Bir takım düşünün sanal olarak yaşatılan bir seriye tutunup yıllarca beraberliğe oynamaya alışsın. O seri bozulduğunda tekrar normale dönebilir mi? Küçük düşünmeye o kadar alışırsınız ki normale dönemezsiniz. O zamanlarda da demiştim, şimdi de diyorum; haksız bir seriyle yürümek bizden çok size; Fenerbahçe’ye zarar verir. Biz belki 3 puanı, 2 puan kaybederiz ama kaldığımız yerden devam ederiz. O seri içinde kaç şampiyonluk kazandık, daha da çok kazanacağız. Çünkü biz maraton koşarız. Siz de bizi durdurmaya çalışırsınız!
Maça Gelirsek!
Daha iki hafta önce Beşiktaş maçında bizi sahada ezdirmiş bir Cüneyt Çakır hakem olarak atandı. Ardından VAR hakemi olarak serinin bir sene önce bitmesini engelleyen, yediğimiz golde Feghouli’ye faul olduğu için VAR tarafında uyarılan ama çağrıya uymayan Ali Palabıyık atandı. Her zaman kazanmak ya da kenardaki kupa için gerekeni almak için mücadele eden takımımız için kaygılandığımız tek nokta hakemdi. O’nun dışında hocamıza, oyuncularımıza, ruhumuza güvenimiz tamdı. Maç başladı… Ev sahibi ekibin henüz büyüyememiş hocası, bir Anadolu takımı yönetircesine savunma yapıp bir hata ya da hakem desteği kovaladı. Öyle ki topa sahip olma %78’e %22 Galatasaray lehine gösterdiğinde ilk devrenin ilk çeyreği bitmişti. Hata kollayan Fenerbahçe kornerde hata yapıyor ama Donk’un suratına bir yumrukmuşçasına gelen Serdar Aziz’in eli hakem ve VAR tarafından görmezden geliniyordu. En son maçımızda Marcao’nun Başakşehirli oyuncunun saçını taradığı ve penaltı çalınan pozisyonu düşününce insan ancak yumruğunu sıkıp, umuda doğru tebessüm ediyor. Aynı Serdar Aziz korner çizgisinde Emre Kılınç’ı biçiyor ama hakem korneri gösteriyordu. Bahsettiğimiz stoper faul rekoru kırılan maçı sarı kartsız tamamladı, yorum sizin! Serdar Aziz’in Galatasaray’dayken gördüğü kartlar ve Fenerbahçe’deyken görmediği kartları kıyaslayan bir video yapılsa fark çok ortaya çıkacaktır. Birileri Serdar’a 80’lerden kalma stoper olma hakkı tanımış, Serdar da bu rolün hakkını çok fazla veriyor!
****
Fatih Hoca maçı adeta maçtan önce yaşamış. Maça çıkan herkese önemli bir görev yüklemiş. Herkes maçın son iki haftanın yıldızı Onyekuru üzerinden dönmesini beklerken Fatih Hoca solda Arda Turan sağda da Onyekuru ile başladı. Topa sahip olma, oyuna hakim olma konusunda işleyen taktik hücumda beklentileri karşılamayınca Hoca’nın son yıllarda yavaş kaldığı müdahale geldi. Henry tekrar sola Arda ise sağ tarafa geçti. Bu değişiklikle sağ taraftan etkili gelen ve Saracchi’nin sarı kart görmesine neden olan Nazım’ı Onyekuru sayesinde durdurup, sarı kartlı oyuncuyu rahatlattı. Diğer yandan Fenerbahçe adına maçın etkili isimlerinden Osayi-Samuel’e karşı zorlanan Saracchi, en azından ikiye bir yakalanmadı. Diğer yandan Arda Turan sağ kanatta daha etkili oldu. Topu tutup takımın ileri geçişi ve Linnes’in etkili olması için ortam hazırladı. Karşısında daha rahat savunabilir bir bek olan Caner’e karşı da hız zaafı yaşamadığı için daha iyi savunma yaptı. Devre Cüneyt Çakır’ın da katkısıyla berabere bitti.
