Küçüklüğümde maçların çoğu televizyonda yayınlanmazdı. İzleyemediğim maçları radyodan takip eder, spikerin anlattıklarına göre hayal gücümü kullanırdım. O zaman evlerin çoğu sobalı, soba da televizyonlu odada olduğundan soğuk odalarda dinlerdim bu maçları. Maçın heyecan düzeyine göre genelde yorgan altında başladığım maç dinleme faaliyeti, maç heyecanı arttıkça odanın içinde sağa sola koşturarak devam ederdi. Hava soğuk, maç sıcak… Ben de futbolculara eşlik ederek hem ısınır hem de Galatasaraylı oyuncularla birlikte efor harcamış olur ve Galatasaray’ın ne zaman gol atacağını tahmin etmeye çalışırdım. Tahminlerim en çok da üst üste tehlikeli duran toplardan sonra tutuyordu. O zamanlarda bugünden de çok -kaleye otobüs çeken takımlar- uzun süre direniyor, ilk gol gecikmeden gelirse maç çoğunlukla farka gidiyordu. Yok eğer kaleci kalesinde devleşirse rakip takımın kalecisi transfer listemize giriyordu. “Nereden çıktı şimdi bu “radyo günleri,” hani maç yazısı nerede?” diyorsunuz belki ama ben maçı anlatıyorum aslında şu anda. Bugün Galatasaray’ın uzun ama çok uzun zaman sonra çok etkili duran toplar kullandığını görünce çocukluğuma geri döndüm. Özellikle bu maçın ilk devresindeki pozisyonları izlerken çocukluğumdan da sahneler hatırladım. Sanırım çoktur maçları benim gibi yaşayan. Hatta bir önceki nesilde hiç maça gitmeden, televizyon görmeden; radyo ve gazete ile sürüdürülen bir taraftarlık süreci var ki o sevgiye insan daha çok saygı duyuyor.
****
Evet, Galatasaray bugün 65 dakika harika bir futbol oynadı. Rakip çok zayıftı denilebilir böyle bir oyunun gerekçesi olarak ama ben buna katılmam. Çünkü bol eksikli Ankaragücü’ne bu futbolun çeyreğini bile oynamadan kazanmıştık. O yüzden bugünkü güzel futbolu beraberliğe rağmen çok önemsiyorum. Fatih Hoca tüm eksiklere rağmen takımı çok iyi hazırlamış. İlk on bire seçtiği oyuncu tercihlerinde Emre Akbaba dışında fiziksel açıdan soru işareti, -ki o da geçen zamanda fiziksel olarak bir gelişim kaydetmişti-, Diagne dışında da form konusunda umutsuz olan oyuncu yoktu. Bugün Diagne de uzun zaman sonra yeterli olmasa da istekli bir oyun sergiledi. Pozisyonlar hazırladı, pozisyona girdi ve penaltıdan da olsa gole ulaştı.
Bu sezon takımda kısırlık başlayınca genç oyuncuların ve yeni transferlerin değerlendirilmesi gerektiğini çok kez yazmıştık. Covid 19 belası ve sakatlıklar bugün bazı oyuncular için fırsat oldu. Bunlardan birisi de Oğulcan’dı. İlk kez on bire giren Oğulcan Çağlayan’ı ayrı bir paragrafta değerlendirelim. Anadolu takımlarından yapılan transferlere genelde mesafeli durduğumu söyleyebilirim. Bir de bu oyuncu takımın sadece geniş kadrosundan bir oyuncuysa, oyuncuya mesafem biraz daha açılır. Bu açıdan bakınca Oğulcan transferi de beni çok heyecanlandırmamıştı. Ancak oyuncu daha önce Florya’dan içeri girmiş ama takıma katılamadan ayrılmak zorunda kalmış bir oyuncuydu. Uzun süredir izlendiğine göre belli bir potansiyele güvenerek transfer edilmek istenmişti. Bonservisi de elinde olunca fırsat transferlerinden birisi diyebiliriz. Demek ki her iki taraf açısından kısmet bu sezonaymış. Ben Oğulcan’ı bir kaç açıdan beğendiğimi söyleyebilirim. Öncelikle güçlü bir fiziği var. Bu sayede rakip savunmacılara çok defa üstünlük kurdu. Takım pres yaptığında bu prese aktif olarak eşlik etti ve takımın özellikle ilk yarıda kurduğu baskıya fazlasıyla katkı verdi. Hava topları aldı, duvar pasları yaptı ve takımın pas rutinin dışında şeyler denedi. Basit pas alışverişlerindeki hatalar maç eksiğiyle azaltılır ve bugünkü performansıyla da forma için ciddi bir aday olur. Bugün sağ kanatta değerlendirilen Oğulcan Çağlayan, biraz daha sırtı dönük oynamayı başarırsa, Hoca 4-4-2 oynamayı tercih ettiğinde defansif santrfor görevini çok rahat icra ederek fark yaratabilir. Bu anlamda Umut ve Elmander’den sonra böyle çok yönlü bir alternatif görmek beni mutlu etti.
Kısa Kısa
- Yıllar önce iki yarım kaleci Orkun Usak ve Aykut Erçetin’le şampiyonluğa ulaşmıştık hatırlarsanız bu sezonun ilk yarısı bana o sezon kalede yaşadığımız döngüyü hatırlatıyor. Okan Koçuk’un Sivasspor maçındaki iyi performansını tenzih ederim ama Fatih Öztürk’ün yediği golü görünce ister istemez bir kez daha o sezonu hatırladım maalesef. Umarım önce Okan , sonra Muslera bize daha güzel şeyler izletecek.
