplu oyunda ne topsuz oyunda hiçbir varlık gösteremedi. Ekran başında maçı izleyenler çıldırmıştır sanırım. Buna rağmen kontrataktan golü bulmayı başardık. Öne geçmeyi bir şekilde becerdik ama maalesef ilk yarının sonlarında kornerden gelen topla golü yedik. Halil ve İsmail’in hatalı duruşu gole sebep oldu. İkinci yarıya aynı kadroyla başladık. Devre arasında hiç mi çıkıp da birisi oyun kötü, bir şeyleri değiştirmemiz lazım demedi? Bile bile lades bu olsa gerek. Takımın içi boş oyun adına hiçbir şey yok ama değişiklik de yok. Gerçekten inanılmaz.

****

Nitekim 60’ta ikiyi yedik. Golden sonra hiçbir reaksiyon veremedik. En çok da buna üzülüyorum. Koskoca Galatasaray’ın formasını terleten oyuncularda mücadele adına bir şey görememek o kadar can sıkıcı ki. Taktiği, tekniği ve planı geçtim. Rakibe basan, ruhunu ortaya koyan, savaşan oyuncular görmek istedim ama göremedim. Bu kadar aciz bir takım görüntüsüne maruz kalmak hepimizi derinden üzüyor. Oyuncu değişikleri de anlamsızdı. Sonradan oyuna giren futbolcular hiçbir fayda veremedi. Maçın sonlarına doğru yediğimiz üçüncü gol şaka gibiydi. Maçın bitimiyle birlikte kafamızı duvarlara vurma noktasına geldik. Bu arada hakemler alenen doğramaya devam ediyor. Bugün yine bir penaltımız verilmedi. Aynı pozisyon rakiplere olsa yüzde yüz penaltı çalarlardı. İşin kötüsü bizden kimse çıkıp da ağzını açmıyor. Hakikaten anlam veremiyorum. Galatasaray’ın bu kadar sahipsiz kaldığını hatırlamıyorum. Mental olarak bitmiş durumdayız. Psikolojik travma yaşıyoruz adeta. İnanılmaz bir baskı var takımın üzerinde. Oyuncu grubunun kalitesizliği ve beceriksizliği psikolojik çöküşle birleşince vahim bir tablo çıkıyor ortaya.

Yönetemeyenler

Yönetim istifa sesleri yükseldi statta. Burak Başkan Fatih Hoca kozuyla seçim kazanıp süslü cümlelerle sosyal medya kitlesini rahatlıkla oluşturdu. Projeler havada uçuştu. Ancak gelinen noktada yola beraber çıktığı hocayı yarıda bıraktı. Yerine getirdiği teknik adam iki haftadır fark yiyor. Bizler de burada heba oluyoruz. Fatih Hoca’yı da çok eleştirdik aynaya bakması lazım dedik. Ama göndermenin zamanı değil, sezonu tamamlasın dedik. Başkan kimden nasıl bir referans aldı bilmiyorum ama tek başına hocayı gönderecek gücü olduğunu sanmıyorum.

Hiçbir projesini hayata geçiremeyen Başkan’ın gücü nasıl oldu da Fatih Hoca’ya yetti? Neyse olan oldu artık. Tercih hataları silsilesiyle gelinen noktada perişan haldeyiz. Burak Elmas ve ekibi aynaya baksınlar, hatalarını görsünler, gereğini de yerine getirsinler. İdari ve mali anlamda tam bir fiyasko içindeyiz. Takımın durumu zaten ortada. Her açıdan çok kötü bir performans var. Adeta psikolojik bir çöküşteyiz. Teknik tarafta bedel ödetildiyse idari tarafta da birileri bedel ödesin.

Twitter: https://twitter.com/BurhanAlsan

Blog’un kuruluş amacı ve isim hikâyesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/yazısını mutlaka okuyun!