İkinci Yarıdayız
İlk devre görüntüsüne bakınca tüm veriler şanssız bir gol yemediğimiz sürece kazanacağımızı gösteriyordu. İkinci yarıya da kazanmayı isteyen, bir büyük takım özgüveni ile çıkan Galatasaray yeni transfer Mostafa Mohammed’in golüyle öne geçti. Gol sonrası doğal bir baskı ortamı oluştu. Galatasaray bu baskıyı kaleci Muslera öncülüğünde karşıladı. Sadece bir pozisyonda “o da şanssız gol kategorisine girecek” bir gol oldu. Ancak o da ofsayt olduğu için iptal olunca kalan bölümde Sosa’nın auta attığı paslarla eriyen bir Fenerbahçe izledik.
Kısa Kısa
- Bu maçın ilk kazananı Fatih Terim’dir. Bu maçın her anına hazırlanmış, takımı her yönden hazırlamış, saha içinde hızlı müdahaleleriyle, hızlı değişiklikleriyle maçın her saniyesinde olduğunu gösterdi. Geçen sezon pandemi dönüşünde geciken oyuncu değişiklerini hatırlayınca 5 değişikliğe adapte olması sevindirici.
- Muslera’ya paragraflar, kitaplar yetmez. Bizde önceki nesillerin hafızalarına kazınarak gelen isimlerden birisi oldu şimdiden. Sanırım Alzheimer bile olsak Muslera’nın bize verdiği güveni unutmayız. Ayağı kırıldıktan sonra Muslera gibi sahalara eskisinden bile daha iyi dönen az futbolcu vardır. Hatta düşününce hatırlayamıyorum bile. Siz hatırlıyorsanız yazarsanız sevinirim.
- Marcao, Donk ve Taylan arasında öyle bir defansif uyum var ki bunu aşmak için takımın diğer kısmının çok kötü olması ya da kalede kötü bir kalecinin olması gerekli.
- Linnes bugün her zaman ki ortalamasını tutturdu. Mostafa Mohammed’e yaptığı ortada yüksek bir orta yapmayı başarması beni ayrıca sevindirdi. Linnes ofansta çok rahat etkili olan ama final paslarda sıkıntı yaşayan bir oyuncu. Bu konuyu çözseydi yerine oyuncu transfer edilmezdi.
- Bugün sahanın en zorlanmasını beklediğim ismi Saracchi’ydi. Karşındaki genç oyuncu Osayi-Samuel Fenerbahçe’nin yaptığı limtleri aşıp yaptığı 40 transfer arasındaki en iyi iki-üç transferinden birisi. Genç, dinamik ve hızlı… Saracchi sarı kart görmüş olmasına rağmen Osayi karşısında ayakta kalmayı bildi.
- Son haftalarda vasatın üstüne çıkmasını beklediğimiz sol tarafta vasatın da altında kalan Emre Kılınç bugün orta saha oynadı. Bugün boş topları aldı, şut aradı, ayakta kaldı ve golde de katkı yaptı. Bugünkü maçı milat olarak seçerse, oyunu bir üst seviyeye taşıyabilir.
- Belhanda için çok şey yazıyoruz. Bu maç sahada olmalıydı çünkü adamın geldiği günden beri Fenerbahçe’ye mağlubiyeti yok. İşin şakası Belhanda bu tarz maçlarda savunmasıyla katkı yapıyor ama ondan beklenen hep ofansif katkıydı. Ama bugün kazanan takımda olduğu için alkışlıyoruz.
- Henry bugün etkisiz gözüktü ama bunda maçın 1-0’a gelmesine rağmen istediği ortamı bulamamasına ve O’na karşı alınan aşırı önleme bağlıyorum. Sonuçta rakibi tedirgin etmesinin de takıma katkı olduğunu düşünüyorum.
- Arda Turan’dan yazının başında bahsettim. Ben bugünlere geleceğini, hatta yeni transferlerden sonra ilk on bir oynayamayacağını düşünüyordum. Ben düşündükçe Arda Turan tersini yapıyor. Bu açıdan çok mutluyum. Tebrikler Arda Turan!