- Bugün takım öne geçene kadar herkes kusursuzdu. Değişikliklerden sonra yaşanan konsantrasyon kaybından en çok stoperlerimiz, özellikle de Donk etkilendi. Donk iki-üç tane pozisyonda tekleyince İlhan Parlak bu tereddütü çok iyi kullandı. Bu sayede Galatasaray stoperlerini sürekli baskı altına alarak hem takımını ileride tuttu hem de sürekli tedirgin ederek takımının baskı yemesini engelledi. Donk ve Marcao gibi iki stoperin bu anlamda daha konsantre olması gerektiğini düşünüyorum.
- Bugün Emre Kılınç, Emre Akbaba ve Feghouli, Sivasspor maçında kurulan üçgenlerin benzerini sıkça ve başarıyla uyguladılar. Bu sayede takımdaki eksikleri neredeyse hissetmedik. Bu oyunculardan Emre Akbaba’nın en önemli özelliği sakatlıktan döndüğünde bile bitirici vuruşlarda çok iyi olmasıydı. Bugün çok önemli ve kendisi için rahat sayılabilecek pozisyonları kaçırdı ve bir anlamda kaleci Ljung’un yıldızını parlattı diyebiliriz.
- Takımın ritmi bozulana kadar Feghouli takımı çok iyi yönetti. Maçları yazmaya başlayalı dört sezon oldu, malumunuz. Çok defa Feghouli’nin orta saha performansından da faydalanmak gerektiğini yazdığımı hatırlıyorum. Özellikle Belhanda’nın yokluğunda bugünkü gibi mutlaka değerlendirilmeli. Hatta maç içinde uzun periyotlu değişimler de yapılabilir Belhanda’yla… Belhanda rakibin bekine göre bazen çok iyi kanat performansı gösteriyor. Bu alternatif değerlendirilirse Fatih Hoca’nın değişiklik yapmadan oyuna müdahale isteği de gerçekleşmiş olur.
- Taylan Antalyalı’ya değinmiyorum uzun süredir. Taylan sezon başında harika bir giriş yaptığında bir yanımızdan _sezona yayabilecek mi?_ diye düşünmüyor da değildik. Taylan Antalyalı artık iyi bir on bir oyuncusu olduğunu ispatladı. Bugün sezon başındaki harika uzun paslarından defalarca attı. Takımın oyununu açtı ve araları çok iyi görerek defans arkasına toplar bıraktı. Tek eksiği var bu anlamda; araya bıraktığı paslarda doğru yeri buluyor, ancak pasını çok yavaş atıyor. Bu konuda kendisine yapacağı bir dokunuş O’na ciddi anlamda bir sınıf atlatır.
****
İlk on biri gördüğümde Ömer ile günü geçiştirmek yerine geleceğe bir hamle yaparak Oğulcan’ı oynatan Hoca’ya içimden “işte bu!” dedim. Olur ya da olmaz ama bir tarafta ucu açık bir potansiyel var, diğer tarafta yapacakları sınırlı, geçtiğimiz sezon ondan fazla sayıda asist yaptığında transfer teklifi bile almayan sınırlı bir potansiyel var. Fatih Hoca’nın yeni stratejisinden vazgeçmemesini diliyorum. Değişikliklerden sonra gol yemiş olmamıza ve berabere kalmamamıza rağmen değişiklikleri de eleştirmeyeceğim. 5 dakika o gol gelmese belki de Ali Yavuz’un attığı golleri konuşuyor olabilirdik. Eleştirilecek şey golden sonra aşırı panik haline girip rakibi cesaretlendirmemiz. Biraz daha sakin kalsaydık Emre Kılınç ve Feghouli’nin liderliğinde maçı çok rahat çözebilirdik.
Sonsöz
Bugün çok keyifli bir maç izledik. Bazen olur, kaleci devleşir, son vuruşlarda “bu sefer oldu” duygusuyla goller kaçmaya devam eder, adamlar gelir bir tane vurur ve gol olur, maçı ya da puanları kaybedersiniz. Zamanında Ali Sami Yen’de bu maçtan çok daha fazla pozisyona girdiğimiz halde Stoch’un attığı golle Fenerbahçe’ye mağlup olmuştuk. Bugünden daha travmatik bir gecenin rövanşını, rakibin sahasında kupa alarak bitirmiştik. Belki bir gece travma yaşadık ama rakibimiz o travmayı hâlâ atlatamadı. Önemli olan doğrulardan vazgeçmemek. Biz daha çok topla oynayan, daha çok direkt paslar deneyen, daha çok şut atan, daha çok pozisyona giren ve futbolu pozitif yönden oynayan takım olmaya devam edelim. Böyle oldukça futbolcularımız havaya girecek ve şampiyonluk için daha çok kenetleneceklerdir. Biz Galatasaray’ız; pres yaparız, maçın çoğunu rakibin sahasında oynamak isteriz. Devamlı güzel şeyler deneriz. Bizi tarihi başarılara götüren de bu felsefe değil mi? Yaşasın Galatasaray!
Blog’un kuruluş amacı ve hikayesi için https://www.3numaraliuye.com/3-numarali-uye/ yazısını mutlaka okuyun!
Twitter: http://twitter.com/3numaraliuye
Facebook: https://www.facebook.com/3numaraliuye/
İnstagram: https://www.instagram.com/3numaraliuye/