Mostafa Mohammed
Yeni transfer olması, gol atması, maçın hep içinde olmasıyla ona ayrı bir paragraf açmak istedim. Gomis’e, Falcao’ya, Drogba’ya, Diagne’ye nasip olmayan şey ona nasip oldu. Galatasaray takımıyla Kadıköy’de derbiye çıkıyorsunuz ve takımınız sizin golünüzle kazanıyor. Bu rüyaya uyuyup, hayal kırıklığıyla uyanan yüzlerce insan vardır. Attığı golden ayrı beni çok mutlu eden şeyler var. Oyuncu tam Galatasaray ruhuna uygun bir oyuncu göstergesi çizdi benim için. Mücadeleci ve güçlü santrforlar hep bizim görmek istediğimiz santrforlar. Normalin üstünde hızı, topa tek dokunuşla yön vererek takımını atağa çıkarması, hem havadan hem de yerden yüksek bir potansiyel göstermesi beni çok mutlu etti. Sanırım Galatasaray aradığı oyuncuyu bulmuş. Kim bulduysa, kim transfer ettiyse, kim opsiyonunu aldıysa teşekkür ederiz.
Kadıköy Evimiz, Galatasaray Yuvamız
Son 20 yılın derbilerini defalarca izledim ve yazılara konu ettim. Bu derbilerin ilk şifresi her zaman gerginlikti. Medya aracılığıyla başlayan gerginlik saha içine döndüğünde genelde hasar gören takım Galatasaray oluyordu. O yüzden önceki senelerde ara başlık atmıştım; “derbinin şifresi gerginlik” diye… https://www.3numaraliuye.com/kadikoy-efsanesi/ Son iki sezonda Galatasaray bu konuda büyük bir atılım gösterdi. Ne tür haksızlık olursa olsun, ne kadar sert mücadele olursa olsun hep akılla sahada kalmayı bildi. Futbol tanrıları mucize gollerle devreye girmeyince de kazanan oldu.
Fenerbahçe’nin Yeniden Büyük Olması Lazım
Fenerbahçe son 20 yıldır tüm hikâyesini Kadıköy serisi ve 6-0’lık maçı üzerine kurdu. Bunlara o kadar bağlandı ki kaybetmemek için tüm kazanma kodlarından vazgeçti. Bugün geldikleri noktaya bakarsak kendi evlerinde 7 yıldır Galatasaray derbisi kazanamamış bir takım var. Takıma vizyon getirecek diye seçilen başkanın yaptığı transferler, gizli sponsorluklarla kulübü ekonomik olarak kendine mahkum etmesi, hiçbir yenilgide sorumluluk almaması, hatayı sürekli dışarıda araması Fenerbahçe’yi Aziz Yıldırımlı günlerden bile geriye götürdü. Diyeceksiniz ki bizim için iyi böyle devam etsinler ama ezeli rakibinizin seviyesi de sizi ister istemez etkiliyor. Fenerbahçe Anadolu takımı hocalarına “İmparator” payesi vermeye çalışmak yerine iyi bir hoca ile yeni bir bakış açısı kazansa rakipleri de bu süreçten olumlu etkilenir. Baksanıza biz bile en çok derbi kazanmaya seviniyoruz. Eskiden Real Madrid’e 5 çekiyorduk! O yüzden Fenerbahçe yeniden büyük olmalı…
Tribünlerdeki Sağlıkçılar!
Yukarıdaki paragrafta tam açmadım. O kadar çok şeyde arkadan dolanmaya alışmış ki Fenerbahçe hepimiz Ali Sami Yen derbisinden beri, bugün tribünlere bir şekilde taraftar alınacağını biliyorduk. Sağlıkçı yalanı kimin aklına geldiyse O’nu tebrik etmek lazım. Ama biz sosyal medyadan da gördük ki sağlıkçı olmayan onlarca insan Kadıköy’den fotoğraflar paylaştı. Fatih Hoca’nın da dediği gibi bu galibiyet “tüm gerçek sağlıkçılara” hediye olsun!
Sonsöz
Son yıllarda tüm derbilerde en büyük kaygım kazanmak ya da kaybetmekten çok ileri haftalara yansıyacak hasar görüp görmeyeceğimiz üzerineydi. Baros’un , Elmander’in futbol hayatlarını etkileyen sakatlıklar, kırmızı kartlar ve sonrasında haftalara yayılan cezalarla lige olan konsantrasyonu etkileyecek maç süreçleri daha önce bizi etkiledi. Bugün galibiyetin yanında böyle bir hasar almadığımız için sevinçliyim. Takımımız bizi gururlandıracak mücadeleyi ortaya koydu ve kazanmayı bildi. Liderliği aldık, bu sefer sonunu da getireceğiz. Umarım pandemi bitecek ve sarı kırmızıya bürünmüş bir Ali Sami Yen’de şampiyonluğu kutlayacağız… Galatasaray’la kalın!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/